Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/781 E. 2018/988 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/781 Esas
KARAR NO : 2018/988 Karar

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 17/03/2010 tarihinde distribütörlük sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 7.maddesine rağmen 01/04/2011 tarihi itibariyle davalı şirketin su verme işlemini durdurduğunu, müvekkili şirketin görev alanındaki alt bayilere bildirimde bulunmak suretiyle artık müvekkil şirketle çalışmayacağını bildirdiğini, fiili anlamda anlaşmanın davalı şirket tarafından tek taraflı olarak sona erdirildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davalı şirket tarafından zarara uğratıldığını, bu zararların distribütörlük sözleşmesinden doğan görevleri yerine getirmek için müvekkili şirket tarafından yapılan masraflar, görevin yerine getirilmesi için hizmet alımı nedeniyle başka kişi ve kuruluşlarla yapılan sözleşmelerden doğan taahhütler, faaliyet nedeniyle alınan yada kiralanan tüm mal ve araçların işe yaramaz hale gelmesi, 5 yıl süreyle mahrum olunan kâr şirketin içine düştüğü bu durum nedeniyle itibar kaybının yarattığı zararlar, sıfırdan oluşturulan bayi ağı ve sistemin tesisi bunun değer kaybı, aynı zamanda bu bayi ağının davalı şirketçe kullanılması sebebiyle taraflarında oluşan artı değer cari hesap nedeniyle doğan alacaklar bayilerden geri ödenmeyen alacaklar ve bayilerin taahhütlerinden doğan alacaklar, diğer tüm maddi ve manevi zararların tazmini, yargılamanın icrasıyla taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirketin yapmış olduğu haksız davranışlar ve işlemler sonucunda fiilen sona erdirildiğinin tespit ile ıslah hakları ve ek dava açma hakları saklı tutulmak üzere zararlarının her biri için 1.000,00 TL olmak üzere 9.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın haksız olduğunu, menfaat temin etmek için işbu davayı ikame ettiği, distribütörlük sözleşmesinin 3.10.maddesi uyarınca davalı müvekkilin hak ve menfaatlerini koruma yönünde işlemler yapacağını taahhüt etmesine rağmen davacı tarafın bu şartı ağır surette ihlal ettiği ve yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacı tarafın kendisinden önceki dönem ile kendi dönemi arasındaki satışlarda %59,5 oranında kayba sebebiyet verdiği, bu zararların …nun zararı olduğu, davacı tarafın gerektiği çalışmadığı için yıllık hedefe ulaşma zorunluluğuna uymadığı, davacının sözleşmenin 3.11.maddesinde belirtilen bilgilendirme şartını yerine getirmediği, ödemeler konusunda sözleşmenin 10.4.maddesine riayet etmediği ödemelerin çok geç yapıldığı ve davacının davalıya yaklaşık 200.000,00 TL tutarında maddi destekte bulunduğunu, davacı tarafla sözleşmenin fesih edilmesi olgusunun 19/04/2011 tarihli ihbarname ile gerçekleştiği, nedeninin açıkça yazılı olduğu, fesih olgusunun haklı nedene dayandığını, davacı tarafa su verilmesi işleminin azaltma yoluna gidilmesi davacının gerçekleştirdiği satış oranları dikkate alınarak yapılmış bir işlem olduğu sözleşmenin feshedilmesi ile az su verilmesi durumunun söz konusu olmadığı, davacı tarafın sözleşme şartlarına riayet etmediği için davalı firmanın markasi olan …nun pazarda kötü tanınmasına neden olduğu manevi zarar oluştuğu, aynı zamanda davacı tarafın göndermediği ürünlere ilişkin olmak üzere fatura tanzim edip gönderdiği bu hususun basiretli tacir gibi çalışmadığı, açıklanan nedenlerle davacı tarafın açtığı haksız davanın reddine, davalıya karşı sözleşmeden kaynaklı tüm zararlarına karşılık olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Dava, taraflar arasında 17/03/2010 tarihinde akdedilmiş bulunan distribütörlük sözleşmesinin haksız fesih edildiğininin tespiti ile 6102 sayılı TTK’nın 122.maddesi kapsamında kalan tazminat miktarının tespiti ile tahsili davasıdır.
Davacı, davalı ile aralarında 17/03/2010 tarihli distribütörlük anlaşması imzalandığını, sözleşmenin 5.maddesi ile sözleşme süresinin 5 yıl olarak öngörüldüğünü, ayrıca fesih sebepleriyle fesih şeklinin düzenlendiğini ancak davalının sözleşmenin bu maddesine aykırı olarak sözleşmeyi 01/04/2011 tarihinde davacı şirkete su vermeyerek sözleşmeyi fiili olarak sonlandırdığını ve bu hususu davacının alt bayisi olan kişilere bildirdiğini, bu nedenle davacının sözleşmeden kaynaklanan distribütörlük sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptığı masraflardan, fesh edilen sözleşmeden kaynaklanan edim yükümünün ifası ile bağlantılı olarak 3.kişilerle yaptığı sözleşmelere konu taahhütlerinden, kiralanan tüm mal ve araçların işe yaramaz hale gelmiş olması nedeniyle uğranılan zararlar, 5 yıl süreyle mahrum kalınan kârdan, itibar kaybının yarattığı zarardan, oluşturulan bayi ağının davalı tarafından kullanılmaya devam edecek olmasından oluşan zarar, cari hesap nedeniyle doğan alacaklar, bayilerden geri dönmeyen alacaklar ile tüm maddi ve manevi zararlarının tespiti ile şimdilik 9.000,00 TL zararlarının avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
İhtilaf, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı olup olmadığı ve eğer fesih haksız ise davacının 6102 sayılı TTK’nın 122.maddesi kapsamında kalan zarar ve tazminat alacağının olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti ile tahsilinin davalının sorumluluğunda kalıp kalmadığını tespit noktalarında toplanmaktadır.
TBK’nın m.112 gereği sözleşmenin feshinin haklı olduğunu ispat yükü davalıda olmak ile birlikte talep edilen zararın söz konusu olup olmadığı ve miktarının ispatı külfeti davacıda bulunmaktadır.
Taraflar arasında 07/03/2010 tarihinde akdedilmiş olan distribütörlük sözleşmesi ile davacının “distribütör” ve davalının ise “distribütörlük veren” olarak tanımlandığı ve sözleşme ile davacının davalıya, davalı tarafından üretilen veya dağıtımı yapılan ürünler ile ilgili olarak işbu sözleşme çerçevesinde distribütöre 19 litre damacana su ürün segmentinde temsil, bayilik kurma hak ve yetkisi verildiği (bkz. m.2), sözleşmenin süresinin 5 yıl olduğu ve ancak taraflardan herhangi birinin haklı sebeple ve 3 ay önceden diğer tarafa yazılı ihbarda bulunmak kaydıyla dilediği zaman sözleşmeyi feshedebileceğinin (bkz. m.7) hüküm altına alındığı görülmektedir.
Ancak davalı tarafından … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu evrak üzerinden keşide edilen ihtarname ile ihtarnamede zikredilen 11 adet faturaya konu malzemenin iade edilmesinin istendiği, davacı tarafından … 25. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu evrakı üzerinden düzenlenen cevabi ihtarname ile sözleşmenin 5 yıllık süresi dolmadan ve haksız olarak feshedilmesi nedeniyle oluşan ve oluşacak talep ettiği, davalının zararlarının ödenmesinin talep edildiği, davalının … Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu evrak üzerinden cevaben keşide ettiği ihtarname ile davacının sözleşme gereği distribütörlük verenin hak ve menfaatlerinin korunması yönünde işlemler yapılması gerektiği halde aksine işlemler yaptığı, düzenli hizmet vermediği, cari hesap baskısı, bayilerin gereksiz yere iptali nedeniyle kayıplar oluştuğu ve bu kayıplar nedeniyle pazarlanan damacana adetinin 9.000 seviyelerine düştüğü daha sonraki çalışmalar ile seviye 20.000 adete yükselmiş ise de son dönemlerde bu seviyenin yeniden 10.000 şişe seviyelerine gerilediği, bu nedenle distribütörlük verenin satış, pazar ve maddi kayba uğradığı Mart 2011 satışları itibariyle 15.000 adet seviyesine gelinmekle birlikte son 1 yılda %59,5 oranında satış kaybı yaşandığı tüm bunların davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacının sözleşmenin 3.2.maddesinde öngörülen yıllık hedefe ulaşma taahhüdünü açıkça yerine getirmediğini gösterdiği, keza davacının sözleşmenin 3.11.maddesi kapsamında değişen mali durumlarıyla ilgili olarak davalı şirkete bilgi vermesi gerektiği halde bu yükümlülüğünü de ihlal ettiği ve bu kapsamda sözleşmenin 10.4.maddesi kapsamında su bedelini suyu aldığı tarihten itibaren 45 gün içinde ödemesi gerektiği halde ödemelerini 90 güne varan sürelerde gerçekleştirebildiği, tüm bunların davalı şirketi zarara uğrattığını, kaldı ki bayilere ve dolayısıyla pazara yapılan yatırımların yaklaşık 200.000,00 TL’nin davalı … A.Ş. Tarafından finanse edildiğini, bu yatırıma rağmen davacının hedeflenen ve taahhüt edilen satış seviyesine ulaşamadığı ve %60 oranında pazar kaybına sebep olduğu, tüm bunlara rağmen sözleşmenin 01/04/2011 tarihi itibariyle feshedildiğinin ve başka distribütörler ile anlaşmaya vardıkları iddialarını gerçeği yansıtmadığını, tüm bu sebeplerden sözleşmeyi işbu ihtarnamenin keşidesinden itibaren 3 ay sonraki tarih itibariyle distribütörlük sözleşmesinin feshedildiğini ve sözleşmede öngörülen 200.000,00 TL cezai şart ile uğranılan ve uğranılacak maddi ve manevi zararların ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 iş günü içinde ödenmesinin talep edildiği görülmektedir.
Dava dosyamız üzerinden … Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat neticesinde … Talimat sayılı dosya üzerinden bilirkişi SMMM …’dan alınan 06/02/2013 tarihli bilirkişi raporu ile; davalı-karşı davacının incelenen 2010-2011 yıllarına ait yevmiye defterlerinin açılış kapanış tasdikleri dahil usulüne uygun olarak düzenlendiği, incelenen yevmiye ve defteri kebir kayıtları itibariyle kayıtların önemli bir kısmının “mahsup fişi” mucibince kayıt görmesi ve bu fişlerin fiilen görülememesi nedeniyle davacı-karşı davalı tarafından yapılan ödemeler ve cari hesap açıklamaları hakkında yeterli bilgiye sahip olunamadığı, defter kayıtları itibariyle yapılan incelemeler çerçevesinde 2010 yılı itibariyle davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya 558.612,74 TL, 2011 yılı itibariyle 99.421,16 TL ‘lik mal sattığı, 2010 yılı sonu itibariyle 35.067,25 TL, 31/03/2011 tarihi itibariyle 47.009,00 TL alacaklı görüldüğü, 01/04/2011 tarihinden sonra ise davacı defterlerinde davalı ile yapılan ticarete ilişkin bir kayda rastlanmadığının tespit edildiği görülmektedir.
Talimat dosyası üzerinden alınan bu rapordan sonra mahkememizce Doç. Dr. … ve …’den alınan 29/07/2013 tarihli bilirkişi raporu ile; davacı-karşı davalı … Ltd. Şti., davalı-karşı davacı … A.Ş.’nin aralarındaki distribütörlük sözleşmesini, sözleşmeye aykırı bir şekilde su teslim etmeyerek fiilen 01/04/2011 tarihinde haksız şekilde ve fiilen feshettiğini, iddia etmesine rağmen … A.Ş.’nin ise de karşı iddiasında, sözleşmenin fiilen feshedilmediğini, azalan talebe uygun ifada bulunulduğunu, sözleşmenin 19/04/2011 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 7.maddesine uygun şekilde 3 aylık fesih süresine uyularak üstelikte haklı nedenlerle feshedildiğini iddia ettiği taleplerin bu temellere dayandırıldığı, … A.Ş.’nin periyodik su teslimi yapması gerektiği ve bu şekildeki ifayı ispat borcu altında olduğu, bu kapsamda 01/04/2011 tarihinden sonra ihtarnamesinde öngördüğü fesih tarihine kadar su teslimi yaptığını ispat etmesi gerektiği, sözleşmenin 01/04/2011 tarihinde fiilen ve haksız şekilde sona erdirildiği kabul edildiğinde … Ltd. Şti.’nin rapor içerisinde ayrıntılı olarak değerlendirildiği ancak cari hesap alacağı dışındaki talepler bakımından hesaplamaya elverişli delillerin sunulmadığı, keza … Ltd. Şti’nin cari hesap alacağının da muhasebesel olarak belirlenemediği, fakat davalı-karşı davacı … A.Ş.’nin taleplerinin ise yerinde olmadığının tespit edildiği görülmektedir.
Taraf itirazları doğrultusunda Doç. Dr. … ve …’den alınan 21/01/2014 tarihli bilirkişi ek raporu ile;davalı-karşı davacının sözleşmeden kaynaklanan mal teslimine ilişkin ifa yükümlülüğünün ispat edemediği ve bu nedenle taleplerinin isabetli olmadığı yapılan hesaplamalar sonucu davacı-karşı davalının 05/04/2011-11/04/2011 tarihli faturalardan dolayı talebi mümkün zarar miktarının 22.542,37 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraf itirazları doğrultusunda Doç. Dr. … ve …’den alınan 28/04/2014 tarihli bilirkişi ek raporu ile; sözleşmenin feshinin haklılığının değerlendirme yetkisinin mahkemede olduğu kanaatiyle ek rapor tanzim edildiği görülmektedir.
Yukarıdaki paragraflarda özetlenen raporlar ile davacının ve karşı davacının talep sonuçları bakımından karar vermek bakımından yeterli bir kanaate varılamadığından bilirkişiler … (hukukçu), … (mali müşavir) ve … (mali müşavir, sektör temsilcisi) bilirkişi heyetinden alınan 08/12/2015 tarihli bilirkişi raporu ile; davacının defter ve belgeleri dosyada bulunmadığı için davacının kâr mahrumiyetinden kaynaklanan zarar miktarının tespitinin mümkün olmadığı, distribütörlük sözleşmesinin davalının mal teslimini durdurduğu tarih itibariyle fiilen feshedildiğinin kabulü gerektiği, davacının, … logolu damacanalar bedeli olan 79.637,50 TL ve 05/04/2011 tarihli …, …, …, …, …, … ve … nolu faturalara konu giderler nedeniyle toplam 98.627,30 TL zararının olduğu tespit edilmiştir.
Taraf itirazları ve resen bilirkişiler … (hukukçu), … (mali müşavir) ve … (mali müşavir, sektör temsilcisi) bilirkişi heyetinden alınan 13/06/2016 tarihli bilirkişi ek raporu ile; 08/12/2015 tarihli kök rapordaki kanaatin yinelendiği tespit edilmiştir.
Tarafların bu rapora da itiraz etmesi neticesinde bilirkişiler …(mali müşavir, bağımsız denetçi), …. (mali müşavir, bağımsız denetçi) ve … (gıda mühendisi) bilirkişi heyetinden alınan 18/06/2018 tarihli bilirkişi raporu ile; davalı-karşı davacı … A.Ş.’nin sözleşmeyi fesih ihbarından önce fiili mal teslimi yapmayarak önceden feshettiği ve bu nedenle fesihin haksız olduğu, iade faturaları ile boş damacana bedelinden oluşan 98.627,30 TL’nin tahsili gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davalı-karşı davacı her ne kadar olağan fesih yolu ile sözleşmeyi feshettiğini beyan etmekte ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/04/2016 Tarih ve 2015/15206 Esas ve 2016/4748 Karar sayılı kararı ile de “…dairemizin 22/10/2014 tarih 2014/7542 Esas-2014/16209 Karar ilamında da belirtildiği üzere; sözleşmede herhangi bir sebep gösterilmeksizin fesih hakkının bulunduğuna dair bir hüküm olması halinde dahi sözleşmenin feshi için haklı bir sebebin bulunması gerekmektedir.” şeklinde benimsendiği üzere olağan fesih hakkının dahi haklı nedenle kullanılması gerektiği aksi değişle olağan fesih hakkının bile TMK md.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması şeklinde kullanılamayacağının kabulü gerekmektedir.
Kaldı ki 6098 sayılı TBK’nun m.640 ‘de adi ortaklık sözleşmesinin belirsiz süreli olması halinde taraflardan her birinin 6 ay önceden fesih bildiriminde bulunmak suretiyle sözleşmeyi sonlandırabileceği ve ancak fesih bildiriminin dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve özellikle uygun olmayan zamanda yapılamayacağının öngörülmüş olması karşısında bu hükmün kıyasen sözleşmelerin olağan yolla veya olağanüstü yolla feshinin mümkün olduğu sözleşmelere uygulanabilecek olması ve bu kapsamda olağan ve olağanüstü fesih hakkının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde kullanılamayacağı bu hallerde bile feshin haklı nedene dayanması gerektiği görülmektedir.
Kaldı ki … Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat neticesinde … Talimat sayılı dosya üzerinden bilirkişi SMMM …’dan alınan 06/02/2013 tarihli bilirkişi raporu ile davalı-karşı davacının davacıya mal göndermemesi nedeniyle 01/04/2011 tarihinden itibaren taraflar arasındaki cari hesabın işlememiş olması nedeniyle sözleşmenin bu tarih itibariyle davalı-karşı davacı tarafından fiilen feshedildiği ve bu haliyle somut olayımızda feshin olağan üstü fesih niteliğinde gerçekleştiği bu nedenle davalı-karşı davacının bu fesih hakkını kullanırken haklı nedene dayanması gerektiği halde davalı-karşı davacının fiili olarak gelişen olağan üstü fesih hakkını kullanmakta haklı olduğunun dosya kapsamıyla ispat edemediği görülmektedir.
Davalı-karşı davacı her ne kadar davacının satış oranlarının azalmasını haklı neden olarak dile getirmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/04/2017 tarih 2015/14094 Esas-2017/2215 Karar sayılı kararında dile getirildiği üzere “…acentelik sözleşmesinin feshinde portföy azalmasının haklı neden olmayacağı…” şeklindeki içtihadı karşısında salt satış miktarının istenilen orana ulaşmamış olmasının haklı fesih nedeni olarak kabul edilemeyeceği görülmektedir.
Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları ile fesih nedeniyle davacının yoksun kaldığı kâr nedeniyle fesihten sonra elde etmesi muhtemel kâr mahrumiyeti nedeniyle zararı tespit edilememiş ise de fiili zararının 98.627,30 TL olarak tespit edilmiş olması karşısında davanın kısmen kabulü ile, taraflar arasında 17/03/2010 tarihinde akdedilmiş bulunan distribütörlük sözleşmesinin fesh olduğunun tespitine, davacının haksız fesihten dolayı oluşan 9.000,00 TL zararının dava tarihi olan 03/06/2011 tarihinden itibaren 89.627,30 TL zararının ise ıslah tarihi olan 21/04/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2.maddesinde öngörülmüş olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
ASIL DAVADA;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Taraflar arasında 17/03/2010 tarihinde akdedilmiş bulunan distribütörlük sözleşmesinin fesh olduğunun TESPİTİNE,
Davacının haksız fesihten dolayı oluşan 9.000,00 TL zararının dava tarihi olan 03/06/2011 tarihinden itibaren 89.627,30 TL zararının ise ıslah tarihi olan 21/04/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2.maddesinde öngörülmüş olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.737,23 TL nispi karar harcından, 133,65 TL peşin harç ile 4.688,00 TL ıslah harcının mahsubu ile noksan kalan 1.915,58 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 10.640,18 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.039,84 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 6.653,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 2.314,86 TL yargılama gideri ile 133,65 TL peşin harç, 18,40 TL başvuru harcı, 4.688,00 TL ıslah harcı toplamı 7.154,91 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 433,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 282,34 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
KARŞI DAVADA;
Karşı davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 148,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 112,60 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
Davacı karşı davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya verilmesine,
Davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/10/2018

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Harç / Masraf Dökümü
Asıl Davada;
Peşin Harç : 133,65 TL
Islah Harcı : 4.688,00 TL
Karar Harcı : 6.737,23 TL
Noksan Harç : 1.915,58 TL
Karşı Davada;
Peşin Harç : 148,50 TL
Karar Harcı : 35,90 TL
Bakiye Harç : 112,60 TL