Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/252 E. 2021/56 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/252
KARAR NO : 2021/56

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2014
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin halefi olduğu … tarafından el konulan … ile … Tic.A.Ş arasında 50.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, daha sonra bu kredi miktarının 150.000,00 TL’ye çıkarıldığı, davalının bu sözleşmenin kefili olduğu, asıl borçlu ve kefillere borcun ödenmesi yönünde keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine yapılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle alacağın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin icra takibinden dolayı alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı kredi lehtarı şirket ile davacı alacaklı arasındaki ilişkinin dışında kaldığını, müvekkili 24/11/1998 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığını, yönetim kurulunun almış olduğu karara göre şirketten banka ve 3. Şahısların alacaklarını diğer yönetim kurulu üyelerinin üstlendiğini, müvekkili yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonra … 13. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarname ile tüm bu hususları … A.Ş.ye bildirdiğini, müvekkilinin bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren kullandırılan kredilerden sorumlu olmayacağını bildirdiği ve aksi bir cevabında gelmediğini, müvekkile bu güne kadar ihtarla bildirilen herhangi bir borcun bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE/
Deliller toplanmış; … 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ve de … 24.İcra Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyaları celp edilmiş, … 2.Noterliği … tarihli davacı (… A.Ş … Şubesi) tarafından keşide edilen ihtarname sureti, Genel Kredi Taahhütnamesi,
… 2.Noterliği … tarihli davacı (… A.Ş … Şubesi) tarafından keşide edilen ihtarname ve tebliğ meşruatları, … A.Ş. Şirket Yönetim Kurulu Kararı ve dayanılan belgeler celp edilip incelenmiş, yine icra dosyasında mevcut Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi, Alacak Temlik Sözleşmesi incelenmiş ve davacı bankanın defter ve kayıtları üzerinde gerçek alacak miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak uzman bilirkişilerden raporlar alınmış ve deliller toplanmıştır.
… 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası incelendiğinde; … A.Ş’ nin %100 oranındaki hisse sahibi …’ye devredilen … A.Ş.’nin … Şubesi tarafından düzenlenen genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan temlik aldığı alacağına ilişkin olarak; 16.035,16TL kredi sözleşmesi, 154.877,90TL takip öncesi işlemiş faiz, 133,00TL diğer masraf alacağı olmak üzere toplam 171.046,06 TL olarak tahsili amacıyla davalı …’ a ve de dava dışı … ve …’ a karşı “Kredi Sözleşmesi ve İhtarnamesi” açıklaması ile ilamsız icra takibi yaptığı, davalının takibe itiraz ettiği, davacının takibin devamını sağlamak amacıyla İİK 67. maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dava, …’ye devredilen … A.Ş. tarafından kullandırılan kredi alacağının tahsilini teminen yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı itiraz ve cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuştur.
Davaya esas alacağın fona devredilen bankanın alacağı olması nedeniyle 5411 sayılı yasanın 141.maddesi kapsamında 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, alacağın kat ihtarıyla muaccel hale geldiği ve zaman aşımının bu tarihten başlayacağı ve 1999 tarihli ihtarname ile muaccel hale gelen alacağın tahsili amacıyla 2013 yılında icra takibi yapıldığı görülmekle henüz muacceliyet ile takip tarihi arasında 20 yıllık sürenin geçmediği kaldı ki 5411 sayılı yasanın geçici 13.maddesi gereğince 26/12/2003 tarihine kadar 10 yıllık sürenin dahi dolmadığı anlaşılmakla, davalının zaman aşımı defi yerinde görülmemiş, reddedilerek davanın esasına geçilmiştir.Ayrıca esas alacağın …’ ye devredilen bankanın kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı olup … tarafından temlik alınması nedeniyle fon alacağı haline geldiği değerlendirilmekle davalı vekilinin harç alınması gerektiği yönündeki itirazı da yerinde görülmemiştir.(Zamanaşımı ve/veya 5411 sayılı Yasa’nın 140. Maddesi uyarınca harçtan muafiyete dair benzer yönde Yargıtay 19.HD 2008/10510 Esas, 2008/11610 Karar sayılı, Yargıtay 11.HD 2016/9378 Esas, 2016/9743 Karar sayılı ve 20/12/2016 tarihli, Yargıtay 11.HD 2018/5349 Esas, 2020/3756 Karar sayılı ve 01/10/2020 tarihli, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2017/5273 esas, 2019/2644 karar nolu ve 17.04.2019 tarihli ve de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi 2017/4394 Esas, 2020/751 Karar sayılı ve 20/03/2020 tarihli kararları)
Bankacı Bilirkişi … 10/06/2015 tarihli raporunda; davacı bankanın 97.844,58 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden borç ödeninceye kadar 16.035,16 TL asıl alacak üzerinden %11 ve değişen oranlarda iki katı oranında avans faizi istenebileceği sonuç ve ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … 01/05/2017 tarihli ek raporunda; yapılan inceleme, değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, takip tarihi itibariyle: davacı bankanın davalı kefilden 70.752,68 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden borç ödeninceye kadar 12.302,23 TL asıl alacak üzerinden %11 ve değişen oranlarda iki katı oranında avans faizi istenebileceği, 818 sayılı Borçlar Kanunu(eski) madde 490 ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mesul olduğu dikkate alınarak takdiri tamamen mahkemenin takdirinde olmak üzere yapılan hesaplamaya göre ise davacı bankanın davalı kefilden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, 171.046,06 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, takip tarihinden borç ödeninceye kadar 16.035,16 TL asıl alacak üzerinden %11 ve değişen oranlarda iki katı oranında avans faizi istenebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyada mevcut bilirkişi raporlarının farklılıklar arz ettiği ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı değerlendirilmekle ve tarafların itirazları da nazara alınarak aldırılan Bankacı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 28/10/2019 tarihli raporunda; davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu … tic. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalı hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
Kefalet Limiti ve Davalı Kefillerin Sorumluluğu: Davalı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 200.000,00 YTL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 16.035,16 YTL’sinin kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin kendi temerrüdü ve bunun sonuçlarından dolayı, hesaplanan kredi borcunun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği,
Davalı/ kefil …’un temerrüdü ve sonuçları yönünden; Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 106.510,80 YTL (171.046,06-64.535,26) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 11.269,26 TL tamamen ödeninceye kadar yıllık %27,50 ve 3095 sayılı yasanın 2 m. Hükmü uyarınca değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizinin 2 katı mertebesinde temerrüt faizi ile birlikte istenilebileceği,
Dava dışı kredi lehtarı şirketin tamerrüdü ve sonuçları yönünden; Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 2.091,80 YTL (171.046,06-168.954,26) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 16.035,16 TL tamamen ödeninceye kadar yıllık %27,50 ve 3095 sayılı yasanın 2 m. hükmü uyarınca değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizinin 2 katı mertebesinde temerrüt faizi ile birlikte istenilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı talebi nazara alınarak, takip sonrası faiz değerlendirmesi dışında 28/10/2019 tarihli rapor gerekçeli ve denetime olanaklı bulunmakla bu rapora itibar edilmiş ve yeniden rapor aldırılmaya gerek görülmemiştir.
… 24.İcra Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyası incelendiğinde; … 24.İcra Hukuk Mahkemesi …esas, … karar sayılı kararı ile 01.03.2016 tarihli kararı ile dosyamız davalısı … şikayeti kısmen kabul edilmiş ve verilen karara karşı yeniden yasa yoluna başvurulmamış ve kararın 14.03.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
…’ye devredilen … A.Ş ile dava dışı asıl borçlu …A.Ş arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalının aynı limitle sözleşmede müteselsil kefil sıfatının bulunduğu, dava dışı şirkete BCH-borçlu cari hesap kredisi (rotatif kredi) olduğu ve anılan sözleşmeye göre kullandırılan kredinin geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle banka tarafından hesabın kat edildiği ve … 2. Noterliğinin …tarihli ihtarnamesinin gönderilerek borcun ödenmesinin istendiği, ancak bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edilemediği ve davalı kefilin takip tarihi olan 27.06.2013 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.Müteselsil kefillerin 818 Sayılı Borçlar Kanunun ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 598. maddesi gereğince asıl borçlunun borcundan ve temerrüdünün sonuçlarından kendi kefalet limitleri dahilinde sorumlu oldukları ayrıca kefillerin temerrüde düşmesi halinde bu temerrüdün sonuçlarından da sorumlu olacaklarının kabulü gerektiği, ancak somut olayda kefil olan davalının icra takibiyle temerrüde düştüğü kabul edilmiştir.
6098 sayılı TBK m. 117/1′ e göre, “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle temerrüde düşer.”Bu maddeden de anlaşıldığı üzere temerrüt, borcun muaccel olmasıyla değil, ilke olarak alacaklının ihtarıyla gerçekleşir.İhtar, alacaklının borçluyu borçlanılan edimi yerine getirmeye davet etmesi, çağırmasıdır.İhtar, alacaklının borçludan borcu ifa içeriğini içeren tek taraflı, varması gerekli bir irade açıklamasıdır.Alacaklı, ihtarda alacağı talep iradesini kesin olarak açığa vurmalı, borçluyu, edimi vaktinde yerine getirmediği takdirde temerrüdün sonuçlarından sorumlu olacağı hususunda uyarmalıdır.(*Prof.Dr.Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler 23.Baskı 1120-1121.sayfalar) (818 sayılı Borçlar Kanunu madde 101)
Zira Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/7738 esas, 2014/11765 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere kredi sözleşmesinin kefili, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur.Müteselsil kefilin temerrüdü için hesabın katından sonra hakkında ödeme ihtarında bulunulması gerekir.Temerrüt ihtarının bulunmadığı hallerde kefilin temerrüdü icra takibi ile başlar ve temerrüt faizi uygulamasında bu yönün gözetilmesi gerekmektedir.Ancak asıl borçlu takip tarihinden önce temerrüde düşürülmüş ise, davalı kefalet limiti sınırları içinde kalmak sureti ile asıl borç ve asıl borçlunun temerrüdünden sorumlu tutulabilir.(Benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi 2017/3932 Esas, 2020/352 karar sayılı 13/02/2020 tarihli kararı)
Yapılan yargılamadan toplanan delillerden; … A.Ş. İle dava dışı …Tic.A.Ş arasında imzalanan Umumi Kredi Taahhütnamesi çerçevesinde dava dışı asıl borçlu şirkete kredi hesabı açılarak kullandırılmış olduğu ve davalı …’ un da sözleşmeyi 200.000,00TL limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı anlaşılmaktadır.Dosyada mevcut bulunan ve mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, anılan ihtarın kefil olan davalıya tebliğ edilmediği, bu durumda takiple temerrüde düştüğü, sözleşmenin V/4, V/a maddelerinde akdi ve temerrüt faizinin düzenlendiği ve ancak bankanın 6098 sayılı yeni TBK 88 ve 120. maddelerini uyguladığı anlaşılmakla, her ne kadar sözleşme uyarınca akdi faiz oranı yıllık %150 ve temerrüt faiz oranı da yıllık %300 olarak tespit edilmiş ise de davacı tarafından yapılan icra takibinde sözleşmedeki akdi ve temerrüt faizinin istenmeyip Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120. maddesine uygun olarak değişen oranlardaki avans faizi talep edildiği değerlendirilmekle, taleple bağlılık ilkesi gereğince temerrüt tarihine kadar değişen oranlardaki avans faizinin akdi faiz olarak uygulanması ve temerrüt tarihinden sonra da yine taleple bağlı kalınarak avans faizi olacak şekilde temerrüt faizinin uygulanması gerektiği, kat tarihi itibariyle bankanın 16.035,16 TL ana para alacağının olduğu, icra takibinde de bu miktarda asıl alacağın istendiği, kat tarihinden icra takibine kadar akdi faiz olarak değişen oranlardaki avans faizinin uygulanması neticesinde takibe kadar işlemiş faizin 53.266,00 TL olarak tespit edildiği, bu durumda icra takip tarihi itibariyle davacının ödemelerde nazara alınarak asıl alacak 11.269,26 TL ve 53.266,00TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.535,26 TL alacağının bulunduğu ve bu miktarın davalı kefilin kefalet limitinin altında kaldığı, dolayısıyla davalının bu miktardan sorumluluğu bulunduğu, icra dosyasındaki itirazının anılan miktar üzerinden haksız olup iptali gerektiği ve alacağın kredi sözleşmesinden kaynaklanıp likit olması itirazın da haksız bulunması dikkate alınarak kabul edilen kısmın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulü ile ve de tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalı …’un … 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın, 11.269,26 TL asıl alacak, 53.266,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.535,26 TL için iptaline, asıl alacak için takip tarihinden itibaren (takip talebindeki taleple bağlı kalınarak) değişen oranlarda avans faiz oranından temerrüt faizi uygulanmasına, kabul edilen alacağın %20 ‘si olan 12.907,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, davacının fon alacağını …’den temlik aldığı, temlik alanın temlik eden …’nin haklarından yararlanacağı ve alacağın fon alacağı olması sebebiyle 5411 Sayılı Yasa uyarınca davacı aleyhine tazminatına hükmedilemeyeceği açık olduğundan ve de şartları da oluşmadığından reddedilen kısım üzerinden davalı yararına tazminat takdir edilmesi mümkün görülmemiştir.
Öte yandan genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 484. maddesine uygun olarak kefalet tesis edildiği (benzer yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/15866 es., 2015/3694 kr. Sayılı, 17.03.2015 günlü ve de yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/8936 es., 2014/12112 kr. Sayılı, 01.07.2014 günlü kararları) ve de yukarıda izah edildiği üzere zamanaşımı defi yerinde olmadığı gibi, Türk Borçlar Kanununun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 Sayılı Kanunun 1. maddesinin son cümlesi ve 5/2. Maddeleri yollaması ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 598/3. Maddesinde belirtilen sürenin de icra takip tarihi nazara alınarak sona ermediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca davalı yan, dava dışı asıl borçlu şirket yönetim kurulundan ayrıldığını ve kefaletinin sona erdiğine ilişkin ihtarname çektiğini beyan etmiş ise de ihtarname öncesi doğan ve kendisinin müteselsil kefil olarak imzasını içeren sözleşmeye dayalı borçtan dolayı davalı kefilin sorumlu olacağı açıktır.Ayrıca sözleşmenin 11. Maddesinde banka kayıt ve defterleri kesin delil olarak kabul edilmiş olup, dava dışı şirket defterlerinin incelenmesine lüzum görülmemiş ve de davalı yanın iddia ettiği teminat çeki de belirlenememiş ve davalı yanca bu yönde bir delil de sunulmamış olması karşısında davalı savunmasına itibar edilememiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Tahsilde tekerrür olmamak üzere,
Davalı …’un … 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın, 11.269,26 TL asıl alacak, 53.266,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.535,26 TL için İPTALİNE, takibin 11.269,26 TL asıl alacak, 53.266,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.535,26 TL üzerinden devamına,
Asıl alacak için takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz oranından temerrüt faizi uygulanmasına,
Kabul edilen alacağın %20 ‘si olan 12.907,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.408,40 TL nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.189,58 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 14.068,53 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.483,40 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 559,68 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/02/2021

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 00,00 TL
Karar Harcı : 4.408,40 TL
Noksan Harç : 4.408,40 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.990,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 00,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.300,00 TL
Posta Giderleri : 183,40TL