Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1639
KARAR NO : 2018/516
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/11/2014
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten fatura bedelinden dolayı 326.174,65 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için … 29. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı şirketçe takibe haksız olarak kısmi itiraz edildiğini, kesinleşen bedel üzerinden de müvekkilinin alacağının semeresiz kaldığını, zira şirketin içinin boşaltılarak tamamen borca batık bir görünüm yaratıldığını, davalı …’ın davalı şirketin yöneticisi olduğunu, şirket çalışanlarını öncelikle işten çıkardığını ve daha sonra şirketin borçlarını ödemeden borca batık olduğu iddiasıyla şirketin doğrudan iflası için … 35. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında (yeni mahkeme nosu … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosya) dava açıldığını ve mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporunda şirketin borca batık olmadığı ve doğrudan iflas koşullarının bulunmadığının açıklandığını, davanı derdest olduğunu, şirket adresinin nakledildiğini ve tüm demirbaşlarının ve malvarlığının kaçırıldığını, içinin boşaltıldığını, davalı …’in TTK. 553. maddesine göre şahsi sorumluluğunun da bulunduğunu belirterek … 29. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasına konu 326.174,65 TL alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … 8. ATM’de görülmekte olan … E. sayılı dosyasında henüz bir karar verilmediğini, hileli iflasın varlığı şartlarının oluşmadığını, kesinleşmiş olmayan bir durumun varlığına dayalı olarak dava açılamayacağını, halen bilirkişi raporunun beklendiğini, müvekkili … hakkında hileli iflas suçu hakkında davacı tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu ve .. C. Başsavcılığının … sayılı dosyasında yapılan soruşturma sonucunda 26.06.2014 tarihinde takipsizlik kararı verildiğini, ayrıca ihaleye fesat karıştırmak ve dolandırıcılık suçundan dolayı yapılan suç duyurusu nedeniyle yürütülen … nolu dosyada da 25.05.2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, somut olayda TTK. 553. maddesindeki koşulların oluşmadığını, müvekkili …’ın diğer müvekkili şirketin yöneticisi olarak şirketin borcundan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
… 29. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası, … 8. ATM’nin … E sayılı dosyası ve bu dosyadan verilen 2015/4 K. sayılı 08.01.2015 tarihli karar örneği, icra takibine dayanak teşkil eden belgeler ve çek asılları ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiş, davacı ile davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmış, deliller toplanmıştır.
… 8. ATM’nin … E sayılı dosyasında, davalı şirketin 10.01.2014 tarihinde açtığı doğrudan iflas davasında şirketin aciz halinde bulunduğu iddiasına dayanıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda şirketin borca batık durumda olmadığı tespit edildiğinden davanın 2015/4 K. sayılı 08.01.2015 tarihli kararla reddedildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
… 29. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında; davacının 27.02.2014 tarihinde davalı şirkete karşı ilamsız icra takibi yaptığı ve 38.277,05 TL cari hesaptan kaynaklanan alacak ile bedeli ödenmeyen 25 adet çeke dayalı olarak işlemiş faiziyle birlikte toplam 326.174,65 TL alacağının tahsilini talep ettiği, davalı şirketin süresi içinde, takip konusu yapılan borcun cari hesaptan kaynaklanan 38.277,05 TL’sini kabul edilerek bunun dışında kalan miktar yönünden borca kısmı itiraz edildiği ve bu nedenle takibin, itiraz edilen kısım yönünden durdurulduğu, itiraz edilmeyen 38.277,05 TL için kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf yukarıda içeriği özetlenen icra dosyasındaki alacağının tahsili için davalı şirkete ve şirketin yöneticisi olan diğer davalıya karşı bu alacak davasını ikame etmiştir ve davalı …’a karşı açtığı davada şirket yöneticisinin sorumluluğunu düzenleyen TTK. 553. maddesinde dayanmıştır.
Dava konusu alacağın cari hesaptan ve ödenmeyen çek bedellerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim … 29. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında dava bu alacakların tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yapıldığı görülmektedir. İcra takibine ve davaya konu edilen miktarın 38.277,05 TL’si cari hesaptan kaynaklanmakta olup, davalı şirket icra dosyasındaki itirazında bu borcu kabul etmiştir ve takip 38.277,05 TL yönünden kesinleşmiştir.
Dosyada mevcut bulunan 31.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; takip konusu yapılan 38.277,55 TL cari hesap alacağı her iki tarafın ticari defterlerinde görülmektedir. Esasında davalı taraf icra dosyasında da bu borcu itiraz etmemiş, ve bu miktar bakımından takip kesinleşmiştir. Takip ve dava konusu olan alacağın diğer kısmı da ödenmeyen 25 adet çek bedelinden kaynaklanmaktadır ve yapılan inceleme neticesinde bu çek bedellerinin de her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket defterlerinde bu çeklerin davacıya ödeme amacıyla verildiği ve davacı borcundan tenzil edildiği bu nedenle davalı defterlerine göre çek bedellerinden dolayı davacı tarafa herhangi bir borcun olmadığının görüldüğü, ancak davacı defterlerinde çek bedelleri ödenmediğinden davalı borcu olarak kayıtlara geçirildiği ve davacının bu çeklerden dolayı kendi defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça çek asıllarının tamamı mahkememiz kasasına ibraz edilmiş olduğundan halen çeklerin davacı elinde bulunduğu ve tahsil edilmediği anlaşılmış olmakla davalı defterlerindeki kayıtlara itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Kaldı ki davalı tarafından ödemeye ilişkin bir belge ibraz edilmediği gibi defterlerinde çeklerin ödendiği yönünde bir kayıt da bulunmamaktadır.
Dosyada mevcut bulunan 27.12.2017 tarihli ek raporda özetle; toplam 25 adet çekin 227.945,00 TL bedelli olduğu ve bu çeklerin 18 adetinin bankaya ibraz edildiği, karşılıksız kaşesinin vurdurulduğu ve ibraz edilen 18 adet çekten 14’ü yönünden bankanın yasal sorumluluk bedelinin tahsil edildiği ve bu şekilde tahsil edilen miktarın 15.455,00 TL olduğu, 25 adet çek bedeli 227.945,00 TL’den tahsil edilen 15.455,00 TL tenzil edildiğinde davacının çeklerden kaynaklanan alacağının 212.490,00 TL olduğu ve bu miktarın takip tarihi itibariyle işlemiş faizinin de 13.964,94 TL olduğu, buna göre davacının tahsil edemediği çek bedeli ve faiziyle birlikte davalı şirketten olan toplam alacağının 225.754,94 TL miktarında bulunduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu yapılan alacak için icra takibi yapılmış, kısmı itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmamış, huzurdaki bu alacak davası ikame edilmiştir. Davacının itirazın iptali davası yerine tahsil davası açmasına yasal bir engelin bulunmadığı anlaşıldığından ödenmeyen çek bedellerinden kaynaklanan 212.490,00 TL asıl alacak ve işlemiş faiziyle birlikte 225.754,94 TL alacağını davalı şirketten isteyebileceği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar 38.277,05 TL’lik cari hesap alacağı da dava konusu yapılmış ise de, cari hesap alacağı yönünden icra takibine bir itirazın bulunmadığı, bu miktar yönünden takibin kesinleştiği, davacının kesinleşmiş olan icra takip dosyasında alacağını tahsil için yasal işlemlere devam edebileceği, ayrıca bir tahsil davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmiş ve ihtilaf konusu olmayan kesinleşmiş bulunan 38.277,05 TL’lik alacak yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 2010/11-143 E. 2010/196 K. sayılı 31.03.2010 tarihli kararı)
Davalı … yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi ve şirketi temsil ve ilzama yetkili olan bu davalının sorumluluğunun TTK. 553. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim davalı … A.Ş’nin temsilcisi olan bu davalının şirketteki çalışanları işten çıkardığı, şirket borçlarını ödemediği ve şirketin borca batık olduğu iddiasıyla doğrudan iflas davası açtığı ve şirketi kötü yönettiği, bu nedenle sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüştür. TTK. 553. maddesinde, şirket yöneticilerinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Anılan maddede yöneticilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri halinde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına verdikleri zarardan sorumlu olduğu açıklanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporu ve ek raporda, … 8. ATM’nin 2014/601 E. 2015/4 K. sayılı 08.01.2015 tarihli iflas davasının red gerekçelerinin şirket yönetim kurulu üyesi davalı …!ın kanuna ve sözleşmeye aykırı eylemlerini ortaya koyduğu, kendisine kanunla yüklenen ve devredilmeyen görev ve yetkileri arasında yer alan defter tutma yükümlülüğünü ihlal ettiği, şirket borca batık olmadığı halde iflas davası açtığı, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olmasının tek başına içeriklerinin de kanuna uygun olarak tutulduğu anlamına gelmeyeceği, şirketi tek başına idare ve temsil yetkisine haiz olduğu dikkate alındığında kanun ve esas sözleşmenin kendisine yükümlülüğü dahil görevlerini gereği gibi yerine getirmediği, ceza dosyalarında beraat ettiği ileri sürülmüş ise de, beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağı ve bu davalının kusurlu davranışları nedeniyle davacıya verdiği zarardan sorumluluğuna hükmedilebileceğinin düşünüldüğü açıklanmıştır.
Mahkememizce rapordaki bu açıklamalara itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Şirket yöneticilerinin sorumluluğu esasında Türk Borçlar Kanununda düzenlenen haksız fiil sorumluğunun bir türü olarak ele alınmalıdır. Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Haksız fiili sorumluluğundan bahsedilebilmesi için öncelikle kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilin, bu fiil neticesinde ortaya çıkan bir zararın ve eylemle zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur. Aynı şekilde şirket yönetim kurulu üyesinin sorumlu olabilmesi için kanun ve esas sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri ifa ederken kusurlu bir davranışının olması, bu davranışı neticesinde bir zararın oluşması ve eylemle zarar arasında doğrudan illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Davacı taraf, şirketin yönetim kurulu üyesinin, şirket borca batık olmadığı halde iflas başvurusunda bulunduğunu ve anılan mahkemedeki yargılama sırasında alınan raporda şirketin borca batık olmadığının tespit edildiğini ve şirket borçlarını ödemediğini, şirket merkezine haciz için gidildiğinde herhangi bir malvarlığına rastlanmadığını, bu halin sorumluluğu gerektirdiğini ileri sürmüştür. Bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulması, şirketi malvarlığının korunması, yönetim kurulu üyelerinin kanuni görevleri arasında olup, bu gereklerin yerine getirilmemesi yöneticinin sorumluluğunu gerektireceği açıktır. Somut olayda davalı … A.Ş’nin temsilcisi sıfatıyla davalı … tarafından verilen vekaletname ile vekili vasıtasıyla … 8. ATM’nin … E. sayılı dosyasında İİK. 178. maddesine dayalı olarak şirketin aciz halinde bulunduğu iddiasıyla doğrudan iflası için dava açıldığı, mahkemece verilen kararda ”şirketin borca batık durumda olmadığı, alacaklarının borçlarını fazlasıyla karşıladığı, stoklar hesabının hiç çalıştırılmadığı, mevzuata aykırı olarak şirketin kar ve zararını önemli miktarda etkileyecek şekilde brüt satış miktarı dolayısıyla da dönem karı düşülmüş olduğundan gider tahakkukları hesap bakiyesinin gelir olarak kaydedilmesi gerektiği, muhtelif satıcılarla yapılan mutabakat belgeleri sunulsa da bu firmalarla yapılan bir hesap mutabakatının bulunmadığı, bu çerçevede borç kalemlerinin ihtiyatlılık kavramı çerçevesinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, şirketin aciz halinde olduğunu kanıtlar somut belge ve delilin bulunmadığı ve İİK. 179. maddesi bakımından da borca batık olmadığı saptandığı” gerekçesiyle davanın reddedildiği ve bu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Henüz kesinleşmeyen bir kararda saptanan hususların kesin olarak varlığından sözedilemeyeceği, bir an için şirketin defterlerin usulsüz tutulduğu ve davalı şirket yöneticisi olarak şirketin defterlerinin muhasebe ilkelerine ve yasaya uygun bulunmadığı ve buna göre yasa ile kendisine yüklenen görevi kusuruyla ihlal ettiği ve sonuçta bir zararın oluştuğu kabul edilse dahi bu eylem nedeniyle ortaya çıkan zararın şirketin zararı olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı … hakkında … C. Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyasında hileli iflas suçundan, … C. Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasında da dolandırıcılık ve ihaleye fesat karıştırmak suçundan dolayı yapılan soruşturmalar neticesinde takipsizlik kararı verildiği anlaşılmış olup, davacının, şirket yöneticisi hakkında hileli iflas suçundan dolayı soruşturmanın devam ettiği yönündeki iddiasına da itibar edilememiştir.
Sorumluluk davalarında esaslı unsurlardan olan zarar, doğrudan ve dolayısıyla zarar olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğrudan zarar şirketin, ortakların veya alacaklıların malvarlıklarında meydana gelen azalamadır. Dolayısıyla zarar ise şirketin malvarlığında meydana gelen bir zarar nedeniyle ortakların ve alacaklıların malvarlığında yansıma nedeniyle ortaya çıkan zarar olarak tanımlanmaktadır. Şirketin doğrudan zarara uğradığı hallerde alacaklılar ve pay sahiplerinin uğradığı zarar dolayısıyla zarar olarak kabul edilmektedir. Ortaklar veya alacaklıların da doğrudan zarara uğramaları mümkün olup, alacaklının veya pay sahibinin doğrudan zararı, şirketin zararında bağımsız olarak ortaya çıkan zarardır. Ancak çoğunlukla yönetim kurulu üyelerinin zararlandırıcı eylemlerinden dolayı doğrudan zarar gören şirketin bizzat kendisidir. Şirketin yöneticisinin defter kurallarını ihlal etmesi neticesinde bilanço ve hesapların denetiminin olanaksız olması durumunda veya şirket kayıtlarının yasaya uygun şekilde tutulmaması, içerik olarak gerçeği yansıtmaması halinde ortaya çıkan zarar şirketin zararıdır. Bu durumda alacaklının uğradığı zarar dolaylı zarar olarak kabul edilmelidir. Şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalı …’ın açtığı iflas davasının reddine ilişkin karar kesinleşmediği gibi bir an için borca batık olmadığı halde iflas başvurusunda bulunması ve şirket defterlerini yasaya uygun olarak tutulmamasından dolayı sorumlu olduğu ve ortada bir zararın bulunduğu kabul edildiğinde dahi davacı alacaklının davalı şirketten alacağını tahsil edememesinden kaynaklı zararının dolaylı zarar olduğu, başka bir deyişle alacaklı olan davacının doğrudan zararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Şirket malvarlığının korunmaması durumunda da zarara uğrayan bizzat şirket olup, pay sahibinin veya alacaklının zararı dolaylı zarardır. Davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki çerçevesinde oluşan davacının alacağını şirketten tahsil etmek için gerekli tüm yasal yolların tüketilmediği icra dosyası içeriğinde sadece şirket merkezinde yapılan ve neticesiz kalan bir haciz tutanağının bulunduğu, bunun dışında hiçbir işlemin olmadığı, esasında şirket yöneticisinin sorumluluğu için şirkete karşı tüm yasal yolların tüketilmesi zorunlu olmamakla birlikte davacının alacağını tahsil edememesinden kaynaklanan zararının yansıma-dolaylı zarar olması sebebiyle bu zararın TTK. 553. maddesi uyarınca ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği, alacaklının uğradığı dolayılı zararın kendisine ödenmesini talep etmesinin mümkün bulunmadığı, bu noktada davacının aktif husumetinin olmadığı, şirketten tahsil edilemeyen alacağın alacaklının doğrudan zararı olarak kabul edilemeyeceği, davacının dolaylı olarak zarara uğraması nedeniyle, şirket zararın ödenmesini isteyebileceği sonucuna varılmakla bu konudaki aksi yönde açıklamaları içeren rapora itibar edilmeyerek davalı … hakkında açılan davanın bu nedenle reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda izah edildiği üzere davacı tarafından davalı şirkete karşı açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davalı hakkındaki davanın da usulden reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafından davalı … Tic. A.Ş’ye karşı açılan davada;
Dava konusu yapılan 38.277,55 TL için icra takibi kesinleşmiş olduğundan bu miktar bakımından davacının hukuki yararı olmadığından talebinin REDDİNE,
225.754,94 TL davacı alacağının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Davacı tarafından davalı …’a karşı açılan davanın usulden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.421,32 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 5.570,25 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 9.851,07 TL harcın davalı … Tic. A.Ş’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 19.495,30 TL nispi vekalet ücretinin davalı … Tic. A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı … Tic. A.Ş. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.185,64 TL nispi vekalet ücreti ile hukuki yarar yokluğundan reddedilen miktar yönünden 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti olmak üzere toplam 9.365,64 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 2.367,50 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.638,61 TL yargılama gideri ile 5.570,25 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 3,80 TL vekalet harcı toplamı 7.237,86 TL’nin davalı … Tic. A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ve davalılar vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/05/2018
BAŞKAN …
ÜYE …
ÜYE …
KATİP …
Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 5.570,25 TL
Karar Harcı : 15.421,32 TL
Noksan Harç : 9.851,07 TL
Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 2.678,00 TL
Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL
Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 2.100,00 TL
Posta Giderleri : 267,50 TL