Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1133 E. 2019/206 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1133
KARAR NO : 2019/206

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/06/2014
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların müvekkili şirketin ortakları olduğunu, 10.06.2008 tarihine kadar davalı …’un %30, davalı …’un da %20 hissesi bulunduğunu, dava dışı …’in ise hissesinin %50 oranında bulunduğunu, davalıların aynı zamanda şirketin yetkili müdürleri konumunda bulunduklarını, 12.06.2008 tarihi itibariyle ortaklık paylarını 3. kişilere devrederek şirket müdürü görevlerinin de sona erdiğini, davalıların şirketin müdürlüğünü yaptıkları dönemde elden aldıkları çekleri 12.06.2008 tarihinden sonra şirket müdürü sıfatını yitirmelerine rağmen hükmü sona eren imza sirkülerini geçerli gibi göstererek şirketin çeklerini bankalara ibraz edip tahsil ettiklerini, bu hususu diğer ortaktan gizlediklerini, davalı … hakkında … 19. Asliye Ceza Mahkemesinde evrakta sahtekarlıktan dava açıldığını, emniyeti suistimal suçuyla ilgili … C. Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyasında tahkikatın devam ettiğini belirterek dava dilekçesinde keşide tarihini, keşide, çek ve hesap numaralarını, keşideci isimlerini belirttiği 10 adet çeki tahsil ederek şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla 10 adet çek bedeli olan 121.533,00 TL asıl, işlemiş faiziyle birlikte toplam 133.738,23 TL alacağın tahsili amacıyla … 33. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek anılan icra dosyasındaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 10.06.2008 tarihli devir sözleşmesiyle şirketteki hisselerini diğer ortak …’a devrettiklerini, bu sözleşmeye istinaden kendi hesaplarına hiçbir bedel almadıklarını, dava dilekçesinde belirtilen tüm çeklerin davacı şirket hesaplarında ve kasasında olduğunu, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davacı şirketin sicil kaydı, davalıların hisse devrine ilişkin sicil gazetesi, davaya konu edilen çeklerin akıbetine ilişkin banka cevapları, davacı şirketin ihyasına dair … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/415 E. – 917 K. sayılı kesinleşme şerhini içeren ihya kararı, …fa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/464 E. – 661 K. sayılı kararı, davaya esas icra dosyası, … 39. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası, … C. Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası ve yapılan tahkikat neticesinde verilen 29.05.2014 tarihli takipsizlik kararı ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiş, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Yargılama sırasında davacı şirketin sicilden resen terkin edilmesi nedeniyle davacı tarafa mahkememizce ihya davası açması için süre verilmiş ve … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/415 E. – 917 K. sayılı kararıyla şirketin ihyası yönünde hüküm kurulmuş ve kararın istinaf incelemesinden geçmek suretiyle 02.03.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği ve davalılar hakkında emniyeti suistimal suçundan devam ettiği bildirilen … C. Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası celpedilmiş ve anılan dosyada davalılar hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri iddiasıyla yapılan soruşturma sonucu nedeniyle bu eylemin hukuki ihtilaf olması nedeniyle davalılar hakkında 29.058.2014 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve bu kararında kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 39. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında ise, davalılardan … hakkında resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla düzenlenen iddianame üzerine davanın görüldüğü, ceza yargılamasına konu olayın, huzurdaki bu davamızın konusuyla ilgili bulunmadığı, mahkemece 2015/205 sayılı 05.05.2015 tarihli kararla resmi belgede suçunun sübuta ermesi nedeniyle TCK 204/1-3 ve 62 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararı verildiği, kararın henüz kesinleşmediği ve dosyanın yargıtayda temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmıştır. Anılan ceza mahkemesine konu olayın huzurdaki bu dava konusu olayla bir bağlantısının bulunmadığı açıkça anlaşıldığından neticesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Davacı şirketin tek ortağı …’a ceza mahkumiyeti nedeniyle … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/464 E. – 661 K. sayılı kararıyla …’in vasi olarak tayin edildiği, kararın 17.07.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 33. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde, 10 adet çek bedeli olan 121.533,00 TL asıl, işlemiş faiziyle birlikte toplam 133.738,23 TL alacağın tahsili amacıyla davalılara karşı ilamsız icra takibi yapıldığı, davalıların süresi içinde borca itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve takibin devamının sağlanması amacıyla İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalıların şirket ortağı ve yetkili müdürü oldukları dönemde şirketin iş ilişkisi çerçevesinde tahsil edilmek üzere aldıkları ileri tarihli çekleri şirket ortaklıkları ve müdürlük yetkileri sona ermesine rağmen bankaya ibraz edip tahsil etmek suretiyle şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek bu zararın tazmini amacıyla yaptığı icra takibine itirazın iptalini istemektedir.
Davalılar ise, şirketteki hisselerini şirketin diğer ortağına devretmek suretiyle ortaklıktan ayrıldıklarını ve müdürlük yetkilerinin de sona erdiğini kabul etmekle birlikte tahsil edilen çeklerin şirket adına ve hesabına tahsil edilerek şirkete verildiğini, ortada bir zararın bulunmadığını savunmuşlardır.
Dosyada mevcut bulunan ve mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 10.02.2017 tarihli raporda özetle; davalıların 01.09.2006 tarihli ticaret sicil gazetesinde yapılan ilandan anlaşıldığı üzere davacı şirkette %30 ve %20 oranında hissedar oldukları, dava dışı ortak …’in ise hissesinin %50 oranında bulunduğu ve şirketin temsil ve ilzamı için davalıların 10 yıl süreyle yetkili kılındığını, 03.06.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ve … 2. Noterliğinin … tarihli hisse devir sözleşmesiyle davalı …’un şirketteki %30 hissesine isabet eden payı şirket ortaklarından … ve …’e, davalı …’un da %20 oranındaki hissesinin de tamamının ortaklardan …’a devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı ve bu kararın 12.06.2008 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, dava konusu edilen ve keşidecisinin … A.Ş olan … çek nolu 03.07.2008 tarihli 15.000,00 TL bedelli çekin 04.07.2008 tarihinde, aynı bankanın … çek nolu 06.07.2008 tarihli 8.000,00 TL bedelli çekinin 09.06.2008 tarihinde, … çek nolu 10.07.2008 tarihli 20.000,00 TL bedelli çekin 10.07.2008 tarihinde, … nolu 10.07.2008 tarihli 15.400,00 TL bedelli çekin aynı tarihte ve … nolu 18.07.2008 tarihli 14.112,00 TL bedelli çekin de aynı tarihte davalı … tarafından tahsil edildiği, 5 adet bu çeklerin toplam bedelinin 72.512,00 TL olduğu, çeklerin tahsil edildiği tarih itibariyle davacı şirketin yetkilisi ya da hissedarı olmadığı, dava konusu olan 130824 seri nolu 16.882,00 TL bedelli ve … nolu keşidecisinin … Şti. olan 10.800,00 TL bedelli çeklerin şirketin hissedarı ve yetkili müdürü olan dava dışı … tarafından tahsil edildiği, … seri nolu 17.000,00 TL bedelli keşidecisinin … A.Ş olan çekin 09.09.2008 tarihinde karşılıksız işlemi gördüğü ve banka tarafından iade edildiği ancak iadenin kime yapıldığının tespit edilemediği, yine keşidecisi … A.Ş olan … seri nolu 6.500,00 TL bedelli çekin … Faktoring tarafından 11.07.2008 tarihinde tahsil edildiği, … seri nolu 1.339,30 TL bedelli ve keşidecisinin … Ltd. Şti. olan çekin kim tarafından bankaya ibrazının tespit edilemediği, davacı şirketin ticari defterleri ibraz edilmediğinden defterdeki kayıtların görülemediği ancak mevcut belgelere göre mevcut şirketin davalı …’dan 5 adet çek bedeli 72.512,00 TL alacaklı olduğu, diğer davalının bankaya ibraz edip tahsil ettiği bir çekin bulunmadığı, davacı şirketin, davalı …’dan herhangi bir alacağının olmadığı açıklanmıştır.
Mahkememizce kök raporda ifade edilen akıbeti belli olmayan çekle ilgili olarak bankadan gelen yazı cevabı dosyaya sağlanarak ayrıca davacı şirketin ticari defter ve kayıtları temin edilmek suretiyle defterlerin incelenmesi bakımından aynı bilirkişiden ek rapor alınmış ve 29.09.2017 tarihli bu ek raporda da özetle, kök raporda davalı … tarafından tahsil edildiği anlaşılan 5 adet çekin şirket kayıtlarında yer aldığı ve kasa hesabına çek tahsilatı açıklamasıyla kaydedildiği, 2 adet çekin davalı şirket yetkilisi … tarafından tahsil edildiği, kök raporda tespiti yapılamayan ancak bankadan gelen cevaba göre 130.494 seri nolu 6.500,00 TL bedelli 11.07.2006 tarihli çekin davacı şirketin ticari ilişkide bulunduğu … Şti. firmasına ciro edilmek suretiyle 30.03.2008 tarihinde bu şirkete olan cari hesap borcuna mahsuben verildiği, 03.07.2008 tarihli 130.675 seri nolu 15.000,00 TL’lik çekin de keşidecisi olan … A.Ş’ye iade edilerek 15.000,00 TL’lik borç kaydının düşüldüğü, çek tahsilatlarına ilişkin ticari defter kayıtlarına göre 101983 seri nolu 1.339,30 TL’lik çekin de şirket defterlerine tahsilat olarak kaydedildiği, netice itibariyle dava konusu 10 çekten 8’inin şirket kayıtlarında tahsilat olarak yer aldığı, 8 adet çek dışındaki 2 çekten birinin, şirket borcuna karşılık ciro edilerek … Ltd. Şti’ye verildiği, diğer çekin de karşılıksız işleminden dolayı keşideci firmaya iade edilerek iade edilen tutarda keşideci olan müşterinin hesabına borç kaydedildiği, buna göre davacı şirketin herhangi bir zararın olmadığı açıklanmıştır.
Mahkememizce 29.09.2017 tarihli ek rapordaki tespit ve açıklamalara itibar edilmiştir.
Davacı tarafça şirket defterlerinin gerçeği yansıtmadığı, çek bedellerinin şirket kasasına girmediği belirterek ek rapora itiraz edilmiş ise de, davalıların, 2008 yılı itibariyle şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldıkları ve aynı tarihli müdürlük görevlerine de son verildiği, artık bu tarihten sonra şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde davalıların herhangi bir tasarruf ve müdahale hakkının bulunmadığı, şirketin defterlerinin davacı şirketin yetkili müdürünün sorumluluğunda olacağı açık olduğundan davacı şirketin kendi defterlerindeki kayıtlara itibar edilmemesi gerektiği yönündeki beyanına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Davacının iddiaları ve dava dilekçesinde anlatılan vakıalara göre hukuki nitelemenin mahkemeye ait olduğu ve bu çerçevede huzurdaki bu davanın limited şirket müdürünün sorumluluğuna ilişkin tazminat davası olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu olayların meydana geldiği tarih itibariyle 6267 Sayılı TTK yürürlüktedir. 6102 Sayılı TTK. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6103 Sayılı Kanunun 2. maddesinde;
”………a) Türk Ticaret Kanununun (6012 Sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükteyken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanır.
b) Türk Ticaret Kanunu Yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiiller bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibariyle bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabidir.
c) Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.
2) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış davalarda, mahkeme herhangi bir sebeple 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu uygulamışsa, kararında bunu ve gerekçesini açıkça belirtir….” denilmiştir.
Limited şirket müdürlerinin sorumluluğuna ilişkin bu davada olayın 2008 yılında meydana geldiği henüz 6102 Sayılı TTK’nın yürürlüğe girmediği görülmektedir. Ancak dava tarihi 06.06.2014 olup, davanın, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı anlaşılmıştır. 6762 Sayılı TTK’nın 556. maddesi uyarınca limited şirket müdürünün ve yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin olarak anonim şirkete ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeye paralel olarak 6102 Sayılı TTK. 644. maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır.
6762 Sayılı TTK. 556. maddesi yollamasıyla, aynı kanunun 341 ve 342. maddeleri gereğince, şirketin, yöneticisine karşı sorumluluk davası açması için bu konuda genel kurul tarafından alınan bir karar olması gerektiği, esasında 6102 Sayılı TTK. 618/c maddesinde de benzer bir düzenlemenin bulunduğu, limited şirket müdürleri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için şirketin genel kurulunun bu konuda aldığı bir kararın olması gerektiği anlaşılmıştır. Bu düzenlemelerden hareketle, davacı şirket vekiline ortaklar kurulu kararını ibraz etmesi için uygun süre verilmiş ve davacı vekilince bu gerek yerine getirilerek şirketin tek ortağı tarafından yapılan ortaklar kurulu toplantısı sonucu alınan karar dosyaya ibraz edilmiştir.
Limited şirket müdürlerinin sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için ana sözleşmeye ve yasaya aykırı bir eylem, bu eylem sonucu da bir zararın meydana gelmesi ve eylemle meydana gelen sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Davacı taraf, davalıların şirket müdürü olduğu dönemde şirketin işleri için ellerinde bulundurdukları ileriki tarihli çekleri bankalara ibraz edip kendileri adına tahsil etmek suretiyle şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürmüştür. Yapılan incelemeler sonucunda, davaya konu edilen 10 adet çekten 6’sının davalı … tarafından tahsil edildiği, 2 adet çekin bankaya ibraz suretiyle davacı şirketin yetkili temsilcisi ve müdürü … tarafından tahsil edildiği, geri kalan 2 çekten birinin karşılıksız çıkması nedeniyle keşidecisine iade edilerek şirket hesaplarında keşideci şirkete çek bedeli kadar borç yazıldığı, diğer 1 adet çekin ise davacı şirket tarafından ciro edilmek suretiyle ticari ilişki çerçevesinde … Ltd. Şti’ye borca mahsuben verildiği, tüm bu hususların davacı şirket kayıtlarında yer aldığı, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre tüm çeklerin şirketin işlerinde kullanıldığının açıkça anlaşıldığı, dolayısıyla 6 adet çekin … tarafından tahsil edildiği tespit edilse de, şirketin ticari defterlerinde tahsilat olarak yer alması ve şirket kasasına girişinin yapılması karşısında artık bu davalının sorumluluğundan sözedilemeyeceği zira zarar unsurunun oluşmadığı diğer davalı … tarafından bankaya ibraz edilerek tahsil edilen hiçbir çekin bulunmadığı anlaşılmakla davacı şirketin zararının kanıtlanamaması karşısında davanın yerinde olmadığı, haksız bulunup reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde davalıların icra dosyasındaki itirazlarının haklı olduğu kabule edilmekle davanın reddi ile davacı şirketin icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ayrıca ve açıkça ispat edilemediği gibi dava konusunun şirket zararına ilişkin bulunup ancak yargılama sonucunda belirlenebilecek nitelikte olduğu, likit bir borç veya alacaktan bahsedilemeyeceği açık olduğundan davalıların icra inkar tazminat taleplerinin de yerinde bulunmadığı kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının, peşin yatırılan 1.615,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.570,95 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 13.449,06 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/03/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP …
¸e-imzalıdır

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 1.615,35 TL
Karar Harcı : 44,40 TL
Bakiye Harç : 1.570,95 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 1.335,00 TL

Davalı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 0,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 1.150,00 TL
Posta Giderleri : 181,50 TL