Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/376 E. 2018/1011 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/376
KARAR NO : 2018/1011

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/12/2013
KARAR TARİHİ : 11/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15/06/2011 tarihinde, konusu “… ili, … İlçesi, … Mah., 471 Ada, 1 nolu Parsel taşınmaz üzerinde 40 derslik kız meslek lisesi ile 200 kişilik öğrenci yurdu anahtar teslimi inşaatı yapılması işi olan” inşaat sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmenin 9.2 maddesinde, yüklenici olan müvekkili şirkete iş bedelinin %25’i oranında avans verileceği ve bunun 15/06/2011 tarihinde 500.000,00 TL, 25/06/2011 tarihinde de 1.000.000 TL olarak ödeneceğinin belirtildiği, davacılarca 3 ayrı tarihte toplam 500.000 TL ödeme yapıldığını, dolayısıyla avans taahhüdünün tam olarak yerine getirilmediğini, bu nedenle müvekkilince … 20. Noterliğinden gönderilen … tarihli ihtarname ile avans ödemesinin yerine getirilmemesi durumunda inşaatın durdurulacağının bildirildiği, davalılar tarafından bu ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediği gibi ödemede yapılmadığı, buna rağmen müvekkilinin işine devam ettiği, yapılan imalatlar için 17/08/2011 tarihli … Müdürlüğü tarafından onaylanmış olan 1.638.654,00 TL’lik hakediş düzenlendiğini, bu hakediş tarihine kadar müvekkiline 850.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin mahsubu sonucu bakiye 788.654,00 TL alacağın kaldığını, davalılarca müvekkiline … 48. Noterliğinden … tarihli ihtarname gönderildiğini, müvekkilince bu ihtarnameye … 20. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile cevap verildiğini ve davalılarca bakiye alacağının ödenmediği, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasıyla tespit yaptırıldığını ve davalılarca sözleşmenin 2.maddesinde belirtildiği şekilde elektrik, su, inşaat ruhsatı, zemin etüdü harçları ve masrafların ödeneceğinin belirtilmesine rağmen bu gereğinde yerine getirilmediğini belirterek yapılan iş nedeniyle 788.654,00 TL bakiye alacağının ihtarname tarihi olan 06/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile … Yurdu inşaatı anahtar teslimi hususunda anlaşma yapıldığını, tüm edimlerin vekillerince yerine getirildiğini, hatta tarafların kendi özgür iradeleri ile 31/01/2012 tarihinde bir araya gelerek fesihname ve ibralaşma adı altında bir sözleşme düzenleyerek davacıya karşı tüm ödemelerin yapılıp, alacak ve borç ilişkisinin kalmadığı hususunda tarafların birbirini ibra ederek inşaat sözleşmesini karşılıklı feshettiklerini, dolayısıyla bu tarihten itibaren davacıya ödenecek bir bedel kalmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuşlardır.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 15/06/2011 tarihli inşaat yapım sözleşmesi, davalılar ile … Müdürlüğü arasında akdedilen protokol, hakedişler, ihtarnameler, davalıların dayandığı fesihname ve ibranameye ilişkin belge, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiş ve mahallinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla keşfen inceleme yapılarak ve tarafların ticari defter ve kayıtları tetkik edilmek suretiyle raporlar alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan 08/12/2015 tarihli raporda özetle; davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yaptığı imalat bedelinin toplam 833.185,47 TL olarak hesaplandığı, davalılar tarafından davacıya 850,000,00 TL ödeme yapıldığı, bu durumda davacının 16.814,52 TL fazla tahsilatı olup, bu bedelin davalılara iade edilmesi gerektiği, taraflar arasında 31/01/2012 tarihi itibariyle fesihname ve ibralaşma adı altında düzenlenen belgenin ikale anlaşması niteliğinde bulunduğu ve bu tarihi itibariyle yüklenicinin bedel alacağının ve iş sahibinin de eserin meydana getirilmesine ilişkin alacağının ortadan kalkacağı, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 850.000,00 TL’lik tahsilatın kaydedildiği ve yapılan inşaat işi dolayısıyla 25/08/2011 tarihli 665.756,00 TL bedelli fatura düzenlendiği, davacı defterlerine göre de fazla tahsilatın 184.244,00 TL miktarında olduğu, davalının ticari defterlerinde ise kendisi tarafından yapılan 850.000,00 TL ödemenin bulunmadığı buna karşılık davacı tarafından düzenlenen 25/08/2011 tarihli 665.756,00 TL bedelli faturanın kaydının bulunduğu, hem taraf defterlerine göre hemde teknik inceleme ve hukuki değerlendirme sonucu, davacının davalılardan alacaklı olmadığı açıklanmıştır. Davacı tarafın rapora itirazlarının değerlendirilmesi için aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış ve 14/11/2016 tarihli ek raporda da; davacının itirazları çerçevesinde yeniden yapılan teknik inceleme sonucunda, imalat bedelinin 1.111.059,56 TL olduğu, 850.000,00 TL’lik tahsilatın tenzili soncu davacının KDV hariç 261.059,56 TL alacağının bulunduğu, davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarnamenin borç ihtarından ziyade taahhüt işinin devamının sağlanmasının ve aksi halde sözleşmenin feshedileceğine ilişkin olduğu, bu ihtarların karşı tarafa tebliğ edilemediği karşısında faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiği, yapılan ek hukuki değerlendirmede ise kök rapordaki açıklamaların aynen korunduğu, taraflar arasında yapılan 31/01/2012 tarihli anlaşmasının ikale niteliğinde olup, hukuki açıdan tarafları bağlayıcı olup olmayacağının mahkemenin takdirinde olacağı belirtilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi heyetince düzenlenen kök rapor ve ek rapor arasında ciddi çelişkinin bulunması nedeniyle yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınma yoluna gidilmiş ve 25/09/2017 tarihli ikinci raporda özetle; ” fesihname ve ibralaşma” başlıklı belgede imzası bulunan ve tanık olarak dinlenen dava dışı …’ın ve bu belgenin hukuki sonuç doğurup doğurmayacağı hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu, 31/01/2012 tarihli fesih ve ibra belgesinin olmasına rağmen 01/03/2012 tarihli davalı şirket tarafından gönderilen ihtar içeriği değerlendirildiğinde, sözleşmenin devam ettiği yönündeki davacı taraf iddiasının da hukuki yorumu gerektirdiği ve yine takdirin mahkemeye ait olduğu, davacının kendi defterlerine göre yaptığı iş karşılığı düzenlediği 665.756,00 TL’lik fatura karşılığında 850.000,00 TL’lik ödemeyi tahsil ettiği, buna göre davacının davalı şirkete 194.244,00 TL borçlu olduğu, davalı şirket kayıtlarında fatura ve ödeme tutarları konusunda davacı şirket defterleri ile bir farkın görülmediği, dosyaya ibraz edilmiş olan bir nolu hakedişin hukuki geçerliğinin olup olmadığının mahkemenin takdirinde bulunduğu, taraflarca kabul edilen ve taraflarca ibraz edilen başkaca bir belge olmadığından yapılan imalatların bedelinin hesaplanması için … D.İş sayılı dosyadaki tespit raporu ve projelere göre imalatların projeye uygun olarak gerçekleştirildiği, bu durumda teknik olarak hesaplama yapıldığında davacının toplam alacağının 1.008.156,25 TL olacağı, tahsil edilen 850.000,00 TL çıkarıldığında davacının imalat bedelinden kaynaklanan alacağının KDV hariç 158.156,30 TL olacağı açıklanmıştır.
Yapılan inceleme sonucunda düzenlenen birinci ve ikinci rapor arasında teknik anlamda çelişki bulunması sebebiyle bu çelişkinin giderilmesi nedeniyle yeni oluşturulan bilirkişi heyetinden 3. rapor alınmış ve 17/07/2018 tarihli bu raporda ise; fesih ve ibralaşmanın yapıldığı tarih olan 31/01/2012’den iki ay sonra davalı şirketin işin bitirilmesi yönünde davacıya ihtarname gönderdiği ve bu durumun çelişkili olduğu ve ibra-fesih hususunun gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği, davacı yüklenici firmanın imalat tutarının 1.098.431,08 TL artı KDV olduğu, davalılar tarafından ödenen 850.000,00 TL’lik miktar tenzil edildiğinde davacının KDV hariç 248.431,08 TL alacağının bulunduğu, bu miktarın KDV’sinin de davacıya ödenmesi gerektiği açıklanmıştır.
Mahkememizce, kesin hesap uzmanı üç inşaat mühendisi tarafından düzenlenen önceki raporlardaki teknik tespitlere itibar edilmeme nedenini açıklayan gerekçeli 17/07/2018 tarihli rapordaki teknik tespitlere itibar edilmiştir. Tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından ise birbirini teyit eden ve defter incelemesi yönünden taraflarca da itiraz edilmeyen birinci ve ikinci rapordaki açıklamalar dikkate alınmıştır.
Her ne kadar davacı tarafından mahkememizce itibar edelin son rapora itiraz edilerek yeniden inceleme yapılması istenmiş ise de; raporun gerekçeli ve yeterli bulunması ve diğer raporlar arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte görülmesi nedeniyle yeniden inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Dava, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsil istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı şirket arasında 15/06/2011 tarihli ” … İnşaatı Yapım Sözleşmesinin” akdedilmiştir. Bu sözleşmede tanımlar kısmında işveren olarak davalı … ve … A.Ş.’nin yer aldığı, ancak sözleşme içeriğinde …’nın bağışçı olarak ifade edildiği, sözleşmede davalı …’nın … A.Ş.’nin yetkilisi olarak imzasının bulunduğu, kendi adına asaleten atılan imza bulunmadığı gibi sözleşmede bu yönde bir açıklamanın da yer almadığı, dolayısıyla bu davalının arsa sahibi olarak sadece bağışçı sıfatının bulunduğu, bunun dışında davacıya yapılan tüm ödemelerin davalı şirket tarafından yapıldığı ve şirket kayıtlarında yer aldığı, esasında sözleşmenin davacı ile davalı şirket arasında akdedildiği, …’nın şahsi olarak sorumlu olamayacağı açık olduğundan, bu davalıya karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmiştir.
15/06/2011 tarihli sözleşmenin konusunun … İlçesi 471 Ada, 1 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde 40 derslikli … ile 200 kişilik öğrenci yurdu inşaatının yapılmasına ilişkin olduğu, ve sözleşmenin anahtar teslimi şeklinde akdedildiği, davacının yüklenici, davalı şirketin de işveren olarak görüldüğü tespit edilmiştir.
Davacı taraf bu sözleşme kapsamında davalının avans ödemesine ilişkin edimini zamanında ve gereği gibi yerine getirmediği gibi 17/08/2011 tarihinde kontrollük ve … Müdürlüğü tarafından onaylanmış olan hakediş bedelinin ödenmediğini, bu hakedişin 1.638.654,00 TL bedelli olup, davalı tarafından yapılan 850.000,00 TL’nin tenzili ile bakiye 788.654,00 TL alacağı olduğunu belirterek bu alacağın tahsilini istemiş, davalı ise taraflar arasında 31/01/2012 tarihli fesihname ve ibralaşmanın imzalandığı ve anılan sözleşmenin karşılıklı feshedildiği ve tarafların birbirini ibra ettiklerini ileri sürerek davacının alacak isteminde bulunamayacağını savunmuştur.
31/01/2012 tarihli “fesihname ve ibralaşma” başlıklı belge incelendiğinde, davacının ve davalı şirketin sözleşmeyi imzaladıkları, davacı şirket adına sözleşmeyi imzalayanın … olduğu ve adı geçenin mahkememizce alınan beyanından, sözleşmedeki imzasının kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacı taraf, davacı adına bu belgeyi imzalayan …’ın davacı şirketin yetkilisi olmadığını, dolayısıyla adı geçen tarafından atılan imzanın davacı şirket yönünden bir bağlayıcılığının bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davacı şirketin sicil kaydına göre, belgenin imzalandığı 31/01/2012 tarihi itibariyle şirketi temsil ve ilzama yetkili olanların … ve … olduğu anlaşılmıştır. Nitekim 30/11/2007 tarihli ticaret sicil gazetesine göre, şirketin kuruluşunun 26/11/2007 olup, bu tarih itibariyle tescil edildiği ve ilk beş yıl için şirket müdürü olarak seçilen … veya …’tan herhangi birisinin şirket unvanı altında atacakları münferit imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili oldukları görülmektedir. 26/11/2007 tarihinden itibaren 5 yıllık temsil ve ilzam yetkisinin 26/11/2012 tarihinde sona ereceği açık olup, sonrasında şirketin temsili bakımından herhangi bir karar alınmadığı, ibra ve fesih başlıklı belgenin 30/01/2012 tarihli olduğu gözetildiğinde, davacı şirket adına bu belgenin … veya … tarafından imzalanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Dosyaya ibraz edilen … 20. Noterliğince düzenlenmiş … tarihli vekaletnamede, davacı şirketi münferit imza ile yetkili olan … tarafından, belgede imzası olan …’ın vekil tayin edildiği ve şirket temsilcisi tarafından …’a “taşeronluk sözleşmelerinin tanzimi, imzası, sözleşme şartlarının tayin ve tespiti, sözleşmelerde değişiklik yapılması, fesih ya da ek sözleşme imzası, gerekli her türlü beyan ve taahhütte bulunma konusunda ” yetki verildiği anlaşılmıştır. Ancak 31/01/2012 tarihli belgede, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmenin feshi ile birlikte tarafların birbirlerini ” ibra” ettikleri, vekaletnamede ibraya ilişkin olarak verilen özel bir yetkinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı şirket temsilcisi tarafından belgede imzası bulunan …’a vekaletname ile yetki verilerek sözleşme imzalama ve bu sözleşmeleri fesih yetkisi verilmiş olsa da, fesih yetkisinin ibrayı kapsamayacağı, ibra için ayrıca ve açıkça özel bir yetkinin verilmesi gerektiği, ancak vekaletnamede bu yönde bir yetkinin bulunmadığı anlaşıldığından … tarafından davacı şirket adına imzalanan 31/01/2012 tarihli belgedeki ibranın davacı şirket yönünden geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan 31/01/2012 tarihli fesih-ibra anlaşmasının imzalanmasından yaklaşık 2 ay sonra davalılar tarafından davacıya gönderilen … 48. Noterliğinin … tarihli bu ihtarname içeriğinde, taraflar arasında akdedilen 15/06/2011 tarihli sözleşmeden bahsedildikten sonra ” 2012 yılı Ocak ayı başında yeni bir anlaşmanın yapıldığı, şimdilik yurt inşaatından vazgeçildiği, 2012 yılı Nisan en geç Mayıs ayına kadar lisenin bitirilmesi konusunda anlaşmaya varılarak davacıya ek ödemeler yapıldığı, ancak yapılan incelemelerde inşaatın tamamen durdurulduğu, bazen ise çok az işçi çalıştırıldığının tespit edildiği, … ve Valilikle yapılan protokole göre 2012 yılı Nisan ve Mayıs ayına kadar okul inşaatının bitirilip, gelecek öğretim yılı için öğrenci kabulüne başlanması gerektiği, ancak inşaatın durdurulması nedeniyle Valiliğe ve Bakanlığa karşı taahhüdün yerine getirilemeyeceği, bu nedenle derhal inşaatın bitirilmesi, aksi halde sözleşmenin feshedilerek ihtarname tarihine kadar inşaat bedelinin hesaplanıp fesihten sonra inşaatın kendilerince tamamlanacağının” belirtildiği anlaşılmaktadır. İhtarnamede yazılı hususlar dikkate alındığında, davalının savunmasında ileri sürdüğü şekilde 15/06/2011 tarihli sözleşmenin 31/01/2012 tarihli ibraname ve fesihname başlıklı belge ile sona erdirildiğinin kabul edilemeyeceği, nitekim davacıdan inşaatı tamamlanmasının istendiği ve bu gereğin yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin ve ihtar tarihine kadar yapılan imalat bedelinin hesaplanarak fesihten sonra inşaatın kendi şirketleri tarafından tamamlanacağının bildirildiği, dolayısıyla esasında davalının ibraname ve fesih anlaşmasının imzalandığı 31/01/2012 tarihinden sonra sözleşmeyi devam ettirme iradesini açıkça ortaya koyduğu, sözleşmenin 31/01/2012 tarihinde sona erdirildiği yönündeki savunmasının, davalıdan sadır olan ihtarname içeriği ile çelişkili bulunduğu anlaşıldığından, sözleşmenin 31/01/2012 tarihi itibariyle karşılıklı sona erdirildiği yönündeki savunmasına itibar edilememiş ve davacı ile akdedilen 15/06/2011 tarihli sözleşmenin devam ettiği, 31/01/2012 tarihli fesih ve ibra belgesinin fesih ve ibra belgesinin sonuca bir etkisinin olamayacağı kanaatine varılmıştır.
Tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbiriyle örtüştüğü, yapılan imalata göre davacı tarafından düzenlenen 25/08/2011 tarihli 665.756,00 TL bedelli faturanın ve davalı tarafından yapılan toplam 850.000,00 TL’lik ödemenin taraf defterlerinde kayıtlı bulunduğu görülmüştür.
Davacı taraf, yaptığı imalatlar karşılığı 17/08/2011 tarihli 1.638.654,00 TL’lik hakedişin düzenlendiği ve davalı tarafından yapılan 850.000,00 TL’nin tenzili ile bakiye 788.654,00 TL alacağının bulunduğunu ileri sürmektedir.
Davacının dayandığı 17/08/2011 tarihli hakediş incelendiğinde, inşaat mühendisi …’un imzasının bulunduğu, bunun dışında hiçbir imzayı içermediği tespit edilmiştir. Davacı ile akdedilen sözleşmenin 9. maddesinde, yüklenicinin aylık hakedişinin işveren tarafından müteakip ayın 20.sine kadar tetkik edilerek varsa gerekli tashihler yapılmak suretiyle onaylanıp ödeneceği, yüklenicinin onaylanmış aylık hakediş tutarı üzerinden keseceği faturayı hakedişin onaylandığı ayın son gününden önce işverene vermek zorunda olduğu belirtilmiştir. Davacının dayandığı hakedişin, sözleşmenin anılan maddesine göre düzenlenmediği, davacının veya davalı şirketin imzasını içermediği, sadece … Müdürlüğü bünyesinde çalışan inşaat mühendisi … tarafından imzalandığı, davalı ile… Müdürlüğü arasında akdedilen 25/05/2011 tarihli protokolün 4. maddesinde, inşaatın yapı denetim hizmetlerinin, … Valiliği, İl … Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi teknik elemanlarınca yürütüleceğinin belirtildiği, dolayısıyla … Müdürlüğünün aylık hakedişi imzalama yetkisi bulunmadığı gibi hakedişleriin yapılması veya ödemelerin tespit edilmesiyle ilgili bir yetkisinin de bulunmadığı, sadece inşaatın yapı denetiminden sorumlu olduğu anlaşıldığından, davacının dayandığı 17/08/2011 tarihli hakedişteki hesaba ve miktara itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Davacının yaptığı imalatların bedelinin hesaplanması bakımından teknik inceleme yaptırılarak neticeye ulaşılmıştır. Bu doğrultuda, mahkememizce teknik inceleme ve açıklamalar yönünden itibar edilen 17/07/20018 tarihli 3.raporda açıklandığı üzere, temel kaba inşaat bedelinin 367.407,69 TL, bodrum kat kaba inşaat bedelinin 275.555.,77 TL, zemin ve birinci normal kat kaba inşaat bedelinin de 367.407,69 TL olup, toplam 1.010.371,15 TL’lik imalatın yapıldığı, bunun dışında 2. normal kata ait kolonların 1/3 oranında imal edildiği ve bu imalatında kaba inşaatın %20’sine karşılık geldiği, dolaylısıyla tespit edilen kaba inşaat bedeline kolon bedellerinin de eklenmesi gerektiği, bu durumda toplam bedelin 1.047.111,92 TL olduğu, bu bedele KDV’nin dahil olmadığı, yarıca B ve C Bloklara ait hafriyat ve nakliyat bedellerinin de eklenmesi gerektiği, bu bedelin 51.319,16 TL artı KDV olarak tespit edildiği, dolayısıyla kolonlar dahil kaba inşaat bedeli olan 1.047.111,92 TL’ye nakliye, kazı ve döküm bedeli olan 51.319,16 TL eklendiğinde yapılan işin bedelinin KDV hariç 1.098.431,08 TL olduğu, davalı tarafından davacıya ödenen 850.000,00 TL’nin tenzilinden sonra davacının bakiye 248.031,08 TL alacağının kaldığı ve bu miktara KDV’nin de eklenmesi gerektiği, anılan bedelin %18 KDV’si eklendiğinde davacının bakiye alacağı 292.676,67 TL olarak tespit edilmiş olmakla, davacının davalı şirketten 292.676,67 TL alacaklı olduğu ve davacı tarafından bu alacağın ödenmesi istemini içeren karşı tarafa gönderilen herhangi bir belge ve ihtarname bulunmadığından, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmakla, davacının alacağına dava tarihinden itibaren avans faizinin uygulanması gerektiği kabul edilmiş ve davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulüne, davalı …’ya karşı açılan davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafından davalı …’ya karşı açılan davanın PASİF HUSUMETTEN REDDİNE,
Davacı tarafından davalı şirkete karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
292.676,67 TL’nin (248.031,08 TL ve bunun KDV’si) dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 19.992,74 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 13.468,25 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 6.524,49 TL harcın davalı … TİC. A.Ş’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 23.510,60 TL nispi vekalet ücretinin davalı … TİC. A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı … TİC. A.Ş. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 33.789,09 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … TİC. A.Ş.’ye verilmesine,
Davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 8.485,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 3.148,86 TL yargılama gideri ile 13.468,25 TL peşin harç, 24,30 TL başvuru harcı, 195,40 TL keşif harcı toplamı 16.836,81 TL’nin davalı … TİC. A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yapılan toplam 152,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …’ya verilmesine,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. …’nin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/10/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …

Harç / Masraf Dökümü
Peşin Harç : 13.468,25 TL
Karar Harcı : 19.992,74 TL
Noksan Harç : 6.524,49 TL
Keşif Harcı : 195,40 TL

Davacı Gider Avansı
Yatırılan Avans : 9.286,65 TL

Davalılar Gider Avansı
Yatırılan Avans : 152,00 TL

Yargılama gideri detayları
Bilirkişi Ücreti : 7.800,00 TL
Posta Giderleri : 685,00 TL