Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2003/392 E. 2023/210 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2003/392
KARAR NO : 2023/210

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 04/03/2003
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalılardan … AŞ.’nin davacıya 452.672.000.000.000 TL borcu olduğunu, davalı aleyhinde … numaralı dosya ile takip yapılmış olduğunu ve 20.02.2002 tarihli haciz bildirimi ile TPE başkanlığı nezdinde ki haklarına haciz uygulanmış olduğunu, davalılardan … AŞ.’nin diğer davalılardan … Aş.’ye davaya konu haklarını muvazaalı olarak devretmiş olduğunu, TPE ile yapılan yazışmalar sırasında davalılardan … AŞ.’nin 29.03.2000 tarihinde “…” ibareli markasını, “…” ibareli markasını, “…” ibareli markalarını her biri 1.000.000 TL bedel ile diğer davalıya devredilmiş olduğunun öğrenilmiş olduğunu, tüm bu nedenler ile taraflar arasında yapılmış olan 3 adet marka devri sözleşmesinin dava miktarına karşılık gelen kısmına kadar iptal edilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin amme borçlusu olmadığını, tasarrufun iptalini gerektirir hiçbir işlem bulunmadığını, hukuki sebepler bulunmadığı, markaların tasarrufun iptaline konu olamayacağı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi savunmuştur.
Davacı vekili 06/07/2022 tarihli beyan dilekçesi ile ;Sayın Başkanlığınızın 23.06.2022 tarihli ara kararı ile; ödeme emrine konu olan borcun 29.03.2002 tarihinden önce doğup doğmadığı denetim raporundan tam anlaşılamadığı için, ödeme emrine konu borcun doğumu hakkında bilgi ve belge sunmak üzere tarafımıza süre verilmiştir.
1-) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 27.10.2000 tarih ve 86 sayılı kararıyla temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14’üncü maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkraları uyarınca Fon’a devredilen … A.Ş.’nin hakim ortakları …, …, …, …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve yöneticiler; …, …, … aleyhine gecikme zammı hariç, 452.672.000 TL tutarında amme alacağının tahsili için 6183 sayılı AATUHK Kanun hükümleri çerçevesinde 16.08.2001 tarihinde takip başlatılmıştır. … A.Ş.’nin Fon’a devri sonrası hazırlanan 12.01.2001 tarihli … sayılı Murakıp Raporu’nda durulaştırılmış devir bilançosunda devir tarihi itibariyle banka zararının 478.119 milyar TL olduğu tespit edilmiştir. Bu tutarın 452.672 Milyar TL’lik kısmının doğrudan ya da dolaylı olarak … sorumluluğunda bulunduğu tespit edilmiş olup, 452.672 Milyar TL için amme alacağı olarak 6183 sayılı (AATUHK) kanun kapsamında takibe başlanmıştır. 452.672 Milyar TL tutarındaki amme alacağının içeriğini 12.01.2001 tarihli … sayılı Murakıp Raporu’nda yer verilen durulaştırılmış devir bilançosundaki devir tarihi itibariyle banka zararı kalemleri oluşturmaktadır. Söz konusu zarar kalemleri … AŞ’nin 27.10.2000 tarihli devir bilançosunda yer alan ve devir tarihinden önce oluşan çok miktarda kalemden oluşmaktadır. Davalı … AŞ (…) firması — tarafından da, tecil ve taksitlendirme talebine bağlı olarak grup şirketlerinden talep edilen 14.02.2002 tarihli şahsi kefalet senedini imzalayarak hakim ortakların amme borcuna şahsi kefalet verilmiştir.
Akabinde. … AŞ ‘nin eski hakim ortakları hakkında takip başlatılmış olup 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesindeki yetkiye istinaden 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre, … numaralı dosya ile takip yapılmış ve amme borçlusu … AŞ firması aleyhine … tarih ve … sayılı haciz bildirimi ile Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı nezdindeki hakları için de haciz uygulanmıştır.
Yine, Fon’a devredilen … A.Ş.’nin hakim ortakları …, … vs ve davalı … aleyhine gecikme zammı hariç, 452.672.000 TL tutarında amme alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde takibe geçilmiş ve davalı şirkete 29.07.2002 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiştir.
2-) Davalı … tarafından, eski … AŞ’nin Fona devrinden önce, malvarlığını azalatmaya yönelik muvaazalı işlemler yaptığı ve bu amaçla diğer davalı … ile davaya konu hakların devrin yönelik muvazaalı işlemlerde bulunduğu tespit edilmiştir.
Fon tarafından yapılan 6183 sayılı işlemler sırasında, Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ile yapılan yazışmalarda, dava dosyasına sunulan 3 adet 29.03.2000 tarihli marka devir sözleşmesinden, … tarafından marka ve patent haklarının, yine aynı borçlu gruba dahil olan … şirketin sadece 1.000.000-TL gibi çok düşük bir bedel üzerinden muvazaalı olarak devredildiği öğrenilmiştir.
O tarihlerde çok değerli olan bu hakların çok düşük bedeller üzerinden aynı borçlu grup içindeki başka bir firmaya devredilmiş olması (o tarihte … AŞ borca batık hale gelmiş ve Bankalar Kanunu uyarınca Hazine tarafından izlemeye alınmış ve akabinde 27.10.2000 yılında Fona devredilmiştir)
Yukarıda açıklandığı üzere, … AŞ’nin borçlu grubu olan … dahil amme borçlusu … tarafından bankanın borca batık olarak tasfiyesine gidildiği ve Fona devredildiği sonra ve Fon tarafından davalı … dahil 6183 sayılı AATUHK hükümlerine 452.672.000 TL tutarında amme alacağının tahsili için 16.08.2001 tarihinde başlatılan yasal takiplerin davalılarca varlığının bilinmesine rağmen, 29.03.2000 tarihinde diğer borçlu grup firması olan Kiss FM ile yapılan marka devir sözleşmeleri, tamamen amme alacaklısı olan Kurumumuzdan mal kaçırmak kastı ile yapılmış muvazaalı sözleşmelerdir.
… AŞ’nin Fona devir tarihi 27.10.2000 Üç adet marka devir sözleşmesi 29.03.2000 Davalı … dahil borçlu grup adına başlatılan … sy takipler 16.08.2001 Davalı … şahsi kefalet senedi 14.02.2002 Davalı … aleyhine gönderilen ödeme emri 29.07.2002 Davalı … firmasının ödeme emrine konu borçlarının mesnedini teşkil eden belgeler aşağıda belirtilmiş ve dilekçemiz ekinde ibraz edilmiştir;
– Daha önce, tarafımızdan Sayın Başkanlığınızın … E sayılı dava dosyasına ibraz edilen 13.06.2022 tarihli beyan dilekçemizin 7. numaralı ekinde yer alan, amme borçlusu …AŞ tarafından, …-…Fon nezdindeki 27.10.2000 tarihi itibarıyla 452.672.000-TL lık borcunun ödenmesini yönelik olarak müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile sorumluluğun kabul ettiği şahsi kefalet sözleşmesi (Ek.1)
-Anılan dilekçemizin 2.numaralı ekinde yer alan … AŞ’nin 12.01.2001 tarihli ve … sayılı mali bünye raporuna konu olan … AŞ “ın borçlarının kat edilmesine ilişkin ihtarnameler (Ek.2);
… 19.Noterliğinin… tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi,
… 19.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi,
… 19.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi,
… 19.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi,
-… AŞ’nin borçlu olduğu kredilere ilişkin genel kredi sözleşmeleri (Ek.3)
… şubesinin 28.01.2000 tarih ve 93.000-TL lık genel kredi sözleşmesi,
… şubesinin 16.04.1998 tarih ve 3.500.000-USD lik genel kredi sözleşmesi ,
… şubesinin 30.07.1999 tarih ve 3.000.000-USD lik genel kredi sözleşmesi ,
– … AŞ’nin 12.01.2001 tarihli ve … sayılı mali bünye raporunun ekinde yer alan ve … AŞ’nin kullandığı kredilerden oluşan banka risklerini gösteren bilanço örneği (Ek.4)
… firmasının Fon (eski …) nezdindeki amme borçlarının kaynağında yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen genel kredi sözleşmesine konu kredi barçları ile yine …-… Fon (…) nezdindeki 452.672 Milyar TL’lik borçtan sorumlu olduğunu açıkça beyan ettiği şahsi kefalet sözleşmesi bulunmaktadır.
Yukarıda açıkça belirtildiği üzere, … AŞ’nin hakim ortağı …-… hakim ortak firmalarından biri olan … firmasının, … AŞ’nin Fona devrine ve tasfiyesine neden olan olayları ve bunun sonuçlarını çok iyi bildiği/bilebilecek durumda olduğu, yine kendisi dahil borçlu firmalar aleyhine başlatılmış 6183 sayılı yasal takiplerinden hemen önce diğer davalı … ile piyasa değerinin çok altında biraz tutarda hisse devir sözleşmeleri imzalamak suretiyle, alacaklılardan ve en büyük alacaklı konumundaki Fon’dan mal kaçırmak amacı ile hareket ettiği açıkça ortadadır.
Bu nedenle, tasarrufun iptali yönelik davamızın kabulünü talep ediyoruz.
3-) Müvekkilimiz Fon tarafından açılmış olan tasarrufun iptali talepli davada, aşağıda ayrıntılı olarak yer verilen kanun hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz.
Bilindiği üzere, 6183 sayılı AATUHK’nun 27.maddesi’nde; “Amme alacağını ödememiş
borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür. ” hükmünü içermektedir.
Davalılar açısından da, … AŞ’nin 27.10.2000 tarihinde Fona devredildiği ve … dahil borçlu grup adına başlatılan … takiplerin tarihinin 16.08.2001 olduğu göz önüne alındığında, davalı … tarafından düzenlenen şahsi kefalet senedinin tarihinin 14.02.2002 olduğu, bu tarihlerden itibaren geriye doğru yaklaşık iki sene içinde yapılmış olan muvazaalı devir işlemlerinin yukarıda anılan kanun maddesi kapsamında iptali gerektiği kanaatindeyiz.
Yine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun “Banka Kaynaklarının İstismarı” başlıklı 108 inci maddesinde; “7£ inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi hükümlerine göre faaliyet izni kaldırılan veya Fona devredilen bankaların hâkim ortakları ve yöneticileri, bu Kanunun şahsi sorumluluğa ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla, kullandıkları kaynakları ve bu suretle uğranılan zararları Fon tarafından verilecek süre içerisinde iade ve tazmin etmekle mükelleftir. Bankanın faaliyet izninin kaldırılması halinde Fon tarafından verilecek süre içerisinde iade ve tazmin edilemeyen tutarlar Fon alacağı haline gelir ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” şeklinde yazılı beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce ,iptal istemine konu 29.03.2000 tarihli marka devir sözleşmesine konu 3 markanın devir tarihi itibariyle değerinin tespit edilmesinin istenilmesine karar verilmiş; 29.03.2000 tarihli marka devir sözleşmesine konu 3 markanın devir tarihi itibariyle değerinin tespiti bakımından marka değerleme uzmanları …, … ile yeminli mali müşavir …’nın bilirkişi olarak görevlendirilmiş ve bilirkişiler tarafından sunulan 14.04.2022 havale tarihli raporda özetle, davaya konu … şekil markasının tescil sürecinin tamamlanamadığı ve marka kullanımına dair bilgi de bulunmamakta olup 29.03.2000 tarihinde marka değerinin olmadığı, 25.02.1999 tarihinde tescil edilmiş ve 29.03.2000 tarihinde devredilmiş … markasının piyasada marka değeri yaratabilecek sürede var olmadığı, pazarda liderlik seviyesinin düşük ve bilinilirliğinin dahi olmadığı, markanın işletmeye henüz kar sağlayabilecek faaliyet süresinin olmadığı ve düzenli olarak yatırım yapılmış bir marka olduğu tespitleri de yapılamayacağından … markasının 29.03.2000 tarihinde marka değeri yaratmamış olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiği anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı Yasanın 27. maddesinde kamu alacağını ödememiş borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikine rağmen mal beyanında bulunmayanlarla malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların; ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların hükümsüz olduğu ve iptale tabi olduğu hükme bağlanmıştır.6183 sayılı Yasanın 30. Maddesinde ise borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu ifade edilmiştir.
Bu davaların amacı kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmayan veya borca yetmeyen borçlunun, kamu alacağının tahsiline olanak vermemek için yaptığı, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkındaki kamu alacağının ve icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gereklidir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 sayılı AATUHK’nun 27, 28, 29 veya 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İşbu dava yönünden aciz vesikası şartının zorunlu olmadığı ve … sayılı ödeme emrine konu borcun kesinleştiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
İptali istenen tasarruf işleminden sonra borcun ikrar edilmesinin, taksitlendirilmesine ilişkin protokol düzenlenmesinin davanın konusuz kalmasına neden olup olmayacağı, davalı ve dava dışı borçlular tarafından borcun ödenmesinin veya sıra cetvelinin kesinleşmesinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususunun değerlendirilmesi gerekmiştir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2007/2150 E, 2007/4209 K sayılı emsal ilamında “… Davacı vekili Daire kararının düzeltilmesini istemiş olmakla yapılan incelemede; Dava konusu olayda borçlulardan …’in de aralarında bulunduğu kişilerin vekili … ile alacaklı banka vekili … tarafından imzalanan 17.09.2001 tarihli taksitlendirme sözleşmesinin tetkikinden borçluların … 8.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyadaki icra takibine yaptıkları itirazlardan kayıtsız ve şartsız feragat ettikleri keza … Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü’nün … sayılı, … 8.İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nin … Esas sayılı dosyalarındaki şikayetlerini de geri aldıkları ve takip borcunu 01.10.2001’den başlamak ve 31.12.2002’de tamamını ödemeyi, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde alacağın tamamının kendiliğinden muaccel olacağını kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi bu belge ile alacaklı takibinden vazgeçmemiş aksine borçlular takibe yaptıkları itirazlardan feragat ederek takibi kesinleştirmişler ve ödemeyi taksitlendirmişlerdir. Bu haliyle ortada kesinleşmiş bir icra takibinin bulunduğu tartışmasızdır. O halde mahkemece tasarrufun iptali davasının esası incelenerek, borcun ödenip ödenmediği de araştırılmak suretiyle davanın sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu husus üzerinde durulmadan yazılı gerekçeyle mahkemenin icra takibinin konusunun kalmadığından bahisle tasarrufun iptâli davasını reddetmesi ve kararın Dairemiz’ce onanmasının doğru olmadığı bu defa yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltmeye konu itirazlarının kabulüyle kararın bozulması uygun görülmüştür… ” belirtildiği üzere borcun kabul edilmesinin , taksitlendirilmesinin davanın esastan görülerek sonuçlandırılmasına engel teşkil etmediği , dava ve karar tarihi itibariyle ödeme emrine konu borcun ödendiği de iddia ve ispat edilmediğinden sıra cetvelinin kesinleşmesi beklenilmeksizin yargılamaya devam edilmiştir.
Somut olayda, … AŞ’nin, … A.Ş tarafından 28.01.2000, 16.04.1998 ve 30.07.1999 tarihli sözleşmelere istinaden kullandırılan krediler nedeni ile şahsi borcunun ve 14.02.2002 tarihli şahsi kefalet senedinden dolayı hakim ortakların amme borcuna şahsi kefaletinden kaynaklı borçlarının bulunduğu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 27.10.2000 tarih ve 86 sayılı kararıyla temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14’üncü maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkraları uyarınca Fon’a devredilen … A.Ş.’nin hakim ortakları …, …, …, …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve yöneticiler; …, …, … aleyhine gecikme zammı hariç, 452.672.000 TL tutarında amme alacağının tahsili için 6183 sayılı AATUHK Kanun hükümleri çerçevesinde 16/08/2001 tarihinde takip başlatıldığı, davalı … AŞ nin erteleme ve taksitlendirme talebine bağlı olarak grup şirketi olarak 14.02.2002 tarihli şahsi kefalet senedini imzalayarak hakim ortakların amme borcuna şahsi kefalet verdiği, borcun ödenmemesi üzerine ödeme emrinin borçluya 12/08/2002 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük mehil sonrası 20/08/2002 tarihinden ödeme süresinin başladığı, iptali istenen ve davalılar arasında akdedilen 29/03/2000 tarihli marka devir sözleşmelerinin, … A.Ş ile … AŞ arasında akdedilen kredi sözleşmelerinin tarihleri olan 28.01.2000, 16.04.1998 ve 30.07.1999 tarihlerinden ve de bankanın devir bilançosundaki zarara konu kredilerin kullandırıldığı tarihlerden sonra düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalıya ve davalının grup şirketleri olan dava dışı şirketlere kredi kullandırım tarihleri ile borcun doğduğu tarihlerin , marka devir sözleşmelerinin düzenlendiği 29/03/2000 tarihinden önce olduğu, ”…”, ”…”, …” ibareli markaların devir sözleşmelerinde devir bedelinin 1- TL olarak kararlaştırıldığı, marka değeri bulunmayan markaların sembolik bir bedel karşılığında devredilmesinin davalıların amme alacağının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla yaptıklarını gösterdiği kanaatine varılmakla … A.Ş. adına kayıtlı iken … A.Ş.’ye marka devrine ilişkin … 7. Noterliği’nce tasdik edilen … tarih … yevmiye sayılı, … tarih … yevmiye sayılı ve … tarih … yevmiye sayılı sözleşme ve tasarrufların iptaline; davacıya, 6183 sayılı yasa kapsamında başlatılan ve …’nin … tarih/… sayılı ödeme emrine konu alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak ve mükerrer tahsil oluşturmamak kaydıyla cebri icra yetkisi tanınmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
… A.Ş. Adına kayıtlı iken … A.Ş.’ye marka devrine ilişkin … 7. Noterliği’nce tasdik edilen … tarih … yevmiye sayılı, … tarih … yevmiye sayılı ve … tarih … yevmiye sayılı sözleşme ve tasarrufların İPTALİNE; davacıya, 6183 sayılı yasa kapsamında başlatılan ve …’nin … tarih/… sayılı ödeme emrine konu alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak ve mükerrer tahsil oluşturmamak kaydıyla cebri icra yetkisi tanınmasına,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken ‭179,90-TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 191,00-TL bilirkişi masrafı 4.500,00-TL, olmak üzere toplam 4.691,00-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nün 13/2 maddesine göre hesap ve takdir edilen 1,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, miktar itibariyle kesin olmak üzere olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/03/2023

BAŞKAN

ÜYE

ÜYE

KATİP