Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2002/93 E. 2019/143 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2002/93
KARAR NO : 2019/143

DAVA : Şahsi İflas
DAVA TARİHİ : 16/01/2002
KARAR TARİHİ : 21/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şahsi İflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde özetle; 10.07.2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 09.07.2001 tarihli BDDK kararı uyarınca … Bank A.Ş’nin temettü hariç ortakları hakları ile yönetim ve denetiminin Bankalar Kanunun 14/3-4. maddeleri ereğince …’ye devredildiğini, fon yönetim kurulunun 10.07.2007 tarihli kararıyla banka hisse senetlerinin tamamının fon adına kaydedilmesi yönünde karar oluşturulduğunu, banka yeminli murakıplarınca düzenlenen 09.10.2001 tarihli raporda … Bank A.Ş’nin hakim hissedarı olan … Holding A.Ş ile ilişkisi bulunan grup firmaları başta olmak üzere grup dışı firmalara banka tarafından kullandırılan kredilerin olduğunu ve bankanın iştiraki olan … Bank … Ltd. aracılığı ile yasal düzenlemelerdeki kredi sınırlarının dolanılarak ve mali güçlerinin çok üzerinde ödeme güçlerini aşacak derecede yüksek tutarlı kredi kullandırıldığını, bu nedenle … grubuna dahil firmalara ve diğer firmalara kaynak aktarımı yapıldığının açık olduğunu, bankanın aktif dengesinin bu şekilde tahrip edildiğini, 09.07.2001 tarihli devir bilançosundaki zarar rakamının 174.238 milyar TL’nin bu kredilerden kaynaklanan zarar olduğunu, ayrıca banka tarafından ayrılan karşılığı olan 55.129 milyar TL’nin de kredilere ait olan ve bankaca iptal faiz reeskontlarından kaynaklandığını, oluşan zararın 229.367 milyar TL (eski TL) miktarında bulunduğunu, banka yöneticilerinin bankacılık ilke ve teamülleri ile basiretli bir tacir olarak hareket etme gereğine uyulmayarak doğrudan veya dolaylı olarak … Holding A.Ş firmalarıyla bazı diğer firmalara kaynak aktarımında bulunulması nedeniyle bankanın uğramış olduğu 234.636.000,00 TL (yeni TL) zarardan;
Davalı …’ın (Müflis) 203.460.000,00 TL’sinden,
Davalı …’nun 183.063.000,00 TL’sinden,
Davalı …’nin 205.881.000,00 TL’sinden,
Davalı …’ın 192.527.000,00 TL’sinden,
Davalı …’in 37.000,00 TL’sinden,
Davalı …’nun 39.922.000,00 TL’sinden,
Davalı …’nin 103.328.000,00 TL’sinden,
Davalı …’ın 23.943.000,00 TL’sinden,
Davalı …’in 202.241.000,00 TL’sinden,
Davalı …’ün 15.036.000,00 TL’sinden,
Davalı …’nun 13.151.000,00 TL’sinden sorumlu olduklarının belirlendiğini ileri sürerek 09.07.201 tarihinden itibaren 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesindeki faiziyle birlikte davalılardan tahsilini teminen şahsen iflaslarına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; hangi tarihli karar ile ne miktarda zarara sebep olunduğunun dava dilekçesinde belirtilmediğini, Bankalar Kanununun geçici 2. maddesinin f bendi ile kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan kredilerin ve bunlara ilişkin karşılık yükümlülüklerinin 4 yıl içinde bu kanuna uyumlu hale getirilmesi hükmünün bulunduğunu, bankanın …’ye devri ile birlikte bu sürenin ortadan kaldırıldığını, yapılan işlemlerin yasaya aykırı olmayıp banka denetçileri tarafından herhangi bir uyarının yapılmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı …’ın mahkememizin 2003/1163 E. 2016/791 K. sayılı 10.11.2016 tarihli kararıyla şahsen iflasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği ve müflisin iflas idaresi vekilince de davanın reddi gerektiği yönünde savunmada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin … E. sayılı dosyasının huzurdaki bu dava bakımından mükerrer olduğunu, aynı konuda açılan … E. sayılı dosya bulunduğunda huzurdaki bu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, alacağının hem tahsilinin hem de iflas talebinin bir arada ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin yaptığı işlemler nedeniyle banka genel kurulunda ibra edildiğini, bu nedenle huzurdaki bu davanın dinlenemeyeceğini, zarara neden olduğu iddia edilen kredilerin aciz vesikasına bağlanmasının zorunlu olduğunu, kredilere ilişkin yapılan tahsilatların da mahsubunun gerektiğini, anılan dönemde yaşanan ekonomik şartların ve küresel krizin borçların geri ödenememesinde etkili olduğunu, yasaya aykırı bir eylem ve işlemin bulunmadığını, Bankalar Kanununun 17/2. maddesinin yürürlüğe girmesinden önce görev yapan yöneticiler hakkında anılan maddeye dayalı olarak şahsi iflas davası açılamayacağını, murakıp raporunun delil olarak değerlendirilmeyeceği belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin banka genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığını ve görev alanının bağlı birimler ve bağlı personelin idari konuları ile ilgili olduğunu, kredi tahsis prosedürünün işleyişinin müvekkilinin görev yaptığı birimlerden başka birim olduğunu, … grubu ortak ve şirketleri mensupları emekli ve sosyal güvenlik vakfını temsilen birer yıl süreyle yönetim kurulu üyeliğine atandığını, … ile yapılan yazışmaların tamamının müvekkilinin görevden ayrılmasından sonra gerçekleştirildiğini, mahkememizin … E. sayılı dosyasında da bu davaya konu talepleri ileri sürüldüğünden davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, murakıp raporlarının taraflı olup delil olarak kabul edilemeyeceğini, … Bank … Ltd. tarafından gerçekleştirilen işlemler için bankalar kanununun uygulanamayacağını, bir kısım yönetim kurulu kararlarında imzası bulunsa da bu hususun sadece şekil şartının yerine getirilmesinden ibaret bulunduğu, usulsüz işlemler ile ilgili uyarılmadığını, herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin kusurunun olmaması nedeniyle hakkındaki davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; bankanın …’ye devrinin zarar riskinin yüksek görülmesi gerekçesine dayandırıldığını, gerçek bir zarar mevcudiyetinin tespit edilmesi halinin olmadığını, sadece yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, görev yaptığı döneme ilişkin olarak tüm genel kurullarda ibra edildiğini ve görevden ayrıldıktan sonra tahsis edilen kredilerinden sorumlu tutulamayacağını, murakıp raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün kanuna aykırı olduğunu, zira şahsi iflas istemi içeren bu davada bankalar kanununun 17. maddesinin açıkça belirtilmesi gerektiğini, görev yaptığı döneme ilişkin banka genel kurullarında ibra edildiğini, müvekkilinin sorumlu tutulduğu …firmasına yeni bir kredi tahsisi yapıldığını, bir zararın bulunmadığını belirterek müvekkili hakkındaki davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, gerçek bir zararın bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kredi verilen kişi ve kuruluşlarla hiçbir bağlantısının olmadığını, banka yönetim kurulu üyesi olarak bir dönem görev yaptığını, bankayı temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığını, 11.10.1999 ve 16.11.2000 tarihleri arasında bankada görevli olduğunu ve bu dönemde hiçbir kredi açılmadığını ve banka genel kurullarında ibra edildiğini, sorumluluğun söz konusu olabilmesi için kastın veya ihmalin bulunması gerektiğini, mahkememizin… E. sayılı dosyasında da bu davaya konu zararın tazminin istendiğini, dolayısıyla huzurdaki bu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini belirterek davanın usul ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; bankada 11.10.1999-04.09.2000 tarihleri arasında pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, kredilerden sorumlu olmadığını, adı geçen firmaların kredilendirme sürecinde bulunmasının mümkün olmadığı gibi kredi kararlarında da imzasının olmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluk davası açılması için banka genel kurul kararı olması gerektiğini, bu şartın bulunmadığını, davanın öncelikle bu nedenle reddini istemiş bunun dışında davanın zamanaşımına uğradığını, henüz gerçekleşmeyen ve … tarafından ödenmeyen bir zararın tazminin istenemeyeceğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, … A.Ş’nin çok ortaklı bir yapıya sahip olup banka kaynaklarının doğrudan veya dolaylı olarak ortaklara aktarmak iddiasının temelsiz olduğunu belirterek haksız davanın usul ve esastan reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. aracılığı ile banka kaynaklarının aktarıldığı iddiasının doğru olmadığını, tüm krediler açılırken istihbarat raporlarının ve analizlerin gözönüne alındığını, davacının aksi iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hiçbir firmaya mali gücünün üzerinde kredi tahsis edilmediği gibi kaynak aktarımının da yapılmadığını, müvekkilinin … Bank A.Ş’de danışman ve pay sahibi tüzel kişi temsilcisi sıfatıyla bulunduğunu ve bu görevi nedeniyle herhangi bir ücret almadığını, kredilendirme işlemlerinde gerekli mali, analiz ve değerlendirmelerin bankada ayrı birimler tarafından yerine getirildiğini, bu birimlerin olumlu görüşleriyle yönetim kuruluna sevk edilen kredi dosyalarıyla ilgili olarak verilen krediler nedeniyle sorumluluktan sözedilemeyeceğini, davacının dayandığı murakıp raporlarında müvekkiline atfedilen kanuna aykırı karar ve işlemlerin nelerden ibarete olduğunun açıklanmadığını, görev yaptığı süre içinde kanuna ve bankacılık teamüllerine aykırı işlem bulunmadığı gibi bir zararın da olmadığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı …’na tebligat yapılmış ancak herhangi bir savunmada bulunmadığı anlaşılmıştır.
TEFRİK EDİLEN DOSYALAR /
Huzurdaki bu davanın toplam 23 kişiye karşı açıldığı ve mahkememizce yargılama sırasında davacı tarafından sunulan dilekçeler ve dosya içeriği dikkate alınarak, davalı … hakkındaki dava takip edilmediğinden 18.05.2017 tarihinde HMK. 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış ve davalılar …, …, …, …,…, …, …, …, …,… hakkındaki davanın 4389 Sayılı Yasanın 15/3. maddesi uyarınca durdurulmasının talep edildiği, davalı …’un da 16.12.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından mahkememizce 18.05.2017 tarihli celsede davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkındaki davanın bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve adı geçen davalılar hakkındaki dava mahkememizin 2017/568 Esasına kaydedilmiştir. Tefrik edilen bu dosya da 2017/1033 K. sayılı 30.11.2017 tarihli kararla, davalı … hakkındaki davanın 18.05.2017 tarihli celsede işlemden kaldırıldığı yasal 3 aylık süre içinde dava yenilenmediğinden adı geçen davalı bakımından HMK. 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, davalı … (ölü) hakkında karar verilmesine yer olmadığına, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … hakkındaki davanın da 4389 Sayılı Yasanın 15/3 ve 5411 Sayılı Yasanın 132/10. maddeleri uyarınca durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen tefrik kararı sonucu karar başlığında isimleri gösterilen 11 davalı hakkında iş bu dosyadan yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
… ve … tarafından verilen kararlar, bankanın sicil dosyası, genel kurul kararları, olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı, devir bilançosu, bilançodaki zarar kalemlerine ilişkin belgeler ve murakıp raporları, banka kayıtları ve dayanılan tüm deliller celp edilip incelenmiş, uzman bilirkişiler vasıtasıyla … nezdindeki kayıtlar ve dosya üzerinde inceleme yaptırılarak raporlar ve ek raporlar alınmış, tüm deliller toplanmıştır.
Dosyada mevcut bulunan ve Bankalar Yeminli Murakıplarının da bulunduğu uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/11/2014 tarihli raporda çoğunluk görüşünde özetle; … Grup firmalarına kullandırılan kredilerin, grup içi finansman ve sermaye ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanıldığı, … Grup firmaları tarafından kullanılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle 09/07/2001 tarihli devir bilançosunda takip hesaplarına aktarıldığı, takip hesaplarına aktarılmasıyla birlikte karşılık ayrılmak suretiyle muhasebesel olarak zarar kaydının düşüldüğü, … tarafından … Grup firmalarına kredi kullandırılmaması yönünde talimat yazılarına rağmen … Grup firmalarına kredi kullandırımına devam edildiği, söz konusu … talimatlarından …, …, … ve …’ın bilgilerinin bulunduğu, … ile … Grubu arasında grubun borçlarının tasfiyesi hakkında 25/01/2008 ve 08/06/2011 tarihlerinde protokollerin düzenlendiği, bu protokollerde grup firmalarının borç tutarının ve ödeme takviminin belirlendiği, protokol hükümlerinin halen uygulandığı ve tahsilatlara devam edildiği, bu hususun … tarafından kamuya açıklanan 2013 yılı faaliyet sonuçları hakkındaki raporda ifade edildiği, protokolle birlikte dava konusu grup firmalarının ana borç tutarının 167.332.802,12 USD olarak belirlendiği, grup dışı firmalara kullandırılan kredilerin kendi ihtiyaçlarının kullanılmasının yanı sıra … Grubunun finansman ve sermaye ihtiyacının karşılanmasında kullanıldığı, … Grubu dışındaki firmaları 4 adet firmadan …Tekstil, …., … tekstil firmalarına ait kredilerden tahsil edilemeyen toplam 10.057.915,74 TL banka alacağının …, …, …’ın sorumluluğunda olduğunun tespit edildiği, … Grubu firmalarıyla 25/01/2008 tarihinde akdedilen protokolün 08/06/2011 tarihinde revize edildiği, protokolün halen yürürlükte olduğu ve 30/06/2014 tarihi itibariyle toplam tahsilatın 72.40 milyon USD’ye ulaşmış olduğu göz önüne alındığında davacının zarar iddiasında bulunması ve kredi asıl borçlusu hakkında akdedilen protokol neticelendirilmeden, diğer deyimle zarar koşulu tekemmül etmeden banka Yönetim Kurulu üyeleri hakkında şahsi iflasa ilişkin dava açmasının yerleşik içtihatlara uygun düşmediği ve bu hususun mahkemenin takdirinde olduğu, diğer taraftan protokol ile birlikte söz konusu alacak için … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’nin %50 hissesine sahip olduğu, … Ticaret Merkezinin, … Grubunun %100 hissesine sahip olduğu, … Serbest Bölgesinin, … Serbest Bölgesinin teminat altına alındığı, bu çerçevede bu varlıkların değerinin belirlenmesiyle alacağın tahsil edilebilirliğinin ortaya konulması ardından protokol uygulaması sonucunda belirlenecek borç tutarı üzerinden zararın oluşup oluşmadığının tespiti gerektiği, protokol hükümlerinin halen yürürlükte olup zarar koşulunun oluşmamasından dolayı bu aşamada sorumlulukları tespit edilen banka yöneticilerinin şahsi iflasları koşulunun oluşmadığı, ancak protokol dışı 4 ayrı firmaya kullandırılan kredilerde zararın oluştuğu belirlenmiş olmakla, bu kredilerden sorumlu olan …, …, …’ın mali sorumlulukları cihetine gidilip gidilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiş, ayrık görüşte ise; çoğunluk görüşündeki tüm açıklamalara iştirak edilmekle birlikte protokol dışı 4 ayrı firmaya kullandırılan kredi nedeniyle zararın oluştuğu ve bu kredilerin sorumlularının …, … ve … olduğunun ifade edildiği, banka tarafından bu 4 şirkete kredi açılmasına ilişkin Yönetim Kurulu kararlarında imzası bulunan üyelerin tamamının bankaya verdikleri zararla sınırlı olarak şahsi sorumluluklarının olduğu, Yönetim Kurulu üyelerinin bilgi sahibi olmadıklarını ileri sürerek sorumluluktan kurtulmalarının mümkün bulunmadığı, bu nedenle çoğunluk görüşündeki aksi görüşe katılınmadığı ifade edilmiştir. Aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 18/12/2015 tarihli birinci ek raporda; kök rapordaki açıklamalar tekrar edilerek, … Grubu dışındaki 4 ayrı şirketi kullandırılan krediden kaynaklanan toplam zararın kök raporda belirtiği şekilde 10.057.915,74 USD olup, TL karşılığının 13.085.710,46 TL miktarında bulunduğu, … Grubu firmalarına kullandırılan kredilerde …,…, … ve …’in sorumluluğunun olduğunun belirlendiği, grup dışı firmalara kullandırılan krediler nedeniyle … ve …’in sorumluluklarının belirlendiği, davacı ile … Grubu arasındaki protokol hükümlerinin halen yürürlükte olması, … Grubu mal varlığının protokol borcunu karşılar miktarda olması ve zarar koşulunun tekemmül etmemesi nedeniyle … Grubu firmalarına kredi kullandırılması işlemlerinde hukuka aykırılığı tespit edilen …, …, … ve …’in şahsi iflas koşullarının bulunmadığı, bankanın hakim ortak veya …. Grubu firması olmayan 4 şirkete kullandırılan kredilerin, 2004 ve 2005 yıllarında … Şirketlerine temliki sonucu …’nin davacı sıfatının kalmadığı, kredi alacaklarını temlik eden şirketlerin de bu alacakları 2007 ve 2011 yıllarında tahsil ve tasfiye ettiği, buna göre … ve … hakkındaki davanın konusuz kaldığı, davacı tarafından, …, … ve … yönünden durdurma kararı verilmesinin talep edildiği, davalı …’in protokolde imzasının bulunmadığı, … Grubu firmalarına kullandırılan krediler nedeniyle hakkında durdurma talep edilmeyen, protokolde imzası bulunmayan ve sorumlu olduğu tespit edilen …’in şahsi sorumluluğuna gidilebilmesi için protokolün neticesinin beklenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu açıklanmıştır, ayrık görüşte ise; kök raporda ifade edilen ayrık görüşün tekrar edildiği belirtilmiştir.
Davacı ile … Grubu arasındaki protokollere göre tahsilatların devam etmesi ve gelinen aşamada bu tahsilat miktarlarının dosyaya ibraz edilmesi, ayrıca …’nin yıllık faaliyet raporlarının davalılar tarafından dosyaya sunulması karşısında, bu tahsilatların tenzili ve faaliyet raporlarına göre tahsilatların tespiti ile halen zarar unsurunun mevcut olup olmadığı yönünden bilirkişi heyetinde bulunan murakıplardan ikinci kez ek rapor alınmıştır.
10/12/2018 tarihli ikinci ek raporda özetle; davacının 2017 yılı raporu ve dosyadaki tüm belgeler, yine davacı tarafından bildirilen tahsilatlara ilişkin belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde, Fon ile … Grubu arasında akdedilen protokoldeki Fon alacağının 155.51 milyon USD’nin tahsil edildiği, bakiyenin karşılığında davacının henüz nakde tahvil etmemiş olduğu yeterli miktar rezerv maddi teminatlarının olduğu, ilave olarak kefillerden senetli alacaklarının bulunduğu, nakde çevrilmeyen iki adet gayrimenkul ve davacının beyanıyla yaklaşık 7.5 milyon USD değerindeki teminatları ve 19 milyon USD senetli alacağının olduğu, davalılar …, …, …, …, … ve … hakkında 13/06/2000 ve 28/11/2000 tarihli BDDK talimatları öncesi hukuka aykırı bir eylem ve işlemleri olmadığından sorumlulukları bulunmadığı, davalılar …, … ve…’in BDDK’nın 13/06/2000 ve 28/11/2000 tarihli yazılı talimatlarına aykırı 30/11/2000 ve 06/02/2001,15/02/2001 ve 28/06/2001 tarihli Yönetim Kurulu kararlarında imzalarının bulunduğu, ancak Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi … dışındaki davalıların kamu otoritesi olan …’nın talimatları konusunda bilgilendirilmediklerinden sorumlu olmadıkları, davalılar … ve …’ın dava dilekçesinde sorumluluk atfedilen üçüncü şahıs firma kredilerinin … Şirketlerine temlikle tasfiye edildiği, Fon ile … Grubu arasında imza edilen protokol çerçevesinde yapılan tahsilatlar dikkate alındığında, davalı …’in sorumluluğunun sona erip ermediğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu açıklanmıştır.
Mahkememizce yukarıda içerikleri özetlenen kök ve iki ayrı ek rapordaki teknik tespitlere itibar edilmiştir.
Dava, 4389 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı olarak açılan şahsi iflas davasıdır.
Davacı taraf, … Grubuna dahil 10 firma ve gruba dahil olmayan 16 olmak üzere toplam 26 firmaya kullandırılan usulsüz kredilerden kaynaklanan zarar nedeniyle her bir davalının sorumluluk miktarıyla sınırlı olmak üzere şahsen iflaslarını talep etmiştir.
4389 Sayılı Yasanın 17. maddesinde, bir bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleriyle genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurlarının kanuna aykırı karar ve işlemleriyle bankanın iflasına neden olduklarının tespiti halinde, bankaya verdikleri zararla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, fon kurulu kararına istinaden ve fonun talebi üzerine mahkemece doğrudan şahsen iflaslarına karar verilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklara menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde menfaat temin eden ortaklar hakkında da temin edilen menfaat üzerinden aynı hükmün uygulanacağı ifade edilmiştir. Anılan maddenin 2. fıkrasında da, 14. maddenin 3, 4, ve 5 numaralı fıkraları gereğince temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi veya hisseleri fona devrolunan bankaların bu maddenin 1. fıkrasında sayılan ortakları ile 14. maddenin 4. ve 3. fıkrasının uygulanmasına neden olan işlemlerde sorumluluğu bulunan ve yine bu maddenin 1. fıkrasında sayılan banka görevlileri hakkında bankanın iflası aranmaksızın uygulanacağı açıklanmıştır. Benzer düzenleme 2005 yılında yürürlüğe giren 5411 Sayılı Bankacılık Kanunun 110. maddesinde de bulunmaktadır. Buna göre bir bankanın yöneticisinin kanuna aykırı karar ve işlemleri ile bankanın faaliyet izninin kaldırılmasına ya da …’ye devrine neden olduklarının tespiti halinde bankaya verdikleri zararla sınırlı olarak fon kurulunun kararına istinaden ve fonun talebi üzerine şahsen iflaslarına karar verilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Şahsi iflas kararı verilebilmesi için, banka yöneticilerinin kanuna aykırı karar ve işlemlerinin olması ve bu karar ve işlemleri neticesinde bankanın faaliyet izninin kaldırılmasına veya …’ye devrine neden olmaları, kanuna aykırı yapılan işlem ile faaliyet izninin kaldırılması veya …’ye devir arasında uygun illiyet bağının olması ve ortada bir zararın bulunması gerekir. Banka hissedarlarının menfaat temin etmesi halinde elde ettikleri menfaat zarar olarak ortaya çıkacağından bununla sınırlı olmak üzere ortaklarında şahsi iflaslarına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar bir kısım davalılarca bankanın iflas etmesi halinde yöneticileri hakkında şahsi iflas davasının açılabileceği, huzurdaki bu davada bu koşulun gerçekleşmediği ileri sürülmüş ise de, 4389 Sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıkça temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetimi veya hisseleri fona devrolunan bankaların görevlileri ile ilgili olarak 14. maddenin 3. ve 4. maddesindeki eylem ve işlemleri nedeniyle zararın ortaya çıkması halinde artık bankanın iflas etmesi koşulu aranmaksızın şahsi iflas davası açılabileceği belirtildiğinden davalıların bu yöndeki savunmasına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Ayrıca dosyada mevcut bulunan 05.11.2014 tarihli kök raporda, 3. şahıs firmalarına açılan krediler nedeniyle uğranılan zarar bakımından banka görevlileri hakkında TTK. 336. maddesi ve devamı maddeleri gereğince şahsi sorumluluk davası açılabilecek olup, Bankacılık Yasasının 17. maddesi uyarınca şahsi iflas davası açılmasının mümkün bulunamadığı yönündeki açıklamaların da yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Ayrıca dosyada mevcut bulunan raporlarda, … tarafından dava konusu kredilerin … Şirketlerine temlik edilmesi sonucu fonun aktif husumetinin kalmadığı ifade edilmiş ise de, fon tarafından temlik edilenin kredi alacağı olduğu, temliklerin ivazlı olup ancak bu temlik sonucu elde edilen bedelin mevcut bir zarar var idiyse o zarardan tenzili gerektiği başka bir deyişle temlik sonucu elde edilen bedelin zarar miktarının tespitinde önem arzettiği, …’nin temliklerle birlikte husumetinin bulunmadığı yönündeki tespitlerin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bir kısım davalılarca zamanaşımı defi ileri sürülmüş ve TTK. 309. maddesinde belirtilen 2 yıl ve 5 yıllık sürelerin aşıldıktan sonra davanın açıldığı belirtilmiştir.
Huzurdaki bu dava TTK. 336. maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan şahsi sorumluluk davası olmayıp, 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 17. maddesinden kaynağını alan şahsi iflas davası olduğu ve Bankalar Yasasına dayalı olarak açılan davalarında 20 yıllık zamanaşımı süresinde tabi olduğu anlaşıldığında zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.
Bir kısım davalılarca derdestlik itirazında bulunmuştur. (anılan tarih itibariyle derdestlik ilk itirazlardan olup, dava şartı değildi) Mahkememizin 2002/171 E sayılı dava dosyasında da huzurdaki bu davaya konu edilen zararın tazmininin istendiği, dolayısıyla şahsi iflasa ilişkin bu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Mahkememizin 2002/171 E sayılı dava dosyasındaki, netice-i talebin TTK 336 maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan şahsi sorumluluk nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, huzurdaki bu davanın ise 4389 sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca açılan şahsi iflas davası niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, netice-i talepler ve hükümle elde edilecek sonuç farklı olup, birbirlerine maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaları mümkün bulunmadığından derdestlik itirazı yerinde görülmemiş ve reddedilerek davanın esasına geçilmiştir.
… Bank A.Ş.’nin …’nın 09/07/2001 tarihli kararıyla 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14/2 maddesi uyarınca alınması gereken tedbirlerin alınmayıp, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek derecede banka hissedarlarının oluşturduğu sermaye gruplarına bankanın kaynaklarının aktarılması, zararın öz kaynakları aşması ve mevduat sahiplerinin mali haklarının ve mali sistemin istikrarını tehlikeye düşürmesi nedeniyle aynı yasanın 14/3-4.maddeleri uyarınca …devrine karar verilmiştir. Bu karar üzerine bankanın hisse senetlerinin tamamı fon adına kayıt ve tescil edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda bankanın faaliyetine devam etmesi yahutta satılmasına imkan bulunmadığının anlaşılması üzerine …
‘nın aldığı 26.12.2001 tarihli karar ile bankanın tüm aktif ve pasifleriyle … A.Ş bünyesinde birleştirilmesine karar verilmiş, ayrıca mevduat kabul ve bankacılık lisansının 18.01.2002 tarihinde iptal edildiği anlaşılmıştır.
Bankanın …’ye devrinden önce Hazine Müsteşarlığı ve sonrasında … tarafından mali durumun düzeltilmesi ve gerekli tedbirlerin alınarak risk doğuracak işlemlerden kaçınılması, zararın oluşmasının ve büyümesini önleyici tedbirlerin alınması konularında bankaya muhtelif yazıların gönderildiği anlaşılmıştır.
…’nın 13/06/2000 tarihli yazısıyla, ”kredi tahsislerinde tekstil sektörü başta olmak üzere sektörel bazda yoğunlaşmaların önlenmesi …….. donuklaşan kredilerin tahsili için gerekli girişimlerde bulunulması, … Grubuna dahil firmalara kesinlikle kredi kullandırılmaması, mevcut risklerin tasfiye edilmesi ……….., … Bank … Ltd’ye yapılan depoların ivedilikle tasfiye edilmesi, …. yeni şube açılmaması hususlarında, 31/12/2000 tarihine kadar gerekli önlemlerin alınmasını” istediği, banka tarafından 25/09/2000 tarihli yazıyla bu talimata cevap verildiği ve …’nın talimatları doğrultusunda alınacak ve alınması planlanan önlemlerin açıklandığı anlaşılmıştır.
Bu uyarı yazılarına rağmen bankaca talimata aykırı işlemlere devam edilmesi nedeniyle bu kez … tarafından 28/11/2000 tarihli yazının gönderilerek, ”13/06/2000 tarihli talimatta belirtilen talimatların tekrarlanması nedeniyle Bankalar Kanunundaki diğer tedbirlerin uygulanmasına mahal bırakılmasızın mali bünyenin iyileştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği hususu belirtilerek yeniden 15 günlük süre verildiği” anlaşılmıştır.
… tarafından, bankaya, 13/06/2000 ve 28/11/2000 tarihli tedbirlerin alınması konusunda yazılar gönderilip talimat verilmesine rağmen, banka yönetiminin 30/11/2000, 06/02/2001, 15/02/2001 ve 28/06/2001 tarihli yönetim kurulu kararlarını almak suretiyle bankalar yasası kapsamında … tarafından gönderilen talimatlara aykırı davrandığı tespit edilmiştir.
… talimatından sonra alınan 30/11/2000 tarihli Yönetim Kurulu kararında, … (… İşleticisi A.Ş.) ile yapılan mutabakat çerçevesinde, şirketin mülkiyetinde bulunan gayrimenkulün bir kısmının bankaya birinci derecede 80.000.000 TL’lik ipotek verilmesi ve ipoteğin,…. A.Ş., … , …A.Ş, … … A.ş., … Turizm A.Ş., …A.Ş, … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş, …A.Ş. , … A.Ş., … Dış Tic. A.Ş., … Holding A.Ş., ‘nin bankadan kullandığı ve kullanacağı tüm krediler olan 155.000.000 USD, ayrıca doğmuş ve doğacak borçlarının asaleten ve kefaletten kaynaklanan borçlarının teminatını oluşturacağı ve … A.Ş.nin bu borçlara müteselsil kefil olacağı kararlaştırılmış ve bu Yönetim Kurulu kararı kapsamında da … Grubu firmalarıyla 01/12/2000 tarihinde protokol yapılmıştır. Bu protokolde, ipotek tesisine karar verilen taşınmazın ayrıca üzerinde ipotek tesis edilecek ya da edilmeyecek tüm taşınmazların üçüncü şahıslara satışı veya kiralanması durumunda, söz konusu bedellerin 4.000.000 USD’ye ulaşıncaya kadar %65’lik kısmının … A.Ş.’ye, geri kalan %35’lik kısmının da bankaya ödeneceği, 4.000.000 USD’nin … A.Ş. tarafından tahsil edilmesinden sonra %5’lik kısmının … A.Ş.’ye ve geri kalan %95’lik kısmının da protokoldeki borçlara mahsuben bankaya ödenmesine karar verildiği, bankayla kredi borçlusu … Grubu firmaları ile 05/02/2001 tarihinde … A.Ş.’nin de kefil olduğu yeni bir sözleşmenin yapıldığı ve bunun 06/02/2001 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla onaylandığı anlaşılmıştır. Bu karar kapsamında … Grubu firmalarıyla akdedilen 01/12/2000 tarihli protokol hükümlerini de içerdiği, ayrıca kredi borçlarına ilave olarak … A.Ş.’ye 30/11/2000 tarihli kararla kullandırılan kredilerin ve diğer firmalara tahsis edilip kullandırılan kredilerin faiziyle birlikte toplam borca ilavesine, ayrıca … İli, … İlçesinde kayıtlı gayrimenkuller üzerinde 5.000.000,00 TL, … A.Ş.’nin maliki olduğu gayrimenkul üzerinde 5.000.000,00 TL’lik ipotek kurulmasına ve 9.600.000,00 TL bedelli … Holding A.Ş. B-Tipi hisse senetleri üzerine serbest dereceden istifade kaydıyla ikinci dereceden 3.000.000,00 TL ve 215.556,00 TL nominal değerli … Dış Tic. A.Ş. hisseleri üzerinde rehin tesis edilmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Banka Yönetim Kurulunun 15/02/2001 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla, … A.Ş.’nin maliki olduğu ve bankaya ipotek edilen gayrimenkul üzerindeki ipoteğin fek edilerek, protokolde belirtilen firmaların kredilerinin teminatı olarak, … Holding A.Ş. iştiraki olan ve … Holding A.Ş. tarafından yaptırılan ve proje değeri en olumsuz koşullarda 81.000.000 USD, en iyi koşullarda 282.000.000 USD olan … Bölgesinin maliki, … Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş.’nin %35 hissesi üzerine, birinci derecede rehin tesis edilmesi ve … Holding A.Ş.’nin hesaplarında … A.Ş. firmalarının kredilerinin teminatı ya da banka sermaye artırımında kullanılmak üzere blokaja alınan 3.945.000 TL içinde 3.000.000 TL’nin … holding A.Ş. talimatlarına istinaden en geç 30 gün içinde tekrar blokeye alınması şartıyla serbest bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
28/06/2001 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla, …., … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş., … Şirketlerine toplam 59.269.094 USD ve 5.870.894 bbb kredi tahsis edilerek kullandırıldığı, bu kararla, kredi borçlularının kredi limitlerinin yeniden belirlenerek ek teminat olarak da … A.Ş.’nin sahip olduğu gayrimenkul üzerine ikinci derece ipotek tesis edilerek ve 2.216.000,00 TL nominal bedelli … GYO A.Ş. hisse senetlerinin rehnedilmesinin kararlaştırıldığı saptanmıştır.
Bu dört ayrı yönetim kurulu kararları ile, daha önceden … Grubu firmalarına/ tahsis edilen kredilerin tarafları, vadeleri, tutarları, para birimi, faiz oranı ve teminatlarının değiştirildiği, ayrıca ek teminatlar alınarak yeni kefaletler öngörüldüğü ve yeni firmalara kredi tahsisi yapılarak, dolayısıyla bu kredilerin yeni kredi niteliğinde bulunup …’nın talimatı öncesinde … Grubu firmalarına kullandırılan krediler arasındaki illiyet bağının ortadan kalktığı, talimata aykırı bir şekilde kredi tahsis ve işlemlerinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Banka yönetim kurulunun 30/11/2000, 06/02/2001, 15/02/2001 ve 28//06/2001 tarihli kararları ile … Grubu firmalarından olan … A.Ş., … Turizm A.Ş., … A.Ş., … Tekstil A.Ş., … …, … Nakniyat Gümrük A.Ş. … …A.Ş, … A.Ş., Modern … A.Ş., … oluşan 10 ayrı grup firmasına kullandırılan kredilerin yasaya aykırı olduğu tespit edilmiştir.
Bu kararlarda davalılar …, …, …, …, …’nin imzalarının bulunmadığı, zira kararların alındığı tarih itibariyle bankada bir görevde olmadıkları, başka bir deyişle bankadaki yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıkları anlaşıldığından, herhangi bir sorumluluğunun olamayacağı kanaatine varılmıştır. Nitekim davalı …’nun yönetim kurulu üyeliğinden 12/10/1999, davalı …’ın 27/08/1999, davalı …’nin 07/03/2000, davalı …’in 16/08/2000 ve davalı Selami Gürgüç’ün ise 26/02/1998 tarihinde yönetim kurulu üyeliklerinden ayrıldıkları, bu tarihlerden sonra bankada herhangi bir görevlerinin olmadığı tespit edilmiştir.
Davalılar …., …, … ve dava dışı …, …, …, …, (haklarındaki dava tefrik edilerek durdurma kararı verilen) vefat eden …’un (bu davalı hakkındaki davada yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle tefrik edilmiştir) yukarıda belirtilen 4 ayrı yönetim kurulu kararında imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
… talimatlarına aykırı şekilde kredilerin kullandırılmasına esas Yönetim Kurulu kararlarında davalılar … ve …’ın imzaları olsa da, … talimatlarıyla ilgili bilgilerinin olmadığı, bu konuda bilgilendirilmedikleri, … talimatlarına muhatap olan banka yönetim kurulu başkanı, genel müdürü veya murahhas azaların konunun görüşülmesine ilişkin gerçekleştirdikleri münferit bir yönetim kurulu toplantısı veya aldıkları bir kararın bulunmadığı, …’nın talimatından sonra bankanın olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı yapılması suretiyle ortaklarca görüşülerek alınacak tedbirler konusunda bir karar verilmesinin gerektiği, ancak bu gereğin yerine getirilmemiş olduğu, ayrıca bu hususun görüşülmesine ilişkin yönetim kurulu tarafından yapılan münferit bir toplantının da olmadığı, nitekim hizmet veya vekalet akdi kapsamında görev yapan ücretli yönetim kurulu üyelerinin banka sermaye artırımı konusunda ya da grup kredilerinin tasfiyesi konusunda …’ya doğrudan görüş bildirmiş olmalarının beklenemeyeceği, bu tür kararların bankacılık mevzuatı ve teamülleri çerçevesinde sadece banka hakim ortakları, dolaylı ortakları veya imtiyazlı pay sahibi ortakları veya sadece ortaklar tarafından alınabilecek ve …’ya görüş bildirilecek hususlardan olduğunun mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda açıkça ifade edildiği, bu durumda davalılar … ve …’ın … talimatlarından haberdar olmaması, bu konuda bilgilerinin bulunmaması nedeniyle sorumluluklarının olmadığı kabul edilmiştir.
Dosyada mevcut bulunan raporda … talimatlarına aykırı olarak … Grubuna dahil 10 ayrı firmaya kullandırılan krediden kaynaklanan zararla ilgili olarak … ile … Grubu arasında akdedilen 25/01/2008 ve 28/09/2011 tarihli protokollerin akdedildiği ve bu protokoller çerçevesinde tahsilatların yapıldığı ve teminatların alındığı anlaşılmıştır.
… Grubuna dahil olmayan 16 firma kredilerinden, …Ltd. Şti. … Şti, … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti olmak üzere dört şirkete kullandırılan kredilerin zarara yol açtığı tespit edilmiştir.
… Ltd. Şti’ye kullandırılan kredinin … Holding A.Ş.’nin sermaye artırımında kullanıldığı ve bu krediden kaynaklı zararın 3.889.234,96 USD olup, ikinci ek raporda ifade edildiği üzere TL karşılığının 5.073.045,06 TL miktarında bulunduğu,
… Ltd. Şti’ye kullandırılan kredinin de … Holding A.Ş.’nin sermaye artırımında kullanılıp, devir bilançosundaki zarar miktarının 2.986.209,93 USD karşılığı 3.885.166,62 TL,
… Ltd. Şti’ye kullandırılan krediden kaynaklı zararın 439.828,27 USD olup, TL karşılığının 572.232.41 TL,
… Ltd. Şti’ye kullandırılan krediden kaynaklı zararın ise 2.732.642,58 USD olup, karşılığının 3.555.266,37 TL miktarında olup, bu dört krediden kaynaklı toplam zararın 10.057.915,74 USD olup, TL karşılığının 13.085.710,46 TL miktarında bulunduğu tespit edilmiştir.
… ile … arasında akdedilen protokole konu edilmeyen bu kredilerden … Ltd. Şti’ye kredinin kullandırılmasına ilişkin kararın 21/09/1999 tarihli, … Ltd. Şti’ye 1998-1999 tarihlerinde, … Ltd. Şti’ye 1998-1999 yıllarında, … Ltd. Şti’ye yine 1999 yılında alınan kararla kullandırıldığı tespit edilmiştir.
… Grubu dışında kalan bu 4 şirkete kullandırılan kredilere ilişkin önergelerde, kredinin bu firmaların ihracatlarının finansmanı amacıyla kullandırılacağı açıklamasının yer aldığı tespit edilmiştir. Ayrıca kredi önergeleri, banka Yönetim Kurulu Başkanı veya vekili veya Pazarlama Genel Müdür Yardımcıları ile ilgili kredi birimleri müdürünün imzaları ile Yönetim Kuruluna sunulmaktadır. Kredi önergelerini hazırlama süreci içinde ya da kullandırılması sürecinde yer almayan Yönetim Kurulu üyelerinin tahsisine karar verdikleri kredilerin nihai kullanım alanlarını bilmelerinin beklenemeyeceği kabul edilmelidir. … Grubuna dahil olmayan ve zarara neden olduğu tespit edilen … Şti, … A.Ş., .. Ltd. Şti ve … Ltd. Şti’ye kullandırılan kredilerin … Holdingi A.Ş.’nin sermaye artırımında kullanıldığı, esasında kredilerin tahsisine ilişkin kararlarda hukuka aykırılığın bulunmadığı zira bir şirkete sermaye artırımında kullanılması bakımından kredi tahsis edilmesinde yasaya aykırı bir yönün olamayacağı, somut olayda da, kredilerin tahsisine ilişkin kararlarda yasaya aykırılığın olmadığı, zararın bu kararlardan kaynaklanmayıp, teminata alınan hisse senetlerinin değiştirilmesinden yahut hisse senetlerinin kredi borcuna mahsubu yapılırken borsa rayicinin üzerindeki bir bedelle satın alınarak mahsubun yapılmasından kaynaklandığı ve bu işlemde davalıların bir dahlinin bulunmadığı, anılan işlemlerin … Holding A.Ş.’nin Yönetim Kurulu üyesi ve … Bank A.Ş.’nin Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürlük görevini ifa eden … ve …’ın sorumluluğunda olduğu, davalıların zararlandırıcı veya sorumluluğuna neden olacak herhangi bir eylemlerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
… Grubuna dahil olan 10 firmaya kullandırılan krediden kaynaklanan zarardan, … talimatlarından sonra ve bu talimatlardan haberdar olduğu halde kredi kullandırımına devam eden banka Genel Müdürü davalı …’in ve dava dışı …, … ve … (haklarındaki dosya bu dosyadan tefrik edilerek durdurma kararı verilmiştir) sorumluluğunun bulunduğu ancak … ile … Grubu arasında akdedilen protokollere konu olduğu, protokoller kapsamında bir kısım tahsilatların yapıldığı ve birçok taşınmazın teminata alındığı ve halen paraya çevrilmemiş olan gayrimenkul teminatlarının bulunduğu, … Grubuna dahil olmayan 16 firma kredisinden 4’ünün zarara yol açtığı ve bu zarar nedeniyle davalılara yüklenilebilecek herhangi bir kusurun olmadığı saptandığından davalılara karşı açılan davanın bu nedenle reddi gerektiği kabul edilmiştir.
… ile … Grubu firmaları arasında 31.03.2002 tarihli ön mutabakat yapılmış ve bu mutabakata … firmaları ve … dışında alacaklı bankalarında dahil olduğu anlaşılmıştır. 25.01.2008 ve 28.06.2011 tarihli protokolleri ise … Grubu ile … arasında akdedilen borç tasfiyesine ilişkin oldukları tespit edilmiştir. Her iki protokolde dava dışı kişilerle davalılardan …, …, …, …, …’nun müteselsil kefil olarak yer aldığı ancak davalıların anılan protokolleri imzalamadıkları görülmüştür. Borç tasfiyesine ilişkin bu protokollerde … Grubuna bağlı şirketlerin değer tespitlerinin yaptırılarak fonun belirleyeceği koşullar çerçevesinde dilediği şirketlerin hisselerinin kısmen ya da tamamen grubun borcuna karşılık devir alınabileceği, ya da 3. kişilere satılabileceği kararlaştırılmış ve bu çerçevede … A.Ş’nin %50 hissesine sahip olduğu … Dünya Ticaret Merkezinin, … Grubunun %100 hissesine sahip olduğu … Serbest Bölgesinin ve … Bölgesinin satışı ve pazarlanması konusunda çalışmalar yapılacağı konusunda anlaşma sağlanmıştır.
Protokolün 9.3. maddesinde fon tarafından açılan mali sorumluluk davalarının yer aldığı mahkememizde görülen ve hali hazırda neticelenen diğer mali sorumluluk dosyalarının esas numaralarının da belirtildiği ve protokol yürürlükte bulunduğu sürece protokolü imzalayan davalılar hakkında protokoldeki alacak kalemleri bakımından ihtiyati tedbirler baki kalmak kaydıyla davanın durdurulması için fon adına mahkemelerden talepte bulunulacağı, protokole konu alacakları kalemleri yönünden ve protokolde imzası bulunmayan davalılar hakkında ise tüm dava tutarı üzerinden mali sorumluluk davalarına devam edileceğinin belirtildiği, 9.4. maddesinde de, Fon tarafından açılan şahsi iflas davalarına ilişkin dosya numaraları ile birlikte huzurdaki bu dava dosyasının da yer aldığı ve protokolde imzası bulunmayan kişiler yönünden davalara devam edileceği açıklanmış ve huzurdaki bu davada davalı olanlarca protokoller imzalanmamış olduğundan … tarafından adı geçenler aleyhine açılan davalara devam edilmiştir.
… grubu ile Fon arasında akdedilen protokollere göre davacı … tarafından bir kısım davalılar hakkındaki davaların durdurulmasının istendiği ve borç tasfiyesine ilişkin bu protokollere göre tahsilatların devam ettiği, davanın açılmasından önce ve dava tarihten bugüne kadar tahsilat yapıldığı anlaşıldığından hali hazırda Fonun bir zararının bulunup bulunmadığının tespiti yönünden son bilirkişi raporunu düzenleyen heyetten ek rapor alınmıştır.
10.02.2018 tarihli bu raporda tahsilatlara ilişkin olarak …’den gelen yazı cevabı, …’nin 2016 yılı faaliyet raporu ve tüm kayıtlar değerlendirilerek neticeye ulaşılmıştır.
…’nin 07.02.2018 tarihli cevabi müzekkeresinde, … ve İktisadi Bütünlüğü 19.01.2016 tarihinde 80.000.000,00 USD tutarla ihale edilerek 10.000.000,00 UYSD peşinatın tahsil edildiği, ancak ihale sürecinin devam etmesi, vadeli satışlar olması ve henüz sıra cetvelinin kesinleşmemiş olması nedeniyle tahsilat tutarları içinde yer almadığı, … Kurucu ve İşleticisi A.Ş’ye ait olan 46 adet taşınmaz üzerinde de Fon hacizlerinin olmasından dolayı satışlarının yapılmadığı, … Grubu firmalarından … Bank A.Ş’nin fona devredildiği tarihten davanın açıldığı 11.01.2002 tarihine kadar 12.632,73 USD (16.786,37 TL) ve dava tarihinden sonra 51.406.380,23 USD (96.430.640,29 TL) olmak üzere toplam 51.419.012,96 USD (96.447.426,66 TL) tahsilat sağlandığı, … Grubu firmaları dışındaki 3. şahıs firmalarından ise … Bank A.Ş’nin fona devredildiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 173.557,96 USD (271.302,19 TL) ve dava tarihinden sonra da 15.148.392 USD (22.376.399,95 TL) ki toplam 15.321.949,96 USD (22.647.702,15 TL) tahsilat sağlandığı, ayrıca bu firmalardan birinci alacak satış ihalesi ile … A.Ş’ye satılan firmalara ait satış sonrası tahsilatların adı geçen … şirketinden talep edildiği belirtilmiştir.
… tarafından dosyaya ibraz edilen belgelere ve … nezdindeki kayıtlara göre, … ve Güç Birliği firmalarında halen tahsilatların devam ettiği, en son 13.02.2018 tarihinde tahsilatın yapıldığı ve toplam tahsilatların 15.448.766,91 USD karşılığı 237.075.457,16 TL olduğu, … grubu dışındaki firmalardan ise davadan önce ve sonraki süreçte toplamda 64.636.423,15 TL tahsilatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile … grubu arasında akdedilen 2008 tarihli protokolde 206.870.91 USD olan riskin, 2011 tarihli protokolde revize edilerek 274.002.495 USD olarak tespit edildiği ve %35 oranında indirim uygulanması ile protokole konu miktarın yaklaşık 180.000.000 USD olarak belirlendiği, 31.01.2011 tarihinden libor +0,5 üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte 24 ay içinde ödenmesi, 24 ay içinde ödenmediği takdirde indirim oranının %30 uygulanarak aynı faiz oranıyla birlikte 36 ay içinde ödenmesi ve protokolün imzasını takip eden 60 gün içinde 250.000 USD’nin nakit olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Buna göre … Grubunun protokole konu borç miktarının 180.000.000,00 USD olduğu anlaşılmaktadır. … grubundan sağlanan nakit tahsilatların …’nin 2017 yılı Nisan-Haziran 2. üç aylık faaliyet raporunda 115.51 milyon USD olduğu ifade edilmiştir.
Davacı …’nin 2016 yılı faaliyet raporunda ve 2016 yılı Temmuz-Eylül üç aylık faaliyet raporunda … Merkezi-Basmane Projesinin 80.000.000 USD bedelle … A.Ş’ye satıldığı ve ihale bedelinin tahsil edildiği, … yararına ipotek tesis edilerek devir ve teslim anlaşmasının imzalandığı açıklanmıştır. Protokole göre bu satışın %50’sinin … grubuna ait olduğu gözönüne alındığında grubun borcuna mahsup edilecek tutarın 40.000.000 USD’ye tekabül ettiği tespit edilmektedir.
.. tarafından 5411 Sayılı Bankacılık yasası gereğince düzenlenen bu faaliyet raporlarında 30.06.2018 tarihi itibariyle, fonun daha önceden yapılan 115.51 milyon USD nakit tahsilatı ve Basmane projesinin satışından … grubuna düşecek olan 40 milyon USD olmak üzere toplam 155.51 milyon USD olduğu görülmektedir.
… kayıtlarında, bankalardan devralınan Binalar Hesabında … Bank A.Ş’nin … sahip olduğu arsanın yer aldığı ve bu arsanın 03.04.2004 tarihinde … aktiflerine girdiği anlaşılmıştır. Bunun dışında… A.Ş ve … A.Ş gayrimenkullerinin de protokol çerçevesinde teminata alındığı ve henüz paraya çevrilmediği görülmektedir.
Satışı yapılmayan bu taşınmazların rayiç değerinin tespitine ilişkin olarak … tarafından dosyaya ibraz edilen 03.12.2010 tarihli ekspertiz raporunda, … bulunan … ilçesinde bulunan taşınmazların değerlerinin 11.185.729,00 TL olduğu anlaşılmış ve bu miktarın 7.592.295,53 USD’ye tekabül ettiği tespit edilmiştir… taşınmaz ile … A.Ş’ye ait taşınmazlara ilişkin herhangi bir değer tespiti yaptırılmadığı ve halen satışının gerçekleştirilmediği anlaşılmıştır. Buna göre … arsa ve … A.Ş’ye ait taşınmazlar dışında değer tespiti yapılan … ilçesinde bulunan yaklaşık 7.500.000,00 USD değerinde bulunan gayrimenkullerden oluşan teminatlarının olduğu görülmektedir. Ayrıca protokole kefil olanlardan tahsil edilecek yaklaşık 19 milyon USD senetli alacağın olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda, zararın tespiti için … Grubu ile Fon arasında akdedilen protokollere konu taşınmazların satışının veya paraya çevrilmesinin beklenmesi gerektiğine işaret edilmiş ve mahkememizce daha önceki aşamalarda tasfiye protokolünün neticesinin beklenmesi yönünde karar alınmış ise de, 10.12.2018 tarihli ek raporda yapılan tespitler ve buna göre gerçekleştirilen tahsilat ve halen teminatta bulunan veya bankaya ait olup da fona intikal eden taşınmazlar ve senetli alacakların olduğu, zarar unsurunun ortadan kalktığı ve davanın 16/01/2002 tarihinde açıldığı gözetildiğinde artık protokole göre tahsilatların yapılmasının beklenmesine gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 2003/1163 Esas sayılı dosyasında 10.11.2016 tarihinde … hakkında şahsi iflas kararı verildiği ve İİK. 194 maddesine göre, iflas kararının kesinleşmesi ve buna göre 2. alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar yargılamanın durdurulması gerektiği açıksa da, iflasın, Bankacılık Yasasına göre verilen şahsi iflas olup, anılan davaya konu banka zarar miktarıyla sınırlı olmak üzere verilen bir karar olduğu gibi, iflas tasfiyesinin de, fon tarafından yürütüldüğü, bu davaya konu edilen zarardan …’ın bir sorumluluğunun bulunmadığının tespit edildiği ve davanın 2002 yılında açıldığı gözetildiğinde, önceki iflas kararının kesinleşmesinin beklenmesinin neticeye bir etkisinin olmayacağı kabul edilmiş ve … hakkındaki iflas kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, … Grubuna dahil firmalara kullandırılan krediler nedeniyle davalılardan … dışındakilerin sorumluğuna neden olabilecek herhangi bir hukuka aykırı eylem ya da işlemlerinin olmadığı, bir an için dört ayrı Yönetim Kurulu kararında imzası bulunan … ve …’ın bu kararlara dayalı olarak ortaya çıkan zarardan sorumlu oldukları düşünüldüğünde dahi yukarıda ayrıntılarıyla izah edildiği üzere anılan kararların … Grubu firmalarına kullandırılan krediler olup, davacı ile … Grubu arasında akdedilen protokollere göre yapılan tahsilatlar ve teminatta bulunan senet ve gayrimenkullerin olduğu, buna göre bu davalılar bakımından da zarar unsurunun ortadan kalktığının kabulü gerektiği, … Grubuna dahil olmayan firma kredilerinden kaynaklanan zarar nedeniyle davalılara atfedilebilecek bir kusur ve buna bağlı olarak sorumluluklarını gerektirecek bir eylemlerinin bulunmadığından bu davalılar hakkındaki davanın bu nedenle reddine, davalı …’e karşı açılan dava yönünden de, zarar unsurunun ortadan kalkması nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı tarafından davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …’ye karşı açılan DAVANIN REDDİNE,
Davacı harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına,
Vekille temsil edilen davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve Bankacılık Kanununun 133. maddesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar …, …,…, …, …, …,…, …, …, …’ye verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, hazır bulunan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/02/2019

BAŞKAN
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
ÜYE
¸e-imzalıdır
KATİP
¸e-imzalıdır