Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1133 E. 2022/193 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1133 – 2022/193
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1133
KARAR NO : 2022/193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : ….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2018/663 Esas 2020/238 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …- [….] UETS
VEKİLİ : Av. …. – Şehitkamil/ GAZİANTEP
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
ESASA ALINMA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 31/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve ilgili dosya dairemize gelmiş olup, dosyanın inceleme aşamasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek hallerden olduğu anlaşılmış olmakla, dosya heyetçe incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafça verilen dava dilekçesinde, müvekkili şirkette iş akti ile çalışmakta olan borçlu …. hakkında, …. A.Ş tarafından,…. İcra Dairesinin …. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, 12.08.2016 tarihli yazı ile borçlunun maaş, ikramiye ve sair alacaklarının haczi ile dosyaya gönderilmesinin istendiği, müvekkili tarafından 21.09.2016 tarihinde borçlunun maaşından kesinti yapılarak ödeme yapılacağının bildirildiği, ancak müvekkilinin sehven ödemeyi unuttuğunu ve müvekkili şirketin malvarlığına İİK 365 maddesi uyarınca haciz konulduğunu, borçlu ….’nun 25.11.2016 tarihli dilekçe ile müvekkiline ait işyerinden istifa ettiğini, müvekkili şirketin hesaplarındaki 5.575,00 TL’nin haczedildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun, kesmediği ve göndermediği para ile sınırlı olduğunu belirterek, haciz baskısı altında ödediği tutarın davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde, davacının bu dava ile ilgili ileri sürdüğü iddia ve taleplerini İİK 365/2 maddesi gereğince rücuen tahsili yolu ile borçluya karşı ileri sürmesi gerektiğini, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğunu, borçlu ….’nun halen davacı şirkette çalışmaya devam ettiğini, davacının fazla ödediği bir bedel var ise bu bedelin iadesi için İİK da kendisine tanınan hakkı kullanmadan iş bu davayı açtığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesince, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup dilekçesinde özetle; davanın kısmi dava olarak açıldığından mahkemece dilekçedeki değere göre kesin mahiyette karar veremeyeceğini, davanın hiçbir aşamasında icra dairesinin kusuruna dair bir beyan ve iddialarının olmadığını, zira icra dairesinin olayda kusuru olmadığını sadece alacaklının haciz talebini uyguladığını, bunun da yasa gereği olduğunu, işbu davadaki taleplerinin müvekkilinin sorumlu olmadığı halde ödediği paranın istirdadı olduğunu, söz konusu fazla ödeme ile zenginleşenin davalı banka olduğu halde açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı borçlunun borcu nedeniyle haciz baskısı altında ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
…. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyası ile takip borçlusu ….’nun davacıya ait iş yerinde çalışması nedeni ile maaş haciz müzekkeresinin 20/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirketin 21/09/2019 tarihinde maaş kesintisinin ödeneceğini icra dosyasına bildirdiği, buna rağmen ödeme yapmadığı, keza İİK 355/2.maddesi gereğince işçinin işten ayrıldığını icra müdürlüğüne bildirmediği, bu nedenle davacı şirkete ait malvarlığına İİK 365 maddesi uyarınca haciz konulduğu, akabinde de davacı şirket tarafından ödemeler yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin İİK’nın 356.maddesi uyarınca takip konusu borca karşılık yapıldığının kabulü gerekir. Bu halde davacının, yaptığı ödemeler nedeniyle takip borçlusuna karşı rücu hakkının varlığı da dikkate alınarak davalıdan talep etmesi yasal değildir. Nitekim Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06/04/2016 tarih ve 2015/5995 Esas, 2016/4586 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğrudur.
Tüm bu nedenlerle HMK. 355. Maddesi ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olması, kamu düzenine aykırı bir durumun da tespit edilememesi karşısında davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcına peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
3-Mehil vesikası bulunmadığından davacının tehir-i icra talebinin reddine,
4-İstinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK. 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/01/2022


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye
….
¸e-imzalıdır

….
Katip
….
¸e-imzalıdır