Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/93 E. 2022/2145 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/93
KARAR NO : 2022/2145

TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2020
NUMARASI : 2020/36 Esas- 2020/693 Karar
DAVACILAR :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2022

Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve 2020/36 Esas ve 2020/693 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde … plaka sayılı araç ile … ve ….plakalı araçların karıştığı trafik kazası neticesinde …plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin yaralandığı, müvekkillerinin kazanın oluşunda herhangi bir kusurunun olmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili için 1.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği 26/06/2017 tarihinde yaralamalı trafik kazasına karıştığını belirttiği ….. ve … plakalı araçların müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için adli tıp kurumundan rapor alınması gerektiğini, kusur oranının ve tazminat miktarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, 17/07/2018 tarih 2017/989 Esas 2018/1093 sayılı kararı ile “davalı ….sigortaya karşı açılan davanın reddine, davalı … sigorta A.Ş’ye karşı açılan davanın kabulü ile 46.636,51 TL tazminatın davacı ….’ye ve16.848,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 11/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı …’ye verilmesine” karar verildiği, söz konusu karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 2018/2430 E. 2020/69 K.sayılı ilamıyla ” davalı tarafından davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı, davalının ibraname verip vermediği ve verilmişse geçerliliği üzerinde durulup hükümden sonra meydana gelen bu durum nedeniyle mahkemece tarafların hukuki durumlarının (sulh, feragat veya hükümden sonra ödeme mi olduğu hususlarının) yeniden değerlendirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu sebeple davalı vekilinin sair itirazları incelenmeden istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-a,6 maddesi uyarınca kaldırılmasına” şeklinde karar verildiği ve dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davalı ….. Sigortaya karşı açılan davanın reddine, davalı … Sigortaya karşı davacı…..’ in açtığı davanın feragat nedeniyle reddine, davacı …’ nin …Sigortaya karşı açtığı davanın kabulü ile 16.848,00 TL’ nin temerrüt tarihi olan 11/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi ile birlikte davalı …. Sigortadan alınarak davacı Hürü’ ye verilmesine karar verilmiştir.

İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle, söz konusu dosyada davacıların tazminat talebi ile ilgili olarak davacı vekili Av….ile 27/12/2019 tarihli ibraname mukabilinde sulh olunduğunu, kazaya ilişkin imzalı beyan dikkate alındığında davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı asil ve vekilinin tazminata ilişkin taleplerinin müvekkil şirketten ödeme almasına ve ibraname imzalamasına rağmen iyi niyetle hareket etmediklerini ve kanuna aykırı davrandıklarının açık olduğunu, sağlık raporu ve genel şartlar ekinde belirtilen diğer zorunlu evrakların tamamı ile birlikte sigorta şirketine başvuru yapılmasının zorunlu olduğunu, davacıların bakıcı tazminatı talebinin teminat kapsamında bulunmadığı gibi bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı yönünde de bir rapor alınmadığı halde bakıcı tazminatınının ıslah dilekçesi ile talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların bakıcıya ihtiyaç duyduğuna ilişkin alanından uzman doktorlardan rapor alınmadığını bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava, trafik kazası sonucu bedeni zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacılar tarafından, kaza tarihi olan … tarihinde …plaka sayılı araç ile …..ve …… plakalı araçların karıştığı trafik kazası neticesinde …. plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandığını belirterek maddi tazminat talep edilmiştir.

Davalı….Sigorta A.Ş. Vekilince 03/01/2020 tarihli beyan dilekçesinin ekinde Makbuz ve İbraname başlıklı belge sunduğu, belge içeriğinde özetle ” ….. sigorta A.Ş. Tarafından yapılacak ödeme nedeniyle sigorta şirketinin başkaca sorumluluğu kalmayacağını, hasara, hasar dosyasına ve poliçeye konu alacaklar yönünden fazlaya ilişkin ve/veya faiz talebi, asli ve ferileri kapsamında ve sair herhangi bir nam altında da bir hak ve talebimizin olmadığını, …. sigortaya karşı herhangi bir itiraz, defi ve her ne nam altında olursa olsun herhangi bir talep, dava ileri sürmeyeceğini, bu amaçla Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/989 esas 2018/1093 karar sayılı ve …. İcra Müdürlüğü….. esas sayılı dosyasındaki tazminat ( geçici iş görmezlik ile bakıcı tazminatımızda dahil) taleplerimizden ….sigorta A.Ş. Yönünden feragat edeceğimizi kabul ve beyan ederiz.” denildiği anlaşılmakla ibraname içeriğinin tüm davacıları özellikle davacı …..’nin alacağını da kapsayıp kapsamadığı hususunun kararda tartışılması gerekirken bu hususun kararda tartışılmaması yerinde görülmemiştir.

Kabule göre de; Davacı vekilince davadan önce davalı sigorta şirketine, 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesi uyarınca başvuruda bulunulduğu, söz konusu madde uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmünü amirdir. Davacı vekilinin söz konusu hüküm kapsamında davalı sigorta şirketine 21/07/2017 tarihli dilekçe ile başvurduğu ve başvurunun 24/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, madde metninde başvuru sırasında hangi belgelerin sunulacağına ilişkin hüküm bulunmadığı, bu itibarla başvuru ile dava şartının yerine getirildiği anlaşılmıştır.

Davalı vekilince, müvekkili şirketin Geçici İş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatından sorumlu olmadığı belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuş ise de: 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …. yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk dava dışı ……’na geçmiştir. Ancak geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı madde kapsamında değerlendirilemeyeceğinden geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam edeceğinden bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. H.D.nin 2021/5372 E. 2021/8669 K., Yargıtay 4. H.D.nin 2021/3468 E. 2021/6538 K. Yargıtay 5. H.D.nin 2021/5372 E. 2021/8669 K.)

Evrak kapsamına göre dosya içerisinde mevcut hükme dayanak teşkil eden 16/04/2018 tarihli heyet raporunun incelenmesinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlendiği, davacının kalıcı maluliyetinin olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği bakıcı ihtiyacı için herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, mahkemece geçici iş göremezlik süresi içerisinde bakıcı gideri tazminatının hesaplandığı rapor uyarınca hüküm tesis edildiği görülmüştür.

Mahkemece, davacının geçici işgöremezlik döneminde davacının yaşı ve özellikle tedavi süresi dikkate alındığında, bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde hangi tarihten itibaren bakıcıya ihtiyaç duyacağı, bakıcı ihtiyacının süresi (tam zamanlı/yarı zamanlı/süreli) hususunda bilirkişi kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe uygun, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile bakıcı ihtiyacı hususunda değerlendirme yapılmayan rapor uyarınca yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 4. H.D.nin 2021/17167 E. 2021/4326 K., Yargıtay 17. H.D.nin 2015/16747 E. 2018/9021 K.)

Davanın ….’ye velayeten annesi ve babası tarafından açılmasına rağmen mahkemece gerekçeli karar başlığında; davacı olarak … ve …’nin gösterilmesi, küçüğün isminin ve davanın velayeten açıldığının belirtilmemesi, 6100 sayılı HMK’nın 297-(1)-b) maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenle, bu aşamada sair hususular incelenmeksizin öncelikle ibranamenin tüm davacıları kapsayıp kapsamadığı hususu irdelenerek HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dairemiz kararına uygun şekilde tarafların kazanılmış hakları da nazara alınarak, davanın yeniden görülerek eksikliklerin giderilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜ İLE;
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve 2020/36 Esas ve 2020/693 Karar sayılı kararı KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE
2-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararla birlikte değerlendirilmesine,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olarak oybirliği ile karar verildi.22/11/2022

Başkan Üye Üye Katip