Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/700 E. 2022/1630 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/700
KARAR NO : 2022/1630

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE : İ
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : 2020/95 E., 2020/880 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
TARİHİ : 29/09/2022
YAZIM TARİHİ : 05/10/2022

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 tarih, 2020/95 Esas, 2020/880 Karar sayılı kararı aleyhine taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/09/2020 tarihinde davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olan aracın, davacının kullandığı araca çarpması sonucunda davacının yaralandığını, yapılan başvuru ve arabuluculuğa rağmen uzlaşmanın sağlanamadığını, sigortalı aracın asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin öğretmen olduğunu, bu nedenle şimdilik 100,00 TL sürekli maluliyete yönelik maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini dava etmiş, yargılama aşamasında talebini HMK’nın 107/2. maddesi gereğince 133.148,31 TL olarak arttırmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 133.148,31 TL kalıcı maluliyet tazminatının 20/01/2020 tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; maluliyet maluliyet raporunun usulüne uygun olmadığını, PMF 1931 yaşam tablosu verilerinin kullanılması gerektiğini, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İstinaf başvurusunda bulunan davalı vekili dilekçesinde özetle; 18.11.2020 tarihli hesap raporu tebliğ edilmeden karar verildiğini, kusur raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmeden hesap raporu alındığını, ıslah dilekçesinin tebliğ edilmediğini ve başvuru şartlarının yerine getirilmediğini, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, trafik kazası sonucu maruz kalınan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
1-2-2918 sayılı KTK.nın 97. maddesi; “..Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmünü amirdir. Davacı vekilinin söz konusu hüküm kapsamında davalıya başvuruda bulunduğu, madde metninde başvuru sırasında hangi belgelerin sunulacağına ilişkin hüküm bulunmaması karşısında davalı vekilinin başvuru şartının yerine getirilmediğine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Ancak;

2-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.

Somut olayda kaza tarihi 17.09.2019 tarihi olup, mahkemece Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen rapor esas alınarak hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile kaza tarihinde yürürlükte olmayan Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda maluliyeti belirleyen rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

3-Dosya kapsamından 18.11.2020 tarihli hesap ek raporunun davalıya karar tarihi olan 26.11.2020 tarihinden sonra 07.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesinin ise tebliğ edilmemiş olduğu anlaşılmaktadır.

Anayasanın 36/1. maddesinde “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adli yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü düzenlenmiştir. Yine HMK’nın 27. maddesinde; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re’sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür. Bu husus da usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemelerdir. HMK’nın 280/1 maddesi; “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” hükmünü amirdir. Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür. Somut olayda, bilirkişi raporu davalı tarafa usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediği, davalının bilirkişi raporuna karşı itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden, Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhinde hüküm kurulmuştur.

Davacı vekili tarafından ibraz edilen 19.11.2020 tarihli ıslah dilekçesinin, davalı vekiline tebliğ edildiğine dair dosyada belge bulunmamaktadır. Islah bir usul işlemi olup ıslaha karşı başvurulabilecek haklar tebliğ işlemi ile başlamaktadır. HMK’nın 177/2. maddesi uyarınca ıslah dilekçesinin tebliği zorunlu olup davalı tarafın, davacının ıslah taleplerine karşı diyeceklerini bildirme imkanı tanınması gerekirken, ıslah dilekçesi tebliğ edilmeyerek, bu hususta da davalının savunma hakkının kısıtlanması usul ve yasaya uygun düşmemiş, davalı vekili tarafından sbu yönde yapılan istinaf itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla;

KARAR:
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 tarih ve 2020/95E., 2020/880K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE,
3-Taraflardan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde yatıranlara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderinin mahkemece yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a,6 maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.23/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip