Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/513 E. 2022/2394 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/513 – 2022/2394
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/513
KARAR NO : 2022/2394

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ……….
ÜYE : ……..
ÜYE : ……..
KATİP : …….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2020
NUMARASI : 2018/1483 Esas- 2020/802 Karar
DAVACI : ……..
VEKİLİ : ………..
DAVALI : ………..
VEKİLLERİ : …………..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇE TARİHİ : 29/12/2022

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2020 tarih 2018/1483 esas ve 2020/802 karar sayılı kararı aleyhine taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ……… ……. tarihinde ….. ili ….. İlçesi ….. mahallesi ….. Bulvarı üzerinde bulunan yaya geçidinde karşıdan karşıya geçerken sürücüsü tespit edilemeyen ….. plakalı aracın aşırı hızla gelerek davacıya çarpması neticesinde ağır yaralandığını, ……… plakalı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet sigortasının yaptırılmadığını, davalı tarafa başvuru yapıldığını, başvuru dilekçesi ekinde soruşturma dosyası, hastane evrakları epikirizler vb., banka IBAN bilgileri, ahzu kabz yetkisini içerir vekaletname ve baro kimlik fotokopisi gönderildiğini, davalı tarafından gönderilen belgeler sanki gönderilmemişcesine yeniden istenildiğini, maluliyet raporunun gönderilmesi talebinde bulunulduğunu, davalı tarafın yersiz taleplerle başvuruyu dikkate almayıp oyalama politikası izlediğini belirterek ….. TL maluliyetinden (kalıcı sakatlığından), geçici iş görmezliğinden dolayı ….. TL ve ….. TL bakıcı giderlerinden kaynaklı olmak üzere toplam ….. TL (belirsiz alacak) maddi tazminatın başvuru tarihinden işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, kaza yeri …… Mahkemesi veya davalı müvekkili kurumun bulunduğu …… Mahkemelerinin yetkili olduğunu, başvuru şartının usulüne uygun yerine getirilmediğini, kusur ve maluliyet oranın tespiti bakımından ATK dan rapor alınması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş rücuya tabi tazminat miktarlarının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile; ….. TL geçici iş göremezlik, …… TL kalıcı maluliyet ile :…… TL bakıcı gideri maddi tazminatına …… tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin maluliyetinin, hükme esas alınan ………. havale tarihli maluliyet raporundan daha yüksek olduğunu, kaldırma kararı sonrası yeniden maluliyet raporu alınması durumunda, maluliyet raporu artar ise artış oranındaki haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin tazminat miktarının da mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporundan daha yüksek olduğunu, hesaplamaya esas alınan asgari ücret miktarının düşük olduğunu, bozma/kaldırma kararı sonrası ileride alınacak hesap raporunda işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesaplamasında bilinen asgari ücret verileri ve yeniden aktüer raporu alındığı tarihteki bilinen yeni asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapılmasını talep etmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Güvence Hesabı vekili dilekçesinde özetle; davacı tarafça başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına mevzuata uygun sağlık raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından değerlendirilmesi ve rapor verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Geçici İş Göremezlik kaybından doğan zararların tazmini hususunda müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, Güvence Hesabının Bakıcı giderinden dolayı da sorumluluğunun bulunmadığını, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken müvekkilinin temerrüde düştüğü kabul edilerek ……. tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacı tarafça, …… tarihinde karşıdan karşıya geçerken …… plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığı belirtilerek, geçici, sürekli iş göremezlik ve bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat talep edilmiştir.
1-Davalı vekilince, müvekkili şirketin Geçici İş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatından sorumlu olmadığı belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuş ise de: …….. tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ……. tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Ancak geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı madde kapsamında değerlendirilemeyeceğinden geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam edeceğinden bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. H.D.nin 2021/5372 E. 2021/8669 K., Yargıtay 4. H.D.nin 2021/3468 E. 2021/6538 K. )
2-Davacı Suriye uyruklu olup mahkemece teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5718 sayılı MÖHUK madde 48/1’e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse dava, dava şartı eksikliğinden HMK’nun 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
MÖHUK madde 48/2’de ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesinin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’un 48/2. maddesinde dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususu Mahkemece re’sen gözetilmelidir.
Bu sebeple Mahkemece öncelikle davacının teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacı tarafa kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden re’sen kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 4. H.D.nin 2021/4159 E. 2021/9380 K, Yargıtay 4.H.D.nin 2021/13714 E. 2022/10635 K.)
3- Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve % 1,8 teknik faiz uygulanmak suretiyle davacının zararlarının hesaplandığı görülmüştür.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …… tarih ….. Esas …… Karar sayılı ilamında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı belirtilmiştir. Hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması Yargıtay …. Hukuk dairesinin güncel içdihatlarına da uygun olmakla yerinde görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli 2019/40 Esas 2019/40 sayılı iptal kararı ile, 2918 sayılı KTK nun 90. Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlede yeralan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiş, bu iptal kararı 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğinden, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yöntemi kullanılarak yeniden bilirkişi raporu alınıp oluşacak sonuca göre tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Kabule göre de :Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarındandır. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Somut olayda; mahkemenin hükme esas aldığı hesap bilirkişi raporunda, davacının tazminata esas gelirinin asgari ücret olarak kabul edildiği, 65 yaşa kadar aktif, 65 yaş sonrası pasif dönem ayrımı yapılarak, davacının muhtemel bakiye ömür süresine göre tazminatın belirlendiği görülmektedir. Oysa ki, Yargıtayın yerleşik uygulaması gereği, desteğin 60 yaşına kadar olan muhtemel yaşam süresinin aktif devre ve 60 yaşından sonraki muhtemel ömür süresinin pasif devre olarak kabulü ile hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle hatalı rapora itibar edilmesi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. H.D.nin 2021/5100 E. 2021/7110 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle; bu aşamada sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ İLE;
Gaziantep 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2020 tarih 2018/1483 esas ve 2020/802 sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE,
2-Taraflardan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararla birlikte değerlendirilmesine,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı Güvence Hesabı tarafından tehiri icra talebi kapsamında ….. İcra Dairesinin …… Esas sayılı icra dosyasına mehil vesikası için ibraz edilen ….. tarihli ve …… numaralı ……. TL tutarlı teminat mektubunun yatırana İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
………….. ……………. …………… …………
e-imza e-imza e-imza e-imza

G.D.