Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/423 E. 2022/2255 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ .
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/423
KARAR NO : 2022/2255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ..
ÜYE :..
ÜYE : ..
KATİP :..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2018/352 Esas- 2020/244 Karar
DAVACI : ..
VEKİLLERİ : Av…
: Av. ..
:..
DAVALILAR : 1-…
VEKİLİ : Av…
: 2-..
VEKİLLERİ : Av..
: Av..
: 3-…
VEKİLLERİ : Av…
: 4- ..
VEKİLİ : Av.
.
DAVA İHBAR OLUNANLAR : .
VEKİLİ : Av. ..
: 2-..
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/02/2010

Birleşen Mahkemenin 2018/282 Esas 2019/168 Karar Sayılı Dosyada;

DAVACI :..
VEKİLLERİ : Av..
.
DAVALILAR : 1- .
VEKİLLERİ : Av. ..
.
VEKİLLERİ : Av…
:3- ..
VEKİLLERİ :Av. ..
: Av..
: Av. ..
: 4-..
VEKİLLERİ : Av…
: Av. ..
: Av….
DAVA İHBAR OLUNANLAR : 1- ..
VEKİLİ : Av. …
: 2-..
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/02/2010

Birleşen Mahkemenin 2019/313 Esas- 2019/353 Karar Sayılı Dosyada;

DAVACI : ..
VEKİLİ : Av…
DAVALILAR : 1-..
: 2..
DAVANIN KONUSU : Tazminat|(Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2022

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarih, 2018/352 Esas ve 2020/244 Karar sayılı kararı aleyhine davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03.03.2009 tarihinde davacıya ait………plakalı aracın E-90 Karayolunda …. istikametinde seyir halinde iken yolun ortasına düşmüş “……..demir ” şeklinde anılan yaklaşık 1540 kg ağırlığındaki demir yığınına çarptığını, çarpmaya bağlı olarak davacı ve davacı ile birlikte seyahat eden………,…… ve ………’in ağır şekilde yaralandıklarını, kaza sonrası şirketin ekonomik olarak etkilendiğini, davacının kaza nedeniyle 288.000 TL’nin üzerinde maddi zarara maruz kalacağını belirterek fazlaya ilişkin başkaca hakları ve alacakları saklı kalmak üzere 16/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranı ile birlikte şimdilik 50.000 TL bedeni maddi zarar ve tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, …… sigorta A.Ş. nin teminat limiti olan 165.000 TL ve …….. A.Ş. nin 79.000 TL ödeme tutarının tenzili ile kalan 121.000 TL teminat limiti kadar sorumlu tutulmasına, 25.000 TL davalı……. Petrol Gıda İnşaat Tic Ltd Şti.’den ve 25.000 TL,…….. Demir ve Çelik A.Ş.’den olmak üzere 50.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranı ile birlikte tahsili ile müvekkili davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ……. Demir ve Çelik A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen beyanların gerçekle bağdaşmadığını, hukuki olarak mesnetsiz olduğunu, davacının 03 Şubat 2009 tarihinde kazanın gerçekleştiğini beyan ettiğini, ancak şirketlerinde anılan tarihte davacının beyan ettiği türde bir satışı bulunmadığını, kurumları içinde yaptıkları araştırmalar nitecesinde davacının belirttiği araçlar ile taşınan bir yükün 02 Mart 2009 tarihinde şirketlerince……. San ve Tic. A.Ş. satıldığını, bu şirketin taraflarına bildirdiği taşıyıcının ise………. Nak. Taş. Ltd. Şti. olduğunun tespit edildiğini, satış işleminin …….Tekniği San ve Tic A.Ş. ye gerçekleştirildiğini, satış fabrika teslim olup yüklüme dahil mal ile ilgili bütün risk teslim ile alıcıya geçtiğini, bu nedenle husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, haksız fiilin asıl sorumlularının malın alıcısı ….. Tekniği San. ve Tic. A.Ş ile taşıyıcı …….Hak. Taş. Ltd Şirketi olduğunu, davanın bu şirketlere HUMK gereğince ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin fabrika teslim bir satış yaptığını, mal teslim alındıktan sonra yükle oynanıp oynanmadığını yeni yük alınıp alınmadığını kazanın nasıl gerçekleştiğini bilecek durumda olmadığını, bu konuda her hangi bir sorumluluğu da bulunmadığını, müvekkili davalı şirketin uluslar arası ticari teamüllere uygun şekilde çalışmakta olduğunu malın teslimi yüklenmesi ve diğer her hususta bu teamüllere uygun şekilde hareket ettiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ……… Nakliyat Petrol Gıda İnşaat Tic. Ltd Şti. vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız fiile konu tazminat davasının yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, yetkili mahkemenin Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesini olduğunu, davacının KTK 52/1.b hükmü gereğince hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği duruma uydurmamak, 46/1.b hükmündeki “Girişe ayrılan en soldaki şeridi sürekli olarak işgal etmemek” kuralını ihlal sureti ile kusurlu davrandığını, kazanın oluşumunda davacı yanı sıra yüklemeyi hatalı yapan, dengeli ve düzgün bir yükleme yapmayan, yükü taşımaya uygun şekilde güvenlik altına almayan diğer davalı İsdemir’in kusurunun olduğunu, davalı ….. Şirketinin kusuru olmadığını, davacı tarafın talep ettiği tedavi ve hastane masraflarını kabul etmediklerini, hastane masraflarının fahiş olduğunu, aynı tedaviyi fark ücreti ödemeden yaptırabilecekken özel doktorlar tayin ederek yüksek miktarlı harcama yaptığını, davada kusur atfedilse bile maddi zarar hesabının devlet hastanesi standardı üzerinden hesaplanması gerektiğini, maddi zararın hiç bir zaman zenginleşme aracı olarak kabul edilemeyeceğini, davacının tedavi ve hastane masraflarının bağlı bulunduğu SGK kurumunca karşılandığını ve bu masrafların SGK tarafından şirketten rücuen tazmin edileceğini, davacının işi, mesleği, geliri ve sosyal statüsü ile ilgili beyanlarını da kabul etmediklerini davanın şirket ortaklığını göstererek normal kazancından daha yüksek bir gelir hesabını hedeflediğini, davacının hem şirketi sevk ve idare eden müdürlük sıfatı olan birisi olarak tanıtıldığını, diğer tarftan da bedenen çalışan işçi gibi işler yaptığını eğilip kalkamayacağını, efor ve güç kaybı vs zorluklar yaşayacağını beyan ettiğini, davacıın işçi mi yoksa şirket ortağı mı olduğunun belirlenmesi gerektiğini, şirketin iş hacminin kazadan önceki 2 yıl ile dava tarihine kadar olan sürede azalıp azalmadığı, zararların ilgili sigorta şirketinden tahsil edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini, talep edilen manevi zararın fahiş olduğunu, davacı tarafın iş bu kaza sebebi ile uğradığı zararın tazmininde ticari faiz talep etmesini kabul etmediklerini, yasal faizin talep edilebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı……. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; …. Cumhuriyet Başsavcılığının …. sayılı soruşturma dosyası ile ceza davası açılıp açılmadığının sorgulanmasını ve dosyadaki kusur oranına göre sigortalı araç sürücüsünün kusuruna isabet edecek meblağın tespitini talep ettiklerini, …….Nakliyat Ltd Şti. adına sigortalı …..plakalı römork ve çekicisinin …… nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, tarfik sigortası genel şartlarının (A-1) ve (B-2-b) maddelerine şirketin hem asıl alacak hem de dava masrafları açısından en fazla poliçe limiti ile sorumlu tutulması ve yaralanmalı kazalarda tazminatın ödenebilmesi için davacının, tedavi giderlerini ya da sakatlanma var ise sakatlanma oranını isabet etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; …… tarihli kazaya karıştığı iddia edilen .. plakalı aracın şirket nezdinde …. sayılı … vadeli poliçesiyle kasko (ihtiyari mali mesuliyet) sigortalandığını, şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı azami teminatlarla sigortalısının kusuru oranında gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, meydana gelen zararların zorunlu trafik sigortasından karşılanması gerektiğini, talep edilen tutarın trafik sigortası limitinde kaldığını ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini irtibatlı başka dava dosyalarının birleştirilmesini talep ettiklerini, işgücü ve beden gücüne yönelik talepler bakımından meydana gelen zararın tespiti gerektiğini, şirkete KTK 99 mucibince her hangi bir başvuru yapılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen mahkemenin 2018/282 Esas 2019/168 Karar sayılı dosyada;
Davacı ……… vekili dava dilekçesinde; …. tarihinde meydana gelen kaza sonrasında kazadan dolayı araçta davacı ile birlikte seyahat eden araç maliki ……, ……. ve …..’in ağır şekilde yaralandığını, davacının uğradığı kaza nedeniyle tedavi boyunca 50.000,00 TL’nin üzerinde maddi zarara maruz kalacağını, hayat boyu yaşanacak sürekli-kısmi beden ve iş gücü kaybı nedeniyle 400.000,00 TL’nin üzerinde maddi zarara uğrayabileceğini, rizikonun sigorta şirketlerine bildirdiği tarih olan 16/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranı ile birlikte şimdilik 30.000,00 TL bedeni maddi zarar ve tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, talep edilen zarar ve tazminattan ileride müddaebihin arttıralbileceği hususu da nazara alınarak, ……..Sigorta A.Ş.’nin teminat limiti olan 150.000,00 TL ile ve … Sigorta A.Ş.’nin yaptığı 79.000,00 TL’lik ödemenin tenzilinden sonra kalan 121.000,00 TL ile sorumlu kılınmasına ve ayrıca bu miktarın …. Sigorta A.Ş’nin teminat limiti aşması halinde .. Sigorta A.Ş.’nin aşan kısım için teminat limiti kadar sorumlu tutulmasına ve 20.000 TL davalı ……… Petrol Gıda İnşaat tic Ltd Şti den ve 20.000 TL İskenderun …….. ve ….A.Ş. den olmak üzere 40.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranı ile birlikte tahsili ile müvekkili davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ………Nakliyat şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait araç sürücüsü kullandığı aracın hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği duruma uydurmamak sureti ile kusurlu davrandığını, hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, araçlar üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …….. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta şirketinin hasar ödeme mükellefiyeti hak sahibinin belgeleri ile sigorta şirketine müracaatından itibaren sekiz iş günü sonra başladığını, davacı tarafın müvekkili şirkete tedavi gideri ve sakatlık tazminat başvurusunda bulunmadığını, bu nedenle davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden ve müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığından faiz, vekalet ücreti ve mahkeme masraflarından da sorumlu tutulmamalarını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla yasal faiz sorumluluklarının dava tarihinden itibaren başlayacağını, manevi tazminat talebi zorunlu mali mesuliyet poliçesi içinde bulunmayıp, poliçe teminat kapsamı dışında olup müvekkili şirketin manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, dava dilekçesinde ticari faizin talep edilmediğini, Yargıtay kararları doğrultusunda ticari değil yasal faizle sorumlu olduklarını, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğnden ve temerrüdü oluşmadığından hiçbir feri giderden sorumlu tutulmamasına, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı İsdemir vekili cevap dilekçesinde; davacının 03/02/2009 tarihinde kazanın gerçekleştiğini beyan ettiğini, ancak şirketinin anılan tarihte davacının beyan ettiği türde bir satışının bulunmadığını, kurumları içinde yaptıkları araştırmalar neticesinde davacının belirttiği araçlar ile taşınan bir yükün 02/03/2009 tarihinde şirketlerince kaynak tekniği Sanayi San ve Tic. A.ş’ye satıldığını, bu şirketin taraflarına bildirdiği taşıyıcının ise ………Nak. Ltd. Şti olduğunun tespit edildiğini belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, davanın ……… Tekniği San. Ve Tic. A.Ş. ile taşıyıcı ………Nak. Taş. Ltd. Şti’ye ihbarına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı ……… Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı azami teminatlarla, sigortalısının kusuru oranında gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, davanın husumetten ve esastan reddine, müvekkili şirkete davadan önce herhangi bir başvurusunun olmaması nedeniyle temerrüt durumunun gerçekleşmediğine, dolayısıyla faiz istemlerinin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak hükmedilmesine, kusur oranlarının tespiti ile müvekkili şirketin sorumluluklarının poliçede yazılı teminatlarla ve limitlerle sınırlı olduğuna, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile tazminat hesabı yapılacaksa da dosyanın hazineye bağlı aktüer bilirkişisine gönderilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen mahkemenin 2019/313 Esas 2019/353 Karar sayılı dosyada;
Davacı ……. vekili dava dilekçesinde; ………. tarihinde ………..’a ait …….. plaka sayılı aracın …… istikametinden giderken yolun ortasına düşmüş bulunan kangal demir diye tabir edilen demir yığınına çarptığını, kazadan dolayı araçta davacı … ile birlikte seyahat eden araç maliki ….. ve diğer şahıslar ………. ve …….’in ağır şekilde yaralandığını, araçın çarpmaya bağlı olarak takla attığını ve parçalanarak hurdaya döndüğünü, kazaya neden olanlar ve hukuki sorumlulukları bulunanlar hakkında açılan davanın İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/352 Esas sayılı dava doyasının halen derdest olduğunu, bu dosyada BAM kararlarından sonra alınan 26/08/2019 tarihli hesap raporuna göre davacının zararının 566.048,02 TL olarak belirlendiğini, bu zararın 190.440,79 TL kısmı açısından açılan davanın halen sürdüğünü, ek davaya açtıklarını ve ek davalının halen derdest olan İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/352 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, fazlaya ilişkin ve başkaca hak ve alacaklar saklı kalmak üzre 375.607,23 TL’nin olay tarihi olan 03/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek, merkez bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın mahkemenin dosyası ile aynı mahkemenin 2018/313 Esas ve 2018/282 Esas sayılı dosyaları ile birlikte kısmen kabul kısmen reddi ile; davacılardan …….. yönünden 499.698,47 TL iş göremezlik maddi tazminatın davalılardan …….. sigortanın 150.000,00 TL’lik ……. Sigortanın ise 55.257,86 TL’lik limitleri ile sınırlı olmak üzere davalılardan… Nakliyat ve …….. Demir Çelik AŞ’den olay tarihi olan 03.03.2009 tarihinden itibaren, diğer davalılar ……. AŞ ve …..Sigorta AŞ’den ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranları ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ayrıca 15.000,00 TL’lik maddi tazminatın davalılardan ……. Sigorta AŞ’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı vekilinin tedavi giderleri ve çekici giderlerine ilişkin taleplerinden vazgeçtiğinden bu taleplerinden vaki feragat nedeniyle reddine, ayrıca 15.000,00 TL’lik manevi tazminatın ………Nakliyattan, 15.000,00 TL manevi tazminatın ……………olay tarihi olan 03.03.2009 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin ise reddine, davacılardan…..yönünden ise 566.048,02 TL iş göremezlik maddi tazminatın davalılardan ……. sigortanın 150.000,00 TL’lik …. ise 65.742,14 TL’lik limitleri ile sınırlı olmak üzere davalılardan ………. Nakliyat ve ……… Demir Çelik AŞ’den olay tarihi olan 03.03.2009 tarihinden itibaren, diğer davalılar ……. AŞ ve ……. Sigorta AŞ’den ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranları ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ayrıca 15.000,00 TL’lik manevi tazminatın ……Nakliyattan, 15.000,00 TL manevi tazminatın ………. Demir Çelikten olay tarihi olan 03.03.2009 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı ……… Demir Çelik A.Ş. vekili tarafından süresi içerisinde sunulan istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket ile ihbar olunan arasında yapılan satışın FOB/FOT satış olduğunu satışı yapılan yükün(demir) araca yüklenmesi ile mülkiyetinin alıcıya geçtiğini, yükün hatalı yüklendiği dahi iddia edilse bile bu hususun kendi aralarındaki dava söz konusu olacağını belirterek husumet ehliyetinin olmadığını, maddi tazminatın hatalı hesaplandığını davacı …..’ın şirkette yönetici olduğu ispat edilemediğini, diğer davacı ……. yönünden de yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, sıhhi tesisat işini yaptığının ispat edilmediğini, SGK tarafından ödeme alınıp alınmadığının araştırılmadığını manevi tazminatın yüksek belirlendiğini, kaza ile kendilerine ait yükün hatalı yüklenmesi arasında illiyet bağının kurulmadığını, taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ………. Nakliyat Ltd.Şti. vekili istinaf dilekçesinde; birleşen dava olan ….. Esas dosyasına yapılan zaman aşımı itirazının değerlendirilmediğini, kazanın meydana gelmesinde davacı …….’ın asıl kusurlu olduğunu kendilerinin kusurunun bulunmadığını, hesap raporunun hatalı olduğunu ücretinin ne kadar olduğunun tespit edilemediğini, sadece yaralanma olmasına rağmen tazminatın çok yüksek hesaplandığını, PMF 1931 vedilerine göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, …..tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, manevi tazminatın yüksek olduğunu, diğer davacı …. yönünden de hesap raporunun hatalı olduğunu, ücretin asgari ücretin üzerinde olduğu ispat edilemediğini, kusuru kabul etmediklerini kazanın iş kazası olmadığını ve trafik kazası olduğunu ilk karardaki miktarın usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini, manevi tazminatın yüksek belirlendiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını istemiştir.
HMK 355 md. gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dosyanın incelenmesinde, davacı ……… tarafından ……….tarihinde İskenderin 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/58 Esas dosyası ile açıldığı, davacı …. tarafından da aynı tarihte İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/59 Esas dosyası ile dava açıldığı yargılama sırasında Kerim Mahsereci tarafından açılan davanın İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/ 347 Esasına devir edildiği her iki dosyanın İskenderun Ticaret Mahkemesi açıldıktan sonra bu mahkemeye devir edildiği ve davacı … tarafından açılan dava Mahkemenin 2015/664 Esasına, davacı … tarafından açılan dava ise Mahkemenin 2015/735 Esas dosyasına kayıt edildiği tespit edilmiştir.
Davacı …… tarafından açılan İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/735 Esas-2017/439 Karar sayı ve 10.11.2017 tarihli kararı ile verilen karar Adana BAM 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/711-813 sayı ve 25.09.2018 tarihli kararı ile “Davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin davacının gelirine yönelik istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili davacının vekilinin düşük hesaplandığını, davalılar vekili ise yüksek hesaplandığını belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davacı …….’ın dosya kapsamından hem şirket ortağı hem de şirketin münferiden temsile yetkili olduğunun anlaşıldığı, ancak şirkette fiilen çalışıp çalışmadığının tespit edilemediği, davacının ortağı olduğu şirkette fiili olarak çalışması karşılığında huzur hakkı, maaş, prim gibi adlar altında ayrıca bir gelir elde edip etmediğinin anlaşılamadığı, davacının ortağı olduğu şirketin aktif büyüklüğü, cirosu dikkate alınarak belirlenen şirket büyüklüğü ile görev tanımları vb. Diğer faktörler birlikte değerlendirildiği, müdürlük görevi için ödenecek maaş hususunda net bir tutar belirlemenin mümkün olmadığı anlaşılmakla birlikte davacının gelirinin 3.125,00 TL olarak esas alınması hatalıdır. Mahkemece davacının şirket ortağı olarak değil şirket müdürü olarak şirketten elde ettiği gelirinin, davacının ortağı olduğu şirkette fiili olarak çalışması karşılığında huzur hakkı, maaş, prim gibi adlar altında ayrıca bir gelir elde edip etmediğinin şirketten sorularak ilgili belgelerin istenmesi, şirket defterleri üzerinden bu yönde inceleme yapılması, sonucuna göre davacının şirket müdürü olarak ortalama elde ettiği aylık gelirinin belirlenerek sonucuna göre aktüerya raporu alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
Kusur oranına yönelik yapılan istinaf incelemesinde; Davalı ……… Nakliyat Ltd. Şti ve ……..A.Ş. vekilleri kazanın oluşumunda kendilerine yüklenecek herhangi bir kusurun bulunmadığını ifade etmiş ise de, davacı ………’un kazaya karışan ….. plaka sayılı araç içerisinde yolcu olarak bulunduğu, davacının kazaya etken bir kusurunun bulunmadığı dosya içerisindeki raporlardan anlaşılmaktadır. Davacı oluşan zarar sebebi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminat talebinde bulunmuştur. Bu itibarla davacının kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, tüm kusurun davalılarda olduğu, bilirkişi raporu ve trafik kaza tutanağı ile belirlenmiş olduğundan davalılar vekilinin kusura ilişkin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir. Ayrıca davalı…….. A.Ş. Vekili kazaya sebebiyet veren malzemenin dava dışı ……….Tekniği A.Ş ‘ye satıldığını ve ürünün depo teslimi ile bu şekilde teslim edildiğini teslim ile birlikte kendi sorumluluklarının kalmadığını ifade etmiş ise de, dosya içerisinde bulunan 02/03/2009 günlü yükleme fişine göre ürünün……..Demir Çelik A.Ş yetkilileri tarafından kamyona yüklendiği anlaşılmaktadır. Bu konuda tır sürücüsü …….. savcılık aşamasındaki ifadesinde yüklemenin ……. Demir Çelik A.Ş. Tarafından yapıldığını belirtmiştir. Mahkemece çelişkileri giderecek şekilde İTÜ Trafik Kürsüsünde çalışan bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Alınan kusur bilirkişi raporlarına göre yüklemenin usulüne uygun olarak yapılmadığı anlaşılmakla yüklemeyi yapan … Demir Çelik A.Ş’nin kusurlu olduğu kanaatine varıldığından davalılar vekillerinin buna ilişkin istinaf başvurusunun da reddi gerekmektedir.
Davalılar vekilinin aktüerya raporunun hatalı olduğuna yönelik istinaf incelemesi yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece hükme esas alınan 08/06/2017 tarihli aktüerya raporunda davacının net gelirinin 3.125,00 TL olarak esas alındığı, davacının 60 yaşına kadar aktif çalışacağı, kalan dönemin ise pasif devri olacağı kabul edilmiş, aktif dönemde asgari geçim indirimi asgari ücrete eklenmiş, emeklilik devresinde ise eklenmemiştir. Bu nedenle bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Yine her ne kadar davalılar vekilleri hesaplamanın PMF tablosuna göre değil TRH 2010 hesabına göre yapılması gerektiğini belirtmiş ise de, kaza tarihi 03/03/2009 olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas,1990/199 K sayılı kararı ve Yargıtay 17. Hukuk dairesinin yerleşik içtihatları gereği, kaza tarihine göre … Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir; bu nedenle bilirkişi tarafından …. tablosunun kullanılmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu nedenle bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar verilmelidir.
Ancak Mahkemece ….’ya davacıya kaza nedeni ile rücuya tabi ödeme olup olmadığı sorulmadan aktüerya raporu alınmıştır. SGK tarafından davacıya yapılan rücuya tabi ödeme var ise güncellenmiş değerinin davacının talep edebileceği tazminattan düşülmesi gerektiğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın sigorta limiti ile sınırlı olduğuna yönelik istinaf incelemesi yönünden yapılan istinaf incelemesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olup mahkemece maddi tazminat yönünden ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulduğu halde Mahkemece verilen kararda davanın 436.657,06 TL üzerinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere karar verilmesine rağmen davalı sigorta şirketlerinin sorumlu olduğu sınır gösterilmediği gibi yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç yönünden kaza tarihindeki poliçe limiti ile hükmolunan tazminat arasında oran kurulmaksızın davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile hükmolunan tazminat arasında oran kurulmaksızın davalı sigorta şirketinin yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın tamamından diğer davalılar ile birlikte sorumlu tutulması doğru değildir. Bu nedenle bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Davalılar vekillerinin dosyaların birleştirilmesi taleplerine yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede; Davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde birleştirilebilir. Bu durumda mahkemece davaların birleştirilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle inceleme yapılması gerekir.
Aynı kaza ile ilgili açılan dört farklı dava bulunmaktadır. Davacı ……. dışında araçta seyahat eden …, … ve ….. de mahkemenin 2015/341 Esas, 2015/733 Esas, 2015/664 Esas sayılı dosyaları üzerinden dava açmışlardır. Bu davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı (irtibat) bulunmaktadır. Birleştirilen davalar icin toplanacak deliller ve uygulanacak usûl hükümleri aynıdır. Tesbit edilecek kusur, tazminat miktarı diğer davaları da etkileyecek niteliktedir. Yerel mahkemece işbu dava dosyası ile diğer yolcular yönünden yargılamanın devam olunduğu aynı mahkemenin dosyalarının birleştirilip birlikte görülmesi, delillerin birlikte toplanıp, birlikte değerlendirilmesi ve tüm davalılar yönünden işin esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle zararın belirlenmesi sonrasında poliçe limiti uyarınca garame hesabı yapılarak sigortacının sorumluluğunun belirlenmesi, teminat limiti üzerinden hüküm kurulup kurulmadığının tespiti için karar verilmemiş dosyaların birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken ayrı ayrı yargılamaya devamla hüküm kurulması hatalıdır. Kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; Davalılar vekili tarafında her ne kadar manevi tazminatın miktarı yönünden de istnaf başvurusu yapılmış ise de Dairemizin karar türüne göre yeniden karar verilmesi gerektiğinden davalılar vekilinin manevi tazminat miktarlarına ilişkin istinaf başvurularının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi” şeklindeki gerekçe ile kaldırılmasına karar vermiştir. Kaldırma kararı sonrası ise İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/352 esas dosyasına kayıt edilmiştir.
Davacı ……….. tarafından açılan ve İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/664 Esas-2016/576 Karar sayı ve 14.12.2016 tarihli kararı ile verilen karar Gaziantep BAM 17. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/1244-935 sayı ve 12.07.2018 tarihli kararı ile1-) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi uyarınca bilirkişi raporunun taraflara tebliğinden itibaren varsa itirazlarının bildirilmesi için iki hafta süre verilmesi gerekir.Ancak ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun tüm davalılara tebliği edilmediği anlaşılmıştır.Anılan bilirkişi raporunun davalılara tebliğ edilmemesi savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır.
2-) KTK’nın 96. Maddesinde;’ ‘bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılması” hükmüne yer verilmiştir.Söz konusu hüküm uygulamada garameten ödeme ilkesi olarak ifade edilmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak biçimde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır. Somut olayda; dosya kapsamındaki belgelere göre dava konusu kazada birden çok yolcunun yaralandığı ve olay sebebiyle zarar gören bu kişiler tarafından farklı mahkemelerde davalı sigorta şirketleri aleyhine başka tazminat davalarının açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Garameten ödeme ilkesine ilişkin yukarıda ifade edilen hususlar ile davaya konu olayda yaralananın birden çok hak sahibinin bulunması durumu birlikte gözetildiğinde tüm hak sahipleri için hesaplanan toplam tazminatın davalı sigorta şirketinin düzenlediği poliçedeki kaza başına maddi zarar teminat limitinin tüm talepleri karşılmaya yetip yetmediğinin araştırılması,teminatın tüm talepleri karşılamaya yetmediği taktirde garame hesabı yapılması gerekirken mahkemece bu yönde bir incelme yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece öncelikle; davaya konu olay nedeniyle davalı sigorta şirketi aleyhine açılmış davaların mahkeme ve dosya numaraları tespit edilmeli daha sonra dava konusu kazaya ilişkin olarak sigorta poliçesindeki maddi tazminat teminatı kapsamında başkaca başvurular olup olmadığı hususu araştırılmalı, ayrıca mevcut olması halinde ilgili hasar dosyaları ile ödeme dekont ve makbuzları getirilmeli ve tüm bu araştırmalardan sonra, yukarıda belirtilen yöntem doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre de karar verilmelidir.
3-) Ayrıca davacının çalışma gücü kaybına ilişkin zararı hesaplanırken kaza tarihindeki gerçek gelirinin belirlenmesi açısından davacının belli bir işte ücret karşılığı düzenli olarak çalışıp çalışmadığı belirlenmeli, ücretli çalışan olması halinde gelirini gösteren belgeler dosyaya konulmalı, herhangi bir iş yerinde düzenli olarak çalışmadığının tespit edilmesi durumunda davacının yaptığı işin mahiyetine/mesleğine göre aylık ortalama çalışma süresi ve ne kadar gelir elde edeceği hususu ilgili meslek kuruluşları ve varsa davacının bağlı olduğu odalardan sorulmalı ve varılacak sonuca göre tespit olunan gelir üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece soyut kabullerle yetinen ve hüküm kurmaya elverişli olmayan aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Ulaşılan sonuca göre, istinaf kanun yoluna başvuran davalıların diğer istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
Bu itibarla davalılar …..Nakliyat Petrol Gıda İnşaat Tic. Ltd.Şti,…… Sigorta A.Ş.,……….Demir ve Çelik A.Ş…….sigorta A.Ş.vekilleri ile davacı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına” şeklindeki gerekçesi ile kaldırıldığı anlaşılmıştır. Kaldırma kararı sonrası İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/282 Esasına kayıt edildiği ve 2018/352 esas sayılı dosyasında birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davalılar vekillerinin kusura yönelik istinafının yerinde olmadığı zira kazaya ilişkin raporlar arasındaki çelişkiyi giderir mahiyette İTÜ tarafından oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin yüklemeyi usulüne uygun yapmadığı için kusurunun bulunduğu tespit edildiği ve dava dışı sürücününde kusurlu olduğu tespit edildiği bu husus daha önce de istinaf sebebi yapıldığı ve istinaf itirazı yerinde görülmediğinden aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalılar vekillerinin hesap raporunun hatalı olmasına yönelik istinafının incelenmesinde önceki kaldırma kararına istinaden davacılar ……….. ve ………..’nin gelirinin tespiti için gerekli araştırmaların yapıldığı tanıkların ifadelerinde davacıların yaptığı işe ilişkin beyanlarının alındığı ve de SGK tarafından yapılan ödemelerin sorulduğu bilirkişi hesabında dikkate alındığı için kaza tarihi itibariyle uygulanan PMF hesaplama ilkeleri çerçevesinde hesaplamanın yapıldığı ve de daha önce bu hususun istinaf nedeni yapıldığı ve yerinde görülmediği hususu da dikkate alınarak aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece dosyasının incelenmesinde asıl ve birleşen dosyada davacılar için her bir davalıdan ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunduğu ve mahkemece davacılar vekili tarafından talep edilen manevi tazminat miktarı kısmen kabul edilmiş ise de takdir edilen manevi tazminat miktarlarının TBK’nın 56. (BK’nun 47.) maddesindeki özel haller ile olayın oluşu, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ve hak ve nesafet ölçütleri dikkate alındığında takdir edilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu anlaşıldığı için aksi yöndeki davalı ve davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre her bir davacı için her bir davalıdan ayrı ayrı manevi tazminat miktarı talep edilmiş ise de mahkemece talebin aynı şekilde kabulü ile her bir davacı için her bir davalıdan ayrı ayrı miktarda manevi tazminatın hükmedilmesi manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği kuralı çerçevesinde hatalı olmuştur. Mahkemece asıl ve birleşen dosyadaki davacılar vekilinden her bir davacı için ne kadar manevi tazminat miktarı talep ettiğinin açıklattırılması ve her bir davacı için tek miktar manevi tazminat üzerinden karar verilmesi gerektiğinden davalıları vekillerinin istinaf talebi yerinde görülerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Dosyanın incelenmesinde davacı ….. vekilinin mahkemenin ilk kararını sadece faiz türü nedeniyle istinaf ettiği hesap raporuna itiraz etmediği anlaşıldığı için hesap raporundaki maddi tazminat miktarı davacı için kesinleştiği ve davalılar yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece kaldırma kararı sonrası yeniden hesap raporu alınmış ise de önceki karardaki miktar yönünden karar verilmesi gerekirken hesap raporunda belirlenen miktar üzerinde karar verilmesinin hatalı olduğu tespit edildiğinden bu husustaki istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı yasanın 72. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.” hükmünü içermektedir.
2918 sayılı yasanın 109.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.
Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.” hükmünü içermektedir.
5237 sayılı yasanın 66. maddesinde “(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıl geçmesiyle düşer.” hükmünü içermektedir.
Davacıların yaralanmasına sebebiyet veren kazanın 03.03.2009 tarihinde gerçekleştiği kazada davacıların kusurunun bulunmadığı, kazanın meydana gelmesinde dava dışı araç sürücüsü ve araca yükü yükleyen firmanın kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Davacı …… tarafından …….. esas sayılı dosyası ile açılan ve bu dosya ile birleşen ek davanın ise 25.10.2019 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir. Davalı vekilinin zaman aşımı itirazının değerlendirilmesi gerekirken değerlendirilmemesinin hatalı olduğu anlaşıldığından bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde görüldüğünden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı ………. için ………sas dosyası ile bilirkişi raporundaki bakiye miktar yönünden açılan ek davanın da yerinde olmadığı zira asıl davadan verilen kararı tazminat miktarı yönünden davacının istinaf etmediği ve tazminat miktarının davacı yönünden kesinleştiği ve davalılar için de kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşıldığı için mahkemece bu husus değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerektiğinden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla; davalılar vekillerinin ayrı ayrı sunduğu istinaf başvurusunun kabulüne ve HMK’nın 353/1-a,6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalılar ………….Nakliyat Petrol Gıda İnşaat Tic Ltd Şti ve davalı ………..demir A.Ş. Vekillerinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarih ve 2018/352 Esas- 2020/244 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
5-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2022

Başkan Üye Üye Katip
.