Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2365 E. 2023/1244 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2365 – 2023/1244
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2365
KARAR NO : 2023/1244

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :………..
ÜYE : ………..
ÜYE :…………..
KATİP : …………….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2021
NUMARASI : 2021/217 Esas- 2021/665 Karar
DAVACI : ………….
VEKİLLERİ : Av. …………
DAVALI : ……………..
VEKİLİ : Av. …………..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇE TARİHİ : 28/09/2023

Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih, 2021/217 Esas ve 2021/665 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

I. DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; ……….. tarihinde ………… otoyolunda meydana gelen trafik kazasında müvekkili …….. sevk ve idaresindeki ………. plakalı araç otoyolda kuralları dikkate alarak nizami şekilde seyir halindeyken karşı taraf ……….. sevk ve idaresindeki ………. plakalı traktör kontrolsüzce tarla olarak kullanımda olan araziden otoyola çıktığını ve müvekkili traktöre çarpmamak için yaptığı manevra sonucu araç şarampole yuvarlandığını, Traktör sürücüsü ………… , otoyola kontrolsüzce çıktığından dolayı Karayolları Trafik Kanununu ihlal ederek kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilin aracında ağır hasar oluşmasına neden olduğunu, davalı şirket ……….. Sigorta A.Ş. ile ……….. tarihli ve ………… başvuru numaralı arabuluculuk başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10 TL hasar bedelinin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili ………… tarihli dilekçesiyle dava değerini toplam ………. TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde beyan ettiği ve ………… K. sayılı kararının 2/4 sayfasında “keşif ve bilirkişi raporu” başlıklı bölümünde, toplam hasar bedelinin KDV dahil ………….TL olarak tespit edilmiş olduğunu, bu hususun söz konusu mahkemenin gerekçesine dahi konu edilmiş olması karşısında davacı tarafın hasar bedeline yönelik taleplerini belirsiz alacak davasına konu etmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu hasarın poliçe kapsamındaki teminat ve limitler dışında kaldığını, müvekkili sigorta şirketinin tarafların kusuru oranında sorumluluğuna gidilebileceğini, davaya konu edilen zararların ancak Zorunlu Trafik Poliçesi kapsamındaki teminatlar ve limitleri dahilinde (üst sınır …………..-TL) değerlendirilebileceğini belirterek, usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine, yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR:
İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne; ……….. TL hasar bedelinin temerrüt tarihi olan ……….. tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, dava değerinin belirlenebilir olduğunu, zira mahkemelerinin ……….. esas sayılı dosyasında tazminat miktarının hesaplandığını, belirlenebilir alacak nedeniyle değer artırım talebinde bulunulamayacağını ancak ıslah yapılabileceğini, bedel artarım dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiğini ve bu dilekçeye karşı iki yıllık süre geçtiğinden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, arabuluculuk tutanağının usulüne uygun olmadığını, itirazların usulsüz olarak reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, HGK kararında da belirtildiği üzere değer kaybı davasının yargılamayı gerektirdiğinden belirlenebilir olmadığını, ilgili rapor sadece usuli kazanılmış hak teşkil edeceğini, mahkemenin doğru karar verdiğini, belirterek istinafın reddini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, trafik kazası nedeniyle hasar bedeli talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK m. 49-55; 2918 sayılı KTK 85, 89, 90, 91; 6100 sayılı HMK m.341, 353, 355, 359; ZMMS Genel Şartları

3. Değerlendirme
HMK 355 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
3.1.Davalı vekilinin arabuluculuk tutanağına yönelik istinafının yerinde olmadığı zira tutanak içeriğinin davacı tarafından açılan dava ile uyumlu olduğu tarafların aynı olduğu kaldı ki arabuluculuğun da zorunlu olmadığı anlaşılmakla istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.(Y.4 HD’nin 2021/8181-1358 E.K; aynı dairenin2021/14429 -5729 E.K)
3.2.Davacı dava dilekçesinde değer kaybı dosyasına delil olarak dayandığını belirterek o dosyadan alınan hesap raporunda araçtaki değer kaybının yanında hasarın da belirlendiğini ancak yine de bu raporun kabul edilmeme ihtimaline binaen belirsiz alacak davası açtığını belirterek 10,00 TL hasar bedeli davası açmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hasar miktarının belirlendiğini davacının belirsiz alacak davası açamayacağını davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.3. HMK’nın 107. maddesine göre, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. İddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir; ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.
3.4.HMK ile birlikte, yukarıda belirtilen çerçevede belirsiz alacak davası açma imkanı tanınarak, belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkanı sınırlandırılmakla birlikte, tamamen kaldırılmamıştır.

3.5.Zaman zaman, HMK ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür.
3.6.Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin HMK’nın 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü, belirsiz alacak davasında zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak dava açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir. Oysa kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği prensibi gereği, anılan maddeyle kısmi davaya ilişkin düzenleme yapıldığı düşünülerek ve Kanundaki sınırlamalara dikkat edilerek kısmi dava açılabilecektir.

3.7.Alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak Yargıtay ve doktrin tarafından kabul edilmiş bir kısım kriterler belirlenmiştir. Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
a-Davacının kendisinden beklenememesi,
b-Bunun olanaksız olması,
c-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.

3.8.Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usûl ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır. Dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirip sonuca gidilmesi gerekir.
3.9.Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Sadece alacak miktarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunması ya da miktarın tartışmalı olmasının belirsiz alacak davası açılması için yeterli sayılması hâlinde, neredeyse tüm davaların belirsiz alacak davası olarak kabulü gerekir ki, bu da kanunun amacına aykırıdır.

3.10.Önemli olan davacının talebini belirli kılacak imkâna sahip olup olmadığıdır. Burada, alacağın belirlenebilir olması ile ispat edilebilirliğinin de ayrıca değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Davacının talep ettiği alacağı belirlemesi objektif olarak mümkün, ancak belirleyebildiği alacağını ispat etmesi, kanunun öngördüğü şekilde (elindeki delillerle) mümkün değilse, burada da belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemez. Çünkü bir alacağın belirlenmesi ile onun ispatı ayrı şeylerdir. Davacı, talep konusu yaptığı alacağını çok net şekilde belirleyebilir, ancak her zaman onu ispat edecek durumda olmayabilir. Aksinin kabulü, her ispat güçlüğü olan alacağı belirsiz alacağa dönüştürmek gibi, hem kanunun amacına hem de genel ilkelere aykırı bir durumu ortaya çıkartabilir.

3.11.Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz.

3.12.Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Alacağın hangi hâllerde belirsiz, hangi hâllerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından, belirsiz alacak davasına ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak, belirleme yapılması gereklidir.

3.13. Dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmiş olup bunun, alacağın belirli bir kesimi olduğu anlaşılmakla birlikte, açılan davanın belirsiz alacak davası mı; yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda açıklık bulunmuyorsa hâkim, taleple bağlı olduğu için (HMK m. 26) öncelikle, HMK’nın 119. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, davacı tarafa bir haftalık kesin bir süre vermeli ve onun beyanı doğrultusunda açılmış olan davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemelidir. Bu da esasen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamındadır. Davacı verilen bir haftalık kesin süre içinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş ve belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli koşullar mevcut ise, dava belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır. Belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar bulunmakla birlikte davacı açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirtmiş ise, bu hâlde mahkeme davayı, kısmi dava olarak kabul edip yargılamayı sürdürmelidir. Üçüncü bir ihtimal olarak davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır. (HGK 2019/853-2020/907 E.K.)

3.14.Somut olayda delil olarak dayanılan dosya içerisinde bilirkişi heyetinden alınan raporda kusur yönünden tespit yapıldığı, araç tamir edildiği için hasar yönünden de değerlendirmenin yapıldığı anlaşılmıştır. Yine davacı vekilinin ………. tarihli ilk celsedeki beyanında delil olarak bildirdiği dosyadaki hesap raporunu kabul ettiğini ve buna göre karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Buna göre kusur oranının belirlendiği, araç tamir edilerek dosyadaki belgelere göre hasar miktarının da belirlendiği ve bu konuda aynı taraflar arasında görülen dava da davacının da kabulünde olan bir rapor alındığı gözetildiğinde, artık alacağın belirli olması nedeniyle belirsiz bir alacaktan söz edilemeyeceği gibi belirsiz alacak davası da açılamaz. Davacı vekili talebini belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş ise de, mahkemece alınacak ara karar ile davanın kısmi dava olduğu yönünde nitelendirme yapılıp yargılamaya devam edilmesi ve zamanaşmı def’inin de bu kapsamda değerlendirilmesi (bu değerlendirme yapılırken 26/03/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile 30/04/2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile sürelerin durduğunun da hatırda tutularak) gerekirken buna uyulmaması hatalı olmuştur.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile sair hususlar incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, Dairemiz kararına uygun şekilde, istinaf edenin sıfatı, istinaf itirazları uyarınca kazanılmış haklarda dikkate alınarak davanın yeniden görülerek eksikliklerin giderilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/10/2021 tarih, 2021/217 Esas- 2021/665 Karar Sayılı Kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı tarafından peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
5-Davalı ……….. Anonim Şirketi tarafından tehiri icra talebi kapsamında …………. Esas sayılı mehil vesikası ile yatırılan- ………… Ticaret Mahkemesi-………. Esas sayılı ilamı ………… TL nakit teminatın yatırana İADESİNE,
6-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023

Başkan Üye Üye Katip

e~imzalıdır. e~imzalıdır. e~imzalıdır. e~imzalıdır.
M.K.