Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1657 E. 2023/668 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1657 – 2023/668
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1657
KARAR NO : 2023/668

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ……….
ÜYE : …………
ÜYE : ………….
KATİP : ………
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2021
NUMARASI : 2020/2 Esas- 2021/262 Karar
DAVACI : ………
VEKİLLERİ : Av. ………
: Av. ………
: Av. ……….
DAVALI : ………..
VEKİLİ : Av. ………
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇE TARİHİ : 23/05/2023

Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2021 tarih, 2020/2 Esas ve 2021/262 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; …………. sevk ve idaresindeki ………….plaka sayılı araç ile trafikte seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak ……….. Cumhuriyet Başsavcılığının ……….. Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma yapıldığını, müvekkilinin meydana gelen kazadan dolayı bir kusurunun bulunmadığını, kazadan dolayı davalı sigorta şirketine zararın tazmini için başvuruda bulunduklarını, ancak davalı şirketin yasal süre içerisinde olumlu dönüş yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerine de katılmayarak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu sebeplerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkını saklı tutmak kaydıyla gerçekleşen kaza nedeniyle TL geçici iş göremezlik ve TL kalıcı maluliyet olmak üzere toplam TL maddi tazminatın davalıya ilk başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili tarihli dilekçeyle dava değerini TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin cevap dilekçesinde; davacının arabuluculuğa başvuru yapmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dosyanın kusur tespiti yönünden Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, davacının iyileşme süresi dikkate alınarak maluliyet oranının tespiti yönünden Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine gönderilmesini ve sigortalı aracın kusurlu bulunması ve davacının maluliyeti tespit edilmesi halinde aktüer bilirkişisine tevdi edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne TL’nin tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu, hesap raporunun hatalı olduğunu, poliçe tarihi itibariyle PMF tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlikten sorumlu olmadıklarını, müterafik kusur durumunun araştırılması gerektiğini, usulüne uygun başvuru yapmadığı için yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
HMK 355 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde,
Dava trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı davasıdır.
Mahkemece kaza tarihi olan ………… tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine atıfla Maluliyet Tespit İşlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alındığı ve %5,1 maluliyetinin olduğu, daha sonra Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre de alınan raporda %5 maluliyetinin tespit edildiği ve birbiri ile uyumlu olduğu gözetilerek, istinaf itirazı yerinde görelmemiştir.
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir.Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre, olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Eldeki davada davacının araçta arka koltukta oturduğu kazanın meydana geliş şekli ve yaralanmasının bacak kırığı ve böbrek bölgesinde olması araçtan fırladığına ilişkin tespitin olmaması nedeniyle kemer takmadığına ve araçta fazla kişi bulunduğu için istiap haddinin aşıldığı iddiasının da ispat edilemediğinden aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkemece alınan hesap raporunun TRH 2010 yaşam tablosuna göre progresif rant yöntemine göre hesaplama yapıldığı ve TRH 2010 tablosunun Türkiye şartlarına daha uygun olduğu anlaşıldığından poliçe tarihi itibariyle eski genel şartların geçerli olduğu ve PMF 1931 tablosuna göre progresif rant yöntemi dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. (Y.4 HD’nin 2021/18199 Esas- 2022/15549 Karar)
2918 sayılı KTK.nın 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmünü amirdir. Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre özellikle davacının söz konusu hüküm kapsamında davalı kuruma başvurduğu, kaldı ki madde metninde başvuru sırasında hangi belgelerin sunulacağına ilişkin hüküm de bulunmadığı sabit olduğundan davalı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmamaları yönündeki istinaf itirazları kabul edilmemiştir.
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken …………. TL istinaf karar ve ilam harcına peşin yatırılan ………. TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile eksik kalan ………….. TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
3-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde ilgilisine iadesine,
5-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 23/05/2023

Başkan Üye Üye Katip

e~imzalıdır. e~imzalıdır. e~imzalıdır. e~imzalıdır.

M.K.