Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1391 E. 2022/1361 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1391
KARAR NO : 2022/1361

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : .
ÜYE :.
ÜYE : .
KATİP : .
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2021
NUMARASI : 2020/137 Esas- 2021/348 Karar
DAVACI : .
VEKİLİ : Av..
DAVALI : 1 -.
VEKİLLERİ : Av. .
: Av. ..
DAVALI : 2 .
VEKİLLERİ : Av. .
: Av. .
: Av..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :06/07/2022

Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarih, 2020/137 Esas ve 2021/348 Karar sayılı kararı aleyhine davalı ….sigorta vekilleri istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 14/11/2019 tarihinde ….’ın sevk ve idaresinde bulunan …. plakalı halk otobüsü ile …..caddesi üzerinde seyir halinde iken 76065 nolu sokak kesişimine geldiği esnad….’ın sevk ve idaresinde bulunan….plakalı aracın kendisine çarpması sonucu, …. plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …..’in ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde …. plakalı araç sürücüsü tali kusur olduğunu, …. plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olup, müvekkilinin … plakalı araçta yolcu olduğu için herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazaya sebep olan …. plakalı araç kaza tarihinde davalı..A.Ş de zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanmış olup, …. plakalı araç da kaza tarihinde diğer davalı sigorta şirketi olan….A.Ş de zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10,00-TL geçici iş göremezlik, 10,00-TL kalıcı maluliyet ve 10,00-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 30,00-TL maddi tazminatın ve yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilecek gerçek miktardaki kalıcı maluliyet, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının sigorta şirketlerine başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili dava dilekçesi ile dava değerini toplam 82.791,24 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yer alan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin iş bu davayı açtığından, açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının kusura ilişkin iddiaları gerçek dışı olup, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, davacı tarafın kalıcı maluliyet oranına ilişkin iddiaları gerçek dışı olduğunu, davayı kabul manasına gelmemek kaydıya kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının ve davacının sürekli maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’na sevk edilmesi gerektiğini, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik Hükümlerine uygun maluliyet oranını gösterir raporun dosyaya kazandırılması ve söz konusu raporun yönetmeliğe uygun şekilde tanzim edilip edilmediği hakkında HMK m. 266 vd. anlamında uzman bilirkişiler tarafından inceleme yapılması gerektiğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ….A.Ş vekili cevap dilekçesi; davacı taraf Karayolları Trafik Kanunu gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiğini, kusur oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, tedavi giderleri, geçici işgöremezlik tazminatı ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri ve diğer tüm giderler tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabul kısmen reddine; 1.472,60-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 18.777,49-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 447,72-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 20.697,81-TL maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 09/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 4.417,80-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 56.332,47-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.343,16-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 62.093,43-TL maddi tazminat üzerinden %20 hatır taşıması indirimi yapılarak 49.674,74-TL’nin temerrüd tarihi olan 04/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir.
Davalı….. Sigorta şirketi vekili süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde; tazminat hesaplanmasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararının dosyamızda uygulanması imkanının olmadığını, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumlu olmadıklarını, maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlediğini, yargılama gideri hesaplamasında hata yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Daval….. Vekili istinaf dilekçesinde; başvuru şartını yerine getirmediğini, kusur raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, maluliyet raporunun hatalı olduğunu ve ATK’dan rapor alınmadığını, hesaplamanın kazanın meydana geldiği tarihteki genel şartlara göre yapılmadığını, tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadıklarını, emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, faiz başlangıcının maluliyet raporu tebliğ tarihinden başlaması gerektiğini, soruşturma ve kovuşturma dosyası getirtilmeden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
HMK 355 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde,
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davasıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2021/9606-5429 sayı ve 23.09.2021 tarihli kararında da açıklandığı üzere Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkemece kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre asıl ve ek maluliyet raporu alındığı ve birbirleri ile uyumlu olduğu için istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasının getirtildiği ve şikayet yokluğundan takipsizlik kararı verildiği anlaşıldığı için istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece kaza tespit tutanağı ve dosyadaki soruşturma dosyası da değerlendirilmek suretiyle düzenlenen kusur raporunda….. plakalı araç sürücüsü %75 asli kusurlu …plakalı araç sürücüsü ise %25 tali kusurlu belirlendiği ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu zira kaza tespit tutanağında yen….plakalı araç sürücüsü asli …lı araç sürücüsü tali kusurlu olarak tespit edildiği anlaşıldığı için istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanununun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre, olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Eldeki davada kaza yapan araçta yolcu konumunda bulunan davacının kalça eklemleri ile leğen kemiği kırıkları bulunduğu ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağına göre kemer takıp takmadığı belirsiz kodunun işaretlendiği kemer takıp takmadığının anlaşılamadığı ve bu hususun ispatının davalı tarafta olduğu buna yönelik davalı tarafın delil bildirmediği ve ispat edemediği için müterafik kusur indirimi uygulanmasına yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, raporda TRH 2010 tablosunun esas alınmasının uygun olduğu ancak Yargıtay 17. Hukuk Diresinin yerleşik içdihatları uyarınca hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplattırılması gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3292 E. 2021/1848 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2628 E. 2021/2552 K.)
Mahkemece TRH 2010 yaşam tablosuna ve PMF 1931 tablosuna göre alternatifli hesap raporu hazırlandığı için Yerleşik Yargıtay içtihatları da dikkate alınarak kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi uyarınca yapılan hesaplamaya göre yapılan hesaplamayı hükme esas alarak karar verdiği anlaşıldığı için istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
2918 sayılı KTK.nın 97.maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmünü amirdir. Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre özellikle davacının söz konusu hüküm kapsamında davalı kuruma başvurduğu, kaldı ki madde metninde başvuru sırasında hangi belgelerin sunulacağına ilişkin hüküm de bulunmadığı sabit olduğundan davalı vekilinin faiz başlangıcının başvurudan 15 gün sonrasında başlatılması kararının hatalı olduğuna ve gerekli belgelerle başvurulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları kabul edilmemiştir.
Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre özellikle 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi ile getirilen ” Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü gereğince trafik kazası sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu tazminatların da davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu belirtildiği üzere davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiğinden, tüm bu açıklanan nadenlerle davalı vekilinin itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yargılama giderleri her iki davalı için ayrı ayrı hesaplandığı ve kararda gösterildiği için istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla davalı sigorta vekillerinin ayrı ayrı sundukları istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı….ve… vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı….den alınması gereken 4.807,15 TL istinaf karar ve ilam harcına peşin yatırılan 1201,79 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile eksik kalan 3.605,36 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
3-Davalı…. den alınması gereken 4.807,15 TL istinaf karar ve ilam harcına peşin yatırılan 1201,79 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile eksik kalan 3.605,36 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde ilgilisine iadesine,
6-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 01/07/2022

Başkan Üye Üye Katip
..