Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/620 E. 2022/434 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/620
KARAR NO : 2022/434

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2019
NUMARASI : 2015/2084 Esas- 2019/1389 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
…….
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. …
……….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇE TARİHİ : 16/03/2022

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarih, 2015/2084 Esas ve 2019/1389 Karar sayılı kararı aleyhine davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilini davalı şirketin talebi üzerine fason üretim yaptığını ancak davalı tarafın …TL tutarındaki imalat bedelini ödemediğini, borçtan dolayı davalı aleyhine …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, yapılan itirazı haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, beyan ederek davalının takibe itirazın iptali ile takibin devamına alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine açılan davanın ve yapılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; davanın reddine karar verilmesini ve davacının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddi yönünde karar verilmiş olup, bu karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; mahkemece yargılama aşamasında ve karar oluşturulurken hiçbir hukuki nitelendirme yapılmadan ret gerekçesinin oluşturulduğunu, bu nitelemenin yapılmış olması durumunda, “Eser/istisna aktine uygulanacak yasa ve mevzuat hükümleri daha açık biçimde gözlemlenebilecek; bu çerçevede dava dilekçesinin 1. sayfasında akdi ilişkinin inkar edilmediğinin tespitinin yapılabileceğini, 16.06.2016 tarihli dilekçe ekinde sundukları içtihat doğrultusunda “…yapılacak isticvapla akdi ilişkinin varlığı saptandığı takdirde mahallinde keşif yapılarak, yapılan işin götürü bedele göre oranlaması …sonucuna göre bir karar verilmesi…” mümkün olabileceğini, bu dilekçe ile talep ettikleri keşfin mahkemece değerlendirilerek yapılacağını, hiçbir çıkarı olmayan tanıkların yeminine, davalının beyanlarından yani yemininden daha fazla itibar edilmesi gerektiğini, iddialarının kanıtlandığını ancak buna rağmen yemin teklif edilmediğini, mahallinde keşif ve fason üretimin defter ve kayıtlarda yer almamasının nedenini açıklamak üzere müvekkili şirket yetkilisinin isticvabı taleplerinin de yerine getirilmediğini, eksik incelemeye dayalı olarak hükmün tesis edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu iddia olunan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Somut olayda; davacı yanca, sözlü olarak taraflar arasında kurulmuş olduğu ileri sürülen sözleşme eser sözleşmesidir. Davalı, yanlar arasında kurulduğu ileri sürülen akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkar edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdi ilişkinin anılan Yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. HMK’nın 202. maddesindeki yazılı delil başlangıcı bulunmaması ve 203. maddesindeki tanıkla ispatı mümkün olan hallerin varlığının da ileri sürülüp kanıtlanmaması halinde tanık beyanı ile akdi ilişkinin varlığının ispatı mümkün değildir. Tüm bu açıklamalardan sonra dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı tarafın dosyaya sunduğu dava dışı taşımacılık şirketi tarafından düzenlenmiş olan ambar tesellüm fişlerinin içeriğinin anlaşılmamasına ve resmi olmayan sevk irsaliyelerinin tarafların ticari defter kayıtlarında yer almamasına, davacının yemin deliline dayanmamasına, akdi ilişkinin tanık beyanlarıyla ispatının mümkün olmamasına, davacının yazılı delillerle akdi ilişkiyi ispatlaması gerekliliği karşısında isticvap talebinin kabul görmemesi karşısında davanın reddi yönünde verilen ilk derece mahkemesinin hükmüne ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361 ve devamı maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
… … … …