Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/464 E. 2022/569 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/464 – 2022/569
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/464 E.
KARAR NO : 2022/569 K.

TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

BAŞKAN : …….
ÜYE : ………
ÜYE : ……..
KATİP : ……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2019
NUMARASI : 2019/777 2019/1627
DAVACILAR : 1-…….
2-……
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : …
VEKİLİ : Av………
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
TARİHİ : 24/03/2022
YAZIM TARİHİ : 24/03/2022
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi,’nin 23/12/2019 Tarih, 2019/777 Esas, 2019/1627 Karar sayılı kararı aleyhine davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde müvekkillerinin oğlu ….’in maliki olduğu, …. sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın çarpması sonucunda müvekillerinin murisinin vefat ettiğini, … plakalı aracın davalı … Sigorta tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu,…’ın vefatı sonucu müvekillerinin murislerinin desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek şimdilik .. TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek … Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faiziyle tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini HMK’nın 107/2.maddesi gereğince…. TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesin sunmamıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusunda bulunan davacılar vekili dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının bakiye destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacı tarafça … tarihinde maddi tazminat istemiyle dava açıldıktan ve davayla ilgili ön inceleme aşaması devam etmekteyken, davalı sigortacı tarafından davacıya maluliyet tazminatı ve fer’ilerine ilişkin olarak … tarihinde … TL ödendiği; davalı sigortacıdan başka bir alacağın kalmadığı ve davalının ibra edildiği ifadelerini içeren aynı tarihli “kesin mutabakatname- ibraname- feragatname- makbuz” başlıklı belgenin verildiği görülmektedir. Anılan bu belgenin mahkemeye sunulması üzerine, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, dairemizin 01/10/2019 tarihli kararıyla; “…dosya içinde bulunan ….. tarihli ‘Kesin Mutabakatname, İbraname, Feragatname, Makbuz’ başlıklı belgede yapılan sulh anlaşması davacı vekilince dosyaya 10/04/2018 tarihinde ibraz edilmiştir. Hesap bilirkişisinin dosyaya sunduğu … tarihli raporda gerçek zarar toplamı …TL olarak hesaplanmıştır. Eldeki davanın 16/10/2017 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir. Bu sürede yetersiz görülen ödemeler varsa dava açılabilir. Bu durumda maluliyet tazminatı öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminat tutarından, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşan duruma göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekmekte iken davanın reddine karar verilmesi….”isabetsizliğinden kaldırılmış, mahkemece davalı tarafından sunulan belgenin makbuz niteliğinde olmadığı, feragat ve ibra beyanı olduğu gerekçesiyle davanın yeniden reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın hem işletenleri, hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan emredici nitelikteki 111. maddesinin 1. fıkrasında, “bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu” belirtilmiş; 2. fıkrasında ise “Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi kanun, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik, zarar sorumlusuna da fahişlik iddiası ile iptal hakkı tanımış, iptal sebebi olarak da objektif bir unsur olan bu yetersizliğin veya fahişliğin açıkça belli olması halini kabul etmiştir.
Dava konusu olayda uyuşmazlık, yargılama aşamasında ibraname alınmış olması ve bu ibraname gereği davacının davasından feragat edeceğinin kararlaştırılmış olması noktasında toplanmaktadır. Anılan bu ibraname, davacının zararının belirlenmesi için mahkeme tarafından herhangi bir kusur raporu alınmadan ve davacının talep etmeye hakkı bulunan tazminat hesabı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verilmiştir. Bu itibarla, davacının hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu ibranamenin, henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu açıktır. Zaten davacı taraf, vekili marifetiyle verdiği 10/04/2018 tarihli dilekçeyle de, aktüerya hesabının önceki ödeme mahsup edilmeden yapıldığını, dosyanın bilirkişiye tevdii ile mahsup yapılmak suretiyle hesaplama yapılması gerektiğini bildirmiş, yukarıda anılan KTK’nın 111/2. maddesi gereği ibranamenin iptali iradesini ortaya koymuştur.
Bu durumda mahkemece, davacının talep edebileceği tazminat belirlenmeden önce ibraname verildiği, KTK’nın 111/2. maddesiyle getirilen anlaşma ya da uzlaşmanın iptaline ilişkin düzenlemenin, dava içinde ya da davadan önce yapılmış anlaşma şeklinde bir ayrım içermediği göz önünde bulundurularak, davacıların hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu ibranamenin, belirli hale gelmiş bir alacağa ilişkin olmadığı ve makbuz niteliğinde olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru olmamış ve mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla;
KARAR:
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 23/12/2019 tarih ve 2019/777 Esas ve 2019/1627 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2- Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE,
3-Davacıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-İstinaf yargılama giderinin mahkemece yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 24/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
….

….