Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/2041 E. 2022/1932 K. 28.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2041
KARAR NO : 2022/1932

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2018/1405 Esas- 2020/705 Karar
DAVACILAR :
:
:
:
:
:
VEKİLİ :
DAVALI :
:
:
:
DAVALI :
VEKİLİ :

Birleşen Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin
2018/1548 Esas sayılı dosyası
DAVACILAR :
:
:
:
:
:
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 28/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarih, 2018/1405 Esas ve 2020/705 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi ….’in kullandığı …. plakalı araç ile dava dışı sürücü ….’ın kullandığı … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteği …’in hayatını kaybettiğini, ZMMS sigortasını yapan davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapmadığını, meydana gelen kazada … idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan desteğin hayatını kaybettiğini, karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğu kazada desteğin kusurunun bulunmadığını belirterek 50,00’er TL belirsiz alacağın davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 16/09/2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 163.789,63.TL’ye yükseltmiştir.

Birleşen dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi ….’in kullandığı … plakalı araç ile dava dışı sürücü ….’ın kullandığı …. plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteği ….’in hayatını kaybettiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin desteğinin hayatını kaybettiğini, genişletilmiş sigortasını yapan davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapmadığını, meydana gelen kazada ….. idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan desteğin hayatını kaybettiğini, karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğu kazada desteğin kusurunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle 50,00’er TL belirsiz alacağın davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete usulüne uygun başvurunun bulunmadığını, belirsiz alacak açmada hukuki yararın bulunmadığını, davanın dava dışı araç sürücüsü ve sigortacısına ihbar edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespitinin adli tıp kurumunca yapılması gerektiğini, emniyet kemeri takılı olmadığından müteveffanın müterafik kusurunun bulunduğunu, tüm destekten yoksun kalanların hesaba katılması gerektiğini, ölümden önceki sürekli ve düzenli desteğin maddi olgularla ispatının gerektiğini, hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini tüm bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İlk derece Mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, asıl dava yönünden davanın kabulüne, 90.589,07 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, 7.206,67 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …e verilmesine, 8.349,56 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …..’e verilmesine, 16.889,78 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ….’e verilmesine, 12.729,53 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …..’e verilmesine, 26.858,62 TL destekten yoksun kalmaya yönelik maddi tazminatın 30/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ….’e verilmesine, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulüne, ihtiyari mali mesuliyet sigortası talebinin tüm davacılar yönünden ayrı ayrı reddine, Hukuksal Koruma Teminatı Kapsamında Oluşan Zararların tazmini talebinin tüm davacılar yönünden ayrı ayrı reddine, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası talebinin davacı …. ve … yönünden Reddine, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası talebinin davacı …. yönünden kabulü ile 416,66 TL nin 06/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …..ya verilmesine, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası talebinin davacı ….. yönünden kabulü ile 416,66 TL nin06/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı…. e verilmesine, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası talebinin davacı … yönünden kabulü ile 416,66 TL nin 06/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …. a verilmesine, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası talebinin davacı …. yönünden kabulü ile 416,66 TLnin 06/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine karar verilmiştir.

Davalı …. Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; usulüne uygun başvuru şartının yerine getirilmediğini, kusur yönünden ATK’dan rapor alınması gerektiğini, emniyet kemeri takmayan muris ….’in müterafik kusuru bulunduğunu ve indirim yapılması gerektiğini, murisin bütün hak sahiplerinin tespit edilmesi gerektiğini, destek isteyen eşin evlenme ihtimalinin değerlendirilmediği ve bakım ihtiyacının ispat edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

HMK 355 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde,
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nın 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmünü amirdir. Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde bir isabetsizlik olmamasına göre özellikle davacının söz konusu hüküm kapsamında davalı kuruma başvurduğu, kaldı ki madde metninde başvuru sırasında hangi belgelerin sunulacağına ilişkin hüküm de bulunmadığı sabit olduğundan davalı vekilinin faiz başlangıcının başvurudan 15 gün sonrasında başlatılması kararının hatalı olduğuna ve gerekli belgelerle başvurulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları kabul edilmemiştir.

Mahkeme dosyasındaki kaza tespit tutanağında dava dışı sürücünün asli davalı sürücünün tali kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece İTÜ öğretim görevlilerinin bulunduğu bilirkişi raporunda özetle; dava dışı araç sürücü ….ın % 65 davalı sigortalısı …..’nun %35 kusurlu olduğu tespit edildiği ve birbiri ile uyumlu olduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanun’un, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanununun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanun’un 52. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 44.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.

Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre, olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Eldeki davada kaza yapan aracın duran kamyonu fark etmeyerek arkadan çarparak ve altına girdiği araçta yolcu konumunda bulunan murisin kafa travması, boyun kırığı ve göğüs travması sonucu vefat ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağına göre kemer takıp takmadığı belirsiz kodunun işaretlendiği kemer takıp takmadığının anlaşılamadığı ve kazanın oluş şekline göre kemer takip takmamasının ölüm olayının meydana gelmesinde etkisinin olmayacağı ve de bu hususun ispatının davalı tarafta olduğu buna yönelik davalı tarafın delil bildirmediği ve ispat edemediği için müterafik kusur indirimi uygulanmasına yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir.

Dosyadaki hesap raporunda TRH 2010 tablosuna göre devre başı ödemeli belirli süreli rant yönteminin esas alındığı ve davacı eşin evlenme ihtimalinin değerlendirildiği ve de %2 oranında indirim yapıldığı, bütün hak sahiplerinin belirlendiği ve hesaplama yapıldığı anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3292 E. 2021/1848 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2628 E. 2021/2552 K.)

Bu itibarla davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken 11.108,79 TL istinaf karar ve ilam harcına peşin yatırılan 2.834,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile eksik kalan 8.274,39 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
3-İstinaf masrafının davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde ilgilisine iadesine,
6-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 28/10/2022

Başkan Üye Üye Katip