Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1602 E. 2022/1957 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1602
KARAR NO : 2022/1957

TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI : 2018/1426E., 2020/288K.
DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …- …
Av. …-……..
Av. …- …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
TARİHİ : 31/10/2022
YAZIM TARİHİ : 31/10/2022
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2020 tarih 2018/1426E., 2020/288K. sayılı kararı aleyhine davacı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan, dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından ….ile sigortalı olan …. plakalı aracın çarpması sonucu müvekkili ….’e yaralandığını, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, sigorta şirketine tazminat için yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik … TL tazminatın davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete başvuru sonucunda gerekli ödemenin yapıldığını, müvekkili şirketin sigortalısının kusur oranında sorumluluğu bulunduğunu belirterek mahkemece davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda delil avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, delil avansının kesin süre içerisinde yatırılmamasının dava şartı olmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir ve işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2’nci maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2, HUMK m.159). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HUMK m.163, c.4, HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir. Hakimin tayin ettiği bu ilk sürenin kesin süre olarak hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının kanuna ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir.
Öte yandan HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
Somut olayda; her ne kadar, mahkemece 08.04.2019 tarihli duruşmada davacı vekiline, 1.200,00 TL tutarındaki … bilirkişi ücretinin yatırılması konusunda kesin süre verilmiş ise de; mezkûr ara kararın incelenmesinde, verilen kesin sürenin “kusur raporu ibraz edildikten sonra maluliyet raporunun alınmasına” ilişkin olduğu, ara karar tarihi itibariyle kusur raporunun alınmamış olduğu ve bu bakımdan kesin sürenin başlangıç tarihi konusunda tereddüt oluştuğu yine ara kararda “ …ücretin varsa avanstan karşılanmasına avansta bulunmadığı takdirde davacı tarafından 2 haftalık kesin süre içinde karşılanmasına…’ karar verildiği ve yükümlülüğün miktar bakından dahi belirsiz olduğu, 02.10 2019 ve 02.03.2020 tarihli duruşmalarda davacı vekilinin yeniden süre talep ettiği ancak bu talebin reddine karar verildiği, bu haliyle verilen sürenin bağlayıcılığından bahsedilemeyeceği için mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla;
KARAR:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2020Tarih 2018/1426E., 2020/288K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE,
3-Davacıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-İstinaf yargılama giderinin mahkemece yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 31/10/2022

Başkan Üye Üye Katip
…. … … …

….