Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/157 E. 2021/2114 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/157
KARAR NO : 2021/2114

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2018/16 Esas – 2019/1435 Karar
DAVACI : … – TC: …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : ….

VEKİLİ : Av. …
….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2021

Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 Tarih, 2018/16 Esas ve 2019/1435 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında …. tarihinde yazlık iş elbisesi alımına ait sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince davalıya teknik şartnameye uygun olarak elbiselerin teslim edildiğini ve …. tarihli … TL bedelli faturanın gönderildiğini, davalı tarafından faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, davalı tarafa bunun üzerine ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından verilen cevabi ihtarnamede faturanın kabul edilmeyeceğinin, gönderilen ürünlerin teknik şartnameye uygun olmadığının ve süresinde gönderilmediğinin bildirildiğini, davalının geç teslim iddiasının kendi kusurundan, giysi ölçülerinin geç bildirilmesinden kaynaklandığını, davalı tarafından numuneler istendiğini, müvekkili tarafından gönderilen numunelerin muayene ve kabul komisyonu tarafından kabul edildiğini ve müvekkili tarafından bu kabulden sonra üretim yapıldığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, sözleşme bedelinin ödenmemesinin nedenin davacı olduğunu, dava dilekçesindeki belirtilenin aksine elbiselerin ölçülerinin davacı şirket tarafından gönderilen …. isimli şahıs tarafından alındığını ve müvekkili şirket yetkilisi tarafından 12/04/2017 tarihinde davacıya gönderildiğini, ölçülerin geç bildirilmesi iddiasının gerçek dışı olduğunu, gönderilen ürünlerin şartnameye uygun olmadığını, müvekkili şirket yetkilisi tarafından bunun davacıya yazılı ve sözlü olarak bildirildiğini, gönderilen ürünlerin personel tarafından giyilemediğini, bu nedenle müvekkilinin mağdur olduğunu, davacıya gönderilen ürünlerin davacı tarafından alınmaması nedeniyle yeniden müvekkiline iade edildiğini, ancak davacı tarafından teslim alınmadığını, davacının sözleşmeye riayet etmemesi nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile; 93.571,00 TL’nin temerrrüt tarihinden (20/10/2017) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde karar verilmiştir.
İstinaf başvuru talebinde bulunan davalı vekili dilekçesinde özetle; davacı tarafından sözleşmeye konu ürünlerin tam olarak teslim edilmediğini, dinlenen tanık beyanları ve yerel mahkemeye sunulan 17/07/2019 tarihli cevabi yazıyla da bu durumun açıkça ortaya çıkarıldığını, teslim edilen ürünlerin ise hatalı olduğunu, konu ile ilgili gerek yazılı olarak mail atıldığını, gerekse de sözlü olarak davalıyla birçok kez görüşme yapıldığını, ancak olumlu bir sonuca ulaşılamadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan yazışmaların usulüne uygun ayıp ve ihbarı niteliğinde olmadığına ilişkin yerel mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı nitelikte olduğunu, kaldı ki sözleşmeye konu ürünlerdeki ayıpların tümünün gizli ayıp niteliğinde olduğunu, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarında da görüleceği üzere, söz konusu ayıpların ortaya çıktıktan sonra derhal durumun davacıya bildirildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 40. maddesinde “İdare, teslim edilen malda/işte hileli malzeme kullanılması veya malın teknik gereklerine uygun olarak imal edilmemiş olması veya malda/işte gizli ayıpların olması halinde, malın teknik şartnameye uygun başka bir mal ile değiştirilmesi veya işin teknik şartnameye uygun hale getirilmesini yükleniciden talep eder. Malın idare tarafından kabul edilmesi veya işin üretim aşamasında ya da teslim öncesi imalat aşamasında denetlenmiş olması yüklenicinin sözleşme hükümlerine uygun mal teslimi veya iş yapma hususundaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” denildiğini, bu kapsamda gerekçeli kararda belirtilen 2 ve 8 günlük sürelerin, taraflar arasındaki ilişkide uygulanamaz nitelikte olduğunu, müvekkili şirket tarafından söz konusu ayıplı ürünlerin davacıya gönderildiğini, ancak davacı tarafından teslim alınmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsiline ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Taraflar arasında anlaşmanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı BK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1.). Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ne var ki, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının da mahkemece re’sen gözetilmesi mümkün değildir. Diğer bir anlatımla, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı mahkemece re’sen gözetilmeyip, yüklenicinin bu hususu def’i olarak ileri sürmesi gerekir. Gerek Dairemizin gerekse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararları da bu yöndedir. Ayrıca, eksikler yönünden ise ayıp ihbarına gerek olmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde eksikler yönünden istemde bulunulması mümkündür.
Her ne kadar mahkemece ayıp ihbarının 6102 sayılı TTK’nın 18/3 maddesinde belirtilen şekilde yapılmadığı gerekçelendirilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının varlığının her türlü delille yapılabileceği kabul edilmektedir. Esasında davalı tarafça davacıya gönderilen 27.07.2019 tarihli elektronik posta ile teslim alınan ürünlerdeki ayıp davalıya bildirdiğinden ihbarın süresinde ve usulüne uygun şekilde yapıldığı kabul edilmelidir. Ayrıca, TTK’nın 21/1-c maddesindeki (2) günlük ihbar süresinin eser sözleşmelerinde uygulama yeri de bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; uzman bilirkişiden rapor alınarak eser incelettirilmeli, varsa ayıpların niteliği TBK’nın 474. madde hükmünce değerlendirilmeli, iş sahibinin seçimlik haklarını düzenleyen TBK’nın 475. maddesi hükümleri gözetilmeli, eserin reddinin gerekip gerekmediği, yine ayıbın niteliğine göre eserin reddi gerekmiyorsa bedel indirimi ve varsa ayıptan kaynaklanan zararların saptanarak sonucuna göre hüküm kurmalıdır. Eksik inceleme ve yanlış kanun maddelerinin olaya uygulanarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan sebeplerle kabulüne, mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2018/16 Esas – 2019/1435 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı taraftan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasına mehil vesikası için ibraz edilen …. T.A.O.’na ait … tarih ve … numaralı …. TL tutarlı teminat mektubunun yatırana İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK ‘nın 353. maddesi gereğince KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 30/12/2021

Başkan Üye Üye Katip
… … … …

……