Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1291 E. 2022/1450 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1291
KARAR NO : 2022/1450

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/1098 Esas- 2020/362 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/09/2022

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2018/1098 esas ve 2020/362 karar sayılı kararı aleyhine davacı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/08/2013 tarihinde müvekkilinin karşıdan karşıya geçmeye çalışırken davalı …..’in sevk ve idaresinde bulunan …. plakalı araç ile hızlı bir şekilde yaya geçidi olan yerde yavaşlamayarak müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralandığını, sürücünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin vücut fonksiyonlarını %20 oranında kayıp ettiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi tazminatın, sigorta dışında diğer davalılar aleyhine 100.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı …..ve …… A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: dosyanın İstanbul Adli Tıp Trafik ihtisas dairesine gönderilerek kusur raporu alınması gerektiğini, % 20 vücut fonksiyon kaybı belirtilmiş olmasına rağmen davacının iddia ettiği gibi bakıma muhtaç hal, sürekli devam eden komplikasyonlar, kaza izlerinin verdiği rahatsızlık, yaralanmalarını görmüş olmanın verdiği psikolojik travma gibi hiçbir durumu olmadığını, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıl geçmiş olduğunu alacağın zamanaşımına uğramış olduğundan dolayı davanın reddinin gerektiğini belirtmiştir.

Davalı ….. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: sürücünün kusuru oranında sorumlu olduklarını, ibraname karşılığında ödeme yapıldığını, KTK 111/2 kapsamında fahiş bir farkın bulunmadığını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hatalı olduğunu, raporların adli tıp kurumundan alınması gerektiğini, alanında uzman aktüer bilirkişiye hesap yatırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat yönünden mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemeninin Gaziantep Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, kararın kesinleşmesine müteakip 2 hafta içerisinde dosyanın talep halinde görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yaptığını, ancak davalı kurum ile aralarında herhangi bir anlaşmaya varılmadığını, bir ibra protokolü imzalanmadığını, sigorta şirketinin ödeme yaptığını iddia ettiği hesabın aktif olmayan ve işlevsiz, taraflarınca tespit edilen bir hesap olmadığını, ödemeye dair herhangi bir belge ibraz edilmediğini, mahkemeye sunulan belgenin taraflarına tebliğ edilmediğini, mahkemenin usulsüz, bilgi ve ibralaşma şartı olan bir işleme gıyaplarında yapılan ödeme ilişkin tarafların zararı giderilmiş gibi görerek ödeme yapılmış gibi red kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu karara dayanarak da vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur konusunda alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kusur oranı hususunda ayrıntılı bir inceleme yapılmadığını, ek bilirkişi raporu alınması taleplerinin değerlendirilmediğini, mevcut olayda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.

Dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacı tarafından, 15/08/2013 tarihinde yaya olarak karşıdan karşıya geçerken davalı…….in sevk ve idaresindeki, davalı şirketin işleteni olduğu ve davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesini düzenlediği ….. plakalı aracın çarpması şeklinde meydana gelen kazada yaralandığını belirterek tüm davalılardan maddi ve davalı sürücü ve işletenden manevi tazminat talep edilmiştir.

1-Somut olayda, mahkemece bilirkişi tarafından yapılan tazminat hesabının, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin altında kaldığı belirtilerek maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında KTK’nın 111. maddesine göre düzenlenmiş bir ibraname bulunmamaktadır. Davacı vekili Av. ….. tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya ilişkin 09 Mart 2018 havale tarihli dilekçede ….. Bank’a ait …… nolu banka hesap numarasının bildirildiği ve davalı sigorta şirketince ibraz edilen …. dekont suretine göre ……nolu hesaba 61.117,00-TL havalenin yapıldığı görülmekle, her nekadar söz konusu dekont içeriğine göre davalı sigorta şirketince davacı tarafça bildirilen hesap numarasına ödeme yapıldığı görülmekte ise de, davacı tarafça aşamalarda söz konusu ödemenin alınmadığı belirtildiğinden, dekont üzerinde kaşe ve imzanın bulunmaması da dikkate alınarak ilgili bankadan dekontta belirtilen meblağın ilgili hesaba aktarılıp aktarılmadığının araştırılmaksızın hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilince hükme esas alınan kusur raporunun yerinde olmadığı tanıkları dinlenmeden rapor alındığı belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuştur.

Dosyanın incelenmesinde davacı vekilince delil listesinde tanık isim ve adreslerinin bildirilerek tanıkların “olay görgüsü ve tedavi sürecine ve bakıma” ilişkin olduğunun bildirildiği, mahkemece davacı tanıkları dinlenilmeksizin mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesis edildiği, olaya ilişkin şikayet yokluğundan Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı bulunmadığı, olay yeri basit krokisi ve görgü tutanağı bulunduğu görülmekle, davacının tanık listesine göre tanıkların olayın görgüsüne ilişkin olduğu bildirildiğinden, mahkemece öncelikle davacı tanıkları dinlenerek, tanıkların olayın oluşuna dair görgüye dayalı bilgilerinin olup olmadığının tespiti ile, tanıkların olayın oluşuna ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olması halinde bilirkişi tarafından kabul edilen olayın oluş şeklide nazara alınarak davacı tarafın kusura ilişkin itirazları değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken eksik inceleme ile olayın oluşuna ilişkin bildirilen tanıklar dinlenmeksizin hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.

3-Mahkemece Manevi tazminat davasının maddi tazminat davası ile birlikte açıldığında mahkemelerinin görevli olacağı, ancak maddi tazminatın reddedilmesi ile birlikte uygulamada teamüden manevi tazminat davasının ayrı bir esasa kaydedilip görevsizlik kararı veriliyor ise de usul ekonomisi gereği iş bu davada karar verildiği belirtilerek manevi tazminat talebi ile ilgili olarak görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Somut olayda; davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak, araç sürücüsü olan davalı, işleten ile ZMMS sigortacısı olan sigorta şirketine karşı birlikte dava açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, sürücü ve işleten ile birlikte karşı tarafın ZMMS yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, zorunlu sigortalar, TTK’nın 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 4/1-(a) ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır. Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yapılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. Gerek davalı sürücü ve araç maliki, gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olduğundan, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Mahkemece, birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmez. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir.(Yargıtay 20. H.D.nin 2016/13119 E. 2016/12240K.,Yargıtay 20. H.D.nin 2017/10685 E. 2017/10685 K.)

Bu itibarla Haksız fiil sorulusu olan davalıların zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, HMK ve Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında usul ekonomisi ilkesi uyarınca manevi tazminata ilişkin talep yönünden mahkemece işin esasına girilerek olumlu olumsuz değerlendirme yapılması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. H.D.nin 2016/909 E. 2018/11051 K.)

Kabule göre de; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2 maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü bulunmaktadır. Yine Tarife’nin 13. maddesinde, Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Mahkemece reddedilen maddi tazminat talebi bakımından davalılar lehine ayrı ayrı olarak dava değeri nazara alınarak nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olması hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesinin 3 ve 13/4 maddeleri dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmiş olması nedeni ile yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, sair hususlar bu aşamada incelenmeksizin, mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.3 ve 353/1-a.6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararına uygun şekilde tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak davanın yeniden görülerek eksikliklerin giderilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2018/1098 esas ve 2020/362 sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.3 ve 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE,
2-Davacıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararla birlikte değerlendirilmesine,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip