Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1100 E. 2022/2293 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1100 – 2022/2293
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1100
KARAR NO : 2022/2293

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE :….
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2019/413 E., 2020/192 K.
DAVACI : …..
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av. …….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
TARİHİ : 13/12/2022
YAZIM TARİHİ : 28/12/2022
Davalı vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih ve 2019/413 E., 2020/192 K. sayılı kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılması talep edilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kullandığı araçla direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza yapması sonucunda, araçta yolcu olan eşinin vefat ettiğini, ZMMS kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığından hesaplanacak tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini dava etmiş, yargılama aşamasında talebini HMK’nın 107/2. maddesi gereğince … TL olarak arttırmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının davalı Sigorta Şirketi karşısında üçüncü kişi durumunda olmayıp, kazaya (zarara) bizzat sebep olan (haksız fiil sorumlusu) kişi olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun Adli Tıp Kurumu, Teknik Üniversitelerin ilgili bölümleri ya da Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden alınması gerektiğini, araç sürücüsünün kusurlu olmadığını, kazanın lastiklerden kaynaklandığını, müvekkilinin kusurunun işleten kusuru kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Üye hakimin inceleme raporu okunup, açıklamaları dinlendikten sonra, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
1-Yargıtayın çeşitli kararlarında da vurgulandığı üzere; işleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Şekli ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüte göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüttür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. (Yargıtay …E., ….K.)
Somut olayda, aracın kayden maliki olan dava dışı Lüks Villa Seyahat İnak. Pet. San. Tic. Ltd. Şti., tarafından aracın kazadan ne kadar zaman önce davacıya teslim edildiği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, bu suretle davacının işletenlik sıfatının bulunup bulunmadığı tartışılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur
2-Araç işleteninin hukuki sorumluluğunun sınırları ile bu sorumluluğun kalkmasının şartlarını düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 vd. maddelerine göre, araç işleteninin sorumluluğunun temelinde kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. Tehlike sorumluluğunun cari olduğu işletenin sorumluluğunun son bulması için, anılan kanunun 86/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, illiyet bağını ortadan kaldıracak mahiyette üçün kişi kusuru- zarar görenin ağır kusuru- mücbir sebep hallerinden birinin bulunması gerekmektedir. Bu üç halden birinin bulunduğu durumda dahi işletenin sorumluluğunun son bulması için, araçtaki bozukluğun ya da işleten ile eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun kazaya etki etmemiş olması gerekmektedir. Bu itibarla, işletenin kusurlu eyleminin katıldığı ya da araçtaki teknik arızanın olaya etki ettiği durumlarda, işletenin sorumluluktan kurtulmasının mümkün olamayacağı izahtan varestedir.
Somut olayda, kaza tespit tutanağındaki belirlemelere göre davacı sürücünün tek taraflı kaza yaptığı araç dava dışı … adına kayıtlıdır. O halde, mahkemece, dava konusu aracın periyodik bakım ve tamirlerine ilişkin tüm belgelerin gerekirse taraflardan da sorularak bulunduğu yerlerden getirtilmesinden sonra, dosyanın İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi heyetine tevdii ile aracın işletilmesiyle ilgili bakımsızlıktan (teknik arızadan) kaynaklanan öngörülebilir işletme kusurunun bulunup bulunmadığı, işletme kusuru varsa bu olgunun kazaya etkisi, davacı sürücünün kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunup bulunmadığı, dava konusu kazanın aracın teknik bakımsızlığı veya lastiğinin kopması gibi teknik arızadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, olaydaki kusur oranlarının belirlenmesi, işletme kusuru varsa bu olgunun kazaya etkisi hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık ve çelişkileri giderir şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, davacı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla;
KARAR:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih, 2019/413 E., 2020/192 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE,
3-Davacı taraftan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-İstinaf yargılama giderinin mahkemece yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a,6 maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.13/12/2022

Başkan

e-imzalı
Üye

e-imzalı
Üye

e-imzalı
Katip

e-imzalı

İ.P.