Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2689 E. 2021/1382 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2689 – 2021/1382
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2689
KARAR NO : 2021/1382

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ……
ÜYE : ………
ÜYE : ……
KATİP : ….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI : 2015/1052 Esas- 2019/882 Karar
DAVACILAR : 1-….
ve ……….
2-…………
3-…….
.
4-…….
.
5- …….
.
6-……….
7-
VEKİLLERİ : Av. ….
……….
Av. …….
………
DAVALI : ……..
VEKİLLERİ : Av. …….
…….
Av. …….
……….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2021

Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2019 tarih ve 2015/1052 esas ve 2019/882 karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/08/2011 tarihinde …… plakalı aracın kusuruyla meydana gelen kazada müvekkillerinin yaralandığını, müvekkillerinden …..ın oğlu ……’ın ise vefat ettiğini, oluşan kazada müvekkillerinin bir kusurunun bulunmadığını, kusurlu aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu, açıklanan nedenlerle şimdilik 4.000,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ; davacıların başvurusu üzerine belirlenen miktar üzerinden 14/01/2014 tarihinde davacı …’ a ödeme yapıldığını, müvekkilinin bu konuda bir sorumluluğunun kalmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, ancak bakıcı giderinin tedavi giderlerinden karşılandığını ve müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulü ile 39.464,13 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı ….’ın geçici iş göremezlik tazminatı davasının kabulü ile 1.318,20 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, davacılar …. ve …in geçici iş görmezliğe ilişkin tazminat talepleri yönü ile davacı vekilinin feragat etmiş olması yönü ile ayrı ayrı reddine, davacı …’ın sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminatı davasının kabulü ile 150.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı ….’in sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminatı davasının kabulü ile 120.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı ….’ın sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminatı davasının kabulü ile 130.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; dava açıldıktan sonra davacı ile müvekkili şirket arasında ibraname imzalandığını, akabinde bu davayı açmasında iyiniyet kuralının aranamayacağını, tüm davacılar yönünden alınan maluliyet raporlarının hatalı olduğunu, eksik inceleme ile tanzim edildiğini ve bu çelişkili maluliyet raporlarına göre hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava: Trafik kazası nedeni ile maddi tazminat talebine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacı vekilince 21/08/2011 tarihinde ….’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı …. plakalı aracın yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında davacılardan …’ın oğlu ….’ın vefat ettiği, davacılar ….in yaralandıklarını belirterek davacı …. için destekten yoksun kalma tazminatı ve tüm davacıların yaralanmaları nedeni ile maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
1-Davalı vekilince dava açıldıktan sonra davacılar ile müvekkil şirket arasında ibraname imzalandığı, davacı tarafça ödeme sonrası feragat dilekçesi sunulması gerekirken davaya devam edilmesinin MK da belirtilen dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek istinaf itirazında bulunulmuştur.
Evrak kapsamından davacı tarafça 12/03/2015 tarihinde iş bu tazminat davasının açıldığı …. ve … adlarına vekil tarafından imzalanan ibranamelerin 25/08/2015 tarihli olup, Ön inceleme duruşmasının 10/11/2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda uyuşmazlık, yargılama aşamasında ibraname alınmış olması ve bu ibraname gereği davacının davasından feragat edeceğinin kararlaştırılmış olması noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu ve söz konusu taraflar arasında imzalanan “ibraname ve feragatname” başlıklı belgelerin değerlendirilerek hüküm tesisi gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda; bir kısım davacılardan anılan bu ibraname, davacıların maluliyet oranının yani zararının belirlenmesi için mahkeme tarafından herhangi bir maluliyet raporu alınmadan ve davacıların talep etmeye hakkı bulunan tazminat hesabı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan önceki tarihte verilmiştir. Bu itibarla, davacıların maluliyet oranı ve hak edeceği tazminat belirlenmeden önce verilen bu ibranamenin, henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu açıktır. Davacı vekili yargılama aşamasında duruşmadaki beyanlarında ibraname ve feragatlerin hesap raporu düzenlenmeden verildiğini arada fahiş farklar olduğunu belirtmiştir ve davacı vekili tarafından bilirkişi raporu uyarınca bedel arttırım dilekçesi sunulduğu bu itibarla davacı tarafça KTK’nun 111/2. maddesi gereği ibranamenin iptali iradesinin ortaya konmuş olduğu anlaşılmıştır. Henüz ön inceleme aşamasında maluliyet ve hesap raporu alınmadan düzenlenen ibranamelerin davacı tarafça kabul edilmeyerek davaya devam olunmak suretiyle ibranamenin kabul edilmediği/iptali iradesinin ortaya konulduğu; KTK’nun 111/2. maddesiyle getirilen anlaşma ya da uzlaşmanın iptaline ilişkin düzenlemenin, dava içinde ya da davadan önce yapılmış anlaşma şeklinde bir ayrım içermemesi nedeni ile somut olayın özelliklerine göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/22364 E.2017/3810 K.)
2-Davalı vekilince davacıların maluliyet raporunun hatalı olduğu eksik inceleme neticesinde tanzim edildiği belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır.
HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosya kapsamının bütün olarak incelenmesinde mahkemece alınan maluliyet raporlarının davalı tarafa tebliğ edildiği ancak davalı tarafça süresi içerisinde maluliyet raporlarına ilişkin itirazda bulunulmadığı gibi, istinaf aşamasında da maluliyet raporlarının taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmediğine dair bir iddiada da bulunulmadığı, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporununda davalı vekiline elektronik tebligat yolu ile tebliğ edildiği gibi 05/02/2019 tarihli duruşmada tebliğ mahiyetinde elden tebliğ edildiği, davalı tarafça yasal süresi içerisinde bilirkişi raporlarına karşı itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet ve aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu (Yargıtay 17. H.D.nin 2020/4545 E. 2020/6774 K. Sayılı ilamı) gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden ve davacı tarafça da istinaf dilekçesine verilen yazılı cevaplarında davalı tarafça süresi içerisinde raporlara itiraz edilmediği raporların kesinleştiğine ilişkin savunmada bulunulduğu davalı vekilince istinaf dilekçesinde belirtilen maluliyet raporuna itirazı değerlendirilmeye alınmayacağından davalı vekilinin maluliyet raporlarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.

Bu itibarla, kamu düzeni ve istinaf itirazları ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usuli işlemlerin kanuna uygun şekilde yapılarak, aşamalarda ileri sürülen iddia ve cevapların denetimi sağlayacak biçimde eksiksiz sergilenip, hükme esas alınan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatiyle davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş ve başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 30.019,79 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL ve 7.483,06 TL nin mahsubu ile bakiye 22.492,33 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilgisi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansından harcanmayan kısmın talep halinde ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361 ve devamı maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
………………………………………………………………