Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1959 E. 2021/1222 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 17. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1959 – 2021/1222
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1959
KARAR NO : 2021/1222

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :….
ÜYE : ….
ÜYE :…
KATİP :…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2018
NUMARASI : 2014/1322 Esas- 2018/1248 Karar
DAVACILAR : ….
VEKİLİ : …
DAVALI : …
DAVALI : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/09/2021

Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarih ve 2014/1322 esas ve 2018/1248 karar sayılı kararı aleyhine davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/05/2010 tarihinde müvekkilinin …. plakalı aracına binmek üzere iken, arkadan gelen …. plakalı aracın, müvekkiline ait aracın sol arka kısmına çarpması neticesinde müvekkilinin ayağının kopma noktasına geldiğini ve yaralandığını, …. plakalı aracın sürücüsü davalı …., aracın malikinin davalı … olduğunu, …. plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin mimar olup 2013 yılının sonuna kadar çalışamadığını, müvekkilinin babası olan diğer müvekkili …. ile kaldığını, müvekkillerinin uğradığı manevi zarara karşılık olmak üzere müvekkili …. için 75.000 TL, diğer müvekkili …. için 25.000 TL olmak üzere 100.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan araç sahibi … ve sürücü Abdulhekim …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tedavi süresince müvekkilinin mahrum kaldığı gelirlere ilişkin 2.500 TL ve müvekkilinin iş gücü kaybına ilişkin 2.500 TL olmak üzere 5.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulundan kusur tespitinin yapılmasını, maluliyet oranının tam teşekküllü bir devlet hastanesinden tespit edilmesini, aktüer sıfatına sahip bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy mahkemeleri olduğunu, olay tarihinin 12/05/2010 olduğunu bu nedenle zamanaşımı ve yetki itirazında bulunduklarını, itirazlarının kabulü ile davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy mahkemeleri olduğunu, olay tarihinin 12/05/2010 olduğunu bu nedenle zamanaşımı ve yetki itirazında bulunduklarını, itirazlarının kabulü ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile 1.456,53 TL geçici iş göremezlik ve 133.643,57 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 135.100,10 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketi için; poliçe limiti ile sınırlı ve dava tarihinden (20.08.2014) başlamak üzere, davalı … ve …. açısından; kaza tarihinden (12.05.2010) başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’na ödenmesine, 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden (12.05.2010) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …. ve ….’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı ….’na ödenmesine, 6.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden (12.05.2010) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …. ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı ….’na ödenmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; müvekkilin kusurunun %25 olması gerekirken %75 olarak kabulünün hatalı olduğunu, …’ in geçirdiği kaza neticesinde yaklaşık 5 yıl süren bir tedavi sürecine girdiğini, işinden sosyal hayatından uzak kalarak ve hayattan soyutlandığını, müvekkili ….’ nun ise bu süreçte oğlu ile birlikte aynı sıkıntıları yaşadığını, hal böyle iken 25.000 TL ve 6.000 TL gibi rakamların komik miktarlar olduğunu, müvekkillerin ekonomik durumlarının incelendiğinde bu durumun anlaşılacağını, mahkemenin manevi tazminat yönünden verdiği kısmi red kararının hatalı olup kararın kısmı red yönünden olan kısmının kaldırılarak davanın tümden kabulünün gerektiğini, vekalet ücreti yönünde de hatalı hüküm kurulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle maluliyet ve meslekte kazanma gücü kaybı ile ilgili raporların alınması bakımından yetkili mercinin Adli Tıp Kurulu 3. İhtisas Dairesi olup işbu durum gözetilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mahkemece müvekkili şirketin sorumluluğu dahilinde bulunmayan tazminat kalemleri bakımından hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik döneminde meydana gelen zararlardan sorumlu olmadığını, SGK hizmet dökümüne göre davacının kazandığı ücret belirlenebilirken TÜİK emsal ücret yazısı dikkate alınarak oluşturulan bilirkişi ek hesap raporunun hükme esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın bu yönlerden kaldırılmasını istemiştir.
Dava: Trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
1-Davacı tarafça dosyada dinlenen tanık …’ın beyanında kazanın davacının aracına binerken olduğunu beyan etmesine rağmen müvekkilinin kusurunun % 25 yerine % 75 olarak kabulünün hatalı olduğu belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuştur.
Dosya içerisinde mevcut trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; davacı …’nun yolun sağ kenarına park ettiği aracına binmek yada araçtan inmek isterken gerektiği şekilde trafiği kontrol etmemesi nedeni ile % 75 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise % 75 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, ceza dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda davacı …’nun inme -binme kuralına uymama nedeni ile asli kusurlu, davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği, bu itibarla söz konusu raporlarda kazanın, davacının aracına binme ya da aracından inmesi şeklinde meydana gelmesine göre ayrım yapılmaksızın davacıya 2918 Sayılı Yasanın 84 ve 58. Maddeleri uyarınca inme-binme kurallarına uymama nedeni ile kusur izafe edildiği, ATK raporunda ise kazanın davalı sürücünün ifadesinde belirttiği şekilde davacının otomobilinden inişi esnasında meydana gelmesi halinde davacının % 75, davalının ise % 25 oranında, kazanın davacı ….’nun beyanında belirttiği şekilde duran aracına binmek üzere sürücü kapısını açıp binmek istediğinde olması halinde davalı sürücünün % 75, davacının % 25 kusurlu olduğunun belirtildiği, her ne kadar mahkemece ceza yargılamasında itibar edilen rapordaki olayın oluş şeklinin bağlayıcı olduğu belirtilerek hüküm tesis edilmiş ise de, kazaya ilişkin Bakırköy 14. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/3075 Esas sayılı ilamında sanığın tali kusurlu olduğu belirtilerek hüküm tesis edilmiş olduğu, olayın oluş şekline ilişkin gerekçede açıklamanın bulunmadığı her ne kadar 27/11/2013 tarihli bilirkişi raporuna atıfta bulunulmakta ise de bilirkişi raporunda sanığın beyanına göre rapor düzenlendiğinin belirtildiği, mahkeme gerekçesinde olayın oluş şekline ilişkin somut bir belirlemenin yapılmadığı, olayın oluşuna ilişkin maddi olgunun belirlenmediği, sanığın tali kusurlu olduğu belirtilerek hüküm tesis edildiği, Ceza mahkemesindeki belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı ancak kusur durumuna ilişkin ceza yargılamasındaki belirlemenin hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığı, kaldı ki ceza dosyasında maddi olgunun somut bir şekilde gerekçede belirtilmemesi nazara alındığında dosya içerisinde raporlar arasında çelişkinin bulunduğu bu itibarla mahkemece, İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişilerden oluşacak heyetçe dosyadaki tüm deliller, olayın meydana geliş şekli değerlendirilerek raporlar arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davalı tarafça hükme esas alınan maluliyet raporunun soyut ve objektif değerlendirmelerden uzak ve yetkili merci tarafından alınmadığı belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuştur.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/2620 E. 2021/2238 K., Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/2621 E. 2021/2234 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/163 E.2021/67 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/12104 E.2020/8842 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6069 Esas 2020/4335 Karar )
Somut olayda kaza tarihi 12/05/2010 olup, mahkemece …. Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan, içerisinde Adli TIp ve Ortopedi Uzmanı bilirkişilerinde bulunduğu 6 kişilik doktor heyetinden, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor tanzim edildiği, raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerince tanzim edilmiş olması ve davalı tarafça istinaf dilekçesine eklenen tıbbi görüş niteliğindeki beyanların kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmemiş olması ve tek başına hükme esas alınan raporun yerinde olmadığını ispata yeterli olmadığı kanaatiyle davalı tarafın maluliyet raporuna ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Davalı sigorta şirketi vekilince SGK hizmet dökümlerine göre davacının kazandığı ücretin belirlenebilirken TÜİK emsal ücret yazısı dikkate alınarak oluşturulan bilirkişi ek raporunun hükme esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtilerek istinaf itirazında bulunulmuştur.
Evrak kapsamına göre davacının mimar olduğu ve dava dilekçesinde, davacının Türkiye çapında kamu ihaleleri alan firmalarda çalıştığı, inşaat şirketlerinde müdürlük yaptığı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda davacının 2003 yılından itibaren sigortalı çalışmaların bulunduğu, olay tarihinden 2014/12 dönemine kadar bazı aylarda prime esas kazancının asgari ücret olarak bazı aylarda da asgari ücretin üzerinde gösterildiği ancak davacının olay tarihinden itibaren tüm ücret bordrolarının ibraz edilmemesi nedeni ile hizmet cetvelinde bildirilen prime esas kazançtan tazminata esas ücretin belirlenmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş, davacı vekilince ibraz edilen davacının kurucusu olduğu şirkete ait ticaret gazetesi sayfa sureti ve TÜİK verileri uyarınca dosya ek rapor için bilirkişiye tevdi edilmiştir. İbraz edilen ek rapor uyarınca mahkemece hüküm tesis edilmiştir.
Mahkemece, davacının tazminat hesabına esas geliri ve kayıplarını belirlemeye ilişkin yapılan araştırma yetersizdir. Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, davacının gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir. Bu durumda SGK dökümlerine göre davacının sigortalı çalışması bulunduğundan, mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı işyeri araştırılarak, işyerinden, kaza sonrasında davacının çalışamadığı (geçici işgöremezliğe maruz kaldığı) dönemde maaş ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa miktarı ve davacının işgöremez halde bulunduğu dönemde elde edemediği fazla çalışma, ikramiye vs. gibi yan ödemelerin miktarı detaylı biçimde sorulmalı, SGK’dan maaş bordrosu, hizmet döküm cetveli ve sosyal güvenlik kayıtları ile davacının ortağı olarak çalıştığını belirttiği şirketlerin ticari defterleri getirtilmeli, bundan sonra ticari defterler, maaş bordroları ve SGK kayıtları birlikte incelenerek, davacının bu şirketlere şahsi katkısının da değerlendirildiği, muhtemel gelirinin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlendiği, anılan ilkelere göre kazanılmış haklarda dikkate alınmak suretiyle zarar hesabı yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken TUİK kayıtlarına göre düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 17. H.D.nin 2016/4859 E. 2019/2580 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, bu aşamada sair hususlar incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a,6 maddesi uyarınca davacı ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜ İLE;
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarih ve 2014/1322 esas ve 2018/1248 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE,
2-Taraflardan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararla birlikte değerlendirilmesine,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi .

Başkan Üye Üye Katip
. .