Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. GAZİANTEP BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/117
KARAR NO : 2023/1732
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2020/665 E – 2021/176 K
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …-
Av. …-
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …- [16017-10339-11801] UETS
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
Mahkemece verilen karara karşı taraf vekillerinin istinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirket, Ticaret Kanunun hükümlerine göre kurulmuş bir tüzel kişi olduğunu, müvekkili şirketin ………. bulunmadığını, bu nedenle davalı şirketten elektrik enerjisi satın aldığını, davalı şirket müvekkili şirketin aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlemiş olduğunu, ancak bu sayaç okuma bedeli sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken, davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, davalının 875 sayılı Kurul kararının uygulandığı ………. tarihler arasındaki dönemde PSH uygulaması ve buna bağlı olarak TL/kWh şeklinde fazladan aldığı bedellerin hukuki dayanaktan yoksun kaldığını, bu çerçevede davalı şirketin müvekkili şirketten ………. dönemleri arasında fazladan perakende satış hizmet bedeli tahsil edildiğinin açık olduğunu, nitekim başkaca mahkemelerden verilen kararlarda dağıtım şirketinin perakende satış hizmet bedelleri üzerinden fazladan aldığı bedellerin iadesine karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin ………. aboneliği ve varsa diğer tüm aboneliklerinden PSHB olarak fazladan ödenen ………. dönemlerine ait KDV dahil ………. TL ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. Maddesine göre işleyecek gecikme zammı işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu olan bedelin yasa ile belirlenen bir bedel olduğunu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun düzenlendiği işlemlerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı nitelikte olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket …….. da aralarında bulunduğu şirketlerin söz konusu karar ve yasaya aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Yerel mahkemece, yargılama sırasında uzman bilirkişilerden alınan raporlarla, davalı şirket abonesi olan davacıdan ve birleşen şirketlerden ………. dönemindeki faturalarla toplamda ………… TL PSHB alındığını, Danıştay iptali sonrası yürürlüğe giren tarifenin geçmişe yönelik olarak güncelenmesi sonucu alınması gereken sabit PSHB miktarının ……. TL olduğu, buna göre davacıdan ……… TL yersiz PSHB alındığı tespit edilmekle bu miktar üzerinden davanın kabulü gerektiği, tarafların tacir ve işin ticari iş olduğu dolayısıyla davacının ticari faiz isteyebileceği, dava konusu alacağın ……… Karar sayılı kararından sonra talep edilebilir hale geldiği, davacı taraf davadan önce davalıyı temerrüde düşürülmediği için ödeme gününden değil ancak dava tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği, davacının alacağa ödeme tarihinden itibaren Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun 51. Maddesine göre işleyecek gecikme zammı yönündeki talebinin yerinde olmadığı, Davalı vekilinin; … İle ………. nin ayrı ayır tescillenmiş farklı şirketler olması ve fatura alacaklarına ilişkin davaların /taleplerin ……….. Nin sorumluluğunda olduğu gerekçesiyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin savunmasına, dava konusu PSHB leri içine alan tüm faturaların davalı …tarafından düzenlenmiş olması nedeniyle itibar edilmeyeceği, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın konusu Danıştay’ın vermiş olduğu iptal kararına bağlı olarak, nispi olarak tahsil edilmesinin dayanağı kalmayan fazladan alınan PSH bedelinin müvekkili şirkete iadesi olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği, alacağa ödeme tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanması gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre; “dağıtım şirketinin hatası nedeni ile fazla ödenmiş olan tutar, dağıtım şirketi tarafından ödeme bildiriminin tebliğ edildiği günden sonraki onbeş gün bir itirazda bulunulması halinde ödeme tarihini izleyen onaltıncı günden başlamak üzere 6183 sayılı amme alacakları tahsili usulü hakkında kanunun 51.maddesine göre hesaplanan gecikme zammı da dahil olmak üzere bir sonraki ödeme bedelden mahsup edilecektir.” hükmü yer aldığını, kararda davalı … şirketince fazladan tahsilat yapıldığının ortaya konulduğunu, uygulanacak faizin başlangıç tarihi hususunda taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde Kanun hükümlerine aykırılık oluşturmadığını, sözleşme özgürlüğü bağlamında değerlendirildiğinde müvekkili şirketin fazladan ödemiş olduğu tutara ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre işleyecek faizin uygulanması gerektiğini, diğer yandan Elektrik Piyasası İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğin 15. maddesinde 3. fıkrasında da; “Maddi hatalar dışında; ödeme bildirimi içeriğine yapılan herhangi bir itiraz, ödemeyi durdurmaz. …….. ve/veya dağıtım şirketinin hatası nedeniyle fazla ödenmiş olan tutara, ……. ve/veya dağıtım şirketi tarafından ödeme bildiriminin tebliğ edildiği günden sonraki onbeş gün içerisinde itirazda bulunulabilir. İtirazın kısmen veya tamamen haklı bulunması halinde fazla ödenen tutar, ödeme süresinin bitiminden başlamak üzere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanan gecikme zammı da dahil olmak üzere kullanıcıya iade edilir.” hükmü yer aldığını, taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşması çerçevesinde ve Elektrik Piyasası İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğin 15.maddesinin 3.fıkrasına göre dağıtım şirketinin açık hatası nedeni ile müvekkili şirketten fazladan tahsil edilen bedellere ödeme tarihlerinden itibaren gecikme zammının uygulanması gerektiğini, bu talebin kabul edilmemesi halinde, her iki tarafın tacir olduğu dikkate alındığında, mahkemece faiz türü olarak belirlenen yasal faizin, en azından avans faiz olarak düzeltilmesi gerektiğini, işlemiş ve işleyecek faize kdv işletilmesi yönündeki talebe ilişkin karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemece verilen karar eksik olup, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’sinin de davalıdan tahsili gerektiğini, Katma Değer Vergisi Kanununun Matraha Dahil Unsurlar başlıklı 24. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde matraha dahil olan unsurların içerisinde “c) Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.” hükmü yer aldığını, bu açık Kanun hükmü doğrultusunda gecikme zammına KDV’nin eklenmesi gerektiğini, KDV talebinin Kanun maddesinden ileri geldiği dikkate alındığında faizin türü ne olursa olsun işlemiş ve işleyecek faize KDV işlemesi gerektiğini, kararın “……… TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kararın hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, tarife bedelleri 6446 Sayılı Kanun ve bu Kanuna bağlı olarak yayımlanan mevzuat kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından belirlendiğini ve dağıtım şirketlerince uygulandığını, müvekkil şirketin EPDK tarafından onaylanan tarife bedellerini uygulaması yasal zorunluluk olup, husumetin EPDK’ya yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu faturaları düzenleyen ………. Anonim Şirketi olduğunu, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, mülga Borçlar Kanunu’nun 60.maddesi dikkate alındığında davacının davaya dayanak ………. tarihli kararı öğrendiğinden itibaren 1 yıl içerisinde dava açması gerektiğini, ihtirazı kayıt şartı konulmadan ödenen bedeller için talep hakkı olamayacağını, bahse konu bedellerin EPDK tarafından belirlenip uygulmaya konulduğunu, müvekkili şirketin alınan bedelle ilgili bir kararı söz konusu olmadığını, EPDK’nın belirlediği tarifelerin dağıtım şirketlerince uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu, Kurul’un davaya ……….. günlü, 875 Sayılı kararının ……… günlü, 26276 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, bu karara istinaden 01.01.2007-31.12.2010 geçiş döneminde tüketici tarifelerinin dengelenmesi bakımından kullanılan elektrik miktarı baz alındığını ve EPDK tarafından onaylanan kararın müvekkili şirket tarafından uygulandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, özel ve teknik konulardan daha çok hukuki bilgiye yer verildiğini, teknik bilgiyi gerektiren sayaç okuma bedelinin hesaplanması dışındaki görüş ve açılamaların mahkemenin görev ve yetkisini ihlal ettiği gibi, davaya ilişkin mahkemenin kanaatini de etkilediğini, bilirkişi raporunda, davacı tarafın serbest tüketici kapsamında olduğu belirtilmişse de, son kaynak tedarik tarifesi kapsamında kalındığının göz ardı edildiğini, son kaynak tedarik tarifesi kapsamında kalan serbest tüketici; serbest olmayan tüketici ile aynı hak ve yükümlülüklere tabi olduğunu, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine sıkı bir şekilde bağlı kalındığını, Danıştay kararında belirtilen serbest tüketici kategorisinde bulunmadığını, 6446 sayılı yasa kapsamında, son kaynak tedarik tarifesi; “Serbest tüketici niteliğini haiz olduğu hâlde elektrik enerjisini, son kaynak tedarikçisi olarak yetkilendirilen tedarik lisansı sahibi şirket dışında bir tedarikçiden temin etmeyen tüketici” olarak tanımlandığını, son kaynak tedarik tarifesi, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi son kaynak tedariki kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluştuğunu, bilirkişi raporundaki 6719 sayılı yasa ile ilgili açıklama ve yorumlamaların hatalı olduğunu, bahse konu mevzuat değişikliğinin dava konusu bedelin hukuka uygun olduğunu teyit ettiğini, 6719 Sayılı Kanun’un 21. Maddesi ile, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17/6/d bendine, “Perakende satış tarifeleri, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi perakende satış faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur.” ifadeleri eklendiğini, ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını, ilgililerin, müvekkili şirketin de aralarında olduğu elektrik piyasası faaliyeti yürüten tüzel kişilere karşı açacakları davaların konusu ve mahkemelerin bu ihtilaflarla ilgili yetkisi de 17. madde’ye eklenen 10. fıkra ile açıklığa kavuşturulduğunu, Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu, Kanun Koyucu, çıkartılan Kanun’un ruhuna uygun olarak, geçmişe de etkili olacak şekilde bir düzenleme yapmayı gerekli gördüğünü, kararın gerekçesiz olduğunu, mahkeme tarafından dosyaya sunulan bilgi-belgeler ile cevap ve itirazları, husumet ve zamanaşımı itirazı, davacının serbest tüketici olup olmadığı ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya uygulanıp uygulanmayacağını değerlendirmeden salt bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
HMK’nın 353. Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK.’nun 355. md. hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; ………. döneminde davacı şirketten fazla tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 5496 sayılı Kanun ile eklenen ve 24/05/2006 tarihinde yürürlüğe giren geçici 9. maddesine istinaden, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) 875 sayılı kararı ile …… tarihleri arasındaki geçiş döneminde, Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisini onaylayarak yürürlüğe koymuş, anılan düzenleyici işlemin iptali istemiyle açılan davaya bakan Danıştay 13. Dairesince, sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterekecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle, 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 E., 2011/1368 K. sayılı ilamıyla metodolojinin “Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları” başlıklı II. Bölümünün (B) bendi iptal edilmiş, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/05/2012 tarihli ve 2011/1901 E., 2012/798 K. sayılı kararıyla; daire kararının, serbest tüketicilerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği belirtilmek suretiyle onanarak kesinleşmiştir.
Davalı şirketin, EPDK’nın düzenleyici işlemi esas alarak ……… tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden (nispi) PSH bedeli tahsil ettiği, EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından 2006 eylül-2010 Aralık döneminde fazladan tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği, davacı şirkete iade edilecek tutar belirlenirken, hizmetin bir ücret karşılığı verilmesi gerektiği gözetilerek, EPDK tarafından davacı şirketin de dahil olduğu abone grubu için sonradan belirlenmiş olan maktu ücretin mahsup edilmesi ve ayrıca fazladan ödendiği belirlenen PSH bedelleri ile bu bedeller üzerinden alınan KDV’nin toplamından oluşan alacağın tahsiline karar verilmesi gerektiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, EPDK’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında uygulama alanı bulacağı, bu nedenle, anılan yasa değişikliklerinin, somut olay bakımından bir etkisi bulunmadığı, davacının dava konusu bedellerin tahsil edildiği tarihlerde “serbest tüketici” olduğunun yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, yine bilirkişi raporu ile yukarıda belirtilen hususlara uygun şekilde alacak miktarının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, İlk derece mahkemesince yargılama sırasında uzman bilirkişiden alınan ve gerekçeli, detaylı, taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle Dairemizce de benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinaf incelemesine konu mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken ……. TL harçtan peşin yatırılan ……… TL harcın mahsubuyla bakiye ……… TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken ……… TL harcın peşin yatırılan …….. TL harçtan mahsubuyla bakiye …….. TL harcın talep halinde davalıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tebliğden itibaren iki hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/10/2023
… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı
İş bu karar 04/10/2023 tarihinde yazılmış olup, 5070 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.