Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1799 E. 2021/1310 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1799
KARAR NO : 2021/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : 2020/703 – 2021/272
DAVACI : ………..
VEKİLLERİ : Av. …-……… UETS
Av. …-………. UETS
DAVALI : … – -…-…
VEKİLİ : Av. …-…
KARAR TARİHİ : 24/09/2021
Davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirket nezdinde elektrik abonesi olduğunu, elektrik enerjisi tüketiminden kaynaklı fatura borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhinde …….TL üzerinden …… İcra Dairesi ……. E. sayılı ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf, davacının davaya ve icra takibine konu ettiği elektrik aboneliğinden kaynaklı borcun kendisine ait olmadığını, zira kendisinin böyle bir aboneliğinin de bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddini istemiştir.
Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesine açılan davada 18/11/2020 tarihli 2020/280 Esas, 2020/644 Kararı ile davanın usulden reddi ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Görevsizlik kararı ile dosyanın geldiği Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, davacı vekilinin arabuluculuk yoluna 27/01/2021 tarihinde başvurduğu, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın 05/02/2021 tarihinde düzenlendiği, davanın açılma tarihinin 18/06/2020 olduğu, davacı tarafça arabuluculuk yoluna davanın açıldığı tarihten sonraki bir tarihte başvurulduğu, 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesine göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gerektiği, dava açılmadan önce yerine getirilmeyen bu dava şartının sonradan ikmal edilmesi hukuken mümkün olmadığından, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 ve m.115 hükümleri gereğince davanın usulden reddine karar vermiştir.
Karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunarak; mahkemece gerekli araştırma, inceleme yapmaksızın ve yeteri kadar bilgi ve belge toplamaksızın davanın usulden reddine karar vermesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davanın yerel mahkeme kararına göre davacı tarafından arabuluculuk yoluna 27/01/2021 tarihinde başvurulduğunu, anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın 05/02/2021 tarihinde düzenlendiğini ve davanın açılma tarihinin ise 18/06/2020 tarihi olduğunun belirtildiği, ancak davanın 18/06/2020 tarihinde Tüketici Mahkemesi’ne başvurularak açıldığını ve Tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk müessesesi 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu hale getirildiğini, bu nedenlerle davanın tüketici mahkemesinde açıldığını, davanın açıldığı sırada arabuluculuk için başvuru şartının bulunmadığını ve dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine tevdii edilmesi üzerine taraflarınca arabuluculuğa başvurunun hemen tamamlanıp bu eksikliğin giderilmesinin yasalara herhangi bir aykırılık teşkil etmediğini, arabuluculuk başvurusunun giderilebilir bir eksik olarak kabul edilmesinin ve neticeten yerel mahkeme kararının bozularak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’ nın 353. Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
Dava, elektrik enerjisi parekende satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, aynı tarihte yürürlüğe giren aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta her iki tarafın tacir olması nedeni ile dava nispi ticari dava niteliğinde ve itirazın iptali davasının da mahiyeti itibariyle alacağın ödenmesi talebine yönelik olması sebebiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasına dair dava şartına tabidir. HMK’nın 115/2. maddesinde tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilebileceği belirtilmiş ise de 6352 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2. maddesinde arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği açıkca belirtildiğinden anılan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira arabuluculuk, tarafların mahkeme yoluna başvurmadan uyuşmazlıkları bir araya gelerek çözmeleri, bu şekilde daha hızlı ve barışcıl yöntemlerle sonuca ulaşmaları ile mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla getirilmiş bir alternatif çözüm yoludur.
Buna göre kesinleşen görevsizlik kararı sonrası yasal süre içerisinde talep üzerine görevli mahkemede yargılamaya devam edilmesi aynı davanın devamı niteliğinde olduğu gözetildiğinde, zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-İnceleme konusu kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken istinaf karar harcı alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 24/09/2021
… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı

İşbu karar 24/09/2021 tarihinde yazılmış olup, 5070 sayılı kanun hükümlerine göre uygun olarak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.