Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/690 E. 2022/95 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/690
KARAR NO : 2022/95

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2020
NUMARASI : 2018/583 E – 2020/100 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
KARAR TARİHİ : 21/01/2022

Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı aleyhine başlattıkları takibe davalının itiraz ettiğini, borcun kaynağının kaçak elektrik tespit tutanağından kaynaklandığını, Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 26. madde a ve c bendi uyarınca tutanağın tutulduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; tutanaktaki kaşe ile müvekkili şirketin kaşesinin aynı olmadığını, kaşe müvekkili şirkete ait olmadığı gibi, kaşe altında imza da bulunmadığını, imzadan imtina edildiği ibaresi de bulunmadığını, tutanakta belirtilen adresle müvekkili şirketin şubesi veya ilgisi olmadığını, halihazırda başka bir abonelik sözleşmesinin bulunduğunu belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne,…İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibe yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 17.490,26 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı hakkında 21/08/2017 tarihli …sayılı tutanağın düzenlendiğini, davalının “sözleşmesiz ve ikili anlaşması olmadan enerji kullanımı yaptığı”nın tespit edildiğini, düzenlenen tutanağa istinaden kaçak faturası tanzim edildiğini, faturanın ödenmemesi nedeni ile davalı hakkında ….Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bilirkişi raporunda davalının kaçak kullanım yaptığının tespit edildiğini ve müvekkili şirket tarafından yapılan hesaplamanın da EPTH yönetmeliğine uygun olduğunun belirlendiğini, bilirkişinin yapmış olduğu hesaplamada 17.490,26 TL (gecikme zammı ve KDV hariç) kaçak faturası tanzimi gerektiği ve yapılan hesaplamanın yönetmeliğe uygun olduğunun belirlendiğini, davadaki haklılığının alınan raporla da tespit edildiğini, bilirkişi raporunda gecikme zammı ve KDV hesaplamasının yapılmadığını, mahkeme tarafından faiz ve KDV hesabı açısından ek rapor alınabileceği gibi dosyanın hesap bilirkişisine gönderilerek hesaplama yapılması istenebileceğini, mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar verdiğini ve davalı lehine bu miktarda vekâlet ücretine hükmettiğini, ispatlanmamış bir dava söz konusu olmayıp, eksik yapılan bir inceleme bulunduğunu, teknik bilirkişi raporunda, müvekkili tarafından yapılan faturalandırmada herhangi bir yanlışlık olmadığı net ve denetime açık bir şekilde belirlendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 21/08/2017 tarihli tutanaktaki kaşe ile müvekkili şirketin kaşesinin aynı olmadığını, kaşe müvekkili şirkete ait olmadığı gibi, kaşe altında imza da bulunmadığını, imzadan imtina edildiği ibaresi de bulunmadığını, tutanakta belirtilen adresle müvekkili şirketin şubesi veya ilgisi olmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, eksik ve hatalı olduğunu, davacı tarafından gönderilen belgelerde ….tesisatın …. tarafından başlatıldığı, 27/07/2016 tarihinde tahliye edildiğinin belirtildiğini, ….’in aboneliği kapattığına dair belge sunulmadığını, aboneliğini iptal ettirdiğine ve sayacın mühürlendiğine ilişkin belge sunulmadığını, 17/06/2016-27/07/2016 tarihleri arasında abonelikte elektrik kullanımının olmaması nedeniyle davacı tarafından ilgili sayacın bir daha okunmadığını, sayacın ödenmemiş borcu bulunmadığına göre yapılan tüketimin EPTHY 26/c kapsamında kaçak kullanım olarak kabul edilemeyeceğini, dava konusu olayın usulsüz elektrik kullanımı olduğunu, bilirkişi tarafından olayın yanlış vasıflandırıldığını, …. Vergi Dairesince müvekkilinin 23/05/2017 tarihinde “…mah….cad…” adresinde mükellefiyetsiz şube işyeri olarak faaliyetine başladığı, 20/12/2017 tarihinde faaliyetini terk ettiğinin belirtildiğini, dava konusu tesisatın müvekkili tarafından kullanıldığı kabul edilmemekle birlikte, kullandığı kabul edilse dahi 23/05/2017-21/08/2017 tarihleri arasında 3 aylık sürenin hesaplanması gerektiğini, kaçak kullanım olduğu belirtilen tarihlerin 27/07/2016-21/08/2017 tarihleri arası olduğunu, 27/07/2016-22/05/2017 arasında bu adreste başka şirket ya da kişinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, başka kullanıcıların tespiti halinde kullanım sürelerine oranlanması gerektiğini, tesisatın kurulu gücü ve çalışma saatleri baz alındığında bu miktarda tüketim olmayacağını, EPTHY 30/5 maddesinde kaçak elektrik kullanımında fonsuz tarife uygulanacağının belirtildiğini, bilirkişinin ise TRT Fon payı, enerji fonu ilave edildiğini, fazla hesaplama yapıldığını, ayrıca 1,5 kat uygulaması bedel üzerinden yapılacağına kw üzerinden yapıldığını, müvekkilinin kaçak elektrik kullanmadığını, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, mahkemece ispat yükünün üzerlerinde bırakılmasının hatalı olduğunu, zabıta araştırması taleplerinin sonradan istenilen bir talep olmadığını, bilirkişi raporu doğrultusunda istenilmesinin zorunlu olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
Davacı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı yasanın 41.maddesi ile HMK’nın 341.maddesinin 2.fıkrası değiştirilerek “Miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü getirilmiş, ayrıca aynı yasanın 44.maddesi ile HMK’ya eklenen Ek Madde-1’in 1.fıkrası ile parasal sınırların her yıl tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı, 2.fıkrası ile de parasal sınırların uygulanmasında hüküm tarihinin esas alınacağı düzenlemesi yapılmıştır.

Yeniden değerleme oranı sonucunda 2020 yılı için istinaf yoluna başvuru parasal sınırı 5.390,00 TL TL’dir. Buna göre, ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından reddedilen miktar yönünden istinaf edildiği, davada reddedilen miktar 1.030,84 TL olup, karar tarihi itibarıyla istinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, HMK’nun 352.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE karar verilmiştir.
Davalı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dava konusu 21/08/2017 tarihli …. sayılı kaçak tutanağının davalı hakkında düzenlendiği, ikili anlaşma olmadan enerji kullanıldığının tespit edildiği, davalı cevap dilekçesinde tutanakta belirtilen adresle ilgisinin olmadığını savunmuş ise de, Ticaret Sicil Gazetesi örneği ve Vergi Dairesi yazısından anılan yerde faaliyette bulunduğunun anlaşıldığı, dosya kapsamı itibariyle tutanakta belirtilen adreste davacı adına elektrik aboneliği bulunmadığının sabit olduğu, yargılama sırasında alınan uzman bilirkişi raporu ile davacının davalıdan isteyebileceği bedelin 17.490,26 TL olduğu kanaati bildirildiği, mahkemece anılan rapor benimsenerek karar verildiği, davalı bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ve istinaf dilekçesinde ‘tutanaktaki adreste kendisinin faaliyet döneminden önceki kişi ya da şirketlerin araştırılması’ gerektiğini ileri sürmüş ise de, cevap dilekçesinde bu hususa yönelik bir itirazı bulunmadığı gibi, açıkça bu adresle hiç ilgisinin olmadığının belirtildiği de gözetildiğinde, mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmüne göre istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmış ve dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece kurulan hükümde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A- Davacı tarafın istinaf başvurusu yönünden;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun miktar itibariyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacıdan alınan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
B- Davalı tarafın istinaf başvurusu yönünden;
1-İstinaf incelemesine konu mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken 1.194,75 TL istinaf karar harcından peşin alınan 298,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 896,07 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21/01/2022


Başkan

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Üye

¸e-imzalı

Katip

¸e-imzalı

İş bu karar 11/02/2022 tarihinde yazılmış olup, 5070 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.