Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2537 E. 2022/2363 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 12. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2537 – 2022/2363
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2537
KARAR NO : 2022/2363

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ……
ÜYE : ……
ÜYE : …….
KATİP : …….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2022
NUMARASI : 2022/802 Esas 2022/845 Karar
DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : 1 -…
…….
DAVALI : 2 -….
…….
DAVALI : 3 -……
……..
DAVALI : 4 -……
……
DAVALI : 5 -……
……..
DAVALI : 6 -…….
……..
DAVALI : 7 -……
…….
DAVALI : 8 -…….
DAVANIN KONUSU : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ :02/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ :04/11/2022

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; iflas dosyasında oluşturulan sıra cetvelinin hukuka aykırı olduğunu, İcra İflas Kanunu “Sıralar Arasındaki Münasebet” başlıklı 207.maddesi “Her sıranın alacaklıları aralarındaki müsavi hakka maliktirler.” hükmünü içermekte olduğunu, İflas idaresinin, paranın dağıtımı hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamakta olduğunu, konu kamu düzenini ilgilendirir nitelikte olduğunu, ve emredici hükümlerle düzenlendiğini, konuya ilişkin ekte sundukları Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/11475 Esas, 2016/3326 karar sayılı kararında “sıralar arasındaki ilişki ise İİK’nın 207. Maddesinde düzenlendiğini, bu maddedeki düzenleme uyarınca her sıranın alacakları kendi içinde eşit hakka sahip olduğunu ve birbirlerine karşı öncelikleri bulunmamakta olduğunu, bu nedenle, bir sıraya isabet eden paranın bu sırada yer alan bütün alacaklılara alacakları nispetinde eşit olarak paylaştırılması gerekmektedir.” denilerek konunun vuzuhaya kavuşturulduğunu, bu açık hükümlere rağmen itiraza konu sıra cetvelinde “İcra İflas Kanunun 206. Maddesi (Üçüncü Sıra) ve İİK. 207 maddesi uyarınca 8 nolu sıradaki 821.676,68 TL’nin gerekli harçlar mahsup edilmek suretiyle ….’ne ödenmesine, sıra cetveline karşı yapılan itirazlarının kabulüne, itirzları doğrultusunda sıra cetvelinin düzenlenmesine karar verilmesini, 3. Sıradaki alacakları için alacakları oranında garameten paylaştırma yapılmasına, bu mümkün değilse etişt paylaştırma yapılmasına, 1. Sırada yer almanın şartlarını taşımayan işçilik alacaklarının bu sıradan çıkarılarak zamanaşımı da gözetilerek 4. Sıraya kaydının yapılmasına, sıra cetvelinin bu şekilde düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesi kararında özetle;Dava; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 235/ son fıkrası gereğince, İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline İtiraz Talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 138 m. Gereğince dava şartlarının ön inceleme aşamasında ve en geç ön inceleme duruşmasında mahkeme hakimi tarafından re’sen incelenerek tüm hak düşürücü süreler ve ilk itirazlardan önce dava şartları konusunda bir karar verilmesi icap olunmaktadır ve fakat kimi bazı durumdalarda dava şartının varlığı veya yokluğu tahkikat esnasında belirginleşebilmektedir. Yeni usul yasamıza yargılamaya hakim olan ilkeler başlığı altında eklenen 27. maddesi düzenlemesine göre “hukuki dinlenilme hakkının” gözetilmesi nedeniyle kimi bazı durumlar da tarafları dinlemeden tensip aşamasında davanın usulden reddine dair nihai karar verilmesi uygun olamamaktadır. Bu nedenle dava şartları hakim tarafından karar verilinceye dek her aşamada re’sen göz önünde bulundurulabilmektedir.
Mahkememiz hükmünün tensip aşamasında verilmiş olması nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nun 27. Maddesinde düzenlenen “hukuki dinlenilme hakkı” ile ilgili kanaatimize gerekçemizde yer vermek gerekmiştir. 04..11.1950 tarihli Roma Protokolü ( Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ) 6. Maddesinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı” kapsamında değerlendirilen “hukuki dinlenilme” hakkı ülkemizle ilgili çok sayıda hak ihlali nedeniyle AHİM’ başvurular nedeniyle verilen ihlâl kararları neticesinde 6100 sayılı Yasanın 27. Maddesinde yasal güvenceye kavuşturularak iç hukukumuzda da etkin bir şekilde göz önünde bulundurulmaya başlanmıştır. Buna mukabil hem yukarıda izâh edilen “usul ekonomisine” ilişkin HMK’nun 30. maddesinde düzenlenmesi ve hem de dava şartlarının incelenmesine dair 137- 142. Maddeleri arasında düzenlenen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde ; tensiple verilen mahkememiz nihai kararının “hukuki dinlenilme hakkını” ihlal etmediği kanısına ulaşılmıştır. Şöyle ki ; diğer kanunlarda yer alan dava şartlarından olan “görev hususu”, tarafların dinlenilmesine gerek duyulmayacak ve tarafların iddia ve savunmalarıyla değiştirilemeyecek ölçüde kanuna dayalı hukuki ve maddi olgular olup; taraf iddia ve savunmalarından bağımsız olarak hakim tarafından re’sen evveliyetle göz önünde bulundurulması gereken konulardır. Bu anlamda oluşan durumun taraf iddialarıyla da değiştirilemeyeceği de ortadır. Mahkememizce, davanın başlangıcında verilecek dava şartına ilişkin kararın, uzun yargılamalar neticesinde verilecek dava şartına ilişkin usuli karardan ise taraflar lehine olacağı açık olup sözleşme ile getirilen “makûl süre” kriterine daha uygun olacağı kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK’ nun 115 ve 137. Maddeleri gereğince dava şartları yönünden mahkememizce re’sen yapılan değerlendirme neticesinde , davanın görüm ve çözüm yerin Türk Mahkemeleri olduğu, konusu itibariyle adli yargının görev alanı içerisinde bulunduğu, 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinde yer verilen dava şartlarının incelenmesine devam olunmuş aşağıda yer verilen dava şartı yönünden ayrıksı olmak üzere yasada yazılı dava şartlarının uyuşmazlıkta bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemeleri görevi ancak kanun ile belirlenebilir olup, görev kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca itiraz edilmese bile davaya bakan Hâkim tarafından re’sen nazara alınır. Somut olayda uygulanması gereken göreve dair yasa hükmü şöyledir:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 2- (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 114- (1) Dava şartları şunlardır:
….
c) Mahkemenin görevli olması.
….
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
HMK’nun 33. maddesi ve 04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, hakim Türk Hukukunu re’sen uygulamakla görevli olup, bir davada maddi vakıaları anlatmak taraflara, hukuki tasnif ve tespit ise hakime ait olacaktır. Bu nedenle hakim tarafların ileri sürdüğü hukuki sebepler ve tespitlerden bağımsız olarak somut olaya uygulanacak yasa hükümlerini kendisi belirleyecektir.
İİK’nun 16. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır” hükmüne, 227/1 maddesinde; “8. maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9, 11, 16 ve 359. maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır.” ifadesine, 234/1. maddesinde; ” İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Şikayet yolu ile itiraz sebepleri sadece sıra ile sınırlı olmayıp iflas idaresinin sıra cetvelinin düzenlenmesine ilişkin kurallara uymaması, sıra cetvelinin tam ve açık olmaması, şekil noksanı bulunması, reddedilen alacakla ilgili red sebebinin açıklanmaması, sıra cetveline bildirilen alacağa sıra cetvelinde yer verilmemesi, iflas idaresi teşekkül etmeden sıra cetveli düzenlenmesi, nizalı alacağın sıra cetvelinde nizalı olarak gösterilmeyip, kabul ve reddedilmiş olması da şikayet sebebi olarak gösterilebilir. Alacaklılar, müflis ve istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişilerin şikayet yoluna başvurmaları mümkün olmakla birlikte, bunlar dışında iflas idaresi de, İİK 223. maddesi uyarınca şikayette bulunabilir. Şikayette karşı taraf, iflas masasını temsil eden iflas idaresidir. Şikayet süresi sıra cetvelinin ilanından itibaren 7 gündür. Ancak iflas idaresine tebliğ masrafı verilmiş ise süre tebliğ tarihinden itibaren başlar. İİK 16/2 maddesinde öngörülen hallerde ve kamu düzenine aykırılık hallerinde ise şikayet süreye bağlı değildir. Şikayet süresi hak düşürücü olduğundan mahkemece şikayetin süresinde olup olmadığının resen dikkate alınması gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunun 235/son fıkrasında “ Ancak ,itiraz alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle İcra mahkemesine arz olunur “ düzenlemesine yer verilmiştir.
İİK 142. Maddesine göre, sıra cetveline yönelik itirazda bulunma yetkisi, bu itiraz üzerine düzenlenecek yeni sıra cetveline girme hakkı bulunan alacaklılara tanınmıştır. Buna göre bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi yada rehni bulunan her alacaklının sıra cetvelinin iptalini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır.
İİK’ nın 142. maddesinin son fıkrası uyarınca alacaklının itirazı, itiraza konu ettiği alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp sadece sırasına ilişkinse, bunun şikayet yolu ile icra tetkik merciine arz olunması gerekir. Ancak itiraz sıraya dahil olmakla birlikte alacağın esas ve miktarına da ilişkinse bu durumda şikayet yolu ile tetkik merciinde ileri sürülemez. Şikayet ise, takip hukukunun temel kurumlarından olup, icra dairelerinin yolsuz işlemleri hakkında ilgililere icra tetkik merciine başvurmaları ile bu yolsuz işlemlerin kaldırılması veya düzeltilmesi imkanını tanıyan İİK 16-18 ve 22.maddelerinde düzenlenmiş bir yasa yoludur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunun “Sıra Cetveline İtiraz ve Neticeleri” başlıklı Madde 235 – (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/97 md.) :
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına *1* kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.
İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar.
Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür.
Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine *1* arz olunur.
düzenlemesine haizdir.
İİK’nın 16. maddesine göre icra dairesinin, sıra cetvelini yaparken takip hukukuna ilişkin hükümlere aykırı davranması ve yapılan işlemin olaya uygun olmaması halinde İİK’nın 142/son maddesine göre sıraya ilişkin olarak şikayet yoluna gidilebilir.( Bilgen Mahmut, İcra İflas Hukukunda Sıra Cetveli, Ankara 2016, 3.Baskı, s.373). Nitekim Yargıtay 19. HD. 30.03.2000 tarih 2000/963 E. 2000/2278 K sayılı ilamında da ” İİK’nın 142/son ve İİK 235/son maddelerinde sadece sıraya yönelik itirazların tetkik merciinde görülebileceği hükme bağlanmışsa da, icra müdürünün sıra cetveli düzenlerken takip hukuku hükümlerine aykırı hareket etmesi hali de madde kapsamında olup şikayet yoluyla tetkik mercinde görülmesi gerektiği” ifade edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ve göreve ilişkin usul hükümleri birlikte değerlendirildiğinde mahkememizin uyuşmazlık hakkında görevsiz olduğu anlaşılmakla, davanın görev yönünden usulden reddine karar verildiği, işbu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İstinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyada verilen GÖREVSİZLİK kararı usule ve yasaya aykırı olduğunu, İşbu kararın kaldırılmasının talep edildiği, nitekim dava dilekçemizde de açıkça belirtildiği üzere davanın konusu müvekkil Kurum alacağının sırasına ilişkin olmadığı, iflas idaresinin, paranın dağıtımı hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığı, konu kamu düzenini ilgilendirir nitelikte ve emredici hükümlerle düzenlendiği, iflas idaresi aynı sıra içindeki alacaklılar arasında da borcun bildirim tarihine göre kanuna aykırı şekilde sıralama yaptığını ve önceki sıradaki alacaklı alacağının tamamına kavuşmadıkça diğerlerine ödeme yapılmayacağını belirttiği, bu ise izah edildiği üzere kanuna açıkça aykırı olduğunu, aynı sıra içindeki alacaklıların eşit olduğunu, alacakları oranında garameten paylaştırma yapılmasının esas olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğumuz Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/2628 E. 2021/244 K. Sayılı güncel yargıtay kararında da açıkça belirtildiği üzere işçi alacaklarının 1. sırada yer alması için iflasın açılma tarihinden önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş olması yahut iflas nedeniyle işini kaybeden işçilerin alacakları olması gerektiğini, bu alacaklara ihbar ve kıdem tazminatının da dahil olduğunu, ancak itiraza konu sıra cetvelinde bu hususa riayet edilmeyerek tüm işçi alacaklarının birinci sırada olması gerekirmiş varsayımından hareket edilerek tamamı birinci sıraya alındığını, bu ise açıkça hukuka aykırı olduğunu, sonuç olarak işçi alacakları iflasın açılma tarihi olan …. tarihinden önceki bir yıl içinde doğmadığından zamanaşımı hususu da gözetilerek 4. sırada cetvele dahil edilmelidir. Dava dilekçesindeki hususlar tekrar ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Somut olayda; Şikayetin, sadece sıraya ilişkin olmadığı, sıra şikayetinin yeniden sıra cetveline konu ve paylaştırılacak paranın müflisin ticari defter ve kayıtları incelemek , yeniden hesaplanması gerektiği itirazı da içerdiği, şikayetin sıraya dair kapsamın genişletildiği, sıra dışındaki tüm iddiaların itiraza yönelik kabul edileceği nedenle, İİK’nun 142. Maddesi ile 142/1 kapsamında; davayı inceleme görevinin iflasa karar veren Ticaret Mahkemesinde olacağı nedenle görevsizliğine dair hükmün hatalı, istinaf talebinin yerinde olduğu nedenle HMK’nun 353/1-a-3.maddesi gereği kaldırılmasına, önceki kararla bağlı olmaksızın HMK’nın 297. maddesine uygun olarak yeniden bir hüküm kurulması için dosyasın ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dosya kapsamı, delil durumu ve takip dosyası içeriğine göre ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2022/802 Esas 2022/845 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-3 md. gereğince kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi ve önceki kararla bağlı kalmaksızın yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinafa başvuran davacı tarafın harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf kanun yoluna ilişkin yapılan yargılama giderlerinin istinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yatırılan istinaf gider avansından varsa kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince tarafa iadesine,
6-Kararın taraflara tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 353/1-a-1 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022

………
Başkan
……

¸e-imzalıdır
…….
Üye
…….

¸e-imzalıdır
……
Üye
…….

¸e-imzalıdır
……
Katip
…….
¸e-imzalıdır