Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/980 E. 2023/1232 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/980
KARAR NO : 2023/1232

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 19/09/2023
NUMARASI : 2023/586 Esas

İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN (DAVACI) : ……….
VEKİLİ : Av. …
ALEYHİNE İHTİYATİ TEDBİR
İSTENEN (DAVALI) :………
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2023/586 Esas sayılı dosyasında verilen 19/09/2023 tarihli ara kararın istinaf incelemesi ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

İhtiyati haciz talep eden (davacı) vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir yıldır döviz üzerinden devam eden ticari alışverişin söz konusu olduğunu, karşı tarafın söz konusu ticari alım satım sonucu kesilen faturaların bakiye borcunu ve şifahen kabul edilmiş olan kur farkı kaynaklı borcunun ödemeyerek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davalı şirkete ……. tarihinde ihtarname ile alacak talebinde bulunulduğunu, davalı tarafın ……… aracılığıyla göndermiş olduğu …….tarihli cevabi ihtarnamede özellikle yer alan borç miktarına ilişkin iddiasını kabul etmediğini, sadece …….. TL borcu açıkça ikrar ettiklerini, taraflarınca aynı tarihte arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde davalı tarafın hiçbir ödemeye yanaşmayarak tarafların anlaşamadıklarını, anlaşmanın sağlanamaması üzerine davalı tarafın müvekkili şirkete borcunun çok daha fazla olasına karşın şimdilik ……… TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalının kötü niyetli bir şekilde icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının icra takibine itiraz dilekçesinde yer verdikleri yetki itirazını da haksız ve kötü niyetle yaptığını, taraflar arasında para alacağından kaynaklanan bir ihtilafın söz konusu olduğundan ……… 89. Maddesi gereği alacaklının ikametgahının …… olması yetkili yargı çevresinin ……..olduğunu, davalı tarafın mal kaçırma eylemi içerisinde olduğunu, davalının takibe haksız olarak itiraz etmesi ikrar ettiği meblağı dahi ödemeye yanaşmadığı ve gerçek dışı iddialarla süreci uzatmak için her türlü yola başvurduğunu, müvekkili şirketin söz konusu alacağına kavuşamayacağının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkilinin bu davaya konu meblağdan çok daha fazla alacağının söz konusu olduğunu, uygulama gereği ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olup kesin bir ispatın aranmadığını, somut olayda bu durumun en başta davalı tarafça noter aracılığıyla müvekkiline cevaben gönderilen ….. tarihli ihtarname ile sabit olup, müvekkilinin gerçekte alacağının çok daha fazla olsa da …….. TL üzerinden borçlu olduğunu açıkça ikrar ettiğini ileri sürerek öncelikle teminatsız olarak davalı tarafın borcu karşılayacak oranda malları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece …… tarihli ara karar ile; “…İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi İhtiyati Haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacak rehinle temin edilmemiş olmalıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir. İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat edinilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farlı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasanın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmasıdır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 264. maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası kapsamında ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında incelenerek sonuçlandırılacaktır. Somut olay bakımından konu incelendiğinde, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin dava dilekçesi ekine eklediği belgelerden yaklaşık ispat koşulunun yerine gelmediği, kayıtsız şartsız açık bir ikrardan söz edilemeyeceği, yine karşı tarafın mallarını kaçıracağı, adres değiştireceği yönünde de kanaat oluşturacak hiç bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, mevcut durumda alacağın varlığının ancak yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkabileceği dikkate alındığında ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı sabit olup, mevcut delil ve dosya durumu dikkate alınarak talebin yerinde olmadığı değerlendirilmiş ve talebin reddine” karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen ret kararının eksik inceleme sonucu verildiğini, verilen kararın mevzuata ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemece alacağın yaklaşık ispatından bahsedildiği, Kanun’un da Yargıtay’ın da bunu aradığını, somut olayda sadece yaklaşık ispatın dava dilekçesinde belirttikleri üzere bu hususta zaten taraflarınca gerekli belgelerin sunulduğunu, davalı tarafça müvekkiline cevaben gönderilen ……. tarihli ihtarnamede davalı tarafın ……… TL’yi açıkça ikrar ettiği, yani ihtiyati haciz için aslında tam ispatın söz konusunun olduğunu, taraflarınca bu aşamada söz konusu meblağ kadar ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ayrıca tensip gereği ilgili faturaların da sunulduğunu, buna rağmen mahkemece söz konusu gerekçe ile çelişecek şekilde taleplerinin ret edildiğini, davalı tarafın mal kaçırma gayreti içinde olduğunun öğrenildiğini, davalının ihtarda kabul ettiği borcun bir kısmı için açılan icra takibine bile itiraz etmesinin Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere takip borçlusu davalının mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulmayı amaçladığının açıkça ortaya koyduğunu, davanın müvekkili lehine sonuçlansa bile müvekkilinin alacağını alamamasına neden olacağını, Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere müvekkilince davalı tarafın mallarını kaçıracağı veya adres değiştireceği yönünde delil sunmasının şart olmadığını, yerel mahkemenin ihtiyati haciz için söz konusu şartları ileri sürmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu, davalı tarafın mal kaçırmasına engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamanın hukuk düzeninin görevi olup, geçici önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem arz ettiğini, dava dilekçesinde ve tensip kararının akabinde gerekli belgelerin dosyaya sunulduğunu, buna rağmen ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin tam aksine müvekkiline etkin hukuki himayenin sağlanmadığını gösterdiğini, mahkemece verilen ret kararının tüm dosya kapsamı itibariyle eksik inceleme sonucu hukuka aykırı olarak verildiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen ara kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Talep hukuki niteliği itibariyle, itirazın iptali davasında İİK’nın 257 vd. Devamı maddeleri uyarınca ihtiyati haciz verilmesi istemine ilişkindir.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Anılan düzenlemeye göre de ihtiyati haciz kararı verilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de; muaccel alacağın varlığı hususunda ihtilaf bulunması, bu ihtilafın çözümü yargılamayı gerektirmesi halinde, kanunun aradığı ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için muaccel bir para alacağının bulunması ön koşul olup, varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir.
Somut olayda talep sahibi tarafından ibraz edilen bilgi ve belgeler göz önüne alındığında; taraflar arasında yoğun bir ticari ilişkinin olduğu, itirazın iptali davasına konu ilamsız icra takibine esas alınan ihtarnamede adı geçen mutabakatın varlığı davalı borçlu tarafından kabul edilse dahi, anılan mutabakattan sonra taraflar arasında başkaca görüşmelerin yapıldığı ve iade faturaları düzenlenmesinin kararlaştırıldığı, bu şekilde davacının takibe konu alacağının varlığı ve miktarının tespitinin yargılamaya muhtaç olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerin yaklaşık ispat ölçüsüne varan delil değerlendirmesi yapılmasına yeterli bulunmadığı, açıklandığı üzere muaccel alacağın varlığının tespiti noktasında yargılama yapılması gerektiğinden mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki ara kararında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- İhtiyati haciz isteyen davacı ………Ticaret ve San. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Kafi miktarda harç alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince yanlara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan tetkikat neticesinde HMK’nın 362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 23/11/2023


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”