Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/44 E. 2023/103 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/44
KARAR NO : 2023/103

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2022/622 Esas (Derdest)
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDENLER
(DAVACILAR) : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ : Av. … -…………
ALEYHİNE İHTİYATİ
TEDBİR İSTENEN –
İTİRAZ EDEN (DAVALI) : … – …
VEKİLİ : Av. … – [……………
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
YAZIM TARİHİ : 16/01/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/10/2022 tarih ve 2022/622 esas (derdest) sayılı ara kararın istinaf incelemesi aleyhine ihtiyati tedbir istenen – itiraz eden (davalı) vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

İhtiyati tedbir talep eden (davacılar) vekili, davalının …………Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ………. esas sayılı dosyasında dava dışı … vekili olarak görev yaptığını, söz konusu dosya ile davanın kabulüne karar verildiğini, yine söz konusu dosyada dava dışı …’nun davanın karara bağlanmasından sonra feragat dilekçesi ibraz ettiğini, ………. Asliye Hukuk Mahkemesinin ek kararı ile feragat sebebi ile reddine ve sonuçlarına dair hüküm kurulduğunu, dava dışı …’nun iş bu dosya davalısını ………. tarihinde vekillikten azlettiğini, bu azlin danışıklı ve üçüncü kişileri yanıltmak amacı ile olduğunu, ………. tarihinde dava dışı … ile yine dava dışı …….. arasında taşınmaz devirleri yapıldığı sırada sözleşme tanıkları olarak davacılarının bulunduğunu, dava dışı …’nun talebi üzerine davacılar tarafından davalıya keşideceleri eldeki dosya davacıları olan ………. TL bedelli dava konusu bononun verildiğini, yine müvekkilleri tarafından dava dışı …’na …. adet bono daha verildiğini ve bu bonoların halen …’nda bulunduğunu, müvekkillerinin tanıklık yaptığı sulh sözleşmesinin geçersiz olduğunu, dava dışı …’nun hileli davranışlarda bulunduğunu, davalıya vekilleri tarafından ………. TL ödendiğini, davalının elindeki teminat konusunun müvekkillerinin ısrarlı taleplerine rağmen iade etmediğini ve bu bonoya ilişkin takip başlattığını, müvekkilleri ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, söz konusu bonoya ait müvekkillerinin borçlu olmadığını, belirtilen nedenlerle müvekkillerinin ……… İcra Dairesi’nin ………. esas sayılı dosyasına kayıtlı kambiyo senetlerine özgü yolla yapılan icra takibinde ve bu takibin dayanağı olan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, ………… İcra Dairesi’nin ……… esas sayılı dosyasına yatırılan alacak miktarının davalı alacaklıya tedbiren ödenmemesine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; İİK nun 72/3. maddesi gereğince davacı dava konusu edilen miktarın takdiren %15’i (yüzde onbeş) oranındaki nakdi teminat tutarını (………. TL) mahkeme veznesine yatırdığında veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu mahkemeye ibraz ettiğinde ………. İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı dosyasındaki icra takipleri nedeniyle icra veznesine hangi yolla olursa olsun girmiş veya girecek her türlü paranın tedbiren davalıya ödenmemesi/verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı uygulanmasına karar verilmiştir.
Aleyhine ihtiyati tedbir istenen – itiraz eden (davalı) vekili, davayı nispi harç ödemeden açan ihtiyari dava arkadaşı … yönünden işlemlere devam edilmesinin Harçlar Kanunu md. 16 ve 32 uyarınca usule uygun olmadığını, mahkeme ara kararında tedbir için takdir edilen teminatın neden iki bağımsız davacı, müteselsil borçlu için ortak bir şekilde ve en asgari oranda takdir edildiğinin kararın yerinde tartışılarak karar verilmesi gerektiğini, oysa teminatın her bir davacı tarafından ayrı ayrı yatırılması yasanın lafzından anlaşılan zorunluluk olduğunu, bu halde davalar bağımsız dava olmasına rağmen alacağın %7,5’una gelecek şekilde davacılar lehine tedbir kararı verildiğini, bu hususta itirazlarının mevcut olduğunu, müteselsil borçluluktan ötürü İİK 72. maddesinde icra veznesine yatan paranın ödenmesini engelleyecek kişinin kendi varlığından icra dosyasına yatan paradan ötürü alacaklıya paranın ödenmemesine dair tedbir kararı verilmesi gerekirken ” her ne suretle olursa olsun icra veznesine girecek olan paranın alacaklıya ödenmesine” şeklinde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, takdir edilen teminatın herbir davacı açısından %7,5 oranına tekabül ettiğinden teminat takdirinin yasal düzenlemeye aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile davacılar lehine verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasını ve Harçlar Kanunu md. 16 ve 32 uyarınca harç ikmali için davacı vekiline kesin süreli muhtıra tebliğini ve eksik harç yatırıldıktan sonra tedbir hususunda karar verilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde diğer itirazlarımızın kabulü ile öncelikle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, aksi takdirde ihtiyari dava arkadaşı her bir davacı için icra takip alacağının % 100 ‘ün den aşağı olmamak teminat takdirine karar verilmesini ve tarafların mülkiyet hakkının bir gereği olarak, icra dosyasına yatan paranın tedbir kararı nedeniyle hak sahibine ödenmesi engellendiğinden ve tedbir kararı gereği icra dosyasına yatan para üzerinde mahkeme tedbir kararı aksine bir işlem yapılamayacağından paranın yattığı ilgili ………. Adliye şubesince, piyasa şartlarında bankalarınca bu tutardaki TL mevduata uygulanan en yüksek aylık faiz ile sürekli aylık olarak nemalandırılarak davanın sonunda belli olacak hak sahibine ödenmesi hususunda ilgili icra dosyasına ve banka şubesine müzekkere yazılmasını karar verilmesini, (Paranın piyasa faizi altında nemalandırılması halinde; dava sonunda para üzerinde hak sahibi olan tarafa karşı ilgili bankanın hukuken sorumlu olacağı da belirtilerek ) bu taleplerinin de kabul edilmemesi halinde tarafların mülkiyet hakkının bir gereği olarak, icra dosyasına yatan paranın yattığı ilgili Vakıfbank Adliye şubesince, bankalarınca bu tutardaki mevduata uygulanan en yüksek aylık faiz ile sürekli aylık olarak nemalandırılarak davanın sonunda belli olacak hak sahibine ödenmesi hususunda ilgili icra dosyasına ve banka şubesine müzekkere yazılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin itirazlarının, tedbirin kaldırılmasını yahut teminatın artırılmasını gerektirir hususları kapsamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbire ve teminatın artırılmasına yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir.
Aleyhine ihtiyati tedbir istenen – itiraz eden (davalı) vekili, itiraz dilekçesini tekrarla harç yatırılmadan ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin ara kararında tedbir için takdir edilen teminatın neden iki bağımsız davacı, müteselsil borçlu için ortak bir şekilde ve en asgari oranda takdir edildiğinin karar yerinde tartışılarak karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin itiraza ret kararının da hiçbir bir hukuki tartışma yapılmadan savları değerlendirilmeden karar verildiğini, mahkeme tarafından teminat oranının hiçbir objektif kriter esas alınmadan ve ileri sürdükleri savlar nazara alınmadan gerekçesiz olarak alt sınırdan takdir edilmesinin, mülkiyet hakkının ihlali netliğinde olduğunu, bu nedenle itirazlarının reddine ilişkin verilen kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Talep, nevi itibariyle icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbire itiraza ilişkindir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece delillerin takdirinde ve yukarıda bahsedilen yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, alınan teminatın yeterli olduğu, teminat mukabilinde icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinin İİK’nın 72/3. Maddesine göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekilinin tarihli ihtiyati tedbire ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Aleyhine ihtiyati tedbir istenen – itiraz eden (davalı) vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan ………. TL harçtan peşin alınan ……… TL harcın mahsubu ile bakiye ……… TL’nin aleyhine ihtiyati tedbir istenen – itiraz edenden (davalı) tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 353 ve 362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere 16/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”