Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/246 E. 2023/661 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/246 – 2023/661
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/246
KARAR NO : 2023/661

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :……………
ÜYE : ……….
ÜYE : ……..
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2021/853 Esas, 2022/850 Karar
DAVACILAR : 1-…………
VEKİLLERİ : Av. ……………….
: 2 -………..
VEKİLİ : Av………………
DAVALILAR : 1……………..
VEKİLLERİ : Av……………….
DAVALILAR : 3………….
VEKİLLERİ : Av. ……………..
DAVALI : 5 -…………….
DAVALI : 6-……………..
DAVALI : 7………………
DAVALI : 8-……………
İLİŞKİLİ KİŞİ : …………
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
YAZIM TARİHİ : 22/06/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/10/2022 tarih ve 2021/853 Esas, 2022/850 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekillerince istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı taraf ………….. Tarım ürünleri San ve Tic A.Ş’nin sahibi ve ortağı olduğunu, ancak bazı anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklıktan ayrılma kararı aldıklarını, ortaklıktan ayrılma kararı aldıklarını, bu ortaklığın sona erdirildiğini, daha sonra müvekkilleri ile …………… tarihinde gerçekleştirilen toplantı ile daha önce taraflar arasında yapılmış olan; anlaşma, protokol, anlaşma, belgeler hükümsüz bırakılacak şekilde ……….. tarihli protokolün düzenlendiğini, bu protokolün 2. maddesi kapsamında …………. A.Ş. ile ilgili ………….. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan, davadaki borcun 1/3’lük kısmının davacılar ile …………… ait olduğunun kararlaştırıldığını; protokolün 3. maddesi ile belirtilen borcun ödenmesi halinde ………… ili, ………… ilçesi, …………. mahallesine bulunan ……………. devredileceğini; protokolün 5. maddesi uyarınca ………… arsaya müşteri bulması halinde satabileceğini ve satıştan elde edilecek gelirden ………….. USD’nin mahkemece belirlenecek borca karşılık teminat olarak verileceğini, mahkemece belirlenecek borca göre kendilerine düşen 1/3’lük kısmın bunun altında kalması halinde farkın …………… ödeneceği, fazla çıkması halinde ise ………… ve ailesinin eksik tutarı şirkete ödeyeceğini, ödemenin 30 gün içinde yapılmaması halinde ………… USD ceza ödeneceği; protokolün 6.maddesi uyarınca, 4.maddede belirtilen borcun ödeme vadesinde nakit olarak verilmemesi halinde şirketin arsaları ………….. tarafından dilenen bedelle dilenen kişiye satılacağı, …………… borcunun bu paradan karşılanacağı, kalan bakiyenin …………. ve ailesine ödeneceğinin düzenlendiğini, ancak …………. Asliye Ticaret Mahkemesinin bakmakta olduğunun davanın Yargıtay’ca bozularak ilk derece mahkemesine gönderildiği, bu protokolün hiçe sayılarak …………… mahallesinde bulunan (eski Ada …………) ……….. Parsel sayılı taşınmazın 1/2’şer hisse ile …………… tarihinde ……………’er TL’ye satılmış gibi gösterildiği, muvazaalı bir satış yapıldığı, gerçek değerinin çok altında satış gibi gösterildiği, bu nedenle muvazaalı yapılan bu satışın iptali ile davalı şirket adına tesciline, yine uğradıkları ………………. USD zararın davalılardan müştereken ve mütselsilen alınarak davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …………… Tarım şirketi vekili cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanında özetle: Şahsı adına ve temsilcisi olduğu davalı şirket adına açılan davanın yersiz olduğunu, davaya dayanak gösterilen protokolde, şahsı adına ve temsilcisi olduğu davalı şirket adına atılmış bir imza olmadığını, ayrıca sözleşmede davalı şirketin adının geçmediği, kaşesinin bulunmadığı, ayrıca sözleşmeyi şirketin kabul ettiğine dair şirket yönetim kurul kararı ya da şirket genel kurul kararı da bulunmadığını, davacıların temsilcisi olduğu davalı şirketin ortağı olmadıklarını, şirket adına tapu iptal davası açma hakları olmadığını, davacılar ile diğer davalıların kendi aralarındaki bir takım meseleleri çözmek adına temsilcisi olduğu şirketin menfaatlerini hesaba katmayan, şahsının ve şirketin rızası hilafına bir sözleşme yaptıklarını, kendisini ve temsilcisi olduğu şirketi bağlayacak bir durum olmadığını, bu nedenlerle davacıların şahsı adına ve şirket adına açtıklarını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……………. vekili cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanında özetle: Dava konusu taşınmazın davalı şirket ait iken, müvekkilleri tarafından bedeli ödenerek alındığını, davacıların dava konusu taşınmaz ile herhangi bir ilgileri bulunmadığını, davacıların davalı şirketin ortağı yada temsilcileri olmadığını, davacıların 2002 yılında davalı şirketin hissedarlığından ayrıldığını, geçmişte şirket ortağı olan davacıların kendi aralarında yapmış oldukları bir protokole dayanarak henüz doğmamış bir alacak için muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil açabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacıların taşınmazı satan davalı şirketten bir alacakları olmadığını, davacıların bu davayı açmada hukuki bir yararları olmadığını, müvekkilleri ile davalı şirket arasında yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, taşınmaz üzerine davalıdır şerhi konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
Mahkemece; “… Dava muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal tescil ve sözleşmeden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. Davacılar, ……………. arasında ……………….. tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmede …………… ismi yer almasına rağmen imzası bulunmamaktadır. Davacılar iddialarının bu sözleşmeye dayandırmaktadır. Sözleşme genel olarak incelendiğinde, taraflar arasındaki borç alacak ilişkileri bakımından birnevi tasfiye amacı taşımaktadır. Sözleşme hükümlerine göre …………… Asliye Ticaret Mahkemesinin …………….. Esas sayılı dava dosyasında tespit edilecek borcun 1/3’lük kısmı davacılar, ………………. ait olduğu kabul edilmiştir. Bu borcun 1/3’lük kısmının ödenmesi halinde…………………….. parsel sayılı taşınmazların ………………… devredileceği kararlaştırılmıştır. Yine …………….belirtilen taşınmazlara müşteri bulması halinde satış yapabileceği ve elde edilecek gelirden davalı şirkete mahkeme kararı ile belirlenecek borcun teminatı olarak ………………. USD’yi vereceği mahkeme kararı sonucunda davacı tarafa düşecek 1/3’lük kısmın bu miktardan düşük olması halinde farkın davacı tarafa tekrar geri ödeneceği fazla çıkması halinde ise eksik kısmın davacı ve ailesi tarafından davalı şirkete ödeneceği; ……………….. ve ailesinin mahkeme sonucu kesinleştiğinde belirtilen ödemeyi 30 gün içerisinde davalı şirkete yapmaması halinde ………………… USD ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı taraf temel olarak bu hükümlere dayanarak tapu iptal tescil ve tazminat talebinde bulunmuştur. Davaya konu taşınmaz incelendiğinde 08/10/2019 tarihinde davalı şirket tarafından 1/2 şerh hisseyle davalılar Salih Toycu ve ……………….. er TL’ye satış sureti ile devredilmiştir. Yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri gözetildiğinde davacıların taşınmazın tapusunun iptali ile şirket adına tescili talebinde hukuki yararlarının bulunduğu kabul edilmiştir. Davacıların öncelikle muvazaa iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir. BK’nın 19.maddesi “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz” şeklindedir. O halde muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın kendisine yapıldığı kişi, irade açıklamasının sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görüşünü yaratmayı istemişlerse, muvazaadan söz edilir. Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada muvazaa kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide, gerek uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak iki gruba ayrılmaktadır; mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı (oluşturmayı) istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır. Şu halde, özellikle mevsuf (nispi) muvazaada ilke olarak görünüşteki işlemin altına saklanan ve tarafların içerik ve sonuçlarıyla birlikte gerçekleştirmek istedikleri işlem (gizli sözleşme) geçerlidir. Bu geçerliliğin, tarafların gerçek ve uygun iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklandığı ve onun, muvazaalı hukuki işlemin altına gizlenmiş olmasının, ilke olarak geçerliliğini etkilemediği her türlü duraksamadan uzaktır. Ne var ki; muvazaada, gizli işlem şekle bağlıysa ve bu gizli işleme ilişkin irade açıklamaları şekle uygun yapılmamışsa, görünüşteki işlem yapılırken yasaların öngördüğü şekle uyulmuş olması, gizli işlemdeki şekle aykırılığı gidermez. Bu durumda, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından her hangi bir sonuç doğurmadığı gibi, gizli işlem dahi şekle aykırılıktan dolayı geçersizdir. Dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde dava konusu taşınmazın ………………. TL bedelle satıldığı, mahkememizce yapılan keşif sonucunda dava konusu taşınmazın satış tarihi itibari ile bedelinin ……………….. TL olduğu tespit edilmiştir. Ancak satış bedeli ile gerçek değer arasında her ne kadar fark var ise de bu fark başlı başına muvazaanın ıspatı için yeterli değildir. Zira davalı tarafın mal kaçırma iradesi ile hareket ettiğine, taraflar arasında bu konuda bir uzlaşı bulunduğuna dair bir delil bulunmadığı gibi dosya kapsamı incelendiğinde güncel taşınmaz maliklerinin 29/11/2019 tarihli düzenlenme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıkları ve yine yapı ruhsatı alındığı resmi satış sözleşmesinde belirtilen bedel kadar miktarın davalı şirketin hesabına gönderildiği gözetildiğinde bu hususların davalı kayıt maliklerinin savunmasını desteklediği, ayrıca bu iddiaların aksini kanıtlar herhangi bir delil ibraz edilmediği gözetildiğinde muvazaa iddiasının ispatlanamadığı değerlendirilmiş ve bu nedenle tapu iptal tescil talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı taraf sözleşmenin şirketi bağlamayacağı çünkü şirketi temsilen atılmış bir imza bulunmadığını savunmuşlardır. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen kayıtlar incelendiğinde …………….. tarihli Genel Kurul kararı ile …………….. yıllığına münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkilendirildikleri ………………… tarihli karar ile yeniden münferiden seçildikleri anlaşılmıştır. Yani sözleşme tarihinde belirtilen kişiler davalı şirketi temsil ve ilzama yetkilidirler. Belirtilen yetkililerden Şahin ve Bora Batallı’nın sözleşmede imzaları bulunmakta olup …………………….. imzası bulunmamaktadır. Burada değerlendirilmesi gereken husus buradaki imzanın kendi adlarına mı yoksa şirketi temsilen atılmış imzalar mı olduğu hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Sözleşme hükümleri incelendiğinde davalı şirketi ilgilendiren hükümler içermekle beraber, şirket yetkililerinin şirketi temsilen imza attıklarına dair herhangi bir ibare yer almamaktadır. Sözleşme mahiyeti itibari ile aile şirketi gibi görünen şirketin ve aile içi alacak borç ilişkilerinin tasfiyesi amacıyla aile üyelerinin yaptıkları bir protokol olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle atılan imzaların doğrudan şirketi temsilen atılan imzalar olmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle de yukarıda muvazaaya ilişkin olarak yapılan değerlendirme kabul edilmese dahi belirtilen nedenlerle sözleşme hükümlerinin şirketi doğrudan bağlamadığı ve imza atan kişilerin üstlendikleri edimlerin doğrudan şirket tüzel kişiliğine yöneltilemeyeceği ve bu nedenle dahi tapu iptal tescil talebinin reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davacıların tazminat talebi bakımından ise sözleşme hükümleri incelendiğinde: Davalı ……………………….. sözleşmenin tarafı olmadığı gözetildiğinde sözleşmeye dayalı olarak onlara talep yöneltilebilmesi olanaklı değildir. Sözleşmenin 3.maddesine göre davacı ………………. kendi adına tescil talebinde bulunabilmesi için borcun ferileriyle beraber 1/3’lük kısmının ödenmesi gerekmektedir. Ancak bu sözleşme hükmünün işletilebilmesi için ………………..Asliye Ticaret Mahkemesinin ……………………karar sayılı dava dosyasında, davalı şirketin borcunun kesinleşmesi gerekmektedir. Dava tarihi itibari ile belirtilen dosya kesinleşmediği için davacı tarafın buna dayalı talepte bulunma imkanı bulunmamaktadır. Sözleşmenin 5.maddesine göre Asım Batallı’ya taşınmazı satma yetkisi verilmiştir. Davalı taraf bu sözleşmenin geçerli olmadığını ve adi şekilde yapıldığını ileri sürmüş ise de, burada gerçek kişilerin üçüncü kişi adına kayıtlı bir taşınmaza ilişkin edim üstlendiklerinin ve bu nedenle adi yazılı şekilde yapılan bu sözleşmenin taraflarının bağlayıcı mahiyette olduğunu kabulü gereklidir. Ancak davacının zarar iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Dosya kapsamından davacı tarafın sözleşmeye dayalı olarak taşınmazın satışına ilişkin olarak girişimde bulunduğuna ve davalı gerçek kişilerin kendi edimlerini yerine getirmemeleri sebebi ile bunu gerçekleştiremediğine ve bu nedenle zarara uğradığına ilişkin bir vakıa ileri sürülmüş değildir. Sözleşmenin taraflarının esasında üçüncü kişi adına kayıtlı olan taşınmaz bakımından edim üstlendikleri bu bakımdan taşınmazın şirket adına tescilli olması ile üçüncü kişiler adına tescilli olması bakımından bir farklılık bulunmadığı gözetildiğinde ispatlanamayan zarar iddiası bakımından da talebin reddine, Gaziantep BAM 11 HD’ nin 21/05/2021 tarih 2021/591-850 E.-K. Sayılı kararı ile tapu kaydındaki şerhi tedbir olarak nitelendirmemesi ve kararın kesinleşmediği ve tarafların sıfatlarının devam ettiği gözetilerek davalı tarafın taşınmaz üzerindeki şerhin kaldırılması talebinin reddine…” karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf isteminde bulunmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davalı şirkete ait taşınmazın muvazaalı satışının iptali ile şirket adına tescil ve satış nederiyle uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Davacı vekili …………. tarihli celsede terditli talepte bulunmadıklarını, hem tapu iptali ve tescil ve hem de tazminat talep ettiklerini açıkça vurgulamıştır.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın tümüyle reddine karar verilmiştir.
Hüküm kesinleşinceye kadar taşınmazdaki davalıdır şerhinin devamına karar verilmesi yerindedir.
Dava konusu taşınmazın iptal talebine konu devir işlemleri ………… tarihinde davacılar ile davalılar …………….. arasında gerçekleştirilen ve davacıların ……… Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. ortaklığından ayrılışlarını konu edinen protokole dayandırmaktadır.
Gerek davacıların dayandığı protokol içeriği, gerekse dava dilekçesinden davacıların dava tarihinde ve taşınmazın devri tarihinde şirket ortağı olmadıkları anlaşılmaktadır. Nitekim davacı tarafça bu hususun aksi iddia ve ispat edilmemiştir. Taşınmazın devir tarihinde davalı şirket mülkiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Yargıtay 11.HD nin yerleşik kararlarında şirket malvarlığının muvazalı devir yapılmak suretiyle elden çıkarılması halinde şirketi temsil yetkisi bulunmayan ortakların dava açma hakkı bulunduğu kabul edilmekte ise de, davacıların dava ve devir tarihi itibariyle şirket ortağı olmadıkları, bu nedenle tapu iptali ve tescil isteğinin aktif dava ehliyeti (taraf sıfatı) dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacıların diğer talebi …………………. tarihli protokol şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davalılar …………… yönünden mahkemece yazılı gerekçeler ile tazminat isteğinin esastan reddine karar verilmesi yerinde ise de, protokolde davalı şirket namına atılmış bir imza bulunmamaktadır. Sözleşmede imzaları bulunan …………… sözleşme tarihinde şirketi münferiden temsil yetkilerinin bulunması, protokolde ortak sıfatıyla atılmış imzalarının şirketi de bağladığının kabulüne yeterli değildir. Öte yandan davalılar …………… dava konusu taşınmazın maliki oldukları, …………… tarihli protokolün tarafı olmadıkları, yine ………….. da sözleşmede imzasının bulunmadığı gözetildiğinde, davalı ……………. karşı ileri sürülen tazminat isteğinin pasif dava ehliyeti (dava şartı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davanın tümden esastan reddine karar verilmesi ve tüm dava değeri üzerinden davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
Ancak, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacılar vekilinin, davalılar …………… Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Vekilinin, davalılar …………… vekilinin istinaf başvurularının bu sebeple kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince hükmün kaldırılarak, yeniden esas hakkında davanın reddi yönünde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davacılar Vekilinin, davalılar ……………. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Vekilinin ve davalılar ……………. vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 tarih ve 2021/853 Esas, 2022/850 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacılar vekili, davalılar …………. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Vekili, davalılar ……………. vekili tarafından yatırılan istinaf yolu karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde anılan taraflara iadesine,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
B)6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-)a-Davacıların tapu iptali ve tescil isteğinin aktif dava ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
b-Davacıların tazminat isteğinin davalı ………….. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. ile ……………. yönünden pasif dava ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
c-Davacıların tazminat isteğinin diğer davalılar yönünden ESASTAN REDDİNE,
d-Dava konusu taşınmazın tapu kaydına konulan “davalıdır” şerhinin kararın kesinleşmesine kadar devamına,
2-)Davacı tarafın tapu iptali ve tescil talebi yönünden davalılar vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen ………… TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile vekil ile temsil edilen davalılara verilmesine,
3-) Davacı tarafın tazminat talebi yönünden davalılar …………. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. ile …………….. vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen ………… TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar …………. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. ile …………. verilmesine,
4-) Davalılar ………….. vekili bulunmadığından lehlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-)Alınması gereken ………… TL harcın peşin yatırılan ………… TL harçtan mahsubu ile bakiye ……….. TL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine,
6-)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-) Davalı …………….. TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
😎 Davalı …………… TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9-)Davalı …………… TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-)HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
Dair HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”