Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/978 E. 2023/1198 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/978 – 2023/1198
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/978
KARAR NO : 2023/1198

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ……….
ÜYE : ……….
ÜYE : ………..
KATİP : ……….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2022
NUMARASI : 2021/291 E., 2022/480 K.

DAVACI : …………..
VEKİLİ : Av. ……………
DAVALI : …………….
VEKİLİ : Av. ………..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
YAZIM TARİHİ : 08/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/291 Esas, 2022/480 Karar sayılı dosyasında verilen 08/04/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu çek üzerindeki imzanın müvekkil firma yetkilisine ait olmadığını, banka kayıtlarında dahi imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı açık iken müvekkili hakkında icra takibine geçilmesinin alacaklının kötüniyetli olduğunun açık göstergesi olduğunu, müvekkilinin hiçbir suret ile takibin diğer tarafları ve alacaklı olarak görünen şirket ile ticari münasebeti olmadığını beyanla borçlu olmadıklarının tespitine, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla girişilen takibin İİK 72. maddesi uyannca dosyaya yatan paranın öncelikle teminatsız aksi halde ise uygun görülecek teminat karşılığında sözde alacaklıya ödenmemesine yönelik tedbir kararı verilmesine bu hususta İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına ve açıkça kötü niyetli alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin takip alacaklısı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece; “…nitelik itibariyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir miktar para yönünden davacının davalıya borçlu olup olmadığına dair bulunması nedeniyle arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, davacının arabulucuya başvuru yaptığına dair herhangi bir kayıt veya belgenin olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine” karar verilmiş olup, davacı tarafın kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş, Dairemizin 2019/1200 Esas, 2021/454 Karar sayılı 17/03/2021 tarihli ilamı ile; “… 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiş olup Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2020/85 Esas, 2020/454 Karar sayılı “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik Karar”ında da belirtildiği üzere menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesi zorunlu değildir. Bu nedenle mahkemece dava şartlarının mevcut olduğu kabul edilerek işin esasına girilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…davacı vekilinin dava dilekçesinde, ……….. sayılı icra takip dosyasına konu çek altındaki imzanın müvekkili firmanın yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile çekin keşideci imzasının davacı şirket yetkilisi ………….. ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmakla açılan davanın kabulüne, ancak davalı/alacaklı …………. şirketinin çeke ciro yoluyla hamil olması sebebiyle keşideci imzasının sıhhatini kontrol etme imkanı bulunmadığından açılan takipte kötü niyetli olmadığı anlaşılmakla davacı tarafın kötü niyet tazminatı ve para cezası taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm fıkrasının tesisi uygun görülmüştür. -DAVANIN KABUL’ü ile; -………… sayılı dosyasına dayanak …………. Şubesi’ne ait, ……….. seri numaralı, …………… TL bedelli çek yönünden davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, -Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı ve para cezası taleplerinin REDDİNE” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme sonucu oluşturulan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, imza incelemesinin ne şekilde ve hangi belgeler göz önüne alınarak yapılacağına dair Yargıtay içtihatlarının olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere sözleşme öncesine ait imza örneklerinin getirtilerek adli tıp kurumu başkanlığından rapor alınarak imza incelemesi yapılmasının gerektiğini, davaya konu çek üzerindeki imza incelemesi yapılırken çekin düzenleme tarihinden önceki imza örneklerinin mahkeme tarafından celbi istenerek bilirkişi tarafından imza mukayesesi yapılarak rapor tanzim edilmesi gerektiğini, ayrıca çekin müvekkili şirket tarafından tevdi edildiği tarih olan 08/02/2018 tarihinden önceki ve bu tarihe en yakın tarihli imza örneklerinden başlanarak bilirkişi raporu tanzim edilmesinin gerektiğini, bilirkişinin imza mukayesesi yaptığı imza örneklerinin dört tanesinin tarihinin çekin keşide tarihinden sonra olduğunu, bu sebeple belirtilen imza örneklerinin davaya konu çekten sonraki tarihli imza örnekleri olup rapor oluşturmaya elverişli olmadığını, bilirkişi raporunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında belirtilen kıstaslara uygun olarak hazırlanmadığını, hükme esas alınamayacağını, mahkemece eksik raporun hükme esas alındığını, imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının kesin olarak anlaşılabilmesi için davacının çek hesabının bulunduğu bankalara müzekkere yazılarak davacıya ait daha önce ödenmiş çeklerin veya imzası bulunan evrakların celp edilmesi ve imza mukayesesi yapılmasının gerektiğini, ilgili bankalara müzekkere yazılarak davacı şirketin daha önce ödemiş olduğu çeklerin celbi ile yeniden bilirkişi raporu alınmasının gerektiğini, ancak yerel mahkeme tarafından birkaç imza örneklerinin toplanarak hazırlanan raporun hükme esas alınmış olup eksik inceleme sonucu kararın verildiğini, taraflarınca hükme esas alınan bilirkişi raporuna 07/03/2022 tarihinde yazılı şekilde itiraz edildiğini, ek bilirkişi raporu alınması talep edildiğini, yerel mahkemenin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesini dikkate almayarak apar topar hüküm kurduğunu, konusu itibari ile menfi tespit davasının imza itirazından farklı olup tüm hususların göz önüne alınarak inceleme yapılması ve buna göre hüküm kurulmasının gerektiğini, geniş yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülen huzurdaki davada tüm itirazların incelenerek ve hukuki uyuşmazlıklar aydınlatılarak karar verilmesinin gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, kambiyo senedinden dolayı imza inkarı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, karara esas alınan Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporun kesin kanaat bildirir nitelikte olduğu, bu şekilde icra takibine konu çekte bulunan davacı keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığının sabit olduğu, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafça yatırılan …………. TL istinaf karar harcının, Harçlar Kanunu gereği alınması gereken ………. TL’den mahsubu ile bakiye …………… TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353. ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2023

Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”