Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/919 E. 2022/1606 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/919 – 2022/1606
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/919
KARAR NO : 2022/1606

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………
ÜYE : ……………
ÜYE : ………
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
NUMARASI : 2021/524 Esas, 2022/352 Karar
DAVACI : ……….
TEMSİLCİ : ……..
VEKİLİ : Av. …….
……. UETS
DAVALI : ……….
VEKİLİ : Av. ……
….. UETS
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
YAZIM TARİHİ : 26/10/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31/03/2022 tarih ve 2021/524 Esas, 2022/352 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı temsilcisi dava dilekçesinde özetle; temsilcisi olduğu yapı denetim şirketi ile davalı arsa sahibi arasında yapı denetim sözleşmesi bulunduğunu, …. tarihli sözleşme ile yapı denetim şirketinin projelerin ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılmasının denetlenmesi adına hizmet sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkili tarafından sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerin yerine getirildiğini, dairelerin satışının yapıldığını, fiili olarak mülk sahipleri tarafından kullanıldığını, yapı kullanma izni alındığını ve taşınmazın halen kullanıldığını, ancak ilgili idarenin hak edişleri yaptırmadan ve iş bitirme tutanağı düzenlenmeden iskanı usulsüzce düzenlemesi neticesinde yapı denetim bedelinin halen ödenmediğini, davalının yapı kullanım izni almak istediği zaman gerekli hesaplamaların belediyedeki ilgili birimlerce yapılarak yapı denetim şirketinin belediyede bulunan yapı denetim hesabına hak ediş raporlarındaki bedeli yatırması gerektiğini, ancak iskanın usulsüz verilmesi sebebiyle hak ediş bedelinin ödenmediğini, hak ediş bedelleri ödenmediğinden temsilcisi olduğu şirkletin iş bitirme tutanağı düzenleyemediğini, iş bitirme tutanağı düzenlenmediğinden sözleşmenin halen geçerli olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını TBK 149 hükmünce 5 yıllık zamanaşımının sona erdiğini, davacının alacak hakkını isteme süresinin …. tarihinde sona erdiğini, davacı tarafın edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; “…Taraflar arasındaki yapı denetim sözleşmesi cevap ve savunmaların aksine eser sözleşmesi niteliğinde olmayıp hizmet sözleşmesi niteliğindedir. Hizmet sözleşmesindeki alacak sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadıkça sözleşme konusu hizmetin verildiğinin tespiti ile muaccel hale gelir. Taraflar arasındaki sözleşmenin, ilgili mevzuatın, …. tarihli kök ve ….tarihli ek raporun irdelenmesinde yapı denetim hak ediş alacağının iş bitirme tutanağı düzenlendikten sonra sona ereceği ve bu tutanağın tutulmasından sonra zamanaşımı süresinin başlayacağı anlaşılmıştır. Anılan bilirkişi raporlarına ve mahkememizce keşif yerinde yapılan gözleme göre taşınmazın fiilen kullanıldığı, dolayısıyla iskan alındığına göre, yapı denetim sözleşmesi gereğinin gerine getirildiğine kanaat getirilmiştir. Hal böyle iken davacı taraflar arasındaki…. tarihli yapı denetim sözleşmesi gereği ediminin yerine getirdiğini ispatlamış, ancak davalı sözleşmeden kaynaklı ödemekle yükümlü olduğu hak ediş alacaklarını ödediğini ispatlayamamıştır.” gerekçesiyle davanın kabulüne, ….TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece gerekçeli kararın hiçbir hukuki gerekçe barındırmadan, tamamen hatalı, bilirkişi raporlarındaki hukuki nitelendirmelere göre değerlendirme yapılarak hüküm altına alındığını, ortada zamanaşımına uğramış bir alacağın bulunduğunu, davacı tarafça dava dilekçesinde dava değeri belirtilirken, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun belirtildiğini, bu ibarenin işbu davanın kısmi dava olarak açıldığı anlamına geldiğini, nitekim bu hususun hem Yargıtay içtihatlarında hem de doktrinde bu şekilde kabul edildiğini, ayrıca davacı tarafın ıslah talebi ile arttırdığı miktarın zamanaşımına uğradığını, bu sebeple zamanaşımı süresinin yerel mahkeme tarafından yanlış hukuki değerlendirme ile irdelenmesi ve alacağın zaman aşımına uğramadığının belirtilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasında yapılan işbu sözleşmenin iki taraflı bir iş görme sözleşmesi olduğunu, taraflarınca işbu sözleşmenin niteliğine itiraz edilmediği gibi, bilakis sözleşmenin iş görme (hizmet) sözleşmesi olduğunun defa kez yazılı olarak vurgulandığını, TBK hükümlerine göre alacağın 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, bu zaman aşımı süresinin ise alacağın doğumu yani TBK 149 maddeye göre hesap edileceğini, tarafların tacir olması durumunda ise zamanaşımı süresinin farklı şekilde ele alındığını, TBK 149. madde hükmüne göre alacağın binanın yapı ruhsatının alınıp iskan işlemlerinin bittiği anda yani somut olayda… tarihinden itibaren işlemeye başlayacağını, ıslah tarihinin ise harcın yatırıldığı tarih olan … tarihi olup bu tarih itibariyle ıslah edilen miktar …. sonra talep edildiğinden … yıllık zaman aşımına uğradığını, hatta 2020 yılında Covid-19 pandemi süresince yargıda sürelerin durduğu ……tarihileri arasındaki 3 ay 2 günlük sürenin de eklenmesi halinde dahi alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının hak edişlerini alamadığını beyan ettiğini, ancak …. tarihli yapı kullanım izin belgesinde (iskan belgesi) davacı şirket temsilcisi….’ın imzasının bulunduğunu, davacının sunmadığı, denetimini yapmadığı bir hak ediş bedelini istediğini, zira 3 ve 6, 7 nolu hak edişlerde belediyeye verilmiş ve onaylanmış bir hak ediş tutanağının bulunmadığını, olmayan bir hak edişten dolayı davacının alacak talep etmesinin usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kaldı ki yapı ruhsatı alındıktan sonra bile bu kadar uzun zaman sonra davacının işbu davayı ikame ettirerek müvekkilden haksız kazanç elde etmeye çalışmasının açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya aykırı olarak verilen yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, yapı denetim hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı taraf, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürmektedir.
Davacı, dava dilekçesinde dava değerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak 1000,00 TL olarak göstermiştir. Buna göre davanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih, 2021/(22)9-485 Esas, 2021/971 Karar sayılı kararında; “…davacı vekili dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere” şeklinde beyanda bulunarak 1.000TL ihbar tazminatı, 1.000TL kıdem tazminatı, 100TL fazla çalışma ücreti, 100TL yıllık izin ücreti ve 100TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyan bulunmamaktadır.
Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir.
Her ne kadar 30.10.2014 tarihli duruşmada davacı vekili “davamız belirsiz alacak davasıdır” şeklinde beyanda bulunmuş ise de; davanın türünün bu şekilde değiştirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle davanın kısmi dava şeklinde açıldığı sabittir.” biçiminde vurgulandığı üzere somut olayda da dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğunun açıkça belirtilmemiş olması nedeniyle kısmi dava olarak kabulü gerektiğinden ve kısmi dava açılması halinde zamanaşımı sadece kısmi davaya konu edilen alacak yönünden kesileceğinden zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yapı denetimi hizmet sözleşmesi ilişkisine dayanarak açılan davalarda zamanaşımı süresinin tespitinde BK’nın (TBK m. 146) 125.maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, (Yargıtay 13. HD.2015/39274 E. 2017/7123), somut olayda taraflar arasındaki yapı denetim hizmet sözleşmesinin …. tarihinde tanzim edildiği ve eldeki davanın ise …. tarihinde açıldığı, davalının yasal iki haftalık cevap süresi içinde zamanaşımıı itirazını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 149.maddesine (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 128.maddesi) göre; “Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hallerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar.”
Taraflar arasında düzenlenen yapı denetimi hizmet sözleşmesinin 4. Maddesinde hakedişlerin hesaplanma yöntemi, 5.maddesinde hizmet bedelinin ne zaman ve ne şekilde ödeneceği açıklanmıştır. Buna göre sözleşmenin 4. maddesine göre belirlenecek birim fiyat üzerinden hesaplanacak hak edişlerin ne zaman muaccel olduğu araştırılıp tespit edildikten sonra, davanın kısmi dava olarak açıldığı da gözetilerek zamanaşımı konusunda karar verilmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımının iş bitirme tutanağının tutulmasından sonra başlayacağı kabul edilerek davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, usul ve yasaya uygun olmayan mahkeme kararının kaldırılarak belirtilen hususlarda araştırma ve işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/03/2022 tarih, 2021/524 Esas, 2022/352 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022

….
Başkan
……..
e-imzalıdır.
………..
Üye
……..
e-imzalıdır.
……….
Üye
………..
e-imzalıdır.
………..
Katip
…………
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”