Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/830 E. 2022/1084 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/830
KARAR NO : 2022/1084

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2022
NUMARASI : 2021/744 Esas, 2022/393 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
YAZIM TARİHİ : 15/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/04/2022 tarih ve 2021/744 Esas, 2022/393 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı Vekili; müvekkilinin bilgisayar donanım yazılım işleri ile uğraştığını, bu kapsamda davalıya verilen hizmet sonucu irsaliyeli fatura kestiğini, davalının ödememesi ile takip başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süresinde davayı açtıklarını, arabulucuya başvurduklarını, davalının 8 gün içerisinde faturaya itiraz etmediğini, dava konusu faturanın davalının ba formuna işlendiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Vekili; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı tarafça kesilen faturanın müvekkilince ödendiğini, faturanın konusu aylık sözleşme bedeli (haziran, temmuz, ağustos, eylül) ve yazılım hizmet bedeli oludğunu, davacının işbu davaya dayanak olarak gösterdiği … numaralı …. tarihli …. TL bedelli faturanın ise müvekkiline tebliğ edilmediği gibi, müvekkil kayıtlarında da mevcut olmadığını, ticari defterlere işlenmemiş, bu faturaya konu mal ve hizmet alımı da yapılmamış olduğunu, söz konusu takibe dayanak gösterilen faturada, konunun tamamen taraflarınca ödenen fatura ile de aynı olduğunu, konusu aylık sözleşme bedeli (haziran, temmuz, ağustos, eylül) ve yazılım hizmet bedeli olduğunu, bu durumda davaya ve takibe dayanak olarak gösterilen faturanın mükerrer olarak düzenlenmiş olduğu görülmekte olduğunu, kaldı ki davacının, dava dilekçesi ekinde sunduğu form bs 2015 aralık dönemine ait olup bu da iddialarını ispatladığını, davacının sunmuş olduğu 2015 form bs de 1 adet fatura görülmekte olup bu fatura, taraflarınca ödenen …seri nolu … tarihli fatura olduğunu, yine davacının sunmuş olduğu ba form mutabakatı da 2015 aralık dönemine ilişkin olup, 1 adet faturadan söz edilmekte olduğunu, yine müvekkili tarafından ödemesi yapılan … tarihli faturaya ilişkin olarak düzenlenmiş olduğunu, davacının sunduğunu beyan ettiği mail ekran görüntüsü okunaklı olmadığından anlaşılamadığını, müvekkilin, davaya konu edilen ekim 2015 tarihli faturaya ilişkin hiçbir mutabakatı bulunmamadığını, söz konusu fatura müvekkile tebliğ edilmediğini, söz konusu faturanın müvekkilinin ticari defterlerine de işlenmediğini savunarak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemece; dosya kapsamı değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin kanunlarda ayrı bir zamanaşımı süresi düzenlenmediği görüldüğünden 10 yıllık sözleşmesel zamanaşımı süresi uygulanması gerektiğinden zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, itirazın iptali davasının da 1 yıllık hak düşürücü süre dahilinde açıldığı anlaşıldığı, ön itirazların reddi gerektiği, dava değeri gözönünde bulundurulduğunda senetle ispat zorunluluğu kapsamında sözleşme ediminin yerine getirildiğinin ispat yükü davacı alacaklı da olduğu, buna ilişkin bir senet mahkemeye sunamadığı, taraflar tacir olduğundan ticari defter incelemesine geçildiği, tarafların incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu anlaşıldığı, dava konusu faturanın davacı ticari defterinde kayıtlı olduğu, davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, dava konusu faturanın 2015 yılı 10. Ayına ait olduğu, ancak davacı ticari defterlerinde 2015 yılı 12. ayı döneminde bildirdiği, davalının dava konusu faturayı ba formu ile vergi dairesine bildirmediği anlaşıldığı gerekçesiyle davacı ticari defterler ile de alacağını ispat edemediği, davacı yemin deliline de dayanmadığından bu konuda bir hatırlatma yapılmadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili … İlinde …. firması adı altında kurumsal firmalara ve şirketlerin her türlü bilgisayar işlerini yapan firmanın yetkilisi olduğunu, Müvekkilim yaptığı hizmet karşılığında davalı firmaya … tarihli … numaralı …-TL miktarlı irsaliyeli fatura kestiğini, davalı şirket kesilen bu ve verilen bu hizmetin bedelini ödemediğini, ödenmeyen bu faturaya ilişkin borçlu hakkında … İcra Müdürlüğüne…-Esas ile ilamsız takiplerde ödeme emri yolu ile icra takibi başlatıldığını, daha sonra borçlu …tarihli verdiği itiraz dilekçesi ile borca, icra takibine, itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, bilirkişi raporunda özetle davalı …ile müvekkili arasında devamlı ticari münasebetleri dolayısıyla birden fazla alışveriş bulunduğunu, müvekkiline ait defter kayıtlarının incelenmesinde müvekkilimin davacıdan …TL alacağının bulunduğunu, davaya konu faturanın 2015/10 değilde 2015/12 ay döneminde bildirildiği tespit edildiğini, davalıya ait defter kayıtlarının incelenmesinde ise ticari münasebetleri sebebiyle davalı …’ nin müvekkiline …-TL bakiye alacağının olduğu bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, … formlarında bu hususun açıkça yazdığını, yerel mahkeme mail yazışmalarını delil olarak incelemediğini, davalı ile müvekkili arasında birden fazla ticari münasebetlerinin olduğu açık olduğunu, fatura müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini, davalı kötü niyetli olarak hizmeti almış olmasına rağmen defterlerine işlemeyerek kötü niyetli olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Davacı vekili, davalı hakkında … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde … TL. asıl alacak, … TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam … tahsili talep edilmiştir. İtiraz üzerine açılan istinaf incelemesine konu itirazın iptali davasında ise harca esas değer … TL olarak gösterilmiş ve bu değer üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Ancak dava dilekçesinin netice ve talep kısmında “itirazın iptali” denilerek, takip konusu alacağın tamamının dava konusu yapıldığına dair izlenim yaratılmıştır.

Bu durumda; öncelikle mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” ilkesi çerçevesinde işin esasına girilmeden önce davacının talebinin icra takibindeki (harca esas değer olarak gösterilen) asıl alacağa yönelik mi, yoksa dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere icra takibindeki toplam alacağa yönelik mi olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

Zira, davanın takip talebindeki toplam alacağa yönelik olduğunun saptanması halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir. Davacının talebinin harca esas değer olarak gösterilen takipteki asıl alacağa yönelik olduğunun anlaşılması halinde ise taleple bağlı kalınarak söz konusu tutar üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Harçlar Kanunu gereğince eksik harç tamamlanmadan yargılama devam edilememesi kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir.

O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi çerçevesinde davacı vekiline davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Netice olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/04/2022 tarih ve 2021/744 Esas, 2022/393 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelemesine bu aşamada yer olmadığına,

HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca kesin olarak 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 15/06/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”