Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/766 E. 2022/1226 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/766
KARAR NO : 2022/1226

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : ..
ÜYE : ..
KATİP : ..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/01/2022
NUMARASI : 2021/1424 E., 2022/21 K.

DAVACI : ..
VEKİLİ : Av. ..
DAVALI :..
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/1424 Esas, 2022/21 Karar sayılı dosyasında verilen 10/01/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin mülkiyetinde bulunan…… Caddesi,…… Sokak No:……… adresinde bulunan iş yerinin davalı Sigorta Şirketine (İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi) ile sigortalı bulunduğunu, sigortanın teminat kapsamının 15/12/2014 – 15/12/2015 olduğunu, sigortalı iş yerinin sıfır olarak dava dışı ……..adlı kiracıya kiralandığını, bu iş yerinde tıbbi cihaz ve aletlerinin satışının yapıldığını, dava dışı kiracının da davalı sigorta şirketine aynı iş yeri içindeki malzemeleri başka bir sigorta poliçesi ile sigortalattığını, davaya konu edilen sigorta poliçesinin 06/02/2015 tarihli zeyilname ile isim değişikliği yapılarak aynı teminat ve klozlarla vade sonuna kadar geçerliliğini koruduğunu, sigorta poliçesinin teminat kapsamına aldığı iş yerini 19/03/2015 tarihinde elektrik kontağından çıkan yangın sonucu iş yerindeki tüm malzemelerin yandığını ve binanın kullanılamaz hale geldiğini, davalı sigorta şirketince ……. tarafından incelemeler sonunda ………. tarih ve …………sayılı raporunun düzenlendiğini, müvekkilinin iş yeri zararının 194.493,45 TL olduğunun tespit edildiğini, davalı sigorta şirketince 4/443831 sayılı hasar dosyasının açıldığını, ancak bu güne kadar davalı tarafça müvekkiline herhangi bir tazminat ödenmediğini, Diyarbakır 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/12 değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi raporunda maddi zararın 224.430,50 TL olarak hesaplandığını, ancak taşınmazın eski hale getirilmesi için yapılan fiyat araştırması sonucunda yüklenici firmalardan alınan fiyat tekliflerinin en düşüğünün 348.253,00 TL olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla oluşan riziko sonucu müvekkiline ait iş yerinde ortaya çıkan zararın şimdilik 194.493,45 TL’sinin riziko tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinin talep, sonuç kısmında davasını hem kısmi dava hem de belirsiz alacak davası olarak nitelendirmesinin çelişki yarattığını ve bu hususun davacı tarafça açıklanması gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe genel ve özel şartları ile belirlenen çerçevede ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, yangının çıktığı belirtilen ……….. Caddesi, … adresinde bulunan iş yerinin müvekkili şirket nezdinde ………….tarihleri arasında yangın olayı için maddi tazminat teminat tutarının demirbaş için 50.000,00 TL, bina için 850.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davaya konu yangının çıkış nedenin henüz kesin olarak açıklığa kavuşmadığını, müvekkili tarafından yangının çıkış sebebi hususunda Diyarbakır 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/12 değişik iş dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, söz konusu tespitin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davaya konu yangının ortaya çıkış nedeninin araştırılması gerektiğini, zira 19/03/2018 tarihli yangının çıkış nedeni hakkında şüpheler bulunduğunu, bu hususun mahkemece araştırılması gerektiğini, davacı tarafça talep edilen hasar bedelinin hukuken geçerli belgelerle ispatlanması gerektiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, bu tür sigortalarda gerçek zararın giderilmesi gerektiğini, gerçek zarar miktarının ispat külfetinin zarar görene ait olduğunu, davacı sigortalının TTK’nın 1435. maddesine aykırı davranarak beyan yükümlülüğüne uymadığını, bina maliklerinin yangın güvenliği ve yangınla mücadele için gerekli önlemleri almaları gerektiğini, dava konusu yangında ise davacının binasının yangından korunması için gerekli hiçbir önlemi almadığını ve bu şekilde “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” hükümlerine aykırı davrandığını, davacı tarafından talep edilen faiz türünün hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu olayda uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; “…17/02/2018 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre, dava konusu yangının davaya konu iş yerinde bulunan elektrik panosundan kaynaklanmış olduğu ve sigorta poliçesi kapsamında kaldığı, olay sebebiyle taşınmaz yapı ile mütemim cüzünde meydana gelen hasar tutarının 215.575,29 TL, eklenti cihazlarda meydana gelen hasarın tutarının 9.528,50 TL olmak üzere davacının gerçek zararının toplam 225.093,45 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 225.093,45 TL tazminatın, 20/04/2015 davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekili kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş olup, Dairemizin 2020/1298 Esas, 2021/526 Karar 26/03/2021 tarihli ilamı ile; “…İlk derece Mahkemesince dosya sadece makine, inşaat ve elektrik mühendisi bilirkişilere tevdi edilmiş, anılan heyetçe düzenlenen rapora dayalı olarak hüküm oluşturulmuştur. Diğer yandan bilirkişi heyeti, raporun sonuç kısmında dava konusu olayın işyerinde bulunan elektrik panosundan kaynaklandığı, olay sebebiyle taşınmaz yapıda ve mütemmim cüzünde meydana gelen hasar tutarının 215.575.29 TL, eklenti cihazlarda meydana gelen hasar tutarının 9.528.50 TL olduğunu bildirmişler, ancak sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafından istenebilecek alacak kalemlerini tek tek değerlendirmemişlerdir. Zira dava konusu işyerinde gerçekleşen yangın tarihinde dava dışı ……….tarafından davacıdan kiralanmış olup, davacı ile aynı tarihte dava dışı ………. da davalı sigorta şirketiyle poliçe akdetmiş, poliçeye dayalı olarak davalı aleyhine Diyarbakır 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2016/367 esas sayılı dava dosyasını açmıştır. Mahkemece yapılacak iş, dosyanın inşaat, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve sigorta uygulamalarından anlar yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek, sigorta bilirkişisinin bulunmaması halinde gerektiğinde istinabe yoluyla bilirkişi heyeti belirlenerek, tarafların iddia ve savunmalarının karşılanması, davacının isteyebileceği bir tazminat olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi bakımından, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor aldırılması, Diyarbakır 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/367 esas sayılı dosyasında istenilen alacak kalemleri ile iş bu dosyadaki alacak kalemlerinin mükerrerlik oluşturmasına mahal verilmeksizin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve belirtilen hususlara ilişkin HMK.nın 353/1-a-6. maddesi hükmü gereğince eksiklikler tamamlanarak sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada(şimdilik) incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…bozma sonrası alınan bilirkişi raporu ile tarafların iddia ve savunmalarının karşılandığı, davacının isteyebileceği tazminat miktarının 247.717,99 TL olduğu, raporun hükme esas alınabilecek surette ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, bu hususun Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2020/1298 Esas, 2021/526 Karar sayılı ilamında ilk derece Mahkemesi kararının kaldırma sebebi yapılmadığı, davacı tarafından bozma öncesi değer artırımı yapılarak dava değerinin 225.093,45 TL’ye artırıldığının anlaşıldığı, bu durumda anılan hususun ıslah olarak adlandırılamayacağı, akabinde bozma ilamı sonrasında davacının talebini ıslah ettiği sonucuna varılmakla davalı vekilinin buna yönelik itirazlarına itibar edilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 1-Davanın KABULÜ ile, 247.717,45 TL tazminatın, 20/04/2015 davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe genel ve özel şartları ile belirlenen çerçevede ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yangının çıktığı belirtilen…………….. adresinde mukim işyerinin müvekkili şirket nezdinde …. numaralı İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi ile …………….. tarihleri arasında sigortalandığını, bu poliçeden dolayı yangın olayı için maddi tazminat teminat tutarının bina için………… TL, demirbaş için……….. TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitlerini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, bilirkişi raporunda hesaplanan hasar tutarının açıkça fahiş olduğunu, davacının taleplerini kabul anlamına gelmemekle birlikte iddia edilen hasarın gerçek zarar olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının zararının makbul ve muteber belgelerle ispat etmesinin gerektiğini, sigorta teminatının zenginleşme aracı olmadığını, sigortacının yalnızcı teminatı kapsamında vuku bulan gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, davacı tarafça talep edilen meblağın gerçek zarar olup olmadığı, hasar gördüğü iddia olunan binanın daha kaliteli ve yeni malzemelerle onarılması suretiyle sebepsiz zenginleşmeye mahal verilip verilmediğinin, tamir imkanının bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerektiğini, davacı sigortalının TTK’nın 1435 maddesi hilafına davranarak üzerine düşen beyan yükümlülüklerine aykırı davrandığını, dava dilekçesinde davacının sigortalı işyerinin maliki sıfatına haiz olduğunun beyan edildiğini, bina maliklerinin binaların yangın güvenliği ve yangınla mücadele için gerekli önlemleri almış olmalarının gerektiğini, dava konusu yangında ise davacının binasının yangından korunması için gerekli hiçbir önlemi almadığı gibi, yangının yayılmasını engelleyecek ek ve koruyucu önlemleri de almadığını, bu şekilde “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” hükümlerine de aykırı davrandığının anlaşıldığını, müvekkili şirketin davacı tarafından beyan edilmeyen tüm hususları beyan etseydi TTK’nın 1439 maddesine göre bu sözleşmeyi akdetmeyeceğini, davacı tarafından talep edilen faiz türünün hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu olayda uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, 12/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda ….. numaralı işyeri ekstra sigorta poliçesi ile bina teminatı kapsamında olmayan eşyaların değerlerinin hesaba katılmamış olup bilirkişinin tespitinin bu yönde olduğunu, müvekkilinin sigorta şirketi olup sadece poliçe ile teminat alınan hasar bedellerinden sorumlu olduğunu, davacının kiracısı konumundaki……tarafından müvekkili şirket aleyhine ikame edilen Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/367 esas sayılı dosyasından talep edildiğini, işbu kalemlerin davacı lehine hükmedilmesi halinde müvekkili şirket tarafından mükerrer ödeme yapılmak zorunda kalınacağını, 12/07/2021 tarihli bilirkişi raporlarında bina hasarına ilişkin olarak eskime tenzili hususunun hiç incelenmediğini, bu sebeple 12/07/2021 tarihli bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı ve denetime elverişsiz olduğunu, hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davaya konu hasar bakımında %10 eskime tenzilinin uygulanmasının gerektiğini, müvekkili şirket tarafından sigortalının riziko adresinde yapılan ekspertiz incelemelerinde davaya konu yangının çıkış nedenini şaibeli olduğu ve bu kapsamda ayrıntılı bir bilirkişi incelemesinin gerekli olduğunun tespit edildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının hiçbirinde yangın çıkış nedeninin şaibesinin gideri nitelikte bir tespitin yapılmadığını, faturalarda yer alan fatura adresleri ile davaya konu yangın olayının meydana geldiği işyeri adresinin uyuşmadığı hususundaki itirazlarının mahkemece hiç değerlendirilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, sahte olduğunu iddia ettikleri fatura suretleri dikkate alınarak maddi hasar tazminatının hesaplandığını, bu hesaplanan zarar tutarı üzerinden hüküm kurulduğunu, davacının sigorta sözleşmesinden evvel iş hacminin çok düşük olduğu sabit olmakla birlikte, müvekkili şirkete ilk defa sigortalandıktan sonra bir anda iş hacminin artmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, işyeri ekstra sigortası poliçesine dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin 2015/1183 Esas, 2018/311 Karar sayılı kararı Dairemizin 2020/1298 Esas, 2021/526 Karar sayılı 26/03/2021 tarihli kararı ile kaldırılmış, ilk derece mahkemesi tarafından karar ilamına uygun yargılama yapılarak 12/07/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu dosyaya kazandırılmış ve bilirkişi raporu ile uyumlu karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih, 2021/(22)9-485 Esas, 2021/971 Karar sayılı kararında; “…Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere” şeklinde beyanda bulunarak 1.000TL ihbar tazminatı, 1.000TL kıdem tazminatı, 100TL fazla çalışma ücreti, 100TL yıllık izin ücreti ve 100TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyan bulunmamaktadır.
Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir.
Her ne kadar 30.10.2014 tarihli duruşmada davacı vekili “davamız belirsiz alacak davasıdır” şeklinde beyanda bulunmuş ise de; davanın türünün bu şekilde değiştirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle davanın kısmi dava şeklinde açıldığı sabittir.” denilmektedir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere” şeklinde beyanda bulunarak 194.493,45TL tazminat talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyan bulunmamaktadır. Yukarıda alıntılanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere; Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. Somut olayda, dava kısmi dava olarak açılmış olup davacı 02/03/2018 tarihinde harcını yatırmak suretiyle ıslah talebinde bulunmuş, ıslah talebi kabul edilmiştir.
6100 Sayılı HMK 176. Maddesinde ıslah düzenlenmiştir. Buna göre;
“Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı vekili 02/03/2018 tarihinde ıslah talebinde bulunmuş olup, ıslah talebi kabul edilmiş olmakla, aynı davada 16/05/2022 tarihinde ikinci kez ıslah talebinin kabulü yasa ve uygulama gereği mümkün değildir. Davasını kısmi dava olarak açan davacının ancak yeni bir dava ile kalan alacağını talep etmesi mümkündür. Açıklanan nedenle; davacının davasının 02/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile artırdığı miktar yönü ile kabulü gerekirken ikinci ıslah dilekçesinin kabulü ile o yönde karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda ıslah işlemi Kanun gereği ikinci kez yapılamayacağından, Kanun’un getirdiği sınırlamaya aykırı şekilde yapılan 16/05/2022 tarihli ıslah işleminin yok hükmünde sayılması gerekmektedir. Yok sayılan işlem hüküm ve sonuç doğurmadığından bu işleme dayalı olarak karar verilmesi imkanı da bulunmamaktadır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ilk derece mahkemesi kararının bu yönden kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2022 tarih ve 2021/1424 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı vekilince yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın Daremizce taraflara tebliğine,
B)6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Davanın KABULÜ ile, 225.093,45 TL tazminatın, 20/04/2015 davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden binde 68,31 oranında hesaplanan 15.376,13 TL harçtan peşin alınan 3.844,47 TL harcın düşümü ile eksik kalan 12.577,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının hiç yapılmamış sayılan ıslah dilekçesi ile yatırmış olduğu fazladan harcın kendisine iadesine,
4-Davacının karşıladığı 27,70 TL başvuru harcı, 3.321,47 TL peşin harç, 523,00 TL ıslah harcı ve 4,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.876,27 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının karşıladığı posta gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti ve e- tebligat gideri toplamı olmak üzere 5.991,40 TL ile Diyarbakır 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı delil tespit dosyasında yapmış olduğu 803,30 TL gider olmak üzere toplam 6.794,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca, kabul edilen değer üzerinden davacı lehine takdir edilen 24.206,54 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde taraflara İADESİNE,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022

..
Başkan

E- imzalıdır
..
Üye
..
E- imzalıdır
..
Üye

E- imzalıdır

Katip
..
E- imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”