Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/732 E. 2022/890 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/732
KARAR NO : 2022/890

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2022
NUMARASI : 2022/242 (Derdest)
İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
..
KARŞI TARAF/DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …

TALEBİN KONUSU : Ticari şirket davasında ihtiyati tedbir talebi
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2022/242 sayılı derdest dosyadan verilen 01/04/2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı şirketler olan … Müdürlüğünün… sicil numarasında kayıtlı … İle …. sicil numarasında kayıtlı …’nin müdürü olduğu netice-i talep olarak davalının dava dışı şirketlerdeki müdürlük görevinden azlinin talep edildiği ve tedbiren davalının dava dışı şirketlerdeki müdürlük yetkisinin kullanmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasının talep edilmiş olduğu mahkememizce ….tarihli tensip zaptının ….nolu ara kararı uyarınca davacı tarafın tedbir talebinin öninceleme duruşmasında değerlendirilmesine karar verildiği ve öninceleme duruşmasının 02/06/2022 tarihine ertelendiği bu defa davacı vekili tarafından mahkememiz dosyasına ibraz edilen… tarihli beyan dilekçesi ile tensip zaptının..ve….nolu ara karalarındaki delillerin toplandığı ve tedbir talebinin 3 ay sonra yapılacak olan öninceleme duruşmasında değerlendirilmesini telafisi güç ve imkansız zararlara sebebiyet vereceği gerekçesi ile dava dilekçesindeki tedbir talebini değerlendirilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “..HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir, Davacı tarafın dava dilekçesinde ve 29/03/2022 tarihli beyan dilekçesindeki talebin davalının dava dışı şirketlerdeki müdürlük yetkisinin tedbiren durdurulması istemine ilişkin olduğu dikkate alınarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinin, bu gerekçesine dayanak gösterdiği Yargıtay ve BAM kararları ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair karara uyumlu olmadığını, gerekçe ile karar arasında hukuken ve mantıken kabulü mümkün illiyet bağının da bulunmadığını, hatta ret kararında somut ve anlaşılabilir bir gerekçe dahi gösterilmediğini, bununla birlikte yerel mahkemenin ara kararında atıf yapılan ve ret gerekçesi olarak gösterilen kanuni düzenlemeler ve emsal kararların davacı lehine olup, dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir taleplerinin reddini değil kabulünü haklı kıldığını, nitekim yerel mahkemenin ret kararına dayanak gösterdiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/1490 E. 2021/593 K. ve 2018/4319 E. 2019/5759
K. sayılı ilamlarına konu davalarda “müdürün azlinin istenmemiş olması” gerekçesiyle ret kararı verildiğini, kendilerinin dava konusu taleplerinin ise tam olarak “şirket müdürünün haklı sebeple görevden azli”ne ilişkin olduğunu, buna rağmen dosya kapsamı ile hiçbir benzerliği olmayan Yargıtay kararlarının gerekçe gösterilerek ihtiyati tedbir taleplerinin reddinin hukuken kabul edilemeyeceğini, ayrıca HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca aranan haklılığın yaklaşık olarak ispatının ise davalının dava dışı şirketlere ait …. adet taşınmazı eşine ve kızlarına devrettiğini gösterir takyidatlı tapu kayıtları ile sağlandığını, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına açıkça aykırı olacağını, zira bir kişinin, aynı konutu paylaştığı eşine veya genç yaştaki kızlarına bir bedel mukabilinde satış yapması veya onlardan para almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2019 T. E:2017/1-1222, K:336 Sayılı içtihadının da bu yönde olduğunu, davalının tarafların ortağı olduğu şirketlerdeki yönetim, temsil ve ilzam (şirketleri borçlandırma ve mal varlıklarını devretme) yetkilerini kullanmaya devam etmesinin ve şirketin geriye kalan mal varlıklarını (eşi ve kızları üzerinden uhdesine geçirdiği taşınmaz devirlerinde olduğu gibi) kaçırmasının gerek davacı gerekse de dava dışı şirketler açısından telafisi güç ve hatta imkansız zararlara sebebiyet verebileceğini belirterek, istinaf istemlerinin kabulü ile usul, yasa ve dosya kapsamına açıkça aykırı olan kararın HMK’nın 353/1-b, 2. maddesi gereğince düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere kaldırılmasına ve devamında ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, limited şirket müdürünün azli istemiyle açılan dava kapsamında şirket müdürünün temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin ihtiyati tedbir istemidir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden, yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/(2) ve (3). maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.
Limited şirket müdürünün azli istemiyle TTK’nın 630. Maddesi gereği açılan bu davanın sadece şirket müdürüne yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca şirkete husumet yöneltilmesi aranmaz.
Limited şirketin tek müdürü olan davalının azli istemiyle açılan dava kapsamında dava sonuçlanıncaya kadar müdürün şirketi temsil yetkisinin kaldırılması talep edilmiş ise de, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan belgelere göre bu aşamada HMK’nın 390/3. Maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir isteminde yaklaşık ispat ölçütünün yerine getirilmemiş bulunmasına, şirkette organ boşluğu oluşmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”