Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/72 E. 2022/253 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/72 – 2022/253
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/72
KARAR NO : 2022/253

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………….
ÜYE : …………..
ÜYE : …………
KATİP : ……….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2021/78 Esas, 2021/424 Karar
YARGILANMANIN
YENİLENMESİNİ TALEP EDEN
DAVACILAR : 1-……….
2-……….
VEKİLİ : Av. ……..
DAVALILAR : 1 -…..
: 2 -….
: 3 -….
: 4 -…….
: 5 -………..
: 6 -………….
: 7 -……………
VEKİLİ : Av. …………….
DAVANIN KONUSU : Yargılamanın Yenilenmesi
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
YAZIM TARİHİ : 16/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/06/2021 tarih ve 2021/78 Esas, 2021/424 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacılar vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacılar Vekili; davacıların davalı kooperatifin 2009 yılı Olağan Genel kuruluna usulüne uygun çağrılmadıkları gerekçesi ile mahkemenin 2010/185 Esas sayılı dosyası ile Genel Kurul Kararının iptali davası açtıklarını, mahkemece genel kurul kararının iptaline karar verildiğini, sözkonusu iptal kararı ile davalı kooperatif tarafından dava dışı müvekkilleri aleyhine Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/250 Esas ve Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/380 Esas sayılı dosyaları tapu iptali tescil davası açıldığını, tapu iptali ve tesciline ilişkin davanın konusunun 2009 yılında genel kurul kararı ile müvekkillerine satılan işyerleri olduğunu, bu nedenle 2010/185 Esas sayılı dosyanın müvekkillerini ilgilendirdiğini, mahkemenin 2010/185 Esas sayılı dosyasının müvekkilleri tarafından temyiz edildiğini, kararın kesinleştiğini, davacıların taraf ehliyetinin olmadığının temyiz incelemesinden sonra henüz yeni tespit edildiğini, müvekkillerinin bu davada taraf olmasa da genel kurul kararının iptali gerekçe gösterilerek tapu iptal ve tescil davası açılmış olması nedeniyle HMK 376. Maddesi gereğince müvekkillerinin yargılamanın iadesini talep etme hakkına haiz olduğunu, mahkemenin 2010/185 Esas sayılı dosyası kesinleşmeden önce davacıların kooperatif ortaklıklarının bitmiş olduğunu, davacılar tarafından mahkemeye bildirilmeyen bu hususun yargılamanın iadesi nedenlerinden olduğunu, davalının da bu hususu bilmesine rağmen mahkemeye bildirmediğini, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davada davacıların taraf ehliyetlerinin kararın kesinleşmesine kadar mevcut olması gerektiğini, davacıların taraf ehliyetlerinin sona ermesi halinde genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, 2010/185 Esas sayılı dosyada davacıların ortaklıkları karar kesinleşmeden önce sona erdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin söz konusu usule aykırı mahkeme kararı ile telafisi mümkün olmayan zararlar yaşayacağını ileri sürerek 2010/185 Esas – 2012/272 Karar sayılı kararı hakkında yargılamanın yenilenmesine ve ilk davada davacıların taraf ehliyetinin sona ermesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Vekili; Davacıların aleyhlerinde devam eden Tapu İptal ve Tescil davalarını uzatmak ve ilgili yargılamaları sürüncemede bırakmak amacıyla yargılamanın yenilenmesini talep ettiklerini, HMK 375. Ve 376. Maddesinde belirtilen yargılamanın iadesi sebeplerinden hiçbirisinin mevcut olmadığını, genel kurul kararının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiğini, bir an için davacıların dayanak yaptığı hususların doğruluğu kabul edilecek olsa dahi, her davanın açıldığı tarihteki hukuki durum ve şartlara göre değerlendirilerek sonuca bağlanması gerektiğini, mevcut olayda da dava açıldığı tarihte Kooperatif üyelikleri mevcut olan ve mahkemece verilecek olan her kararın tarafları ilgilendirdiğinin şüphesiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; davacılar temel olarak iptal edilen Genel Kurul kararına dayalı olarak taşınmaz edindikleri, daha sonra iptal kararı nedeniyle aleyhlerine Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava açıldığı ve bu nedenle de iptal kararından etkilendikleri iddiasıyla söz konusu taleplerini ileri sürdükleri, ancak yargılanmanın yenilenmesini talep edenlerin taraflardan birinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenlerin olması gerektiği, davaya konu olayda aleyhine hüküm verilen tarafın kooperatif olduğu, davacıların kooperatif yerine geçme durumu bulunmadığı, yine asıl dosya davacılarının kararın kesinleşmesinden önce kooperatif üyeliklerinin son bulduğunun ileri sürüldüğü, ancak bu davacıların kooperatif üyeliklerinin son bulması ile yargılamanın yenilenmesini talep edenlerin edindikleri taşınmazlar bakımından bir yerine geçme hususu olduğu ileri sürülmediği gibi buna ilişkin dosyaya girmiş somut bir delil bulunmadığı, bütün bunların varlığı kabul edilse dahi yasanın aradığı hileye ilişkin şartların mevcut olmadığı, zira kesinleşen davanın davacılarının davayı kazanmış olmaları sebebiyle temyize gitmelerinde hukuki bir yararlarının bulunmadığı gibi aleyhine hüküm verilen kooperatifin de hükmü temyiz etmemesinin başlı başına hile olarak kabul edilemeyeceği, eğer yönetimin bu konuda bir ihmali söz konusu ise olsa olsa sorumluluklarının gündeme gelebileceği, yargılamanın yenilenmesini talep eden davacıların, asıl dosyada kararın kesinleşmesinden önce davacıların aktif husumet ehliyetinin son bulduğu yönündeki iddialarının başlı başına bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak düzenlenmediği, belirtilen nedenlerle talebin süresinde yapıldığı kabul edilse dahi, ileri sürülen sebeplerin kanunda yazılı sebeplerden olmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.

Davacılar Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece usulden reddine karar verilen bir dosyada, aynı zamanda esasa ilişkin de değerlendirme ve açıklamalarda bulunulmuş olmasının HMK 297/2 maddesine aykırı olduğunu, yerel mahkemece hem usule hem de esasa ilişkin gerekçe bildirip, hüküm kısmında ise davayı usulden reddetmiş olması hüküm ve gerekçenin birbirine aykırı olması sebebi ile çelişkiye sebebiyet verdiğini, bahse konu kararın Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümlerine aykırı olduğunu, yargılamanın yenilenmesini talep eden müvekkiller …. ve ….’ün HMK 376 maddesine göre yerel mahkemece verilen yargılamanın yenilenmesi talebinin esasa girmeden reddine yönelik kararı hukuka aykırı olduğunu, asıl dosya davacılarının kararın kesinleşmesine kadar ortaklık hak ve ehliyetlerinin devam etmesi gerektiği hususunun zorunluluk ve yasal gereklilik olarak belirtildiğini, tüm bu hususlara ilişkin beyanları dava dilekçesi ile ekinde olmasına rağmen yerel mahkemece tüm bu hususların gözardı edildiğini, yerel mahkemece yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabul edilerek, asıl davanın öncelikle aktif husumet yokluğundan dolayı reddine karar verilmesi veya dosyadan gizlenen ve yargılama sırasında ortaya çıkan asıl dava davacılarının feragat protokolü gözönünde tutularak, asıl davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılamanın yenilenmesini talep eden müvekkiller …. ve …. adına açılan tapu iptali ve tescili davasının dayanağı ve dava konusunun, yargılamanın yenilenmesini talep ettikleri asıl dava dosyası olduğunu, müvekkilleri … ve …’ ün söz konusu karar neticesinde zarar görme ihtimali mevcut olduğunu, yerel mahkemece müvekkilleri hakkında yargılamanın yenilenmesini talep etme hakkı olmadığına kanaat getirilmesinin usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu, yargılamanın yenilenmesi talepli açılan davanın esasa girmeden reddine karar verildiğini, yerel mahkeme kararının çelişkili ve tamamen hukuka aykırı olduğunu, davalı kooperatifin söz konusu aleyhine kararı temyiz etmemesini sorumluluk olarak görüp, hile olarak görülmemesinin yerel mahkemenin tutarsızlığının kanıtı olduğunu, 24/03/2021 tarihli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün dosyaya sunmuş olduğu müzekkere cevabında davacılar …ve … ile davalı kooperatif arasında 16/12/2014 tarihinde eldeki davadan feragat edileceğine dair protokol imzalanmış olduğunu, yazı cevabının 16. Sayfasında protokol mevcut olduğunu, yazı cevabının 17.-18.-19-.20.-21. Ve 22. Sayfalarında protokolü imzalayan davacıların kooperatifi ibra ettiklerine dair ibranameleri de mevcut olduğunu, diğer davacı ….’ın ise 09/12/2011 tarihinde ortaklıktan çıkmış olduğunu, davalı kooperatifin aleyhine çıkan bir dosyayı feragat protokolü olmasına rağmen kesinleştirmiş olmasının hilenin açıkça göstergesi olduğunu, yerel mahkemenin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yazı cevabını incelemeden karar verdiğini, davalı kooperatif iptal edilen genel kurul adına 21/05/2016 tarihinde yapılan genel kurulda 2009 yılına ait kararların tümünü oyladığını, müvekkillerin satın almış olduğu taşınmazlar adına ise sadece dava açmak için karar aldığını, davanın esasa girmeden reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, yargılamanın yenilenmesi (iadesi) istemine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davacıların iptali istenen hükmün verildiği davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerden olmadıkları, ayrıca davalı kooperatif tarafından kooperatif üyesi olan davacılara yapılan tahsisin …. tarihinde ….’nde yapıldığı, kura çekimi ve davalı kooperatif yönetim kurulu’nun 08/01/2010 tarihli kararı gereğince yapıldığı, iptali istenen hükmün verildiği davaya konu genel kurul kararının ise 08/03/2010 tarihinde alındığı, davacılara tahsis edilen taşınmazların kooperatif yönetim kurulu tarafından 19.08.2011 tarihinde yapılan ferdileştirme işlemi ile davacılar adına tescil edildiği, davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 64. Maddesi gereğince kooperatif yönetim kurulunun kullanmaya elverişli olduğu tespit edilen işyerlerini teslime ve işyeri bedelinin ödenmesi ya da ödenmesinin güvence altına alınması kaydıyla mülkiyetinin devrine yetkili olması hususları dikkate alındığında davacıların 08/03/2010 tarihli genel kurul kararından etkilenmelerinin sözkonusu olmayacağı, hükmün iptali talebinin reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacılar tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,

Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/02/2022

……
Başkan
……
(e-imzalıdır)
……
Üye
…..
(e-imzalıdır)
….
Üye
….
(e-imzalıdır)
……
Katip
……
(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”