Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/709 E. 2022/1101 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/709
KARAR NO : 2022/1101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : 2021/1344 E., 2022/239 K.

DAVACI :..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Konkordatonun Feshi
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/1344 Esas, 2022/239 Karar sayılı dosyasında verilen 24/02/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 s/ayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten/ istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ….’nin yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde kısa vadeli borçlarını ödeyemeyecek hale geldiğini, henüz muaccel olmamış borçlarını ödeyecek ticari potansiyele sahip olduğunu, konkordato kararı verilmesi halinde borçlarını ödeyeceğini beyan ederek açmış olduğu davada yapılan yargılama neticesinde Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/510 esas 2020/306 karar sayılı 15.05.2020 tarihli kararı ile …….’nin konkordato projesinin tasdikine dair karar verildiğini, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulduğunu, Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesinin 2021/239 esas ve 2021/550 karar sayılı dosyası ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılarak esas hakkında hüküm kurularak konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, verilen kararın temyiz edilmeyerek 10.05.2021 tarihinde kesinleştiğini, konkordato projesine göre müvekkili şirketin alacaklarının ticari defterlerine göre 2.105.000,00 TL iken alacağına %25 tenzilat yapılarak 1.578.750,00 TL olarak hesaplandığını, mahkeme kararı doğrultusunda ilk yıl için tenzilat yapıldıktan sonra bakiye alacak miktarının %15’i olan 236.812,15 TL’nin 12 eşit taksitte ödenmesi gerekirken davalı tarafın bu taksitlerden hiçbirini bugüne kadar ödemediğini, … Noterliğinden keşide edilen …… tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarname ile muaccel hale gelen taksitlerin ödenmesi için ihtar edildiğini, ama sonucun değişmeyerek ödemenin yapılmadığını, davalının konkordato talebinde dürüst davranmadığının anlaşıldığını, davalı tarafından ……. Noterliğinden……. tarihinde keşide edilen cevabi ihtarnamede …… tarihinde ödemelere başlanacağı yönünde cevap verildiğini, müvekkilince bu vade de beklenmişse de herhangi bir ödemenin yapılmadığını, Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 201/510 Esas sayılı dosyasına sunulan 06.12.2021 tarihli …Nolu Denetim Kayyım Raporuna göre de müvekkiline herhangi bir ödemenin yapılmadığının sabit olduğunu, müvekkili tarafından davalıya satılan ve bedeli ödenmeyen malların bugünkü toplam bedelinin kayıtlı görünen alacaktan kat kat fazla olduğunu, tamamı konkordato mühletinden önce doğmuş ve kesinleşmiş olduğu halde davalı borçlunun tasdik edilen projeye göre hiç ödeme yapmaması karşısında müvekkili yönünden konkordatonun feshine karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek davalının kötü niyetli olarak konkordatoya başvurduğundan, kesinleşen projeye göre de hiçbir ödeme yapılmadığından İİK’nın 308/e maddesi uyarınca davalı… lehine verilen konkordatonun müvekkili yönünden feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, “…Davacı alacaklıya borçlu olan davalı hakkında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin 11 hukuk dairesinin 2021/209 esas 2021/550 karar sayılı ilamıyla yerel mahkemenin verdiği karar kaldırılarak; 1-Talep eden ….’nin konkordato projesinin TASDİKİ ile, konkordatoya tabi borçların 25.12.2020 tarihinden itibaren artan oranlı taksit ödemeli, her bir alacaklının alacağına yapılan %25 tenzilattan sonra geriye kalan alacağın;
– %15’inin birinci yılda (25.12.2020-25.11.2021) 12 eşit taksitte,
– %18’inin ikinci yılda (25.12.2021-25.11.2022) 12 eşit taksitte,
– %20’sinin üçüncü yılda (25.12.2022-25.11.2023) 12 eşit taksitte,
-%20’sinin dördüncü yılda (25.12.2023-25.11.2024) 12 eşit taksitte
-%25’inin beşinci yılda (25.12.2024-25.11.2025) 12 eşit taksitte olmak üzere toplam 60 ay içerisinde ödenmesine,
-Talep eden tarafın rehinli alacaklılar ilgili konkordato projesinin reddine,
Şeklinde karar verilmiştir. Konkordato kayyımı tarafından mahkememize sunulan rapor ile davacı tarafa konkordato projesine göre ödeme yapılmadığının bildirildiği, davalı tarafça da projeye uygun ödeme yapıldığının iddia edilmediği, Konkordato projesine uygun olarak ödeme yapılmadığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.1-Davacının konkordatonun feshine ilişkin davasının KABULÜ ile; Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 26/03/2021 tarih ve 2021/239 e. 2021/550 K. sayılı konkordato tasdik kararının davacı alacaklı Gecem Aydınlatma San. Tic. A.Ş. yönünden FESHİNE” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirketin Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/510 Esas sayılı dosyasından görülen konkordato davasından ve münderecatından kaynaklı olduğunu, konkordato tasdik ilâmı olan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesinin 26/03/2021 tarih ve 2021/239-550 esas-karar sayılı ilâmında yer almasına ve bahsedilen dava dosyasında açıkça vekil olarak yer almasına karşın ilk derece mahkemesince hatalı taraf teşkili yapıldığını, bunun bir sonucu olarak çıkartılan tebligatların vekil olarak taraflarına değilde, asil olarak davalı şirkete çıkarılmasının savunma haklarını ihlal etmiş olup açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11., 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 41 ve nihayet 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 73, 81, 82 ve 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” hükmünün yer aldığını, davalıya savunma hakkını kullanma imkanı verilmesinin davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olduğunu, somut olayda vekil adına çıkartılan tebligat olmadığından usulsüz tebligattan söz edilemeyeceğini, haliyle usulsüz tebligat değilde geçersiz tebligat söz konusu olduğunu, vekil açısından yok hükmünde olan bir tebligatı vekilin sonradan öğrenmesinin bu tebliği geçerli hale getirmeyeceğini, tebligatın doğuracağı hukuki sonuçların tebliğle başlayacağını ve dolayısıyla vekil tebliğ konusu işlemi öğrenmiş olsa da ortada geçerli bir tebliğ işlemi olmadığından hukuki bir sonuç da doğurmayacağını, hatalı taraf teşkiline konu davaya yokluklarında görülen duruşmalar ve neticelerine göre teşkil edilen iş ve işlemler ile devam olunmasının hukuken isabetli olmadığının kabulünün gerektiğini, savunma haklarının kısıtlanmasına sebebiyet veren kamu düzenine ilişkin bu hususlara ilişkin olarak ilk derece mahkemesince dava dilekçesi ve yargılamanın tüm aşamalarına ilişkin tüm tebligatların Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde vekil olarak taraflarına tebliğ edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve taraf delilerinin toplanmasına müteakip sonuca göre hüküm kurulması gerektiğini, ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk hükümleri uyarınca, davacının talebinin alacak istemli olup, bu nedenle zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, somut olayda davacı tarafın bu yola başvurmadığını, ilk derece mahkemesince dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, konkordatonun kısmen feshi talebine ilişkindir.
Davalı vekili, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak taraflarına tebliğ edilmediğine ilişkin istinaf nedeni ileri sürmüştür. Tebligatın muhatabı veya adına tebligatı alacak yetkili kişi adreste bulunmakla birlikte tebliğden imtina ederlerse, bu durum tebliğ evrakına yazılmak şartıyla tebliğ işlemi, Tebligat Kanununun 21 inci maddesi uyarınca yapılmalıdır. Somut olayda dava dilekçesi ve ekleri davacı şirkette tebligatı almaya yetkili personellerin tebligatı almaktan imtina etmesi ve isim vermemeleri üzerine Tebligat Kanunu 21. Maddesine göre …. Mahalle Muhtarına teslim edilmiştir. Yapılan tebliğ yasa ve usule uygun olup, taraf teşkili sağlanmıştır. Açıklanan nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı yanın diğer istinaf nedeni arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğine ilişkindir. Her ne kadar davalı tarafından; davacının zorunlu arabuluculuk dava şartını yerine getirmediği iddia edilerek, bu yönde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; konkordatonun kısmen feshi davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olmaması nedeniyle bu itiraz da kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, İİK 308/f maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren on gün içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”