Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/665 E. 2022/1203 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ ..
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/665
KARAR NO : 2022/1203

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ..
ÜYE : ..
ÜYE :…
KATİP :..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2022
NUMARASI : 2021/788 E., 2022/72 K.

DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR : 1 -..
2..
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/788 Esas, 2022/72 Karar sayılı dosyasında verilen 27/01/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … tarihinde davalılardan … yetkili satıcısı olan diğer davalı ….’den… marka modelli aracı 101.257,90 TL karşılığında satın aldığını, aracın satın alındıktan sonra sürekli olarak motor arıza ikazı verdiğini, arızanın giderilmesi için 15/02/2016, 29/03/2016, 25/06/2016, 03/10/2016, 31/10/2016, 13/05/2017, 01/07/2017, 07/09/2017 ve 10/11/2017 tarihlerinde …… ilindeki yetkili servise gidildiğini, ancak aracın aynı motor arızasını vermeye devam ettiğini ileri sürerek aracın ayıplı olarak satıldığını iddia ederek, aracın bedelinin iadesini veya aynı nitelikte sıfır bir araç ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, husumetin müvekkili…..’ye yöneltilemeyeceğini, araçta üretimden kaynaklı hata olmadığını, davacının taleplerinin iyi niyetli olmadığını, davacının terditli dava açmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının faiz talebinin haksız olduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “…Dava konusu araçtaki ayıbın niteliği; satıcının, satılana ayıplı olarak devretmesinde ağır kusurlu olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı yasanın 231/2 madde ve fıkrası hükmü uyarınca satıcının 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamayacağı ve aynı yasanın 225/f.1 maddesi hükmü uyarınca ağır kusurlu olan satıcının satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağı kabul edilmiştir. (Benzer yöndeki Yargıtay 19 HD’nin 2016/9451-15535 E.K. sayılı ilamı; Yargıtay 13 HD’nin 2006/15430 E.-2007/4189 K. sayılı ilamı) Nitekim garanti süresi içerisinde davacı taraf aracı müteaddit defalar servise götürmüş olmasına rağmen gizli ayıp giderilememiştir. Bu nedenle yukarıda zikredilen Yargıtay kararı da esas alınarak davalı açısından malın bu ayıplı hali ile teslimi ağır kusur olarak kabul edilmiştir. Garanti süresi içerisinde yapılan birçok servis başvurusu da nazara alındığında ayıp ihbarının süresinde olmadığı yönündeki savunmaya itibar edilmemiştir. Ayıbın niteliği, aradan geçen zamana rağmen giderilemediği ve bu hali ile bedel talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir. Davaya konu aracın kazalarına ilişkin olarak ilgili belgeler celbedilmiş olup, kaza tespit tutanağı bilgisinin bulunmadığı, ayrıca 07/08/2015 tarihindeki arka tampon hasarının düzeltilmesine ilişkin hususun değer kaybına sebebiyet vermediği yönündeki 29/11/2018 tarihli bilirkişi raporu da nazara alındığında bedelin tamamının iadesinin gerektiği kabul edilmiştir. Davacının ilk talebi olan bedel iadesi kabul edilmiştir. Birlikte ifa kuralı gereği aracın iadesi tarihinden itibaren talep ile bağlı kalınarak yasal faize hükmetmek gerekmiştir..101.257,90 TL’nin aracın iadesi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiş, davacı vekili ve davalılar vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş olup, Dairemizin 2019/2262 Esas, 2021/1504 Karar sayılı 13/10/2021 tarihli ilamı ile, “…6100 Sy. HMK’nun “Dava dilekçesinin içeriği”başlıklı 119. Maddesinin 1/ğ bendinde; açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gerektiği, bu hususun eksik olması halinde hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususu düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davacıya 07/02/2018 tarihli muhtıra ile “…c)neticei talep kısmında belirtilen ve araç bedeli olarak talep edilen miktarın açık ve net olarak belirtilmesi,” hususu ihtar edilmiş ise de; böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir. Muhtırada kesin süreye riayet etmemenin sonuçları yazılmamıştır. İhtar usulüne uygun değildir. O halde mahkemece, davacı tarafa HMK 119/1/ğ maddesi gereğince usulüne uygun ihtar çekilerek açık bir şekilde dava sonucunu belirtmesi için kesin süre verilmesi, buna göre yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin esasa ilişkin diğer istinaf istemlerinin incelenmesine yer olmadığına, davalılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının, HMK nın 353/1-a/4 maddesi uyarınca kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…Nitekim garanti süresi içerisinde davacı taraf aracı müteaddit defalar servise götürmüş olmasına rağmen gizli ayıp giderilememiştir. Bu nedenle yukarıda zikredilen Yargıtay kararı da esas alınarak davalı açısından malın bu ayıplı hali ile teslimi ağır kusur olarak kabul edilmiştir. Garanti süresi içerisinde yapılan birçok servis başvurusu da nazara alındığında ayıp ihbarının süresinde olmadığı yönündeki savunmaya itibar edilmemiştir. Ayıbın niteliği, aradan geçen zamana rağmen giderilemediği gözetildiğinde davacının talebi yerine görülmüştür. Davaya konu aracın kazalarına ilişkin olarak ilgili belgeler celbedilmiş olup, kaza tespit tutanağı bilgisinin bulunmadığı, ayrıca 07/08/2015 tarihindeki arka tampon hasarının düzeltilmesine ilişkin hususun değer kaybına sebebiyet vermediği yönündeki 29/11/2018 tarihli bilirkişi raporu da nazara alındığında bir değer kaybı da oluşmadığı kabul edilmiştir. Belirtilen nedenlerle aracın tüm takyidatlardan ari şekilde davalılara iadesi ile davalılar tarafından ayıpsız bir misliyle değiştirilmesine karar vermek gerekmiştir. 1-Davanın Kabulü ile dava konusu ..siyah renkli aracın tüm takyidatlardan ari şekilde davalılara iadesi ile davalılar tarafından ayıpsız bir misli ile değiştirilmesine” karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf konusu gerekçeli kararda da mahkeme tarafından kabul edildiği üzere, tarafların tacir olduğunu, bu nedenle ayıp ihbar sürelerine ilişkin olarak TTK md. 23/1-c hükümlerinin uygulanacağını, buna göre alıcının ayıp ihbar sürelerinin açık ayıplarda 2, açıkça belli olmayan ayıplarda ise 8 gün olduğu, bu sürelerin teslimden itibaren başladığını, ayrıca, açıkça belli olmayan ayıplarda, alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlü olduğunu, bu ihbarın sekiz günlük süre içinde yapılmaz ise alıcının malı ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılacağını, somut olayda satım ve teslimden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içinde müvekkili şirketlere usulüne uygun herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, mahkeme kararının aksine hiçbir suretle kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için ayıbın varlığı kabul edilse dahi, davacının ayıbı fark ettikten sonra hemen müvekkili şirketlere bildirmediğini, gerekçeli kararın aksine zamanaşımı süresinin dolduğunu, ilk derece mahkemesinin müvekkili şirket …..̧.’nin gizli ayıp nedeniyle ağır kusurlu olduğuna, bu nedenle 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağına hükmettiğini, ancak araçta üretimden kaynaklı hiçbir ayıbın söz konusunun olmadığını, dava konusu aracın 30.04.2015 tarihinde satın ve teslim alınmış olduğu için zamanaşımı süresinin 30.04.2017 tarihinde dolduğunu, müvekkili …..’ye husumetin yöneltilemeyeceğini, gerekçeli kararda müvekkili şirket …. yönünden husumet itirazına ilişkin bir değerlendirmenin yapılmadığını, araç bedelinin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline şeklinde hüküm kurulduğunu, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu için davacının bu davayı açarken Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’na dayanamayacağını, bu kanunda tüketici lehine sağlanan imkanlardan faydalanamayacağını, müvekkili şirkete karşı herhangi bir talepte bulunamayacağının açık olduğunu, TKHK’da dahi sözleşmeden dönme ile fatura bedeli iadesinin yalnızca satıcıya yöneltilebildiğini, aracın üreticisine yöneltilemediğini, ticari satımlarda ayıba karşı tekeffülden doğan hakların satıcıya karşı yöneltileceğini, araçta üretimden kaynaklanan herhangi bir ayıbın bulunmadığını, bir malın ayıplı olduğunun kabulü için iddia edilen eksikliğin üretimden kaynaklanmasının yani ayıbın veya ayıbı yaratan nedenin yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olmasının gerektiğini, dava konusu aracın üretim bandından sağlam bir şekilde çıktığını, gereken tüm kontrollerin eksiksiz bir biçimde yapılarak ayıptan ari olarak davacıya satın ve teslim edildiğini, araçta açık veya gizli herhangi bir ayıbın bulunmadığını, dava konusu araçta keşif sırasında hareket halinde iken herhangi bir arıza işaretinin çıkmadığını, bu durumun 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, aracın sürekli olarak servise getirilmesinin sebebinin üretimden kaynaklı ayıbın değil aracın kullanım şartlarının olduğunu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği uyarınca markadan ve model bağımsız olarak 01 Ocak 2013 tarihi itibariyle üretilen tüm hafif ve orta ticari araçların Euro V egzoz emisyon standartını sağ̆lamasını gerektiğini, bu nedenle 2013 model yılından itibaren hafif ve orta ticari araçlarda bu emisyon standardını sağlayabilmek için Dizel Partikül Filtresinin (DPF) bulunduğunu, davacının yetkili servise başvurularının her defasında DPF temizliğinin manuel olarak bayi tarafından yapılarak şikayetinin giderildiğini, aracın kendisine sorunsuz bir biçimde teslim edildiğini, uygun kullanım şartlarının açıklandığını, bu sorun ile karşılaşmaması için yapması gereken işlemleri, sürüş koşullarının anlatıldığını, davacının aracın tasarım özelliğine aykırı kullanımına devam ettiğini, aynı kullanım hatasını yapan başka araç sahiplerinin müvekkilleri aleyhine açmış oldukları davalarda alınan bilirkişi raporlarıyla da bu hususun tartışmasız biçimde ortaya konduğunu, DPF sorununun kullanımdan kaynaklandığının tespitinde bulunulduğunu, aracın ayıplı olduğu yönündeki iddiayı kabul etmemekle birlikte bir an için aksi varsayımda bulunulsa bile davacının aracı her seferinde servise götürerek ücretsiz onarım hakkını kullandığını, seçimlik hakkını tükettiğini, keşif esnasında araçta herhangi bir arızanın görülmediğini, yani aracın garanti kapsamında ve üretim standartlarına uygun şekilde onarıldığını, sorunsuz bir şekilde kullanılabilir durumda olduğunu, bu durumunda davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığı ve artık başka bir seçimlik hakkın kullanamayacağının anlamına geldiğini, davacının kullanım kılavuzunda belirtilen şartlara uygun kullanımı gerçekleştirirse arızanın tekrarlanmayacağını, davacının taleplerinin iyi niyetli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ayıp nedeniyle bedelin yasal faiziyle iadesi veya aynı nitelikte 0 km araç ile değiştirilmesi talebine ilişkindir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, Dairemizin13/10/2021 tarih 2019/2262 Esas, 2021/1504 Karar sayılı kararına uygun olarak yargılama yapıldığı ve davacıya talep sonucunun açıklattırıldığı, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.916,92 TL harçtan peşin alınan 1.729,00 TL harç mahsup edilerek bakiye 5.187,92 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022

..
Başkan

E- imzalıdır

Üye

E- imzalıdır
..
Üye
..
E- imzalıdır
..

E- imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”