Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/64 E. 2022/256 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/64
KARAR NO : 2022/256

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2021
NUMARASI : 2021/144 Esas, 2021/402 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. …
: 2 -…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
YAZIM TARİHİ : 16/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/04/2021 tarih ve 2021/144 Esas, 2021/402 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalılar vekilleri tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; … aleyhine Şanlıurfa 1.İş Mahkemesi’nin 2013/163 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti ve alacak davası açtıklarını, …. şartlarını taşımadan, alacak ve de borçlarını tasfiye etmeden başka bir deyişle hakuki şartlar tamamlanmadan tasfiye olduğunu ileri sürerek şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … Vekili; ihyası istenen şirketin tasfiyesinin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini, şirketin ihyasına karar verilmesi halinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Tasfiye Memuru …. Vekili; müvekkilinin ihyası istenen şirketin tasfiye işlemlerini usulüne uygun olarak gerçekleştirdiğini, şirketin 16 yıldır herhangi bir faaliyeti olmadığını, herhangi bir malvarlığının da olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; …nün 02/04/2021 tarihli cevabi yazısı ve ticaret sicili gazetesi bilgilerine göre ihyası istenilen şirketin TTK 7. Maddesine göre resen terkin edilmediği, Şirketin TTK 547. madde uyarınca tasfiye sonucu terkin edildiği, şirketin aldığı kararların tescili ve yasal bekleme süresi sonunda yapılan tescil işlemleri ile talep üzerine kapatıldığı anlaşıldığı, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile her ne kadar şirketin ticaret sicili kayıtları tasfiyenin tamamlandığı gerekçesi ile silinmiş ise de tasfiyenin eksiksiz bir şekilde tamamlanmadığı, ihyası istenilen şirket hakkında Şanlıurfa 1. İş Mahkemesinde derdest davanın bulunduğu, bahsi geçen davada taraf teşkilinin sağlaması ve görülüp sonuçlandırlaması için şirketin ihyasının gerektiği, 6102 sayılı TTK 547. Maddesi gereği ek tasfiyeye ihtiyaç duyulan halin ortaya çıkması nedeniyle şirketin ihyasının gerektiği, ihyanın ilgili dava konusu ile sınırlı tutulması gerektiği, ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son tasfiye memuru olan …’ın tasfiye memuru olarak atanmalarına karar vermek gerektiği sonucuna ulaşıldığı, davalı …’nün yasal hasım olduğu, bu yüzden yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı, ancak tasfiye memuru … hakkında dava bulunan şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olmasına rağmen ihyası istenilen şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesini istediği, dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla yargılama giderlerinin tasfiye memuru …’dan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı … Vekili: yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin usul bakımından davanın süresinde açılıp açılmadığını irdelenmesi gerektiğini, nitekim şirketin ihyası davasının TTK’nın Geçici 7. Maddesi’nin 15. Fıkrasında yer alan “silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi ile beş yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğünü, mahkemenin bu davanın süresinde olup olmadığını incelemediğini, verilen kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, ihyaya konu olan şirket 6102 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca feshedilmediğini, zira şirket ilgili kurulları tarafından alınan kararların tescili ve yasal bekleme süresi sonunda yapılan tescil işlemleri ile talep üzerine kapatıldığını, konuya ilişkin tasfiyeye giriş ve fesih işlemlerini içeren Ticaret Sicil Gazetesi örnekleri ve tasfiye öncesi tescillerine ilişkin belgeler ve tasfiye/fesih işlemine dayanak oluşturan şirketin 2 kararının mahkeme dosyasına sunulduğunu, yerel mahkemenin bu bilgi ve belgeleri incelemeden eksik inceleme yaparak davayı kabul ettiğini, müvekkilinin şirketi 2005 yılında usulüne uygun olarak tasfiye ederek tüm işlemleri yaptığını, zira uzun yıllardır şirketin hiç bir faaliyeti ve malvarlığı da bulunmadığını, Mahkemenin tasfiyenin usulüne uygun olarak yapılmadığından bahisle davayı kabul etmesine yönelik somut bir gerekçe ileri sürmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı Tasfiye Memuru … Vekili : yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar istinaf mahkemesince esasa girilmeden kaldırıldığını ve dosya görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, Asliye Ticaret Mahkemesince ele alınan dosyada yeterli inceleme yapılmadan hukuka aykırı ve hatalı bir karar verilerek şirketin ihyasına karar verildiğini, yetersiz inceleme yapıldığını ve eksik hüküm kurulduğunu, hükmün gerekçesinin yazılmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevaplarda şirketin tasfiye usulünde bir isabetsizlik görülmediğini, yasaya uygun bir şekilde sicilden terkin işlemi yapıldığını, Şanlıurfa İş Mahkemesi dosyası derdest durumdayken şirketin ihyasının gerektiğini gerekçe yapmışsa da bunun hatalı olduğunu, zira şirketin terkin tarihi 2005 yılı olduğunu, İş Mahkemesinde açılan dava şirketin terkininden çok sonra açıldığını, Mahkemenin bu gerekçesinin yanlış olduğunu, ihyasının olabilmesi için tasfiye işlemlerinde bir usulsüzlük olması gerektiğini, gerekçede Şanlıurfa 1.İş Mahkemesi dosyasında da tasfiye tamamlanmadan şirketin tasfiye memurunca terkini istendiği belirtildiğini ancak böyle bir durum söz konusu olmadığını, şirketin tasfiyesi tamamlandığını ve usulüne göre terkin işlemi yapıldığını, yasal süresi içerisinde davanın açılmadığını, müvekkil şirketin tasfiye memuru olarak usulüne göre şirketi 2005 yılında tasfiye ederek tüm işlemleri yaptığını, 16 yıldır şirketin hiç bir faaliyeti bulunmadığını ve malvarlığının da olmadığını, mahkemece hiç bir kuruma yazı yazılmadığını ve şirketle ilgili evrak toplanmadığını, 15 yıl önce terkin edilen şirket hakkında ihya kararı vererek müvekkilleri de mağdur duruma soktuğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermekten dolayı, yargılama giderlerinden ve davacı tarafa 4080 TL vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yeniden tasfiye memuru olarak atanmasını da kabul etmediklerini, hukuka aykırı bir atama işlemi olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemede davanın kabulü kanaati oluşmuş olduğundan ve ihya kararı verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücretini de … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye yüklemesi gerektiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yargılama gideri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasınında hatalı olduğunu, tasfiyede bir eksiklik ya da usulsüzlük olmadığını, sadece müvekkilin sorumlu olmasının hatalı olduğunu, yapılan tebligattan ve müvekkilin yargılamadan haberi olmadığını, tebligatın usulsüz olduğunu, Müvekkile gerekçeli kararın tebliği ile bundan haberdar olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, şirketin ihyası talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda davacının ihyası istenen şirkete karşı Şanlıurfa 1.İş Mahkemesi’nin 2013/163 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti ve alacak davası açtığı sabittir. Tasfiye, yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun olsa bile, tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. TTK’nın 547. Maddesine göre açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörülmemiştir.

Hal böyle olunca; TTK’nın 547. maddesindeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından davalılardan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … vekili ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5- Kararın taraflara tebliğine,

HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/02/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”