Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/634 E. 2022/1501 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/634
KARAR NO : 2022/1501

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2022
NUMARASI : 2021/645 Esas 2022/111 Karar
DAVACI : 1-… – …
VEKİLİ : Av. …
DAVACI : 2-… – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
..
5..
VEKİLLERİ : Av. …
ASLİ MÜDAHİL : … – …
VEKİLİ : Av. …
KAYYIM : … – …..
DAVANIN KONUSU : Yönetim Kurulu Kararının Butlanı ve
Maddi Manevi Tazminat , Men-i Müdahale
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
YAZIM TARİHİ : 13/10/2022

Taraflar arasında görülen davada DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnce verilen 13/01/2022 tarih ve 2021/645 esas, 2022/111 karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalıların dava dışı ….’de pay sahibi olduklarını, şirketin…ndan irtifak hakkı tesis ettiği arazinin üzerine okul yapıldığını, okulun kira gelirinin aylık ortalama ….TL civarında olduğunu, davalılardan…. ile …’in eş olduklarını, diğer davalı …’in ise …’in babası ve …’in de dayısı olduğunu, …. tarihli kararla …’in yönetim kurulu başkanı seçildiğini, .. ve …’in de yönetim kurulu üyeleri olduklarını, …’in 11/08/2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla okul üzerinde her türlü tasarrufta bulunmaya yetkili kılındığını, bu kararda ….’in imzasının bulunmadığını, … tarihli kararla okulun…. TL bedel karşılığında davalılardan ….ne devredildiğini, bu kararda da ….’in imzasının bulunmadığını, devralan şirketin ortaklarının … ve … olduklarını, …’in devralan şirketin müdürü olarak devir sözleşmesini düzenlediğini, okulun daha sonra 18/09/2013 tarihinde davalılardan .. Kültür Ltd. Şti.’ne devredildiğini, bu şirketin sahibinin de … olduğunu, yapılan devir işlemlerinin muvazaalı ve yine devir kararının alındığı yönetim kurulu toplantısında karar nisabının olmaması edeniyle devrin yoklukla malul olduğunu, usulsüz işlemler yapılarak şirketin zarara uğratıldığını belirterek, devirlere ilişkin kararların yok hükmünde olduklarının tespiti ile davalıların… Koleji tarafından vaki işgalinin men’ine, davacı … için 1.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi davacı … için 1.000,00 TL maddi 20.000 TL manevi tazminatın haksız işgal sonucu oluşan ecrimisil zararlarına karşılık şimdilik 1.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara veya hissedarı olduğu şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olup bilahare davacı vekili yargılama esnasında maddi zarar açısından rapora göre talebini 13.948.474,12 TL olarak ıslah ederek hesaplanan yıllara göre zarar tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hissedarı olduğu şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı …’in 08/11/2012 tarihinde ilk kez şirket hissedarı olduğunu ve halihazırda şirketteki sermayesinin 25.000,00 TL olduğunu, davalı …’nin ise 13/09/2012 tarihinde ilk kez şirket hissedarı olduğunu ve halihazırda şirketteki sermayesinin 91.600,00 TL olduğunu, davaya konu şirketin 8 hissedarı olduğunu, bunlardan 2’sinin mevcut davayı açtıklarını, dava açanların şirketteki hisse oranlarının toplamının ise % 23,32 olduğunu, davacıların şirkete ortak olmadan evvel 15 ay önce yapılmış olan bir tasarruf işlemini dava konusu ettiklerinden dava açma ehliyetleri bulunmadığını, davacıların hissedarı oldukları .. . Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin müvekkillerden … ve … tarafından …’e ait veya …’in ortağı olduğu şirketlere işlettirilmesi, hak ve alacakların … ve şirketlerine aktarılmasının ve borçların ise davalıların hissedarı olduğu şirkete yüklenmesinin söz konusu olmadığını, …’nin şirketteki ortaklığı şirketin elektrik işlerini yapan ….’ın…’den alacağı olan …. TL’yi üstlenmesi sonucu gerçekleştiğini, senetlerin vadesi gelince ödeme yapmayınca … hisselerini icra yoluyla satışa çıkardığını ve satış işlemlerinin de devam ettiğini,hukuken kabul edilemeyeceğini taleplerinin zamanışımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı …’in kurucu temsilci ve devretme yetkisine ilişkin yönetim kurulu kararlarının yoklukla sakatlığının tespitine ilişkin talep yönünden; 6762 sayılı TTK’nın 330/1 fıkrası uyarınca yönetim kurulunun toplantı nisabının üç üyeyle karar nisabının iki üyeyle gerçekleşeceği de aşikar olduğundan, dava konusu 11/08/2011 tarihli davalı …’e…. Okulu’nun kurucu temsilciliği, kurum açma kapatma, devir ve benzeri işlemleri yürütme yetkisi verilmesine dair yönetim kurulu kararının gerekli toplantı çoğunluğu sağlanmadan alındığı anlaşılmakla her ne kadar davalılar karar tarihinde şirket ortağı değil iseler de söz konusu alınan karar ileriye dönük olarak yapılacak işlemlere dayanak teşkil edeceğinden dava açmakta hukuki menfaatleri bulunduğu gözetilerek söz konusu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, Müdahalenin meni, maddi ve manevi tazminat ve ecrimisil talepleri yönünden ise; uyuşmazlık konusu olayda yönetim kurulu üyelerinin dava dışı anonim şirketi zararlandırıcı eylemleri iddia edilmekte olup, açıklanan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacıların ise dolaylı zararı kapsamında olduğu, dolaylı zarar gören sıfatıyla dava açan ortakların bu sıfatlarının, gerek zararın doğduğu gerekse dava tarihi itibariyle bulunması gerektiği, somut olayda davacılar dava tarihi itibariyle pay sahibi sıfatını haiz iseler de davalı …’e devir yetkisi verilmesine ilişkin 11/08/2011 tarihli karar tarihinde ve dava dışı …. tarafından davalı….’ne devrine ilişkin 18/11/2011 tarihli …… Sözleşmesi sırasında ortaklık sıfatını haiz olmadıkları, dolayısıyla bu ve bundan sonra gerçekleştirile…. arasındaki … Noterliği’nin … tarih …yevmiye nolu işletme devir sözleşmelerinin yok hükmünde olduğunun tespiti, maddi-manevi tazminat, meni müdahale ve ecrimisil talepleri açısından davalılara karşı aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine verilmiştir.
Davacılar vekili, mahkemenin ilk istinaf kaldırma kararı karşısında sadece faiz yönünden düzeltme yaparak karar vermesi gerekirken esasa girerek hukuki yarar yokluğundan karar vermesinin çelişki ve usul hatası olduğunu, mahkemece ilk işlem olan 11/08/2011 tarihli işlemin yok sayıp ve dayanağı olan sonraki 18/11/2011 ile 18/09/2013 tarihli devir sözleşmeleri bakımından aktif husumeti bulunmadığının tutarsızlık teşkil ettiğini, müvekkillerinin aynı şekilde ve mahiyetteki sonraki devir işlemleri yönünden de aktif husumet ehliyetinin kabulü gerektiğini, davanın TTK’nın 555. maddesine göre açıldığını, şirket tarafından mütemadiyen devam etmekte ve gelişmekte olan bir zarar söz konusu olduğundan müvekkilleri pay sahiplerinin aktif husumet ehliyetlerinin mevcut olduğunu, dava dilekçesinde bu yönde talepte bulunulduğunu, yokluk ile malul işlemlerin hem geriye hem ileriye dönük dayanak olduğu bütün işlemleri kapsayacak şekilde yokluk sonucunu doğuracağını, bu genel hükümlere göre menfaati olan herkesin dava açabileceğini belirterek ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı …, şirketin zararı tazmin edilerek şirket ortaklarının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini, dava açılırken ortaklık sıfatını haiz olmak ve dava devam ederken de bu sıfatı sürdürmenin ikame edilen sorumluluk davası bakımından dolayısıyla aktif husumet açısından yeterli olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin hukuka aykırı eylemlerin gerçekleştiği tarihte ortaklık sıfatını haiz olmadığından bahisle aktif husumetleri bulunmadığına kanaat getirerek davalarının reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu konuda mahkemenin kararın çeliştiğini, somut uyuşmazlıkta, davalı müdürlerin kusurlu davranışları nedeniyle alacağın dava dışı şirketten tahsil edilememesi sureti ile davacı şirketi zarara uğrattıkları ileri sürüldüğüne göre dava konusu edilen zararın davacı yönünden dolaylı zarar niteliğinde olduğunun anlaşıldığını, şirketin iflas hali dışında iken uğradiğı doğrudan zararı ortakların talep edebileceğini, zarar veya zarar verici fiil devam ettiği sürece zarar görenin zararı öğrendiğinin kabul edilemeyeceğini, bu durumda ortağı oldukları dava dışı şirketin zararının halen devam ettiğini, bu nedenle zamanaşımının başladığından söz edilemeyeceğini, yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı davranışlarının doğurduğu zararların gelişen durum teşkil ettiğinden meydana gelen bütün zararların tazmin edilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin davacı ortakların, hukuka aykırı eylemlerin gerçekleştiği dönemde de ortaklık sıfatının haiz olması gerektiğini şart koşarak, gelişen durum arz eden ve mütemadiyen olan şirketin doğrudan zararını talep bakımından aktif husumetlerinin bulunmadığından bahisle şirket ortaklarını kanun tarafından tanınan davacılık hakkına dayanarak ikame ettikleri davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, müvekkillerine karşı husumet yöneltilemeyeceğini, kusur izafesi edilmesinin kabul edilebilir bir tarafın olmadığını, davacıların dava ehliyetinin olmadığını, dava ehliyeti açısından taraf teşkili oluşturulmadan davanın esasına girilmesinin usul açısından sakatlık arz edeceğini, hükmün dayanağı olan bilirkişi raporunun, hukukçu olmayan bilirkişiler tarafından davanın esası ile örtüşmeyen, eksik ve taraflı hazırlanan bir rapor olduğunu, mahkemece üçlü hukukçu bilirkişi heyetinden rapor aldırılması gerektiğini, davacıların basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, mahkemece her ne kadar maktu vekalet davacılar aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davada iki davacının açtığı manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi nedeniyle tüm davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Dava hukuksal niteliği itibariyle, yönetim kurulu kararının butlan ile malul olduğunun tespiti ile yolsuz ve usulsuz işlemlere dayalı olarak yönetim kurulu üyeleri ile devrolunan şirketlere karşı vaki olmuş maddi manevi tazminat ve men’i müdahale istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıların pay sahibi oldukları dava dışı ….e….’de pay sahibi oldukları, dava dışı vakıf tarafından adı geçen şirkete irtifak hakkı tesis edilmiş gayrimenkul üzerine okul inşa edildiği, 09/08/2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalılardan …’in yönetim kurulu başkanı seçildiği, …. ve davalı …’in de yönetim kurulu üyesi oldukları, …’in …. tarihli yönetim kurulu kararı ile okul üzerinde her türlü tasarrufa yetkili kılındığı, kararda dava dışı yönetim kurulu üyesi .n’in imzasını….n bulunmadığı, ….tarihli noterden işletme hakkı devir sözleşmesi ile okulun 1.500,00 TL bedel kabilinde davalılardan…. ve ….’ın pay sahibi oldukları diğer davalı … şirketine okulun devredildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan dava dışı … yönetim kurulu başkanı …’in diğer yönetim kurulu üyesi …’in babası, …’in de dayısı olduğu, okulun işletmesini devralan ND şirketinin ortaklarının tamamının ise … ile …’e ait olduğu görülmektedir.
Yanlar arasındaki ihtilaf; gerek yönetim kurulu kararının yokluğu gerekse de maddi manevi tazminatlar ile men’i müdahale talepleri yönünden davacıların aktif husumetlerinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalılardan …’in adı geçen okulun işletme hakkının devri hususunda yetkilendirildiği gerek 11/08/2011 tarihi gerekse de … şirketine … Noterliği kanalıyla … tarihli devir tarihi itibariyle davacıların ….’de pay sahibi olmadıkları anlaşılmaktadır. Her ne kadar kural olarak yönetim kurulu kararının yokluğunun hukuki yararı olan herkes tarafından herhangi bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürülmesi mümkünse de, davacı pay sahiplerinin kendilerinden önce olmuş tamamlanmış işlemlere karşı geçmişe etkili olarak yokluk ya da butlanı ileri sürmesi mümkün değildir. Zira, şirketin mevcut durumunu bilerek ve araştırarak davacıların şirket hisselerini devralmış olmaları beklenir. Şirketin mevcut finansal durumunu benimseyerek hisselerin devralınması esastır. Şirketin mali durumu hakkında yanıltıcı bilgi verildiği yönündeki iddialar ise olsa olsa irade fesadına dayalı açılacak hisse devrinin iptali davasında tartışma konusu olabilir. Ancak, pay devrinden evvel yapılan işlemler butlan da olsa, yok hükmünde de olsa sonradan payı iktisap eden davacılar tarafından ileri sürülmesi mümkün değildir. İlk derece mahkemesince yok hükmünde olduğu dava edilen yönetim kurulu kararı açısından ileriye etkili işlemlere dayanak teşkil edeceğinden bahisle davacıların hukuki yararı olduğu kabul edilmişse de, anılan 11/08/2011 tarihli yönetim kurulunun yetkilendirme kararına binaen davalı …’in yaptığı 18/11/2011 tarihli devir temlik işlemlerine dayalı tazminat ve men’i müdahale talepleri açısından işlem tarihinde pay sahibi olmadıklarından aktif husumeti bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilerek çelişki yaratılmıştır.
davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvuruları yerinde değildir.
Hal böyleyken, davanın sadece tazminat ve men’i müdahale davalarından değil yönetim kurulu kararının butlanı davası yönünden de aktif husumet ehliyeti açısından reddi gerekirken yazılı şekilde yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulüne karar verilerek davanın tümüyle aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Öte yandan kabule göre davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi durumunda AAÜT 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tarihindeki tarifeye göre karar verilmesi gerekir. Ayrıca, davada maddi ve manevi tazminat talepleri ileri sürülmekle AAÜT 10/4 maddesi gereğince maddi ve manevi tazminatlar yönünden ayrı ayrı kalemler olarak (ret sebeplerinin tek olduğu da gözetilerek) maktu vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekmiştir. Davalılar vekilinin nispi vekalet ücreti verilmesi yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
A-)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı peşin alınmakla yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 07/02/2022 tarih, 2021/645 Esas, 2022/111 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davalılar tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı, 161,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 382,45 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
C-)HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın tümüyle aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL harçtan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılardan…tarafından sarfedilen 67,75 TL,… tarafından sarfedilen 94,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak ilgili davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 ile 10/4 maddeleri gereğince maddi tazminat ve men’i müdahale yönünden 9.200,00 TL maktu; manevi tazminat yönünden de 9.2000,00 TL maktu vekalet ücretlerinin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleşince artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
7-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca işbu kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan tetkikat sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 12/10/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”