Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/630 E. 2022/939 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/630
KARAR NO : 2022/939

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2022
NUMARASI : 2021/366 Esas, 2022/208 Karar
İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
..
KARŞI TARAF/DAVALI : ..
VEKİLİ : Av. …
..
TALEBİN KONUSU : İhtiyati tedbir
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
YAZIM TARİHİ : 31/05/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 2021/366 Esas, 2022/208 Karar sayılı dosyadan verilen 12/06/2021 tarihli ara kararın istinaf incelemesi aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının …. tarihinde .. sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 353. sayfasında yayınlanan ….’ne …. sicil numarası ile kayıtlı …. kurmuşlardır.daha sonra statü değişikliği ile ….’ye dönüştürüldüğünü, limited şirket olarak kurulan ve sonradan akabinde şirketin anonim şirketine dönüştürüldüğünü, Müvekkilinin, …. TL sermaye ve ….adet hisse ile münferiden temsile yetkili müdür sıfatıyla ortak iken davalı şirketin diğer ortağı…. ise …. TL tutarındaki …. adet hisse ile şirket ortağı iken, davalı şirketin diğer ortağı …. bir takım sahte evrak düzenleyerek bu evrakı müvekkil yerine …. kişilere imzalattığını ve şirketin amaç, konu ve sermayesinde değişiklik yaptığını, müvekkilinin şirketteki pay oranını….oranına düşürdüğünü, kendisine ait hisseyi de …. oranına yükselttiğini ve ayrıca davalı şirkete ait temsil ve imza yetkisini tekelinde topladığını ve nihayetinde şirketi ve müvekkilini büyük oranlarda zarara uğrattığını, davalı …’ün farklı bankalara ve ….’in alacaklısı olduğu . ..müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına borcu olduğunu, davalı ….’ün davalı şirketi büyük oranda borçlandırdığını ve davalı şirketi büyük oranda zarara uğrattığını, şirket ortaklarının birbirlerine karşı güveni kalmadığını, şahsi ilişkilerin şirketin devamını imkânsız kılacak şekilde ve katlanılmaz boyutlara ulaşmış olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle davalının …, …. İlçesi,….Mah. …Ada … parselde bulunan taşınmaza tedbir konulmasını talep etmiştir.
Mahkemece, 21/05/2021 tarihli ara karar ile, davacı vekilinin talebinde belirttiği üzere davalının … İli, Edremit…. İlçesi,.. Mah. .. Ada ….parselde bulunan taşınmaza tedbir konulması talebinin, yargılama sırasında davalının taşınmazlar hakkında tasarrufta bulunulabileceği ve bu durumun hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaştıracağından ya da tamamen imkânsız hâle getireceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi nedeni ile tedbir talebinin dava değerinin henüz belli olmaması nedeni ile dava değeri belli oluncaya kadar şimdilik 50.000 TL teminat karşılığında kabulüne, … İli, …. İlçesi, ….Mah. … Ada ….parselde bulunan taşınmazlar üzerinde davalının tasarrufta bulunmasının engellemesi için tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili mahkemenin ara kararına karşı sunduğu itiraz dilekçesinde özetle; şirketin kuruluşundan itibaren müvekkilinin ve şirket yetkilisi İnşaat Mühendisi …., …nin kurucu başkanı olarak bugüne kadar da yönetim kurulu başkanı olarak şirkette görevini yürütmekte olduğunu, Davacı …’ın ise şirkete sonradan hissedar olduğunu, işlerin daha kolay yürümesi ve güven esası üzerinden münferiden şirketi temsile tam yetki verilmiş olduğunu ve her türlü işlemi yıllardır tek başına yapabilecek olanağa sahip olduğunu, Şirketi borçlandırma mal kaçırma ve de batırma fiillerinin hepsini davacının bizzat kendisinin işlemiş olduğunu, davanın kötü niyetli olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; müvekkili aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 15/02/2022 tarihli ara karar ile; verilen tedbir kararının ve itiraz dilekçesinin incelenmesinde tedbir konulan taşınmaz üzerindeki tedbirin kaldırılması durumunda yargılama sonucunda hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen ortadan kalkma durumu söz konusu olduğundan davalının tedbir kararına yapmış olduğu itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece 15.02.2022 tarihli ara karar ile, itiraz ettikleri tedbir kararına karşı bir gerekçe belirtilmeden sadece tedbirin kaldırılması durumunda yargılama sonucunda hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya ortadan kalkma durumu söz konusu olduğu belirtilerek itirazlarının reddine karar verildiğini, 03.03.2022 tarihinde ise davanın reddine ve kararın kesinleşinceye kadar tedbirin devamına karar verildiğini, ara karardan sonra davanın reddine karar verilmesinin davada haklı olduklarının ispatı olduğunu, müvekkilinin tedbir kararı olmadan önce uzun zamandır taşınmazı devredebilecek durumda olmasına rağmen hiçbir zaman böyle bir yola başvurmadığını, bundan sonra da böyle bir şeyi yapmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin bu hususta Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmış olup beraat ettiğini, burada yapılan incelemeler ve bilirkişi raporlarının müvekkilinin hiçbir zaman şirketi zarara sokacak bir eylemde bulunmadığının göstergesi olduğunu, üstelik hiçbir mahkeme tarafından konulmuş bir tedbir kararı bulunmadığını, aksine davacının 6. Ağır Ceza Mahkemesinde nitelikli dolandırıcılıktan hüküm giymiş olup şirketi zarara uğratmaya çalıştığını, bu durumun davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, bu kötü niyetin halen devam ettiğini, davacı tarafından talep edilen tedbir kararı ile de şirketin borçlarını ödeyemez hale getirilmek ve batırılmak istendiğini, tedbir konulan şirkete ait taşınmazların bir kısmının icra yoluyla iştirak halinde nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçundan hüküm giymiş takip dayanağı bonolarının müsaderesine karar verilmiş …. isimli şahsa ihale edildiğini, şimdi tedbir kararı ile de (kalan taşınmazlar için) başka hesaplar içine girilmiş olup mahkemenin yanıltılmaya çalışıldığını, tedbir kararı ile ulaşılabilecek hiçbir faydanın bulunmadığını, yerel mahkemenin ise tedbire itirazlarının reddi ile davacı ile davalı arasında orantı kurmadığını, tedbir konulan taşınmazların değeri ile şirket borçlarının tedbir nedeni ile ödenememesi karşısında davalı müvekkilinin uğrayacağı zarar arasında uygun bir oran belirlemediğini çok küçük bir miktar teminat ile tedbir kararı verildiğini, ekte sundukları kararda son yapılan kıymet takdirinden taşınmazların değerinin 3 milyon TL civarında olup bugün itibarı ile ise değerlerinin 10 milyon TL civarında olduğunu, dolayısı ile alınan teminat miktarının çok cüzi oranda kaldığını belirterek, açıklanan bu nedenlerle, haksız şekilde konmuş olan tedbir kararına ve teminat miktarına itirazlarının reddine dair kararın kaldırılmasına ve tedbirin kaldırılmasına aksi halde teminat miktarının arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davayı kazanması halinde davacının dava konusuna kavuşmasını, dava devam ederken güvence altına alan geçici hukuki korumalara, ihtiyati tedbir denilmektedir. İhtiyati tedbir, dava açılmasından önce istenebileceği gibi davanın açılmasından sonra da istenebilmektedir.
Mahkemece kural olarak, esas uyuşmazlığı çözecek tarzda ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir .
İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır.
Tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır (HMK. m.390/3). İspat ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. “Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda ( mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)
Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararda belirtmelidir. Ayrıca verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerekir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı şirket ortakları arasında güven kalmadığı, şirketin yönetici ortak Kasım Açıkgöz tarafından zarara uğratıldığı, sahte imzalarla pay oranlarının değiştirildiği iddiasıyla şirket adına kayıtlı taşınmazların devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece tedbir talebi kabul, kabul kararına yapılan itiraz reddedilmiştir.
Ne var ki dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davacının, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiğinden söz edilemeyeceğinden, mahkemece ihtiyati tedbir kararına itirazın kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile koşulları oluşmadığı halde ve HMK 390/3. Maddesinde belirtilen yaklaşık ispat şartının ne şekilde gerçekleştiği de açıklanmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve ihtiyati tedbir kararına itirazın reddedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemenin ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin kararının ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/366 Esas sayılı dava dosyası üzerinden verilen, ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin 15/02/2022 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA,
3- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında yeniden karar verilerek;
Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının KABULÜ ile Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/366 Esas sayılı dava dosyası üzerinden verilen ” Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin dava değerinin henüz belli olmaması nedeni ile dava değeri belli oluncaya kadar şimdilik 50.000 TL teminat karşılığında ve bahse konu taşınmazların davalı adına kayıtlı olması şartı ile KABULÜNE, …. İli, … İlçesi, … Mah. … Ada…. parselde bulunan taşınmazlar üzerinde davalının tasarrufta bulunmasının engellemesi için tedbir konulmasına, ” ilişkin 01/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”