Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/605 E. 2022/1007 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/605 – 2022/1007
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/605
KARAR NO : 2022/1007

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …….
ÜYE : ………
ÜYE : ……….
KATİP :………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2022
NUMARASI : 2021/763 Esas, 2022/90 Karar
DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. ………..
DAVALI : ………….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/02/2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/90 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı Vekili: müvekkilinin otomasyon, akaryakıt pompaları ve teçhizatları ile bunların montajını ve servis hizmetlerini sağlayan bir şirket olduğunu, bunlara ilişkin davalı tarafa bir takım satış yapıp hizmet sağladığını, faturanın davalıya gönderildiğini, faturaya itiraz edilmediğinden fatura içeriğinin kesinleştiğini, borç ödenmediğinden …..İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili: davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın dayandığı faturalarla ilgili malların teslim edildiğinin ispat yükünün davacıya ait olduğunu, o yıllarda ticari faaliyetin bulunduğunu ancak tüm borçların ödendiğini, bunlara ilişkin çek, senet ve havale bilgilerinin bulunduğunu, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden faize itiraz ettiklerini, davacının alacağının ve ferilerinin zamanaşımına uğradığını, davacının takipte dayanmadığı cari hesap ekstresine davada dayanamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; İstinaf Mahkemesince …. TL bedelli çek ve senedin iadesine ilişkin davalı ticari defterlerinde kayıt bulunup bulunmadığının araştırılması için hem davalı vekiline, vekilin istifa ettiğini mahkemeye bildirmesi nedeniyle de davalı asile ticari defterlerin ibrazı için ayrı ayrı muhtıra ve ihtaratlar yapılmasına rağmen davalı ticari defterleri mahkemeye sunulmadığı, bu halde …. TL’lik çek ve senedin iade edildiğine yönelik kaydın tek başına yeterli olmadığı, … TL’lik borcun ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlığın incelenmesinde, iade olunduğu iddia olunan … TL,… TL ve … TL bedelli senetlerin ödenip ödenmediği, senetten kastın bono olabileceği, bonoların ödenip ödenmediğinin ise keşidece bilgisi dahilinde olabileceğinden ve buna ilişkin araştırma yapmanın dosya kapsamındaki bilgi dahilinde mümkün olmadığından çeklerin ödenmediğinin ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, davacı alacaklının bonoların ödendiği iddiasını ispatlayamadığı, bu halde bonolar (senetler) ile ödemenin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, diğer husus olan …ve …TL bedelli çeklerin ödenip ödenmediği noktasında ise bankalara yazılan müzekkere cevaplarına göre … çekin ödendiği bilgisinin mahkemeye verildiği, …’a yazılan müzekkere cevabında ilgili çeklerin ibraz edilip kullanıldığı bilgisi verildiği, çeklerin vade tarihleri ve ibraz süresi gözönünde bulundurulduğunda kullanıldığına ilişkin cevabı verildiğine göre iş bu çeklerin de takip tarihinden önce ödendiğinin anlaşılmış olduğu, davacı alacağının takip talebinde … TL olarak gösterildiği, ancak yukarıdaki değerlendirmelere göre bu borcun … TL’sinin ödendiği, buna göre bakiye alacağın .. TL olduğu, yapılan ödemelerin ilk muaccel olan borçtan düşülmesi gerektiği, buna göre ticari defter kayıtlarına göre son muaccel olan borçlardan … TL’lik borç ile … TL’lik borçtan ilk muaccel olan … TL’den düşülmesi ile bu borcun … TL’sinin ödendiği, buna göre davalı borcunun … tarihli …. TL olduğu, diğer borcunun … tarihli …. TL olduğu anlaşılmış olduğu, TTK 1530/4 maddesine göre alacaklının ihtarına gerek olmadığı, … TL’lik borcun faizinin … TL olduğu, …TL’lik borcun faizinin … TL olacağı mahkemece hesaplanmış olduğu, böylelikle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, alacak likit olduğundan hükmedilen alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar cari hesap şeklinde çalışmış olduğunu, davalı tarafından yapılan tüm ödemelerin müvekkil ticari defter ve belgelerine işlenerek gösterildiğini, bir kısım ödemeler yapılmış ise de taraflar arasındaki ticari ilişki devam ettiğinden davalı müvekkile borçlandığını ve kalan bakiye borcunu ödemediğini, bahse konu icra takibi kalan bakiyeye ilişkin olduğunu, bakiyenin ödenmesinin istendiğini, başlatılan icra takip tarihinden sonra da müvekkile yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığını, ancak mahkemece uyuşmazlık konusu ve ispat külfeti yönünden yanılgıya düşerek cari hesaptan olan alacağı incelemediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunu değerlendirmediğini, BA/BS formalarını görmezden geldiğini, mahkeme senetlerin ödendiği varsayımına dayanarak karar verdiğini, takip konusu alacağın kambiyo takibi olmadığını, fatura alacağı icra takibine konu edildiğini, alacak taraflar arasında meydana gelen cari hesap ilişkisinden kaynaklandığını, davalının müvekkile borçlandığını, mahkemenin gerekçeli kararında bilgisi verilen senetlerden … TL ve ….TL bedelli senetlerin ödenmemiş olduğunu, iş bu senetlerin müvekkilin elinde olduğunu, ancak mahkemenin bu hususta araştırma yapmadan, taraflarına senet akibetini sormadan bir varsayıma dayanarak ve yanılgıya düşerek bonoların ödenmediğinin ispat külfeti davacı alacaklıdadır şeklinde görüş bildirerek bu senetlerin ödendiği varsayımına göre karar verdiğini, davanın başından sonuna kadar ısrar ile ifade etmek istedikleri konu bir takım çek ve senet bedelleri ödenmiş ise de bu ödemeler borcun bir kısmına denk gelmekte olduğunu, kalan bakiye davalı tarafından ödenmediğini, başlatılan icra takibi kalan bakiyeye ilişkin yapıldığını, davalı senet bedellerini ödediğini ispat edemediğini, taraflar arasındaki alacaklar yönünden ihtilaf konusunun sadece çek ve senetler olduğu varsayımı yanlış olduğunu, müvekkillin çek ve senetler ödenmeden önceki ve sonraki döneme ait alacakları mevcut olduğunu, başlatılan icra takibi davalı tarafından yapılan tüm ödemelerden sonra kalan bakiyeye yönelik olduğunu, davalı müvekkilin alacaklı olduğunu iddia ettiği tutarda ödeme belgesi sunamadığını, ispat külfeti yönünden borcunu ödediğini ispat edemediğini, davalı borcunu ödediğini iddia ediyor ise bunu ispat etmek ile yükümlü olduğunu, borcun ödenmediğinin ispat külfetinin davacı alacaklıda olamayacağını, müvekkili satmış olduğu eşya ve hizmet bedelini fatura düzenleyerek davalıya keşide ettiğini, davalı kendisine keşide edilen faturayı kabul ettiğini ve hiçbir itirazda bulunmaksızın ticari defter ve belgelerinde gösterdiğini, ayrıca davalı aynı zamanda dava konusu alım satım işlemleri ilgili Vergi Dairesine bildirimde bulunduğunu, dava konusu iş ticari iş olduğundan ve taraflar tacir olduğundan müvekkil alacağını ispat etmek için ticari defter ve belgelerine dayandığını, ticari defter ve belgeler mahkeme dosyasına sunulduğunu, bilirkişi raporu aldırıldığını, müvekilinin alacağı açıkça ispat edildiğini, müvekkil tahsil edilen çek ve bonoları borçtan düşürdüğünü, bu husus ticari defter ve belgeler ile sabit olduğunu, ancak taraflar arasında bazı çek ve senet bedelleri ödenmiş ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davalı çek ödemelerinden sonra bile müvekkile borçlandığını, zira eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Davacı taraf, icra takibinin dayanağı olan fatura bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek itirazın iptalini talep etmekte, davalı taraf ise fatura bedellerinin ödendiğini savunmaktadır. Davalı taraf, takip dayanağı faturaları kabul ettiğine göre faturalalarda belirtilen mal ve hizmetlerin davalıya tesliminin kabulü gerekir. Bu durumda ispat yükü ödeme savunmasında bulunan davalıya ait olup davalı taraf bu iddiasını geçerli delillerle ispatlamalıdır. Davalının vermiş olduğu çek ve senetlerin davacının ticari defterine işlenmiş olması verilen çek ve senetlerin ödendiğini göstermeyeceği gibi davalının ispat yükünü de ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mahkemece davacının defterinde kayıtlı çek ve senetlerin ödenmediğini ispatla yükümlü olduğu gerekçesiyle davacı defterinde kayıtlı çek ve senetlerin ödenmiş olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece davalı tarafça davacıya verilen çeklerin ödenip ödenmediği ilgili bankalardan sorulmuşsa da sadece … tarihli …TL bedelli çekin ödendiği tespit edilmiiş, diğer çeklerle ilgili ödemenin yapılıp yapılmadığının çeklerin ibraz edildiği bankalardan sorulması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece davacıya iade ettiği çek ve senetlerin keşidecileri, düzenleme ve vade tarihleri ile bedellerini bildirmek üzere süre verilmesi, davacı tarafça bildirilen çek bedellerinin ödenip ödenmediğinin ilgili bankalardan sorulmasından sonra konusunda uzman bilirkişiden takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun Türk Ticaret Kanunu’nun 1530.maddesi de dikkate alınarak tespiti için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasından sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/90 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022

…..
Başkan
…………
(e-imzalıdır)
…………
Üye
………..
(e-imzalıdır)
……………..
Üye
……….
(e-imzalıdır)
…………
Katip
……….
(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”