Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/479 E. 2022/1187 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/479
KARAR NO : 2022/1187

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2022
NUMARASI : 2021/2024 Esas, 2022/186 Karar

DAVACILAR : 1-… – …,
2-… – …
VEKİLLERİ : Av. ……
Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … -.. …
Av. ….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/01/2022 tarih ve 2021/2024 esas, 2022/186 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, müvekkillerinin, davalı taraftan …… yılında borç aldıklarını, ancak bu borcun büyük bir miktarını ödemelerine karşın davalı tarafın senetleri müvekkillerine teslim etmediğini ve üzerine vade yazdığını, 2012 yılında hasatları verimli olmadığından borcun yarısını kapatabildiklerini ve davalı tarafın beyanı ile yine üzerine vade yazılarak yeni senetlerin düzenlendiğini, 2013 yılında ise, borcun büyük bir kısmının ödenmesine rağmen davalı tarafın müvekkillerine senetleri 50.000,00 TL borcun kaldığı gerekçesiyle iade etmediğini, davalının müvekkillerine “ben büyük meblağları çöpe attım rahatınıza bakın” diyerek oyaladığını, 2014 yılında ise, davalının, müvekkilleri aleyhine ….İcra Dairesi’nin….esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bunun üzerine müvekkillerinin davalı hakkında tefecilik suçundan ……Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, davalı hakkında tefecilikten soruşturma başlatıldığını, soruşturmanın tamamlanarak ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile yargılamaya başlandığını, dosyanın halen derdest olduğunu, soruşturma dosyası devam ederken davalının, müvekkillerine ait… ili, … Köyü, …. ada… ada … ada …. nolu parsellerin …… İcra Dairesi’nin….esas sayılı dosyasıyla … İcra Dairesi’ne yazılan talimat sonucunda … tarihinde cebri icra yoluyla satışa çıkarıldığını ve davalının alacağına mahsuben taşınmazları satın aldığını bildirerek, yukarıda belirtilen parseller üzerine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, …..İcra Dairesi’nin…… esas sayılı icra takibi nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline, takip dosyasında yapılan tahsilatların istirdatına, davalının kötüniyetli olması sebebiyle takibe konu miktarın %20’si oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, dava dilekçesinde dava değerinin 460.000,00 TL olduğu belirtilmesine rağmen dava harcının eksik yatırmak suretiyle dava değerinin 10.000,00 TL olarak gösterildiğini, davacı tarafça eksik harcın tamamlanmadığını, eksik harcın ikmali için verilen kesin süre içinde 400.000,00 TL’lik kısım için davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacıların ….. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …..soruşturma sayılı dosyasında dava konusu borç için müşteki sıfatıyla ifade verdiklerini, müvekkiline borçlarının bir kısmını ödediklerini, ancak 100.000,00 TL’lik borçlarının bulunduğunu beyan ettiklerini, bu sebeple davacıların kendi beyanları ile müvekkiline borçlu olduklarını ve borçlarının bir kısmını ödemediklerini kabul ettiklerini, davacıların borçlarını ödediklerini ispat yükünün kendilerinde bulunduğunu bildirerek davanın 400.000,00 TL yönünden açılmamış sayılmasına, 10.000,00 TL yönünden ise, reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacılar vekiline 02.03.2018 tarihli celsede 400.000,00 TL’nin harcı olan 6.831,00 TL’yi yatırması için 1 haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde harcın yatırılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtar olunduğu, ancak davacılar vekilinin verilen kesin süre içerisinde harcı yatırmadığı, bu haliyle 400.000,00 TL’lik alacak yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalıya olan borçlarını ödediklerini yazılı belge ile ispatlayamadıkları gerekçesiyle 10.000,00 TL yönünden ise, davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinaf istemi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş, Dairemizin 19/03/2020 tarih, 2018/1802 esas, 2020/358 karar sayılı ilamı ile; “…Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacılar aleyhine … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyası ile, dava dışı alacaklı … tarafından …TL asıl alacak ile……TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam…….TL alacağın tahsili amacıyla …tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının …… keşide,…vade tarihli, … TL bedelli, lehtarı davalı …, borçluları davacılar olan lehtar tarafından ……e ciro edilen bono olduğu, icra takibinin derdest bulunduğu, iş bu takip dosyasına konu alacağın … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesi ile, takip alacaklısı … tarafından davalı …’a devredildiği, davacıların iş bu takip dosyası sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti ile, takibin iptalini ve takip dosyasında yapılan tahsilatların istirdatına ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini iş bu dava ile talep ettikleri anlaşılmıştır.
Menfi tespit davalarının, kısmi dava şeklinde açılamayacağı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06/06/2017 tarih ve 2016/7775 Esas, 2017/4600 Karar sayılı ilamında vurgulanmıştır.
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. Maddesinde ise yargılama sırasında tespit edilen değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HUMK’nın 409. (HMK’nın 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulmasının noksan harcın ödenmesine bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/4345 Esas, 2018/4150 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/6528 Esas, 2017/14907 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/10-1577 Esas, 2013/634 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Harçlar Kanunu’nda harçlarla ilgili yapılan düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan görevi gereği, mahkemeler ile kanun yolu incelemelerinde bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay’ca kendiliğinden göz önünde tutulur.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; davanın temelini oluşturan kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibinden dolayı ….L asıl alacak ile ….TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam…… TL yönünden borçlu olunmadığının tespiti ve takibin iptali talep edilmesine rağmen, davacılar vekili tarafından fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla … TL üzerinden peşin nispi harç yatırılmış, mahkemece dava değerinin …. TL lik kısmı üzerinden yatırılması gereken …..TL eksik harcın tamamlanması amacıyla 02/03/2018 tarihli celse ara kararı uyarınca davacılar vekiline bir haftalık kesin süre verilerek, verilen kesin süre içinde eksik harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edilmiş, davacılar vekili tarafından süresi içinde eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle ….TL’lik alacak yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ….TL yönünden ise, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinin yollamasıyla 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi gereğince eksik harç tamamlanıncaya kadar dava dosyasının işlemden kaldırması, yasal süresi içerisinde eksik harcın tamamlanıp davanın yenilenmesi halinde yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması, üç aylık yasal süresi içerisinde noksan harç tamamlanıp davanın yenilenmemesi durumunda HMK’nın 150. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kabule göre ise; davalı hakkında, davacıların şikayeti sonucu …Asliye Ceza Mahkemesi’ne tefecilik suçundan dolayı açılan 2015/1090 esas sayılı ceza dosyasının halen derdest olduğu, iş bu ceza dosyasının sonucunun eldeki davayı etkileyeceği, bu sebeple 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca ceza dava dosyasının sonucunun beklenmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Netice olarak; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiş, yeniden yapılan yargılama neticesinde;
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların mahkemelerinin görev alanı dışında kaldığı ve bu davalara davanın açıldığı tarihteki görevli mahkemenin bakmaya devam etmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemelerinin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili, TTK’ya göre ticari uyuşmazlıklarda görevli ve yetkili mahkeme davanın görüldüğü yargı çevresindeki Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Diyarbakır yargı çevresinde müstakil Ticaret Mahkemesi bulunduğundan eldeki davanın Diyarbakır Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ticari ilişkiden doğan davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tartışmasız olduğunu, mahkemenin verdiği görevsizlik kararının hukuka aykırı bulunduğunu, davanın konusunun, Ticaret Hukukunda kıymetli evrak olarak kabul edilen bonoya dayalı ticari ilişki olduğunun açık olduğunu, bu nedenle görevli mahkemenin Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi olup, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-c bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/06/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”