Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/473 E. 2022/1202 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/473
KARAR NO : 2022/1202

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2021
NUMARASI : 2019/395 E., 2021/1043 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2019/395 Esas, 2021/1043 Karar sayılı dosyasında verilen 23/11/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı banka ile …. tarihinde genel kredi sözleşmesi imzaladığını, 5 yıl vadeli 2.000.000 TL kredi kullandığını, 06.01.2015 tarihinde erken ödeme yaparak krediyi kapattığını, davacıdan haksız olarak 2.000.000 TL ana para, 275.810,67 TL faiz, 92.093,40 TL erken kapama ücreti, 350 TL ipotek fek bedeli olmak üzere toplamda 2.368.254,07 TL alındığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere komisyon, dosya masrafı, erken kapama ücreti, ipotek fek ücreti adı altında tahsil edilen tutardan şimdilik 9.000 TL’nin, yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere faiz, Bsmv adı altında tahsil edilen tutardan şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, sonradan ıslah dilekçesiyle talebini artırmıştır.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesinin 11. maddesinde erken kapama ücretinin alınacağının düzenlendiğini, 92.093,40 TL erken kapama ücreti tahsil edilerek kredinin kapatıldığını, genel kredi sözleşmesine göre İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alınan ücretlerin bankacılık teamüllerine uygun bulunduğunu, verilen kredinin bankaya belli bir maliyeti olduğunu, talebin haklı yanı bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, “…taraflar arasında imzalanan sözleşmede, bankanın ücret alabileceğinin kararlaştırıldığı, ancak, miktar ve oranının belirlenmediği, bu nedenle farklı bankalar tarafından, benzer kredilerde alınan ücretlere ilişkin emsal araştırması yapılması gerektiği, mahkememizce bu araştırma yapılarak bilirkişiden alınan raporda, davalı bankanın kredinin kullanılması ve kapatılması sırasında aldığı tahsis ücreti, ekspertiz ücreti ve komisyon ve ipotek fek bedelinin diğer farklı bankalar tarafından alınan ortalama ücretin altında olduğu, ancak, farklı bankalar tarafından ortalama 30.250,00-TL kapama komisyonu alınmasına rağmen, davalı banka tarafından 87.708,00-TL alındığı, böylelikle davalının, davacıdan 57.458,00-TL fazladan erken kapama komisyonu almış olduğu sonucuna varılmıştır. Mahkememizce, davanın kabulüne dair karar verilmiş ve bu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi sonucu, G. Antep Bölge Adliye Mahkemesi 11. H.D tarafından, davacının talepleri hakkında açık bir hüküm kurulmadığı ve hangi istemlerin reddedildiğinin karardan anlaşılamadığı gerekçesiyle, mahkememize verilen kararın kaldırılmasına karar verildiği, mahkememizce, davacıya verilen süre sonunda talep edilen alacak kalemlerinin, 550,00-TL dosya masrafı, 333,33-TL ipotek fek ücreti, 8.116,67-TL erken kapama komisyonu olarak belirtildiği, talep arttırım dilekçesinin ise sadece erken kapama ücretinden kaynaklanan alacağa yönelik olduğu belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamından, davacıdan tahsil edilen 550,00-TL dosya masrafı, 333,33-TL ipotek fek ücreti ve 1.000,00-TL BSMV ve faizin sözleşmeye ve başka bankalarca tahsil edilen emsal ücretlere uygun olup, davacı tarafından talep edilemeyeceği, ancak, davacının, erken kapama ücreti olarak kendisinden tahsil edilen 87.708,00-TL’nın diğer bankaların tahsil ettiği ücretin aritmetik ortalaması olan8 30.250,00-TL’nın üzerinde olup, davacının fazladan alınan 57.458,00-TL’nın davalıdan tahsilini talep edebileceği anlaşıldığından, talep arttırım dilekçesi dikkate alınarak, 56.574,67-TL erken kapama ücretinden kaynaklanan alacağın 06/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 550,00-TL dosya masrafı, 333,33-TL ipotek fek ücreti ve 1.000,00-TL BSMV ve faiz olmak üzere 1.883,33-TL’nın davalıdan tahsiline yönelik talebin ise reddine” karar verilmiş, davalı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş olup, Dairemizin 2018/2044 Esas, 2019/700 Karar sayılı 09/05/2019 tarihli ilamı ile; “… dava konusu kredinin 14.01.2014 tarihinde TBK’nın yürürlüğünden sonra imzalandığı, TBK’nın 2-25. maddelerinde genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, ancak mahkemece genel işlem şartlarına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, bir an için dava konusu genel kredi sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilse bile, 15.11.2014 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ (SAYI: 2006/1)’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2014/6 sayılı Tebliğ’in 4. maddesine göre 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde değiştirildiği, bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle anılan yasal düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarına göre alınan erken kapama ücretinin makul olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği, mahkemece anılan düzenlemeler nazara alınmadan hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.

Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “… sözleşmede yer alan masraf ve erken kapama ücreti alınacağına dair hükmün genel işlem şartlarına ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, ancak erken kapama ücretinin sözleşmenin imzalandığı tarihte miktarının yada oranının net olarak belirlenmediği, tamamen bankanın insiyatifine ve kararına bırakıldığı, hükmün bu kısmının taraflar arasındaki menfaatler dengesini davacı aleyhine bozduğu ve genel işlem şartlarına aykırı olduğu düşünülse dahi yukarıda açıklanan içtihatlar gereğince, bankanın tebliğler uyarınca belirleyip ilan ettiği oranlar, bankanın bu yönde yapmış olduğu bir ilan bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise emsal banka uygulamalarının esas alınması gerektiği, en nihayetinde bankanın tahsil ettiği miktarların bankaların emsal uygulamaların altında kaldığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 20. Maddesi ile “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez. Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz. Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır” hükmünün getirildiğini, 6098 sayılı yasanın 21. Maddesi ile “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.’”Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.” hükmünün getirildiğini, önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için genel işlem koşulları teriminin kullanıldığını, bu tür sözleşmelere de tip sözleşme ya da formüler sözleşme denildiğini, konunun uzmanı kişilerce bütün olasılıkların düşünülerek hazırlanan genel işlem koşullarının çoğu kez sadece kendilerini hazırlatarak kullanan kişinin çıkarlarını kolladığını ve koruduğunu, bu karşılık sözleşmenin diğer tarafının söz konusu genel işlem koşullarının varlığından yada içeriğinden tam olarak haberdar olmadığını, veya söz konusu genel işlem koşullarını tam olarak anlayıp olası sonuçlar ile birlikte değerlendirebilecek donanımda olmadıklarını, pazarlık gücüne sahip olmadığından zorunlu olarak kabul edildiğini, kitlelere yönelik bu tür sözleşmelerde, sözleşmenin kurulması aşamasında görüşmeler veya pazarlıkların kesinlikle söz konusu olamadığını veya sadece son derece sınırlı bir iki noktada fiyat, vade vb. olduğunu, bu nedenle bu sözleşmeleri hazırlayan girişimler karşısında sözleşmenin diğer tarafının ya kendisine dayatılan koşullarla sözleşmeyi kuracak ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edimi veya hizmeti almaktan vazgeçmek zorunda kalacağını, birçok hizmet ya da edimden hiç yararlanmamanın söz konusu olmaması ve ‘evet ama’ deme olanağının da bulunmaması karşısında bireyin zor durumda kaldığından istemeyerek ama mecburen imzaladığı bu sözleşmelerin uygulanmasında yasanın emredici hükümleri ile korunması gerektiğini, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde yer alan muhtelif masrafların, erken kapama komisyonu ücreti, ipotek fek ücreti gibi ücretlerin alınacağına dair hükümlerin yazılmamış sayılması gerektiğini, dolayısıyla yazılmamış sayılan kalemlerin davalı bankaca tahsil edilmiş olmasının genel işlem şartına açıkça aykırı olup müvekkilinden alınan bu haksız ücretlerin iadesine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından sözleşmede yer alan masraf ve erken kapama ücreti alınacağına dair hükmün genel işlem ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı şeklinde değerlendirme yapılmasının ancak buna ilişkin herhangi bir gerekçe gösterilmemesinin usule, yasaya ve dosya kapsamına açıkça aykırı olduğunu, hükme esas alınan 19.10.2021 havale tarihli bilirkişi raporunun eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, bilirkişi raporunun BAM kararında belirtilen esaslar doğrultusunda hazırlanmadığını, söz konusu bilirkişi raporunun dosyaya daha önce sunulmuş olan 03/01/2017 tarihli bilirkişi raporuyla çeliştiğini, söz konusu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, genel kredi sözleşmesi uyarınca haksız olarak tahsil edildiği iddia olunan erken ödeme ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya üzerinde yapılan yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, mahkemece dairemizin kaldırma kararına uygun delillerin toplanarak usulüne uygun bilirkişi raporu alındığı ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime açık, oluşa uygun ve karar vermeye elverişli olduğu, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022


Başkan

E- imzalıdır

Üye

E- imzalıdır

Üye

E- imzalıdır

Katip

E- imzalıdır