Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/410 E. 2023/828 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/410
KARAR NO : 2023/828

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2022
NUMARASI : 2021/160 Esas, 2022/71 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/09/2023
YAZIM TARİHİ : 13/09/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/01/2022 tarih ve 2021/160 esas, 2022/71 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkiliyle davalı arasında 2018 yılından bu yana ticari münasebetlerin olduğunu, bu ticari münasebetler neticesinde müvekkilinin davalıdan ……… tarihinde ……… TL tutarında ticaret yaptığını, müvekkilinin davalıya verdiği …….. TL tutarlı, ……… seri numaralı, ………. TL tutarlı, ………. TL tutarlı, ……. seri numaralı çeklerin karşılığında müvekkilinin davalıdan mal almadığını, davalının icra taki bile başlatmadan direkt icra cezada şikâyette bulunduğunu, davalının bunu yaparak asıl amacının müvekkilini korkutarak haksız bir kazanç elde etmeye çalıştığını, bu nedenle müvekkilinin davalıya vermiş olduğu anılan çekler nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun olmadığını tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkiline olan borcu nedeniyle çek verdiğini, çekin bir borç ödeme aracı olduğunu, çekin sebepten mücerret bulunduğunu, davacının mal alım satımı nedeniyle çek verdiğine dair yazılı hiçbir delil sunmadığını, çek ve senetle borç altına giren kimsenin borçlu olmadığını iddia ediyorsa bu hususu yazılı olarak ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının herhangi bir yazılı belge sunmadığını, bu nedenle davanın reddine, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; …davacı tarafın; ne davaya konu çeklerin avans olarak verildiğine, ne de bu çekler karşılığında malların teslim edilmediğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz etmediği ve bu yöndeki savunmalarını ispat edemediği, öte yandan davacı tarafında defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ek raporda; ………. TL bedelli çek ile ………. TL bedelli çekin tahsilat olarak kayıt edildiğinin ve ……. seri numaralı çekin ise defterlerde yer almadığının mütalaa edildiği, bu haliyle de bahse konu çeklerin avans olarak verildiğine dair herhangi bir tespit yapılamadığı, yine davacı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadığını bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verildiği ve kesin sürenin sonuçlarının davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edildiği, buna rağmen davacı vekili verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanmadığı ve böylece yemine deliline dayanmamış sayıldığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesini tekrarla müvekkiline ait defterlerin eksiksiz bir şekilde gerek mahkemeye gerek ise SMM bilirkişisinin isteği üzerine eksiksiz bir şekilde sunduklarını, sunmuş oldukları evraklar çerçevesinde ve defterlerde de görüleceği üzere müvekkilinin yapmış olduğu ticaretlerde almış olduğu irsaliyeleri de daha önce dosyaya sunduklarını, bilirkişi raporunda yer alan ………. TL tutarlı satış faturalarının müvekkiline gönderilmediğini, bunu durumun ispatının davalı tarafa düştüğünü, ayrıca davalı tarafa verdikleri çeklerden …….. seri numaralı, ……. TL değerindeki çeki dahi davalı tarafın defterine işlemediğini, bu durumun da davalı tarafın haksız kazanç elde etmeye çalıştığının açık bir şekilde ortaya koyduğunu, müvekkilinin gerçekten borcu olmuş olsaydı davalı tarafın şikayet yoluna başvurmadan icra takibi yoluna gitmesi gerektiğini, ancak davalı tarafın icra takibi başlatmadan direk şikayet yoluna başvurarak müvekkilinin bu işle korkutarak haksız bir kazanç elde etmeyi planladığını, davalının defterinde kayıtlı olupta müvekkilinin defterin de kayıtlı olmayan faturaların ya alışı olmadığını, ya da kendilerine faturaları göndermediklerini, fatura üzerindeki imzaya veya sevk yapılmış ise sevk irsaliyesindeki imzaya bakıldığında imza olmadığının görüleceğini, eğer ki imza var ise müvekkilinin imzası ile de karşılaştırılması gerekeceğini, söz konusu faturaların ve sevk irsaliyelerinin dosyaya celp edilmesini ve müvekkilinin imzaları ile karşılaştırılmasını talep ettiklerini, alınan ek bilirkişi raporunda da görüleceği üzere müvekkilinin defterinin işletme defteri olması sebebiyle kaydetme zorunluluğunun olmayacağının belirtildiğini, bu noktada müvekkilinin herhangi bir eksiğinin olmadığını, ayrıca davalı şirketin ……… TL tutarlı çeki kaydetme zorunluluğu varken kaydetmediğini, davalı tarafın müvekkilinin borcu olduğuna dair irsaliyeleri dosyaya sunmadığını, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Menfi tespit davasında da genel ispat kuralı geçerlidir. Yani HMK’nin 190. ve TMK’nın 6. maddesi gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Bu anlamda menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Bununla birlikte hukuki ilişki inkar edilmemekle birlikte ödeme, ibra vb gibi nedenlerle son bulduğunun ileri sürülmesi halinde genel ispat kuralı çerçevesinde ispat yükü davacı borçlu üzerinde olacaktır.
Somut olayda da davacı tarafından iddia edildiği üzere davaya konu çeklerin avans olarak verildiğine ilişkin bir delilin sunulmaması, bu çeklerin karşılık olarak verildiği iddia edilen malların teslim edilmediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kati delillerin sunulmadığı gerekçesi ile reddedilmesinde de hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacının davasını yazılı delil ile ispatlayamadığı, bunun dışında yemin deliline de başvurmamış olduğu dosya kapsamından anlaşılmış olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken ……. TL harçtan, peşin alınan …….. TL’nin mahsubu ile bakiye ……… TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere 13/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”