Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/379 E. 2023/691 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/379 – 2023/691
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/379
KARAR NO : 2023/691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………
ÜYE : …….
ÜYE : ……
KATİP : ……..

İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/01/2022
NUMARASI : 2021/627 Esas, 2022/15 Karar
DAVACI : ………
VEKİLİ : Av……..
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av……..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali ( Ticari Satım Faturalarına Dayalı )
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
YAZIM TARİHİ : 22/06/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş, HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki layihalar, zabıtlar, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında …….. tarihinde ticari emtia sözleşmesinin yapıldığını, anlaşma gereği davalı şirketin müvekkili şirkete …… katlı yetişkin cerrahi maske göndermeyi taahhüt ettiğini, bunun karşılığında müvekkili şirketin …….. TL ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, yapılan sözleşme gereği müvekkili şirketin üzerine düşen ödemeyi yaptığını, ancak borçlu davalı şirketin ……….. adet maskeyi eksik gönderdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin durumu derhal davalı şirkete bildirdiğini, eksik ürünlerin gönderimini ya da bedel iadesini talep ettiğini, ancak geri dönüş alamadığını, müvekkili şirketin davalı şirkete ……… Noterliği aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, davalı şirketin …… tarihinde …….. Noterliği aracılığıyla cevap verdiğini, söz konusu sözleşme gereği ……. TL davacı şirketin alacağının bulunduğunu ikrar ederek bu tutar karşılığı maske gönderimi sağlanacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin ……… Noterliği aracılığıyla davalı şirketin yapmış olduğu ihtarda belirtilen emtianın teslimi için sonraki bir zaman hususunda anlaşıldığı beyanının gerçeği yansıtmadığını belirttiğini, emtianın ekonomik değerini kaybetmesinden ötürü söz konusu tutarın tarafında derhal ödenmesi aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını ihtar ettiğini, sözleşme gereği ödenmesi gereken tutarın yapılan ihtarlara rağmen müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine ……… İcra Müdürlüğünün …….. Esas sayılı dosyası ile borçlu şirket aleyhine icra takibinin başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibin durdurulmasına neden olduğunu, müvekkili şirketin arabulucuk kapsamında anlaşmak amacıyla başvuru yapmış olsa da davalı tarafın anlaşmaya yanaşmadığından anlaşmanın sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, …….. İcra Müdürlüğünün …….. Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ve takibin ……. TL ve ferileri üzerinden devamına, davalının takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen şekilde ticari temerrüt faiziyle ödemesine, davalının kötü niyetli olması nedeniyle takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının usul ve hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinin ve tensip zaptının müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, tüzel kişilere yapılacak tebligatların öncelikle bu tüzel kişinin yetkilisine yapılacağını, müvekkili şirketin yetkilisinin ………. olduğunu, kendisine tebligat yapılan …….. ise sadece şirket çalışanı olduğunu, müvekkili şirketin yetkilileri dışında bir kimseye yapılan ve sebebi tebliğ mazbatasında izah edilmeyen tebligatın açıkça usulsüz olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin bir satım ilişkisi olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı tarafa cerrahi maskenin satıldığını, ürünlerin bir kısmının davacı tarafça alındığı, kalan kısmının ise davacı tarafça gönderilen sevkiyat aracının kapasitesi yetersiz olduğu için teslim alınmadığını, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile maskenin 1 TL’den fazla fiyata satılamayacağının kararlaştırıldığını, TBK’nın 89. Maddesi ile borcun ifa yerinin düzenlendiğini, somut olayda ifa yerinin satım konusu ürünlerin bulunduğu yer veya müvekkili şirketin ikametgahı olduğunu, davacı tarafın bu yerden ürünleri teslim almak istediğinde kendisine teslim edilmediğine dair hiçbir delili dosyaya ibraz etmeden satım için ödediği bedelin iadesini talep ettiğini, satıma konu ürünlerin davacı tarafça teslim alınmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…taraflar arasında maske alım satım sözleşmesi olduğu, davalının vermiş olduğu noter cevabından …… TL karşılığı ……. adet maske borcunun olduğunun kabul edildiği konusunda çekişme bulunmamaktadır. Bu halde dava konusu davacının maske satım sözleşmesi için ön ödeme …… TL nin ödenmesidir. Ödenen ücretin iadesi sözleşmenin sona erip, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin istenmesi suretiyle mümkündür. Borçlunun temerrüdü durumunda alacaklıya kanun seçimlik haklar tanımıştır. Seçimlik hakların kullanılabilmesi için alacaklının borçluya göndereceği ihtar, borçluya vereceği süre ve seçimlik haklarından hangisinin kullanılacağı belirtilerek yapılır. Davacı alacaklının gönderdiği birinci ihtarnamede 3 günlük süre verilmiş ancak, 3 günlük süre sonunda yasal hakların kullanılacağının belirtilmesi ile yetinilmiştir. Davacı alacaklının gönderdiği 2. İhtarnamede daha önce sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiklerini davalı borçluya ihtar etmiştir. Ancak daha önce gönderilen ihtarnamede böyle bir ifadeye rastlanılmamıştır. 2. İhtarnamede dahi sözleşmeyi feshettiklerini bildirmemiştir. Bu halde sözleşme ayaktadır. Devam eden sözleşme nedeniyle alacaklının yerine getirdiği edimin iadesini istemesi mümkün değildir. Davalı vekili dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini savunmuş ise de davalı şirketin iş yeri daimi çalışanına yapılan tebligatın geçerli olacağı, illa ki şirket yetkili temsilcisinin tebellüğe memur olması gerekmediği, tebellüğe memur çalışanına ilişkin ticaret sicil gazetesi ilanının bulunmadığı anlaşılmış olup cevap dilekçesinin süresinde sunulmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu anlatılanlar ışığında ispat edilemeyen davanın reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, örtülü irade beyanı iradenin varlığını gösteren davranışı ifade ettiğini, yenilik doğurucu hakların açık irade beyanı ile kullanılabileceği gibi örtülü irade beyanı ile de kullanılabileceğini, hakim tarafından sözleşmenin taraflarının doğru olmayan ifadeleri üzerinde durulması değil onların gerçek maksatlarının aranmasının gerektiğini, somut olayda müvekkilinin davalıya göndermiş olduğu ihtarnamelerde artık sözleşmenin ekonomik bir yararının kalmadığını açıkça belirtildiği, bunun yanında gönderilen 2. ihtarnamede sözleşmenin fesih edildiğine dair ilk ihtarnameye atıfta bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete gönderilen ihtarnamelerde zımni bir şekilde fesih iradesinden bahsedildiğini, mahkemece ifadelerin gerçek maksatlarını aramak yerine şekli anlamda fesih kelimesinin arandığı ve bu eksiklikten dolayı sözleşmenin ayakta bulunduğunu gerekçe göstererek davayı reddettiğini, hukuken dar bir açıdan ve hukuki yoruma eksik olarak karar verildiğini, HMK’nın 33. Maddesine göre tarafların davada hiçbir hukuki sebep ileri sürmeseler veya yanlış hukuki sebep ileri sürseler, bundan zarar görmeyeceklerini, hakimin eksiklikleri tamamlayarak bu yanlışlıkları düzelteceğini, müvekkili tarafından davalıya gönderilen ihtarnamelerde açıkça sözleşmenin feshine ilişkin örtülü irade beyanı bulunuyor olmasına rağmen, ihtarnamenin fesih sözcüğünü içermediği gerekçesiyle sözleşmenin ayakta kabul edilerek davanın reddedilmesinin açıkça HMK’nın 33. maddesine aykırı bir karar olduğunu, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme gereği davalı tarafın üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, aradan geçen bir buçuk yıl süre zarfında üzerine düşen edimleri yerine getirmek için hiçbir faaliyet göstermediğini, davalı şirketin müvekkili şirket tarafından kendisine gönderilen ihtarnamelerde bozucu yenilik doğuran haklardan olan fesih hakkının kullanıldığının bildiğinin açıkça ortada olduğunu, mahkemece yapılan yargılamanın açıkça HMK’ya aykırı olarak yapıldığını, davayı aydınlatacak belge ve delillerin toplanması bakımından taraflara süre verilmeden ön inceleme duruşmasında hatalı bir şekilde hüküm verildiğini, Yargıtay kararlarında da açıkça düzenlendiği üzere yerel mahkemenin uyuşmazlığın tespitine ilişkin inceleme yapmadan ve gerekli delilleri toplamadan ön inceleme duruşmasında karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Somut olayda; taraflar arasında satış sözleşmesi yapılmış, bu sözleşme ile davalı satıcı davalıya ……. adet cerrahi maske teslim etmeyi, davacı satış bedeli olarak ……. TL ödemeyi kabul etmiştir. Davacının davalı yana …… TL ödeme yaptığı, bunun karşılığında davalının …… adet cerrahi maske teslim ettiği……. adet cerrahi maskeyi teslim etmediği tüm dosya kapsamında sabit olup, taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık yoktur. Bu hususlar tarafların birbirlerine keşide ettiği ihtarnamelerde açıkça tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık; davacının sevkiyat aracının kapasitesiz olması nedeniyle davalının zorunlu olarak maskelerin teslimini yapamaması, dolayısıyla davacının ürünleri keyfiyetle teslim alıp almadığı hususunda toplanmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenen Satış Sözleşmesi hükümlerine göre; satım akdi kural olarak ani edimli olup, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmeleri gerekmektedir. 207. Maddenin metninden anlaşılacağı üzere kural olarak alıcının para borcu malın teslimi ile muaccel olur. Davacının para edimini derhal yapmış olması karşısında taraflar arasındaki satım sözleşmesinin vadeli şekilde yapılmadığı, ani edimli olduğunun kabulü gerekir. Davalı her ne kadar davacının sevkiyat aracının kapasitesinin yetersiz olduğundan bahisle …….. maskeyi teslim edemediğine ilişkin savunma yapmış ise de, tüm dosya kapsamında savunmasını destekleyecek delil sunmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; mal bedeli borcun tamamının ödenmiş olması karşısında davacının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiği ancak davalının teslim edimini tam olarak yerine getirmediği sabittir.
TBK’nın Satıcının temerrüdünü düzenleyen 211. maddesine göre; satıcı temerrüdü halinde alıcının devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararlarının giderilmesini istediği kabul edilir. Dolayısıyla davacının teslimi yapılmayan ……. adet cerrahi maske bedelinin iadesini isteme hakkı bulunmaktadır. Davalı yanın davacı yana keşide ettiği ………. yevmiye nolu cevabi ihtarnamede de davalı tarafça …… adet maskenin bedelinin davacı tarafça ödendiği kabul edilmiştir. O halde davacının bedeli ödediği tarihten itibaren faiziyle birlikte bedelin iadesini talep etme hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Davacının davalı aleyhine başlattığı ve itiraz üzerine durmasına karar verilen ……. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı icra takibi incelendiğinde ……… TL asıl alacak ile ……… TL işlemiş faiz talebinin bulunduğu, davanın toplam bedel olan …….. TL üzerinden açıldığı görülmüştür. Davacının ticari faiz talebi de yerinde olup, takip talebinde talep edilen faiz hesabı yerindedir. Tüm bu açıklamalar karşısında; davacının davasının tümüyle kabulü gerekirken reddine karar verilmesi yerinde değildir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, açıklanan gerekçeye göre davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılarak davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine, davacının alacağı likit olduğundan davalı aleyhine alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı …… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı ……. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KABULÜNE,
3-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/01/2022 tarihli 2021/627 E. 2022/15 K. sayılı istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
4-Dosyanın yukarıda değinilen şekilde eksikliğin tamamlanması amacıyla yeniden görülmesi için mahal mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinaf eden davacı yönünden alınması gereken ……. TL istinaf harcından peşin alınan …… TL harcın mahsubu ile bakiye …… TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcı ……. TL’nin ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde iadesine,
7-Sair istinaf yargılama masraflarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda nazara alınmasına,
8-İşbu gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan tetkikat neticesinde HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 22/06/2023

Başkan
¸e-imzalıdır

Üye
¸e-imzalıdır

Üye

Katip
¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”