Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/351 E. 2023/641 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/351
KARAR NO : 2023/641

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2021
NUMARASI : 2020/68 E., 2021/1452 K.

DAVACILAR : 1-… – (…)
2-…
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1-… – (…)
2-… – (…)
3-… – (…)
VEKİLİ : Av. …
4-
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/06/2023
YAZIM TARİHİ : 16/06/2023

Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/68 Esas, 2021/1452 Karar sayılı dosyasında verilen 30/12/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine ……. İcra Dairesinin …… esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalıya gönderilen ödeme emrine davalının itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazının yersiz olduğunu, borcun kaynağı olan …….. vade tarihli çekin keşidecisinin ……… İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. olup, hamilinin …….. Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğunu, iki şirketin de şirket yetkililerinin aynı şahıslar olduğunu, müvekkilinin …….. tarihinde araç sattığını, bu satışın bedeline karşılık dava konusu çeki aldığını, çeki müvekkiline verenin …… , çekin keşidecisinin ……. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğunu, müvekkilinin ciro silsilesine dikkat etmeden çeki aldığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, tacir sıfatını taşımadığını, müvekkilinin …….. tarihinde çekin üzerinde ciro silsilesinin yanlış olduğunu anladığını, arkadaşı …….. ile keşideci şirkete giderek düzeltilmesini talep ettiğini, şirket yetkilisinin düzeltme talebini kabul ederek çeki muhasebe birimine yönlendirdiğini, muhasebe biriminin çekin çalıntı kaydının olduğunu bu sebeple düzeltme yapılamayacağını beyan ettiğini, aynı gün içerisinde taraflarınca yapılan araştırmalar neticesinde ilgili bankaya teyit edildiğini, ancak herhangi bir çalıntı bildiriminin yapılmadığının ortaya çıktığını, müvekkilinin oyalama maksadının olduğunu, müvekkilinin ciro silsilesinin bozukluğundan dolayı şirket yetkilisi ile görüştüğünü, şirket yetkilisinin ödeme yapacaklarını beyan ettiğini, fakat sonrasında ……. . Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. esas sayılı dosyasıyla çekin kaybolduğuna veya çalındığına ilişkin dava açtıklarını, müvekkilinin tüm bu olanlarda mağdur olduğunu, imzanın borçlu şirkete ait olup, borçlu şirketin çek keşidecisi olduğunu, ciro silsilesindeki kopukluluğun keşideciyi sorumluluktan kurtarmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının hukuka aykırı olarak likit alacağa itiraz ettiğinden %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia edilenin aksine karşı tarafın davasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, iki ayrı şirketin ortaklarının aynı olsa dahi bu iki şirketin ayrı şirketler olduğu ve ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğu gerçeğini değiştirmediğini, şirketin iş ve işlemlerinin bağımsız olup, birbirini hukuken bağlamasının mümkün olmadığını, davacı tarafın iddialarının aksine müvekkili şirketin söz konusu olayda ciro silsilesi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu çek ile ilgili keşide eden konumunda olduğu ve davacı tarafın iddia ettiğinin aksine ciro silsilesinde bir kopukluk var ise de bunu müvekkili şirketin bilmesinin mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde söz konusu çeri ciro silsilesine dikkat etmeden aldığını beyan ettiğini, dolayısıyla söz konusu çekin çalıntı veya başka bir şekilde değil davacı tarafın eline gerçekten meşru yolla geçmişse dahi kabul etmediklerini, davacının kendi ihmalinden veya kurusundan kaynaklanan bir durumu müvekkiline yüklenmesinin kabul edilemez olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre çeki iktisap eden kişinin tacir sıfatına bakılmaksızın söz konusu çekin ciro silsilesi ile ilgili yeterli araştırmayı yapma yükümlülüğünün olduğunu, çeki iktisap eden kişinin bu araştırmayı yapmadan çeki iktisap etmişse iyi niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, söz konusu çekin en son ………. elinde olduğundan ve kaybolduğundan bahisle söz konusu şahıs tarafından ……… Asliye Ticaret Mahkemesinde ……… esas sayılı dosyada görülmekte olan davayı açtığını, söz konusu davasının kabul gördüğünü, davanın ilan sürecinde davacının anlaşıldığı kadarı ile herhangi bir itirazda bulunmadığını, müvekkili şirket açısından çek zayi davası nedeniyle söz konusu çekin son yetkili hamilinin …….. olduğunu bilmeden müvekkilinin kötü niyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, çekin zayi davasının ilan sürecinde söz konusu davaya itiraz etmeyerek bu davayı açan davacının yetkili hamil olmadığının sabit olduğunu belirterek davanın reddine, haksız davadan ötürü takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…6102 sayılı TTK.nun 788. maddesi uyarınca, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin …… yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller yetkili hamil olurlar. (Yargıtay 12. HD’nin 18/11/2019 tarihli 2018/12170 E. 2019/16640 K. Sayılı kararı) Somut olayda; takip dayanağı çek üzerindeki, ilk cironun keşideci ……. Limited Şirketine ait olduğu görülmektedir. Kambiyo senetleri ile ilgili hak sahipliğini ispat külfeti hakkındaki TTK’nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.
” hükmü öngörülmüştür. Müteselsil ve birbirine bağlı ciro zincirinin sağlanması için her şeyden önce, ilk cironun lehtar tarafından yapılması gereklidir. İlk ciro lehtara ait değilse, ciro zinciri düzensiz demektir. Davaya dayanak çekte lehtara ait ciro bulunmadığından, ciro silsilesinde kopukluk olduğundan davacı yetkili hamil değildir ve davacının bu belgeden dolayı alacaklı olduğundan söz etmek mümkün değildir. (Emsal olarak; Yargıtay 19. HD’nin 26/04/2012 tarihli 16/12/2013 tarihli 2011/16218 E. 2012/7071 K. Sayılı kararı, Yargıtay 19. HD’nin 2013/1290 E., 013/19889 K. Sayılı kararı, İzmir BAM 17. HD’nin 19/11/2020 tarihli 2018/959 E. 2020/1290 K. Sayılı ile Gaziantep BAM 11. HD’nin 08/06/2020 tarihli 2018/2201 E. 2020/432 K. Sayılı kararı) 1-Davanın REDDİNE” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürmüş oldukları …….. İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. ……… Tekstil Sanayi Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. yetkililerinin aynı olmasının somut olayla ilgisinin olmadığının gerçeği yansıtmadığını, yetkililerinin ve ortaklarının aynı olmasının söz konusu çekin ciro silsilesinin kopuk olmasına sebep olduğunu, ortada iyi niyetin söz konusu olmayıp sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olduğunu, davalı şirket yetkilisinin çekin müvekkilinde olduğunu bildiği ve ödemenin müvekkiline kesin suretle yapılacağını izah ettiğini, çekin müvekkilinde olduğu mesajının davalı şirket yetkilisine bildirildiğini, dava konusu çekin müvekkilinde olduğunun tüm taraflarca bilindiğini, savcılığın inceleme için çek aslını müvekkilinden teslim aldığını, savcılık dosyasının beklenilmesinin gerektiğini, davalı tarafın çekin keşidecisi olduğunu, çek bedelinden sorumlu olduğunu, aksı halde sebepsiz zenginleşmiş olacağını, cirantaların ileri süreceği defileri ileri sürmesinin mümkün olmadığını, ciro silsilesinin kopuk olmasından faydalanamayacağını, mahkemenin ciro silsilesinde kopukluk olması nedeniyle davanın reddine karar vererek eksik inceleme yaptığını, kopukluk nedeniyle kambiyo olarak çek takibinin yapılamadığını, davaya konu çekin adi belge sayılarak sebepsiz zenginleşme iddiası ile ilamsız takibin yapıldığını, bu nedenle mahkemenin kambiyo senetlerinde olması gereken ciro silsilesindeki kopukluk sebebiyle davayı reddetmesinin yersiz olduğunu, tanık dinlenmeden savcılık dosyası beklenilmeden karar verilmesinin usul ve esas yönünden aykırı olduğunu, bankanın çek hakkında ibraz edilmemiş yazısı yazdığı, çek fotokopisi ve itirazlarına rağmen çekin ibraz edildiğine ilişkin tekrar yazının yazılmadığını, bu eksikliğin giderilmediğini, yerel mahkeme kararının kabul anlamına gelmemekle yetkili hamil olmadığı gerekçesi ile usulden ret ettiğinden vekalet ücretinin de maktu verilmesinin gerektiğini, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesi ile karar sonucunun çeliştiğini, bankaya ibraz edilmediğinin belirtildiğini, çekin aslında banka yetkilisinin müvekkilinin ibraz ettiğine dair yazılı imzalı beyanının olduğunu, davaya konu belgenin İİK’nın 68 kapsamında borç belgesi niteliği taşıdığının açıkça ortada olduğunu, mahkemece kıymetli evrak olarak değerlendirilmediğini, takiplerinin kıymetli evrak talepli olmadığını, bu hususun yanlış anlaşıldığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde; delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davacının takip konusu olan çekte ciro silsilesinin kopuk olması nedeniyle yetkili hamil konumunda olmadığı, bu nedenle ispat yükünün davacıda olduğu, davacının davalıdan alacaklı olduğunu tüm dosya kapsamında ispatlayamadığı, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-…. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen …… tarih ve ……. Esas, …….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan …… TL istinaf başvuru harcının davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
B-)6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Davacıların davalılar aleyhine açtığı davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK 114/1-d maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken …… TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan …… TL harçtan mahsubu ile fazla alınan ……. TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara ödenmesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, … ve … AAÜT ilgili maddeleri gereği hesaplanan …….. TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalılara ödenmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleşince artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesine göre işbu kararın taraflara dairemizce tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 16/06/2023


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”