Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/233 E. 2023/512 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/233 – 2023/512
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/233
KARAR NO : 2023/512

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ………..
ÜYE : ………..
ÜYE : ………….
KATİP : ………….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI : 2021/142 Esas, 2021/722 Karar

DAVACI : ………….
VEKİLLERİ : Av. ……………
DAVALI : ……………
VEKİLLERİ : Av. …………
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
YAZIM TARİHİ : 25/05/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/11/2021 tarih ve 2021/142 esas, 2021/722 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, tarafların ceviz alışverişi yapmak üzere anlaştıklarını, müvekkilinin davalı şirkete ……….. Şubesine ait, ……….. keşide tarihli, ………… TL bedelli ve …………… ait, ………….. TL bedelli çekleri verdiğini, ancak davalı tarafından müvekkiline cevizlerin teslim edilmediğini, bunun üzerine davalı şirkete teslim edilen çeklerin iadesi için ihtarname gönderildiğini, ancak bir yanıt alınamadığını, bu nedenle İİK’nın 72. maddesi uyarınca müvekkilinin davalı şirkete bahse konu çekler nedeniyle ödemesi gereken herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ile, ilgili çeklerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket tarafından dava konusu edilen çeklerin hali hazırda muaccel olan borca karşılık verildiğini, kural olarak çekin mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, davacı tarafça davaya konu çeklerin avans olarak verildiğinin ve bedelsiz olduğunun davacı tarafça yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın kötüniyetli olarak …………… tarihinde ilk faturanın kesildiği ………… tarihinden dört ay sonra iade faturası düzenlediğini, ilk fatura tarihi ile iade faturasının düzenlendiği tarih dikkate alındığında, davacı tarafın iddiasının ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili şirkete gönderilen ……….. tarihli ihtarnamenin de gönderildiği tarih dikkate alındığında aradan geçen 4 aydan fazla bir süre sonra itirazda bulunulması da ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın açıldığı tarih dikkate alındığında da davacı tarafın iddiasının yersiz olduğunun sabit olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, …taraf defterlerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, ………… tarihli faturanın her iki taraf defterlerine kaydedilmiş olduğu, ancak davalının süresinden sonra iade faturası düzenlediği, bu durumda faturaya konu malların teslim edilmiş olduğunun kabulü gerektiği, malların teslim alınmadığının başka bir delille de ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasına rağmen alacaklı tarafından başlatılan bir icra takibi bulunmadığından tazminata hükmedilmesinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davalının İİK’nın 72/4 maddesine dayalı tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, davalı tarafın cevap dilekçesinde, faturaya itirazın 4 ay sonra yapıldığını, bu durumun ticari teamüllere aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de fatura konusu malın müvekkili şirkete teslim edilip edilmediği, edildiyse hangi tarihte ve kime teslim edildiği konusunda tek bir beyanda dahi bulunmadığını, salt bu hususun dahi dava dilekçelerindeki iddialarının doğruluğunu, fatura konusu malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini açıkça gösterdiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun zamandan beri süre geldiğini, müvekkili şirketin davacı yana bu nedenle güvendiğini, kendisine avans olarak çek verdiğini ve aldığı faturayı ticari defterlerine işlediğini, akabinde malın teslim edilmemesi üzerine ise iade faturasının düzenlendiğini, her ne kadar ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, faturanın müvekkili şirketin ticari defterlerine işli olduğundan huzurdaki davada ispat yükünün taraflarına ait olduğu belirtilmiş olsa da huzurdaki davanın dayanağı olan faturaya konu malın miktarının 10.000 kilogram ceviz olduğu gözetildiğinde, elden teslimin fiilen mümkün olmadığını, ancak kantarla tartım ve araçla tesliminin mümkün olduğunu, buna ilişkin kayıtların ise ancak davalı tarafta bulanabileceğini, olmayan bir fiilin ispatının ise mümkün olmadığını, davalı tarafın stoklarında fatura tarihi itibariyle bu kadar cevizin bulunup bulunmadığı dahi somut olayda belirli olmadığını, davalı tarafın müvekkili şirkete fatura konusu malı teslim ettiğini ispatla mükellef olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir kararının ………… tarihinde kaldırılmasına karar verilmesine binaen davalı tarafça ………… İcra Müdürlüğünün ………… esas sayılı icra takibinin başlatıldığını ve dava konusu çek bedellerinin anılan icra dosyasına, cebri icra tehdidi altında, müvekkili şirket tarafından ödendiğini, icra dosyasına ferileri ile birlikte yapılan toplam ödeme tutarının …………… TL olduğunu, dava konusu çekler ödenmiş olduğundan huzurdaki davanın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 72nci maddesi uyarınca istirdat davasına dönüştüğünü, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, taraflar arasındaki alım satımdan dolayı verilen çeklerden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, karara dayanak alınan bilirkişi raporlarının denetime açık, karar vermeye elverişli ve oluşa uygun olduğu, ispat yükü davacı yanda olduğu, davacı yanca davası kanıtlanamadığından davanın reddine ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken …….. TL istinaf karar harcından peşin alınan ……… TL harcın mahsubu ile bakiye ………. TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”