Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1699 E. 2023/416 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1699 – 2023/416
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1699
KARAR NO : 2023/416

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN VEKİLİ : ……
ÜYE : …….
ÜYE : ……
KATİP : ……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2022
NUMARASI : 2021/215 E., 2022/654 K.

DAVACILAR : 1-……..
2-…….
3-………….
VEKİLİ : Av……….
DAVALILAR : 1-………
VEKİLİ : Av………
2-……….
VEKİLİ : Av. …….
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
YAZIM TARİHİ : 11/05/2023

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2021/215 Esas, 2022/654 Karar sayılı dosyasında verilen 28/06/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davacılar vekili ve davalı Türkiye Hayat Emeklilik A.Ş. vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin …… tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin murisi tarafından …… TL bedelli kredi çektiğini , bu kredi için ….. tarihinde …… AŞ ‘den Kredi Hayat Sigortası yapıldığını, murislerinin ölümünden sonra müvekkillerinin sigortalanan kredinin ödenmesi hususunda davalılara müracaat ettiklerinde murisin sağlık beyan formunda sorulan sorulara hayır cevabı verdiği gerekçesiyle ret cevabı aldıklarını, sağlık beyan formunda yer alan imzanın murise ait olmadığını, kredinin icra takibine konu olmaması için düzenli olarak ödendiğini, davalı …… A.Ş ve acente olan …… A.Ş’nin gerçeğe aykırı sağlık beyan formu düzenlemek suretiyle müvekkillerini mağdur ettiğini ileri sürerek ……. TL sigorta teminatının ve …… TL prim bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın açılan bu davada taraf olmadığını ileri sürerek müvekkili banka yönünden davanın husumetten reddini talep etmiştir.
Davalı …….. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu poliçede …… A.Ş’nin dain-mürtehin tayin edildiğini, dain-mürtehin olan bankanın muvafakati olmadan açılamayacağını, bu nedenle davacıların aktif husumet ehliyetlerinin olmadığını, kanser hastalığından vefat eden davacılar murisinin beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu nedenle davacıların mirasçıların sigorta tazminatına hak kazanmalarının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…Davada aktif husumet hakkı ……. A.Ş’ye ait olduğu, bu kapsamda davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilerek ……. Bankasının muvafakatnamesini dosyaya ibraz etmesinin istendiği, davacı taraf …… tarihli celse de vermiş olduğu beyanında daini mürtein ……. Bankası A.Ş.’nin dava açmakta muvafakatini alamadıklarını beyan etmekle birlikte, buna ilişkin muvafakatnameyi kesin süre içerisinde mahkemeye sunmadığı, bu nedenle davalı …… A.Ş. yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiği, davalı …. Bankası A.Ş. yönünden ise …… Bankası A.Ş’nin poliçenin düzenlenmesinde acenta olduğu ve acentaların acentalık ilişkisinden kaynaklı olarak olsa olsa ……. … A.Ş.’ye karşı sorumlu olabileceği, davanın acentaya yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın usul yönünden reddine” karar verilmiş, davacı vekilince mahkeme kararının istinaf edilmesi üzerine dosya Dairemize gelmiş olup, Dairemizin 2019/988 Esas, 2021/316 Karar sayılı 25/02/2021 tarihli ilamı ile; “…Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı TTK’nın 1439/2. maddesinde, “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” şeklinde düzenlenmiştir. Mahkemece; davacılar murisinin beyan yükümlülüğüne aykırı aykırı davranıp davranmadığı, beyan yükümlülüğüne aykırı davranmış ise aykırı davranışın kasten mi yoksa ihmal nedeniyle mi olduğu, aykırı davranışın niteliğine göre TTK’nun 1439/2. maddesi gereği tazminat sorumluluğun kalkması, tazminattan indirim yapılması ya da proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi hususlarından hangisinin uygulanması gerektiği hususunda konusunda uzman doktor ve sigortacı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır. (Yargıtay 17. HD. 2016/8130 Esas, 2019/8675 Karar sayılı kararı) Netice olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…Tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu, tarafların beyanları ve denetime elverişli alınan tüm bilirkişi raporları ve Bölge Adliye Mahkemesi karar ilamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, ……. TL toplam tazminatının davalının temerrüt tarihi olan …… tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya dair taleplerin REDDİNE” karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, muris …… banka kredi borcu için vefatından evvel ……. TL ödendiğini, davacılar tarafından sunulan dekontlarda ise toplam …… TL ödemenin yapıldığını, bu tutarın bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, TTK’nın Aydınlatma Yükümlülüğü başlığı altındaki 1423 maddesinin açık olduğunu, dosya kapsamına bakıldığında sigortacının üstüne düşen yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğini, aynı zamanda da sağlık beyan formunun usulüne uygun olmayacak şekilde doldurulup imzalanarak dosyaya sunulduğunu, bilirkişi raporu ile sabit olmak üzere sağlık beyan formundaki yazı ve imzanın murise ait olmadığını, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelere bakıldığı bu durumu ispat edecek herhangi bir delilin bulunmadığını, Adli Tıp Kurumu raporunda vefat nedeninin ölüm sebebi ve mekanizması bilinemediğinden şeklinde belirtildiğini, ihlal edildiği iddia edilen beyan ile riziko arasında illiyet bağı olmadığının görüldüğünü, söz konusu olayda murisin herhangi bir kastının bulunmadığını, aksine bankanın kendisine sigorta talep ve sağlık beyan formunu aydınlatma yükümlülüğü ilkeleri gereğince murise bildirmediğini ve imzalatmadığını, kast derecesindeki kusurun asıl olarak sigortacıya ait olduğunu, murisin ölüm belgesinde doğal ölüm olarak belirtildiğini, rizikonun teminat dışında kaldığının ispat yükünün sigortacıda bulunması nedeniyle sigorta şirketinin ödenmeyen kredi borcundan sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı ……. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; usulüne uygun tebligat yapılmaksızın dosyanın istinaf incelemesine gönderildiğini, şirketlerinin bu davada davalı sıfatına haiz olduğunu, müvekkiline ait vekaletnamenin dosyaya arz edildiğini, bugüne değin gerekçeli karar dahil tüm tebligatların müvekkilini temsilen Av. …… adına bir vekile yapıldığını, şirket vekili olarak vekaletnamede yer alan vekillere tebligatın yapılmadığını, müvekkilinin ne gerekçeli karar içeriğinden ne de istinaf incelemesinde olan dosyadan haberdar olmadığını, gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmediğinden mahkemece verilen karar içeriğine haiz olma, bilgi sahibi olma, karara karış istinaf kanun yoluna başvuru hakları ve savunma yapma haklarının engellendiğini, usulsüz tebligat nedeni ile bu kararın öncelikle esas yönünden istinaf incelemesine konu edilemeyeceğini, kararın usulü eksiklikler sebebi ile esastan incelenmeksizin yerel mahkemeye iadesinin talep ettiklerini, yargılamada alınan ve taraflarına tebliğ edilmeyen ATK raporu ile sağlık beyan formunun sigortalıya ait olmadığına yönelik bir tespitte bulunulduğunu, bu tespite iştirak edilemediğini, bankacılık ve sigortacılık uygulamalarında hayat sigortası kredi işlemlerinin gerçekleştirilmesine müteakip aynı banka şubesinden ve kredi işlemleri ile eş zamanlı olarak gerçekleştirildiğini, hukuki işlemin hukuk düzenince bizzat belirlenen şart ve sınırlar içinde kişinin istediği arzu ettiği amaçlara uygun hukuki sonuçlar doğuracağını kabul ettiği irade beyanı olduğunu, hukuken geçerli olmayan, sigortalı murise ait olmayan ve sigortalı murisin beyanını içermeyen bir sigorta talep ve sağlık beyan formuna dayalı olarak kişinin sigorta kapsamına alınması ve adına hayat sigortası yapılmasının hukuken mümkün ve geçerli olmadığını, bu durumda kendi irade beyanına aykırı olarak tesis edilen hukuki işlemin iptalinin talep edilmesinin gerektiğini, mahkemece bu husus esas alındığında hem hayat sigortası yapılmasına esas teşkil eden belgenin geçerliliğine yönelik itiraz edilip, hem de iş bu hayat sigortasının geçerli olduğundan hareketle sigortalının vefatı sonrasında sigorta bedelinin talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, sigortalının kapsama alınmadan evvel beyan yükümlülüğünü bilerek ve kasten ihlal ettiğinin sabit olduğunu, davacılar murisinin şirket ile dava dışı banka arasında imzalanan grup kredi hayat sözleşmesi kapsamında sigortaya dahil edildiğini, TTK uyarınca sigortalının beyan yükümlülüğünü kasten ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı olması halinde sigortacının tazminat borcunun ortadan kalktığını, yerel mahkeme gerekçesinde sigortalının beyan etmediği kanser hastalığının vefatı ile illiyet bağının olmadığına yönelik tespitine yer verildiğini, kanser gibi bir hastalığın vefata etki etmeyeceğinin düşünülemeyeceğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1439. maddesinde beyan edilmeyen hastalığın doğrudan vefata neden olmasının şart olarak aranmadığını, rizikonun gerçekleşmesine etki etmesinin bile yeterli görüldüğünü, adli tıp kurumu raporunda sigortalının ölüm nedeninin yada ölüme etki eden hastalığının kanser olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, davacılar vekilinin istinaf istemine ilişkin dilekçesinin davalı …….. A.Ş.’ye tebliğ edildiğine ilişkin tebligat mazbatasına dosya içerisinde rastlanılmamış olup, davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin davalı …….. A.Ş.’ye tebliğ edilip edilmediğinin belirlenerek, tebliğ edilmiş ise tebligat parçasının dosyaya eklenmesi, edilmemiş ise istinaf dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek yasal süresi de beklenildikten sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.11/05/2023


Başkan Vekili

e-imzalıdır
….
Üye

e-imzalıdır
…….
Üye
……..
e-imzalıdır
…….
Katip
……..
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”